Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/1183 E. 2023/813 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1183 – 2023/813
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-4-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/1183
KARAR NO : 2023/813

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2022
NUMARASI : 2019/717 Esas – 2022/99 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/06/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalılardan …. Şti. arasında 18/03/2014 tarihinde bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin konusunun müvekkiline ait olan … adresinde, tapunun … parseldeki taşınmaz üzerinde bulunan zeminde yeni bir mesken inşa edilmesi, sözleşme ve eklerinin tam ve gereği gibi tamamlayarak eksiksiz bir şekilde teslimi işi olduğunu, bu iş kapsamında davalılardan …. Şti.’nin diğer davalı … Ltd Şti. İle bir sözleşme imzaladığını ve işin bir kısmının bu firmaya taşere edildiğini, bu sözleşmenin konusunun ise dış cephe … doğrama ve sineklik işlerinin, kutu profil kör kasa imalat ve montajı ile cam malzeme ve montajı işlerinin imalatı ve montajı işi olduğunu, ancak davalı … Ltd. Şti’nin yapmış olduğu işlerin eksik ve ayıplı olduğunu, bu eksik ve ayıpların bir türlü giderilemediğini ileri sürerek, eksik ve ayıplı işlerin tespiti ile, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 42.092,00 TL’ye yükseltmiştir.

SAVUNMA :
Davalı …. Şti. vekili; … parsel sayılı taşınmaz üzerinde ki meskenin dış cephe … doğrama ve sineklik işlerinin, kutu profil kör kasa imalat ve montajı ile cam malzeme ve montajı işlerinin imalatı ve montajı işlerinin diğer davalı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme uyarınca diğer davalı tarafından üstlenildiğini, diğer davalı tarafından imalat ve montajının yapılmasının akabinde yapılan kontrollerde tespit edilen ayıpların Ankara 24. Noterliği’nin 07/05/2018 tarih 15727 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı … Ltd. Şti’ne bildirildiğini ve ayıpların giderilmesi için kendilerine 15 günlük süre tanındığını, iş bu ihtarnameye cevaben davalı … … Ltd. Şti’nin ayıpları dolaylı olarak kabul ederek ayıpların giderildiği, yapılacak başkaca bir işlemin bulunmadığı yönünde beyanda bulunduğunu, … Ltd. Şti. tarafından imal ve montajı yapılan doğramalarda halen dahi giderilmemiş olan muhtelif açık ve gizli ayıplar bulunduğunu, diğer davalı firmanın sözleşme ve şartnameye uygun yapmadığı işleri nedeni ile hukuken de sorumlu olduğunu, müvekkilinin davacıya karşı sözleşmesel tüm yükümlülüğünü yerine getirdiğini, alt taşeronun işindeki açık ve gizli ayıpların giderilmesi için de sorumluluğunun gereğini azami ölçüde yerine getirdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili; davanın yetkisiz mahkemede açılmış olması sebebi ile usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin taraf sıfatına haiz olmadığını, iş sahibinin doğrudan doğruya alt yükleniciden sözleşmenin ifasını talep hakkı olmadığını, iş sahibinin öncelikli muhatabının asıl yüklenici olduğunu, taşeronun asıl yükleniciye karşı kusurlardan sorumlu olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin her türlü ayıptan ari bir şekilde taşınmazı teslim ettiğini, dava dilekçesinde belirtilen sorunların bir kısmının kullanıcı hatasından kaynaklandığını, bunun yanı sıra asıl yüklenici olan …. Şti. tarafından kesin kabul ve kesin hak ediş hesaplaması yapıldığını, bundan sonra söz konusu işin eksik ya da hatalı olduğunun ileri sürülemeyeceğini, ne alt yüklenici olan …. Şti’nin, ne de davacı şirketin makul süre içerisinde müvekkili şirkete bildirimde bulunmadığını savunarak, öncelikle usulden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı ile davalı yüklenici ….Şti. arasında akdedilen 18/03/2014 tarihli sözleşme ile … parsel üzerine mesken inşaatı yapım işinin davalı yüklenici ……Ltd.Şti. tarafından üstlenildiği, davalı … …Ltd.Şti. ile davalı ……Ltd.Şti. arasında akdedilen 25/08/2014 tarihli sözleşme ile meskenin dış cephe … doğrama, sineklik işlerinin, kutu profil kör kasa imalat ve montajı ile cam malzeme ve montajı işlerinin imalatı, montajı işlerinin diğer davalı … …Ltd.Şti.’ne taşere edildiği anlaşılmıştır. Mahallinde keşif yapılmak suretiyle re’sen refakate alınan bilirkişilerce yapılan inceleme neticesinde, ses ve ısı izolasyonlarındaki sorunların … doğrama detaylarında yapılan hatalar sonucu dış atmosfer ile oluşan detaylardaki açıklardan, eksik fitil uygulamasından ve sürme kanatlardaki hatlardan kaynaklandığı, doğramalarda ki yoğuşmanın iç mekânın ısı dengesinden ve … doğramalardaki ayıplardan kaynaklandığı, eksik ve ayıplı iş bedelinin dava tarihi itibariyle 31.081,83 TL olduğu belirlenmiştir. Davacı iş sahibi süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmuş olmakla, eksik ve ayıplı iş nedeniyle oluşan zarardan, 18/03/2014 tarihli sözleşme kapsamında davalıların müteselsilen sorumlu oldukları, davalı yüklenici ile diğer davalı alt yüklenici arasında akdedilen 25/08/2014 tarihli sözleşme ve kendi iç ilişkilerinin 3.kişi konumunda olan davacı iş sahibini bağlamayacağı” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, dava tarihi itibariyle tespit edilen eksik ve ayıplı iş bedeli olan 31.081,83 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkemece alınan bilirkişi raporunda hesaplanan eksik ve kusurlu işler bedelinin çok düşük olduğunu, doğramaların sökülmesi esnasında yapıya verilen zararın dikkate alınmadığını yine eksik ve kusurlu imalatların giderilmesi için ödenecek KDV’nin de dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun bu yönleriyle eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporundaki eksik ve hatalı hesaplamalar ile, taleplerini karşılar yeni bir bilirkişi raporu alınması gerektiğini, yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı ve hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … …. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını, davanın müvekkili bakımından husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, … …. Şti. ile müvekkili arasında aktedilen sözleşme uyarınca müvekkilinin yüklendiği edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirdiğini, işin … şirketinin kriterlerine uymayan bir şekilde teslim edilmesinin sebebinin asıl yüklenici olan …. Ltd. Şti. olduğunu, müvekkilinin … şirketinden hiçbir şekilde emir ve talimat almadığını, işi … şirketinin talep ve direktifleri doğrultusunda yaptığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … …. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; diğer davalı … … şirketinin imalat ve montajını yaptığı doğramaların ayıplarını defalarca yapılan ihbara rağmen gidermediğini, işi sözleşmeye ve ihtarnamelere uygun yapmadığını, müvekkilinin davacıya karşı sözleşmesel tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ayrıca taşeronun işindeki açı ve gizli ayıpların giderilmesi için de sorumluluğunun gereğini azami ölçüde yerine getirdiğini, dava konusu vakıalara dayalı olarak müvekkilini hukuken sorumluluk altına sokacak bir durumu bulunmadığını, davalı … şirketinin kendilerine husumet yöneltilemeyeceği hususundaki itirazlarının yerinde olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı …. Şti. yüklenici, diğer davalı … Ltd. Şti. ise taşerondur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı iş sahibi ile davalı yüklenici … Ltd. Şti. arasında imzalanan 18/03/ 2014 tarihli sözleşme ile davalı yüklenici davacıya ait arsa üzerine bina inşa etmeyi davacı da maliyet+ kâr+ KDV olmak üzere iş bedeli ödemeyi taahhüt etmiştir. Davalılar arasında imzalanan 25/08/2014 tarihli sözleşme ile de söz konusu inşaatın dış cephe ve … işlerinin 75.000,00 TL+ KDV iş bedeli karşılığında diğer davalı tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Davacı iş bedelini ödediklerini ancak, işin eksik ve kusurlu yapıldığını iddia ederek alacak talep etmiş, davalılar davanın reddini istemiş, mahkemece 31.081,83 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler eser sözleşmesi mahiyetindedir. Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde, yüklenici işi sözleşme, fen ve sanat kurallarıyla iş sahibinin beklediği yararı gözeterek imal edip teslim ettiğini, iş sahibi ise iş bedelini ödediğini ispat etmek zorundadır. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2021/3130 Esas, 2021/2836 Karar)
1-Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasında ki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
Somut uyuşmazlıkta davacı iş sahibinin dava dayanağı olarak gösterdiği sözleşme davacı ile davalı yüklenici …. Şti. arasında yapılmış olup, “sözleşmelerin nispiliği prensibi” uyarınca davacının davalılar arasındaki 25/08/2014 tarihli sözleşmeye dayanarak, diğer davalı taşeron … Ltd. Şti.’nden bir alacak talep etmesi, hukuken mümkün değildir. Bu itibarla … Ltd. Şti. hakkındaki davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu davalının da sorumluluğu cihetine gidilmesi olmamıştır.
2- Davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında imzalanan sözleşmenin 30. 31.ve 33. maddelerinde geçici ve kesin kabul ile ilgili hususlar düzenlenmiş olup, dosya kapsamından söz konusu işin geçici ve kesin kabulünün yapılıp yapılmadığı, geçici kabulde eksikler tespit edilip edilmediği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle mahkemece geçici kabul ve kesin kabulün yapılıp yapılmadığı, geçici kabulde eksikler tespit edilip edilmediği, eksiklikler tespit edilmiş ise bunların akıbeti, binaya yapı kullanma izin belgesi verilip verilmediği, verilmiş ise tarihi hususlarında taraflardan ellerindeki belgelerin sunulması istenilmeli, ilgili Belediye Başkanlığı’ndan da bu konuyla ilgili belgeler celbedilmeli, tarafların sözleşmenin yukarıda bahsedilen maddelerinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği konusu irdelenmelidir.
3-Davacı iş sahibi eksik ve ayıplı imalatlar sebebiyle alacak talep etmiş, davalı yüklenici, kendilerinin yükümlülüklerinin gereğini yerine getirdiklerini, diğer davalı ile ilgili hususları da ihbar ettiklerini savunmuştur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nın 474 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Ayıp, imal edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imal edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıbın varlığını ihbar şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. İş sahibi daha sonra ortaya çıkan gizli ayıplar nedeniyle talepte bulunmuş ise, iş sahibi teslimden sonra ortaya çıkan bu gizli ayıpların giderilme bedelini ayıbın ortaya çıktığı tarihteki rayiç fiyatlarla isteyebilir.
Ayıp giderim bedeline ilişkin davalarda eksik iş, açık ayıp, ve gizli ayıp kavramlarına uygun ayrım yapılmak suretiyle inceleme yapılması gerekir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işler yönünden ihbara gerek yoktur. Zamanaşımı süresi içinde eksik işler nedeniyle alacak talep edilebilir. Açık ayıp, eserde dikkatli bir inceleme sonunda görülebilen ve anlaşılabilen bozuklukları, gizli ayıp ise dikkatli bir inceleme ile ortaya çıkmayan ve sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıpları ifade eder. Yüklenicinin açık ayıplar nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için teslimden itibaren makul sürede (işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir zaman süreci içinde) eserin muayenesini yaptırıp varsa ayıplarını ihbar etmesi gerekir (TBK.mad.474). Aksi halde yüklenici ihtirâzi kayıtsız eseri kabul etmiş sayılacağından ayıba bağlı hakları yitirir. Sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların da ayıba vakıf olunur olunmaz derhal bildirilmesi gerekir. Aksi halde iş sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır ve ayıba bağlı hakları düşer (TBK.mad. 477). Sözleşmede garanti (teminat) süresi kararlaştırılmışsa ayıp ihbarı bu süre içinde de yapılabilir. Süresinde ayıp ihbarı yapılmışsa, açık ayıplı imalâtın bedeli eserin teslim edildiği ve ayıp ihbarının yapıldığı, gizli ayıplı imalâtın bedeli de gizli ayıbın ortaya çıktığının anlaşıldığı tarihteki mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre istenebilir. Şayet sözleşmede özel düzenlemeler varsa öncelikle sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece hükme esas alına bilirkişi raporunda az yukarıda bahsedilen hususlara riayet edilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken, bilirkişi heyetinden bir ek rapor alınmak suretiyle, söz konusu ayıpların tek tek mahiyetini belirlemek, ayıp iddiasına konu edilen olguların zamanla kullanım sonucu oluşup oluşmadıklarını tespit ettirmek, bu bağlamda söz konusu ayıpların sözleşmenin 33. maddesinde belirtilen garanti kapsamında olup olmadıklarını saptamak, açık ayıplı imalatlar yönünden bunların giderim bedelini eserin teslim edildiği tarih itibariyle; gizli ayıplı imalatlar yönünden ise bunların ortaya çıktığı tarih itibariyle, mahalli serbest piyasa rayiçleri ile hesaplatmak ve sonrasında davalı yüklenici …. Şti. hakkındaki davada hasıl olacak sonuç doğrultusunda bir hüküm kurmak olmalıdır.
4-Sözleşmeden doğan davalarda bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının usulüne uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmesi zorunludur. (6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi). Mahkeme kabulüne göre de, somut olayda, kararlaştırılan bir kesin vade olmadığı, temerrüt ihtarı da bulunmadığı ve açılan davanın da kısmi dava niteliğinde olduğu gözetilerek, kabul edilen alacağın dava dilekçesinde istenilen 1.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile artırılan kısmına ise ıslah harcının yatırıldığı tarihten itibaren avans faizi uygulanması gerekirken, alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi isabetli olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/717 Esas, 2022/99 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurusunda bulunan taraflarca yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Dosya kapsamında icranın geri bırakılması kararı alınabilmesi için yatırılan bir teminat bulunması halinde, İİK. 36/5 maddesi uyarınca ilgili icra müdürlüğünce teminatın yatıran tarafa iadesine,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır