Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/1162 E. 2022/1279 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)
ESAS NO : 2022/1162
KARAR NO : 2022/1279

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2022
NUMARASI : 2014/994 Esas – 2022/207 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
ASIL DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
BİR. DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/01/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl dava eser sözleşmesine dayalı alacak, birleşen dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Asıl davada davacı vekili; davalı şirketin 28/02/2012 tarihli protokol ile “110’luk Kırma Eleme Tesisi imal ve montaj” işini yüklendiğini, sözleşmenin ilk 14 maddesinde davalı şirketin imal edip montajını yapacağı tesiste kullanacağı malzemeler ile özelliklerinin belirtildiği, “B” maddesinde sözleşmenin tutarının 940.000,00 TL, “C” maddesinde ise işin teslim süresinin 60 gün olduğunun belirtildiği, “G” maddesinde montajın davalı şirket elemanları tarafından, davalı şirket tarafından verilen projeye göre yapılacağı, “H” maddesinde proje ve imalat hatalarına karşı teslimden itibaren 24 ay süre ile davalı şirket’in garantisi altında olduğu, “A.2” maddesinde de alıcının sözleşmeye konu makinalardan garanti süreci içerisinde verim alamadığı takdirde sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olduğunun belirtildiği, davacı şirket tarafından Siverek Noterliği’nin 13.11.2012 tarih ve … sayılı ihtarnamesinde tesisin 60 günlük sürede çalışır halde teslim edilmediği, 10 gün içerisinde tesisin sözleşme gereğince eksiksiz teslim edilmemesi halinde sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edildiğini, buna rağmen tesisin protokole uygun eksiksiz teslimin söz konu olmadığını, Siverek Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/8D.İş sayılı dosyasıyla yapılan bilirkişi incelemesinde söz konusu tesisin hali hazırdaki halinin protokolde verilen montaj çizimi ile aynı olmadığını, ayrıca bilirkişinin başka tespitlerde de bulunduğunu, tesisin günlük 1.450 ton/gün üretim kaybının olduğunu, uğranılan zararın 8.746.400,00 TL olduğunu, davalıya Ankara 24. Noterliği’nin 07.08.2013 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiği ve söz konusu bedelin 3 gün içinde ödenmesinin talep edildiğini, yargılama sırasında yapılacak inceleme sonucu toplam alacağın ortaya çıkacağını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, yüklenilen işin eksik ifası sebebiyle 40.000,00 TL, proje ve imalat hatalarına ilişkin 10.000,00 TL ve uğranılan zarara ilişkin 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Asıl davada davalı vekili; davacı şirketin davalının başlattığı icra takibi sonrasında iş bu davayı açtığını, davacının, davalıdan 28.02.2012 tarih ve GM/12-008 sayılı protokolle 940.000,00 TL bedeli “110’luk Kırma Eleme Tesisi” satın aldığını, söz konusu protokole göre tesisin montajı ve tesliminin yapıldığını, davacının söz konusu tesis bedeline ilişkin 20.000,00 TL ile 04.11.2012 tarihli 4.463,35 TL bedelli 14.12.2012 tarih ve 1.062,00 TL bedelli 18.05.2013 tarih ve 619,50 TL bedelli ve 18.06.2013 tarih ve 53.395 TL bedelli faturaları ödemediğini, Ankara 8. İcra Müdürlüğü’nün 2013/12727 nolu dosyası ile 79.539,85 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davacının iş bu huzurdaki davaya dayanak yaptığı bilirkişi tespitinin yokluklarında ve sadece davacı şirketin beyanlarına göre yapıldığını, ayrıca taraflar arasında imzalanan protokole göre makinelerin imalat süreci 60 iş günü olduğunu, 60 iş günü 10.05.2012 tarihine tekabül ettiğini, fakat makinelerin 14.06.2012 tarihinde sevk edilmeye başlandığını, zira davacı şirket tamamen kendi sorumluluğunda olan tesis alt yapı beton imal işlerini ve elektrik tedarikini tesilm süresi dahilinde bitirmediğini ve imalatı bitmiş durumda fabrikada hazır bulunan makinelerin nakliye organizasyonu yapmadığını, montaj esnasında bile hala elektrik tedarik edilmediğini, davacı şirketin jeneratör tedarik etmemesi sebebi ile verimli çalışamadığını, montajın sürekli durduğunu ve makinelerin kurulumu bu nedenle geciktiğini, bu durumun müvekkilinin iş gücü kaybına neden olduğunu, ayrıca kurulum için gerekli ve davacı şirket tarafından tedarik edilmesi gereken ihtiyacı karşılayacak kapasitede vinç getirilmediğini, gelen vinçin gereken kapasitenin altında olduğu için bomu montaj sırasında kırılarak makinelerin üzerine düştüğünü, bunker ve bantlara ciddi zarar verdiğini, davacının protokol kereği kendi sorumluluğunda olan vincin sebep olduğu hasarın kendisini alakadar etmediğini söyleyerek makinelerin tatil masrafları olan 18.000,00 TL + KDV olan tutarı kabul etmediğini, müvekkili şirket projeye uygun olarak eksiksiz bir şekilde edimini ifa ettiğini, proje veyahut imalat hatası da bulunmadığını, teslim süresinin uzamasında da tamamen davacı şirket sebep olduğunu, davanın maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu taraflarınca başlatılan icra takibine karşı açılmış kötüniyetli bir dava olduğunu savunarak, fazlaya ve alacaklara ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN ANK. 6. ATM’NİN 2013/576 ESAS SAYILI DOSYASINDA;

İDDİA :
Birleşen davada davacı vekili; taraflar arasındaki sözleşme uyarınca kırma eleme tesisinin makinelerini hazırladıklarını, tesisi kurduklarını, bakiye iş bedeli alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe haksız itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini, davalı borçlunun dava konusu alacağı bu takipte ödemek zorunda olduğunu haksız yere inkar ettiğini ileri sürerek, takip konu borcu sebebiyle % 40’dan aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Birleşen davada davalı vekili; davacı vekilinin Ankara 8.İcra Müdürlüğü’nün 2013/12727 sayılı icra takibi dosyasında bulunan ödeme emrinde belirtilen tutarın 59.539,85 TL’lik kısmına, faize ve yetkiye yapmış olduğu itiraz maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve haksız olduğundan huzurdaki dava ile birleşme talebiyle Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/576 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, davacı şirketin takibi uzatma amaçlı ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Asıl dava yönünden yapılan incelemede; davalı yüklenici tarafından imal edilip montajı da yapılmak suretiyle davacı iş sahibine teslim edilen 110’luk Kırma Eleme Tesisinde eksik ifa sebebiyle alacağın tahsili, proje ve imalat hataları nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini ve protokolün “H” maddesi gereğince proje ve imalat hatalarına ilişkin bedelin tahsili istemiyle açılan; eksik, ayıplı ifa ve uğranılan zararlardan kaynaklı alacak davasında; söz konusu tesiste yer alan makine ve teçhizatın 02/05/2012 tarihli Tesis Beton Yerleşim Planında yer alan makine ve teçhizat olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin; yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen “İnşaat İşleri” başlıklı bölümünün hükmü doğrultusunda, davacı tarafından, tesise ait beton imalatlarını, saha tesviyesinin, malzeme yükleme rampasının, makine alt temellerinin, tesis içi kablo ve kablo kanalları gibi her türlü alt yapı işlerinin 02/05/2012 tarihli Tesis Beton Yerleşim Planına göre gerçekleştirildiği ve davacının yapılmış olan makine ve teçhizat ile proje değişikliğinden bilgi sahibi olduğu, kendisinin böyle bir talebi olup olmadığı bilinmemekle birlikte, yapılmış olan proje, makine ve teçhizat değişikliklerine itiraz etmeyerek proje, makine ve teçhizat değişikliği ve dolayısı ile tesisin kurulum alanının 66.000 m2 den 39.500 m2′ ye düşürülmesine izin verdiği,
Davacı tarafından yaptırılan 07.06.2013 tarihli delil tespiti işleminde Makine mühendisi tarafından tanzim edilen rapordan, konveyör bantlarının deforme olduğu ve yerine yeni bantların takıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumdan yola çıkılarak dava konusu kırma eleme tesisinin 13.11.2012 tarihli ihtarnameden itibaren geçen 7 aylık süre içinde, ne kadar kullanıldığı bilinmemekle birlikte, kullanıldığı değerlendirilmektedir. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen incelemelerde belirtilen davacının defter kayıtlarına göre 2012 döneminde brüt satışlarının 5.629,34 TL olduğu dikkate alındığında tesisin Aralık 2012 tarihinden itibaren çalıştırıldığı ve teslim alındığı anlaşılmaktadır. Ne var ki tesisin montajının yapılarak kendisine teslim edilmesine karşın davacı makul süre içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmamış, 07.06.2013 tarihinde delil tespiti işlemine girişmiştir. Bu nedenle teslimden asgari 7-8 ay süre sonra yapılan ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, TBK 477/1 Maddesi gereğince “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır” hükmü gereğince davacının artık alacak davası açamayacağı” gerekçesi ile asıl davanın reddine.
Birleşen dava yönünden yapılan incelemede; davacı ….Şti tarafından, davalı ….Şti’ne keşide edilen faturalardan 18.06.2013 tarihli 305865 no.lu 1 Tk. …Şase ve Ekipmanları içerikli KDV dahil 53.395,00-TL tutarlı fatura kayıtlarda tespit edilememiştir. Karahan Ltd.Şti 2013 yevmiye defter kayıtlarında 305780 fatura numarası açıklaması ile kayıt tespit edilmiş olmakla birlikte kayıtta yer alan matrah ve KDV tutarlarının farklı olması nedeniyle … Makine tarafından keşide edilen fatura olup olmadığı, belirlenememiştir. Bu nedenle ….Şti tarafından…Ltd.Ştine keşide edilen 999.539,85-TL tutarında faturanın 945.525,35 TL tutarında faturanın…Ltd.Şti tarafından kayda alındığı, tesis bedeline ilişki (920.000,00 TL tutarında çek bedelinin ödemesinin gerçekleştiğine ilişkin ve 20.000,00 TL takipte kabul edilen tutar olmak üzere ) 940.000,00-TL tutara ilişkin taraflar arasında itilaf bulunmadığı, … Ltd.Şti yevmiye defter kayıtlarından tespit edilen kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle, ….Şti’ne 5.525,35 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu, bilirkişi raporlarıyla anlaşıldığından Mali müşavir bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan talepte haklı olduğu alacak tutarının 5.525,35 TL olduğu” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı – birleşen davada davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; bilirkişi raporunda tesisin çalıştırılmadığının belirtildiğini, mahkemece tesisin teslim alındığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tesisin müvekkiline teslim edilmediğini, bu hususun davalıya çekilen ihtarname ile sabit olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin “H.GARANTİ” başlıklı maddesi gereğince, yapılan imalatların 24 ay boyunca imalatçı firmanın garantisi altında olduğunu, mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile, davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu, davalının sözleşme ile yüklendiği imalatları eksik ve kusurlu olarak yaptığını, yapılan imalatlar ile kurulan tesis üzerinde yaptırılan incelemelerde de sözleşmede belirtilen kapasitenin gerçekleşmediğini, yapılan tespitlerin mahkemece dikkate alınmamasının hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı – birleşen davada davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; asıl dava yönünden verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığını, ancak birleşen davada faturaya konu konik kırıcının ve ekipmanlarının teslim edildiğini, bu ekipmana yönelik bedelin ödenmediğini, sadece davacının defter ve kayıtları dikkate alınarak, verilen kararın hatalı olduğunu, faturaya konu makine ve ekipmanların dava konusu tesiste mevcut bulunduğunun bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, davacının da dosya kapsamında malın teslim edilmediğine dair bir beyanının olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın reddine,birleşen davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava eser sözleşmesine dayalı alacak, birleşen dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl dava davacısı iş sahibi, asıl dava davalısı yüklenicidir. Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 28/02/2012 tarihli sözleşme ile davalı davacıya kırma ve eleme tesisi yapımı ve montajı işini, davacı da 940.000,00 TL+KDV iş bedeli ödemeyi taahhüt etmiştir. Asıl davada davacı iş sahibi davalının yaptığı tesisisin sözleşmeye uygun olmadığını, davacının üretim kaybına ve zarara uğradığını belirterek alacak ve tazminat talep etmiştir. Birleşen davada yüklenici edimlerinin gereğini yerine getirdiklerini, ancak iş bedelinin eksik ödendiğini, icra takibi başlattıklarını, takibe itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 3 farklı heyetten bilirkişi raporu alınmak suretiyle asıl davanın reddine birleşen davanın kısmen kabulü ile 5.525,35 TL üzerinden davalının itirazının iptaline karar verilmiştir.
1- Sözleşmeye konu yerin tapu kaydı örneğine dosya kapsamında rastlanılmamıştır. Öncelikle tapu kaydı örneği dosya içerisine alınmalıdır.
2- Dosya arasına alınan Şanlıurfa İl Özel İdare Müdürlüğü’nün 15/10/2012 tarihli ve 13812 sayılı yazısı okunaklı değildir. Mahkemece bu yazının okunaklı bir örneği dosya içerisine alınmalı, ilgili Belediye Başkanlığı’na da müzekkere yazılmak suretiyle sözleşmeye konu tesis için yapı ruhsatı zorunluluğu bulunup bulunmadığı, bulunmakta ise yapı ruhsatı alınıp alınmadığı, imar barışı ile ilgili 18/05/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7143 Sayılı yasa hükümleri çerçevesinde tesis için yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alınıp alınmadığı hususu açık ve net bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır.
2-a) Söz konusu tesis için yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alınması zorunluluğu bulunduğu, ancak yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi alınmadığının tespit edilmesi halinde, taraflar arsında imzalanan protokolde inşaat işleri ile ilgili düzenlemede, makine alt temelleri, tesis içi kablo ve kablo kanalları yapımı ile her türlü alt yapı imalatının yapımının iş sahibi firmaya ait olduğu yönündeki düzenleme dikkate alınarak, asıl dava davacı iş sahibine tesis için yapı kullanma izin belgesi almak üzere uygun kesin süre verilmeli, iş sahibinin verilen kesin süre içinde yapı kullanma izin belgesi almaması halinde aynı konuda bu sefer yükleniciye kesin süre verilmeli, taraflardan birinin yapı kullanma izin belgesini almaması veya tesisin ruhsata bağlanmasının mümkün olmadığının anlaşılması halinde, TBK 472/3 maddesinde düzenlenen yüklenicinin genel ihbar yükümlülüğü nedeniyle, yüklenicinin TBK 471 maddesi uyarınca iş bedeline hak kazanamayacağı gözetilerek inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır.
2-b) Söz konusu tesis için yapı kullanma izin belgesi alınması zorunluluğu bulunmadığının veya mahkemece verilen kesin süre içinde yapı kullanma izin belgesi alındığının anlaşılması halinde;
2-ba) mahkemece asıl davanın ayıp ihbar süresinin geçtiği gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan protokolde, makine ve tesislerin proje ve imalat hatalarına karşı fabrikanın tesliminden itibaren 18 ay süre ile imalatçı firmanın garantisi altında olduğu düzenlemesine yer verilmiştir. Tesisin 2013 yılı içerisinde teslim edildiği, davanın da aynı yıl içerisinde açıldığı anlaşıldığından, yüklenicinin imalat hataları olduğunun belirlenmesi halinde ayıp ihbar süresinin geçtiğinden söz edilemeyecektir. Diğer yandan yüklenicinin ayıp ihbar sürelerinin geçtiği yönünde bir itirazı bulunmadığından, mahkemece ayıp ihbar sürelerine uyulmadığı hususunun resen gözetilmesi de doğru değildir. Bu itibarla, bu ihtimalde, asıl davanın red gerekçesi hatalı olacaktır.
2-bb) Mahkemece birleşen davanın bu dava davalısı iş sahibi ticari defter kayıtları çerçevesinde irdelenip sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
HMK’nın 220. maddesine göre iddiasını ispatla yükümlü olan taraf hem tarafların ticari defterlerine hem de diğer delillere dayanabilir. Kendi ticari defterleriyle birlikte karşı tarafın ticari defterine delil olarak dayanan taraf, karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi halinde, ticari defterler HMK’nın 199 ve 219/2. maddesi gereğince belge niteliğinde olduğundan mahkemeden HMK’nın 220. maddesi gereğince ticari defterleri belge olarak ibrazını isteyebilir. Ticari defterlerin ibrazı: HMK’nın 222/1. maddesi gereğince, mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Yasa koyucu bu madde ile tacirlerin ticari işletmeleriyle ilgili işlemlerinden kaynaklanan davalarda tarafların delilleri arasında açıkça ticari defterlere dayanılmamış olsa dahi hakimin re’sen ticari defterleri inceleyebileceği ilkesini kabul etmiştir. Aynı ilke TTK’nın 85. maddesinde “Malvarlığı Hukukuna ilişkin olan özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme ticari defterlerin teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebilir.” denilmek suretiyle, HMK 222. madde hükümlerine paralel olacak şekilde teyit edilmiştir. TTK’nın 83/2. maddesinde ticari defterlerin ibrazı hakkında HMK’ya atıf yapılmış ancak defterlerin ibrazından kaçınmanın yaptırımı düzenlenmemiştir. Yine HMK’nın 222/3. maddesinde tarafların ticari defterlerini mahkemeye biraz usulü düzenlenmiş ancak ibraz edilmemesinin yaptırımı gösterilmemiştir. Bu nedenle doktrinde bu durumda belgelerin ibraz mecburiyetine ilişkin HMK 219 ve 220. maddelerinin uygulanacağı kabul edilmektedir. (Hakan Pekcanıtez Medeni Usul Hukuku 15. Bası 2. Cilt s. 1826) Diğer yandan HMK’nın 222/1. maddesi ve TTK’nın 85/2. maddesi gereğince ticari defterlerin mahkemece re’sen incelenebileceği yasa koyucu tarafından açıkça düzenlendiğine göre, yasa koyucunun defterleri ibraz etmeyen tarafla ilgili herhangi bir yaptırım öngörmediği düşünülemez zira ticari defterlerin resen ibrazına karar verilmesine rağmen tarafların defterlerin ibraz etmemeleri halinde mahkeme ara kararının yerine getirilmesi mümkün olamayacaktır. Bu nedenle kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği ilkesi gözönünde bulundurulmalıdır. Ticari defterlerin delil olması: Tacirler ticari bir uyuşmazlıkta gerek kendi defterlerine gerekse karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanabilirler. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna uygun olarak tutulmuş açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olması: Ticari defterlerin ticari davalara delil olabilmesi için defter sahibinin defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırmış olması ve defterleri usulüne uygun tutulmuş olması defter kayıtlarının birbirini doğrulaması, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutmuş bir başka deyişle usulüne uygun olarak tutulmuş defter kayıtlarına aykırı olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi gerekir. Karşı taraf defterlerini usulüne uygun tutmuş olmasına rağmen ve her iki tarafın ticari defterleri birbirine aykırı kayıtlar içerdiği taktirde ispatla yükümlü olan taraf iddiasını başka delillerle ispat etmek zorunda kalacaktır. Ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olması: TTK’nın 222/4. maddesi gereğince açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları sahibi aleyhine delil olur. Ticari defterleri aleyhine delil olarak kullanan taraf defterlerindeki kayıtların aksini iddia ve ispat edebilir. Ancak karşı tarafın kendi aleyhine delil olan ticari defterlerindeki kayıtların aksini sadece kesin delillerle ispatı gerekmektedir. Yine bir tarafın ticari defterlerinin tamamı kanuna ve usulüne uygun tutulmakla birlikte içerdikleri kayıtlar yönünden karşı tarafın iddialarını doğrulaması halinde bu kayıtlarda sahibi aleyhine delil teşkil eder.
Somut uyuşmazlıkta, ticari defter delili bakımından yapılan bu açıklamalar çerçevesinde bir irdeleme yapılması gerekirken, mahkemece sadece iş sahibi ticari defter kayıtları doğrultusunda, birleşen davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır.
Mahkeme yargılama aşamasında üç farklı heyetten bilirkişi raporu alınmış, ayrıca mahallinde incelemeler yapılması için talimat yazılarak bilirkişi raporu alınmak istenmiş, yazılan talimatlar sonrasında mahallinde bir inceleme yapılamadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme götürü bedelli olup, götürü bedelli sözleşmelerde, Yargıtay kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları gereğince, götürü bedelli sözleşmelerde yüklenicinin hak kazandığı bakiye iş bedeli belirlenirken, yapılan imalâtın tüm işe göre fiziki gerçekleşme oranının hesaplattırılması, bulunacak bu oranın götürü bedele uygulanarak davacının hak ettiği imalât bedelinin belirlenmesi suretiyle yüklenicinin talep edeceği toplam iş bedeli tespit edilmelidir (Yargıtay 15. HD 2019/1350 E, 2019/4613 K). Sözleşmeye göre KDV ayrıca ödeneceğinden KDV miktarı da bulunan iş bedeline eklenerek hesaplanmalı ve bulunacak miktardan iş sahibinin ispatladığı ödemeler mahsup edilerek, yüklenicinin kalan alacağının bulunup bulunmadığı belirlenmeli ve sonucuna uygun hüküm kurulmalıdır. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında açıklanan bu husus gözetilmemiştir. Mahkemece 2-bb) başlığı altında izah edilen bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde yapılması gereken iş, taraflar arsındaki temel uyuşmazlığın tesisin 66.000,00 m2 olarak inşa edilmesi gerekirken, 39.500,00 m2 olarak inşa edildiği ve bu konuda tarafların uzlaştığına ilişkin bir belgenin dosyaya sunulmadığı dikkate alınarak ve de protokoldeki alt yapı inşaatlarının iş sahibi yükümlülüğünde olduğu yönündeki hüküm de gözetilerek, öncelikle yapılan alt yapı inşaatlarına göre, yüklenicinin tesisi 66.000,00 m2 olarak inşa etmesinin mümkün olup olmadığı ve tesisin kapasitesi konusunu, mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde keşif de yaptırmak suretiyle tespit etmektir. Sonrasında makine mühendisi, inşaat mühendisi, mali müşavir, eser sözleşmeleri konusunda uzman kişilerden yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, her iki tarafın ilgili dönem ticari defter kayıtlarını da mali müşavir bilirkişiye inceletmek, tarafların kusur durumlarını belirletmek, bu çerçevede asıl davadaki iş sahibinin her bir zarar iddiası kalemini ayrı ayrı inceletmek, birleşen davadaki yüklenicinin bakiye iş bedeli talebini de sözleşmenin götürü bedelli olduğunu da nazara alarak irdeletmek ve hasıl olacak sonuç doğrultusunda asıl dava ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurmak olmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/994 Esas, 2022/207 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır