Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/1246 E. 2022/1255 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Yeniden Hüküm/HMK m. 353/1-b.2)
DOSYA NO : 2022/1246 Esas
KARAR NO : 2022/1255

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2022
NUMARASI : 2021/467 Esas-2022/606 Karar

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/12/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili ; Taraflar arasında 23.06.2015 tarihli Sözleşme ile bir adet asansörün davacı tarafından yapımı konusunda anlaşma yapıldığını, 25.12.2015 tarihinde asansörün tutanak ile teslim edildiğini, davalının 21 gün gecikme sebebiyle 1.600 Euro gecikme cezası uygulayacağını bildirdiğini ve kesinti yaptığını, davacının geç teslimden dolayı kusurlu bulunmadığını, bu sebeple, 2.495,05 Euro’nun tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığı ile 347,98 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; Taraflar arasında 23.06.2015 tarihli Sözleşme ile bir adet asansörün yapımı ve montajı işinin davacı tarafından üstlenildiğini, sözleşmenin 3.maddesine göre, sözleşmenin imzalanması, teknik detayların belirlenmesi, projelerin onayı, avans ödemesinin yapılmasını takip eden beş ay içerisinde asansörün işler vaziyette teslimi gerektiğini, davacının 25.12.2015 tarihinde 21 gün gecikme ile teslim ettiğini ve 1.600 Euro gecikme cezası kesildiğini, davacının alacağının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Davacı ile davalı idare arasında 23.06.2015 tarihli sözleşme imzalandığı, davacının bu sözleşmeden kaynaklanan işi iki aşamada gerçekleştirmesi gerektiği, asansör kuyularının çalışmaya uygun şekilde davacıya tesliminin ve gecikmesinden kaynaklanan hususların davalı sorumluluğunda olduğu, sözleşme tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde ayrı bir teslim tutanağı ile teslim edileceği kararlaştırılmış ise de dosya kapsamındaki davacı ve davalı taraf arasındaki yazışmalardan tesliminin yapılmadığının anlaşıldığı ve davalı tarafça da bu durumun aksinin ispatlanamadığı, Davacı alt yüklenicinin kusurundan kaynaklanan bir gecikme olduğunu davalının ispatlayamadığı, bu haliyle dava konusu işin süresinde teslim edilmemesinden davalının sorumlu olduğu davacıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığının tespit edildiği, sözleşmede davalı tarafından sözleşme bedelinin %20’sinin avans olarak siparişle birlikte, %60’ının malzemenin şantiyeye tesliminde, %10’nun montaj başlangıcında ve %10’nun geçici kabul ile birlikte ödeneceğinin taahhüt edildiği, ancak 2. Ödemenin 656,00 Euro eksik yapıldığı, 3. Ödemenin de geç yapılara temerrüde düşüldüğü, Davalının davacı alacağından yaptığı cezai şart kesintisine gerekçe gösterdiği bir diğer husus olan işçilik alacakları savının haklılığının da ıspatlanamadığı, davalı defter ve kayıtlarında yapılan incelemede hangi işçi için ödemede bulunduğunun belgelendiremediğinin tespit edildiği, Davalı tarafın sözleşme kapsamında işin geç teslimine ilişkin olarak yapmış olduğu kesintinin haklı olmadığının anlaşıldığı, Davacı taraf her ne kadar vade farkı talebinde bulunmuş ise de taraflar arasında imzalanan sözleşmede vade farkının ne şekilde talep edileceğine ilişkin bir düzenleme olmadığı ve davacının davalı taraf adına düzenlediği bir vade farkı faturasının da bulunmadığı anlaşıldığından davacının vade farkı talebinde bulunamayacağının anlaşıldığı ve davanın kısmen kabulüne dair karar verildiği, Mahkemece verilen 10/04/2019 tarihli kararın, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 2020/718 Esas, 2021/690 Karar sayılı ilamıyla “…Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihat ve uygulamaları ve Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre mahsup talebi itiraz niteliğinde olduğundan, karşı dava şeklinde ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi yargılamanın her aşamasında ileri sürülüp mahkemece dikkate alınmasının zorunlu olduğu, somut olayda, davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacının kaçak işçi çalıştırdığı iddiasıyla SGK’ya ödemek zorunda kaldığını beyan ettiği bedel yönünden mahsup talebinde bulunduğu; ancak Mahkemece bu talebin gerekçeli kararda yöntemince tartışılmadan yazılı şekilde karar verildiği, bu durumda Mahkemece yapılacak işlemin; davalı tarafın mahsup talebinin re’sen dikkate alınarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında araştırma yapılması, gerekirse davalıya açıklama yapmak üzere imkan tanınması, bu yönde taraf delillerinin toplanması, SGK’dan araştırma yapılması; delillerin toplanmasından sonra denetime elverişli ek rapor alınması; sözleşme hükümleri de dikkate alınarak ispat edilmiş ödeme varsa mahsubundan sonra sonuca gidilerek karar verilmesinden ibaret olacaktır..” denilmek suretiyle kaldırılarak dosyanın mahkemeye gönderildiği, ilam doğrultusunda ilgili yerlerden belgeler getirtilerek bilirkişi heyetinden davalı yanın işçilik alacaklarına dair yapmış ödemeler olup olmadığına ilişkin rapor alındığı, 06/07/2022 tarihli raporda 2.459,05 Euro’dan asgari işçilik uygulamasına göre hesaplanan 630,00 Euro’nun düşülmesi neticesinde davacı …. A.Ş.’nin (2.459,05-630)-1.829,05 Euro alacaklı olabileceğini, dava tarihi olan 22.09.2016 tarihindeki EURO efektif satış kuru (3,3209) esas alındığında, davalı şirket tarafından davacı şirketin alacağından kesildiği ticari kayıtlarda belirtilen 9.498,68.TL’nin EURO karşılığı (9.498,68-TL/3,3209-2.860,27-EURO) 2.860,27 EURO olarak hesaplandığından, mahsup talebi dikkate alındığında, davacı şirketin bakiye alacağının bulunmadığının bildirildiğinin anlaşıldığı, düzenlenen bilirkişi raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamı gelen yazı cevapları ile uyumlu olduğu, davacının hesaplanan alacağından davalı yanca yapılan işçilik ödemelerinin düşülmesi sonucunda davacının bakiye alacağının kalmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı tarafın, yapılan ödemeleri ispatlayamadığını, yapılan ödemelere ilişkin de bir bilgi belge bulunmadığını, Davalı tarafından 15/08/2018 tarihli beyan dilekçesinde işçilik ödemelerinin 4.359,18 TL olarak belirtildiğini, Davalının beyanına karşın raporda 9.498,68 TL kabul edildiğini, raporda tutarsızlık olduğunu, istinaf ilamı uyarınca gerekli araştırma ve incelemelerin yapılmadığını, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
İlk derece Mahkemesinin 2016/739 Esas, 2019/347 Karar sayılı kararının Dairemizin 29/06/2021 tarih, 2020/718 Esas, 2021/690 Karar sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine Mahkemece değerlendirme yapılarak yeniden karar verilmiştir.
Dairemizin 29/06/2021 tarihli ilamında davalı vekilinin istinaf başvurusu davacının kayıt dışı işçi çalıştırması nedeniyle SGK’ya ceza ödediği iddiasına yönelik mahsup beyanının değerlendirilmesi amacıyla kabul edilmiş ve Mahkeme kararı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmıştır.
Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda SGK’dan araştırma yapılmış; yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Gerek SGK’nın cevabi yazısında, gerekse de bilirkişi raporuna göre davacının sözleşme konusu iş nedeniyle kayıt dışı işçi çalıştırdığına dair bir tespit veya ceza tahakkuk işlemi bulunamamıştır. Davalı vekilince de kayıt dışı işçilerin bilgileri paylaşılmamıştır. Bilirkişi raporunda davalı vekilinin mahsup taleplerine ilişkin ihtimale göre değerlendirme yapılmıştır.
O halde Mahkemece, mahsup itirazına konu ceza ve ödeme ispat edilemediğinden davacı tarafça istinaf konusu edilmeyen ilk karara göre yeniden karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalı vekilinin Dairemizin kaldırma kararı sonrası ilk kez ileri sürdüğü mahsup itirazları, ilk karara karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunda yer almadığından ve sonradan öğrenildiği ispat edilemediğinden davacı yönünden oluşan usulî kazanılmış hak müessesesi gereğince dikkate alınmamıştır. Kaldı ki bu yönde bir ispat da bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Dairemizce HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece Mahkemesi’nin 2016/739 Esas, 2019/347 Karar sayılı kararı doğrultusunda davanın kısmen kabul kısmen reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 12/10/2022 tarih ve 2021/467-Esas-2022/606 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
4- 2.459,05 EURO alacağın temerrüt tarihinden (25/01/2016) itibaren işleyecek Devlet Bankalarının Euro cinsinden bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faiziyle birlikte ödeme tarihindeki TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5- 347,98 TL alacağın temerrüt tarihinden (25/01/2016) itibaren işleyecek değişen oranlı yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacının vade farkı bedeli talebinin reddine,
7-Asıl alacak üzerinden hesaplanan 581,61 TL harçtan peşin alınan 147,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 434,18 TL harcın (tahsilde mükerrerlik olmamak kaydıyla) davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 8.514,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 118,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 5.270,55 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdiren 5.198,34 TL’si ile 29,20 TL başvurma, 147,43 TL peşin harç toplamı 5.374,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından yapılan toplam 174,05 TL yargılama gideri ve harçtan davanın kabul ret oranına göre 2,38 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
12-Gider ve delil avansından bakiye kısmın yatıran taraflara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
13-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
14-Davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 72,00 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 292,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
15-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır