Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/1151 E. 2023/811 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1151 – 2023/811
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2022/1151
KARAR NO : 2023/811

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/07/2022
NUMARASI : 2021/48 Esas – 2022/526 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili iş ortaklığı ile davalı Genel Müdürlük arasında 13.01.2020 tarihli 2019/429640 İ.KN.lı “Ulukışla-Boğazköprü hattı km88+150 üstgeçit yapılması yapım işi” sözleşmesinin imzalanmış olduğunu, sözleşmenin imzalanmasına müteakip müvekkili iş ortaklığının 16.01.2020 tarihinde işe başlamış olduğunu, davalı idare tarafından yapılmış olan 2019/429640 İ.K.Nolı ihaleye ilişkin olarak, ihaleye katılan diğer istekli… tarafından Kamu İhale Kurumu’na itirazen şikayet başvurusunda bulunulmuş, Kamu İhale Kurulu’nca 26.12.2019 tarih ve 1725 sayılı karar ile itirazen şikayetin reddine karar verilmiş olduğunu, akabinde kurul kararının iptali için… tarafından açılan dava neticesinde Ankara 16.İdare Mahkemesi’nin 17.02.2020 tarih ve 2020/21 E, sayılı kararı ile Kurul kararının iptaline karar verilmiş olduğunu, bunun üzerine Kamu İhale Kurulu’nca 11.03.2020 tarihli ve 2020/MK-57 sayılı karar ile düzeltici işlem kararı alınmış olduğunu, söz konusu düzeltici karar ile İdare Mahkemesi kararı uyarınca, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı idarece feshedilerek tasfiye edilmiş olduğunu, sözleşmenin idarece feshi üzerine taraflarından menfi zararların tazmini için arabulucuya başvurulmuş, lakin taraflar arasında herhangi bir anlaşma sağlanamamış olduğunu, müvekkili iş ortaklığının, idarece fesih edilen sözleşme nedeniyle yaptığı noter masrafı, karar pulu, All risk sigorta masrafı, Kamu İhale Kurumu payı, teminat mektubu komisyon bedelleri, sözleşme gereği davalı idareye bildirilen teknik personelin masrafları sair menfi zarar kapsamında talep edilen giderlerinin davalı idarece ödenmemiş olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğranılan menfi zararlar için şimdilik 40.000,00TL’lik kısmının sözleşmenin fesih tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, 24.03.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, talebini 90.634,09 TL’ olarak ıslah etmiş, davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davanın idari yargının garev alanına girdiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, söz konusu 2019/429640 kayıt numaralı ihaleye ilişkin olarak… tarafından itirazen şikayet başvurusunda bulunulmuş, Kamu İhale Kurulunca 26.12.2019 tarihli karar ile başvuru sahibinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasında kamu ihale mevzuatına aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmış olduğunu, bunun üzerine davacı iş ortaklığı ile 13.01.2020 tarihinde sözleşme imzalanmış ve işe başlanmış olduğunu, bu arada… tarafından, Ankara 16.İdare Mahkemesi’nde açılan davada 17.02.2020 tarih ve 2020/21 E., 2020/351 K. sayılı karar ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiğinin, Kamu İhale Kurumu’nun 11.03.2020 tarih 2020/MK-57 karar numaralı kararı ile bildirilmiş olduğunu, İdarelerinin yargı kararlarını yerine getirmekle mükellef olduğunu, bu nedenle davacıların zararı olduğu kabul edilmemekle birlikte, var ise zarardan müvekkili idarenin sorumlu tutulamayacağını, kabul anlamına gelmemek üzere, davacıları işe başladığı tarih ile tasfiye tarihi arasında hak edişlerinin bulunması halinde, kazanç elde etmiş olacağını, dolayısıyla Mahkemece bu durumun göz önünde bulundurularak bir hesaplama yapılacak ise bunun oransal hesaplama olması gerektiğini düşündüklerini, ayrıca davacılar tarafından yapıldığı iddia edilen harcamaların ispatının gerekmekte olduğunu, bu kalemlerden ilgili yerlerden iade alınması mümkün olanların da müvekkili idareye yüklenmemesi gerektiğini, örneğin all risk sigortasının, işin tasfiyesi ile birlikte işin tamamlanmayan kısmı gözetilerek davacıya iade edilebilecek kalemlerden olduğunu, sözleşmenin feshi hususunda müvekkili idarenin bir kusuru bulunmadığını, bu nedenle doğduğu iddia edilen zarardan da sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı yüklenici, davalı iş sahibi olup taraflar arasında yapılan ihale neticesinde Ulukışla-Boğazköprü hattı Üst geçit yapım için sözleşme imzalanmış olduğu, ihalenin diğer katılımcısı dava dışı… tarafından Kamu İhale Kurumuna yapılan itiraz neticesinde, itirazın reddine dair karara karşı açılan ve Ankara 16.idare Mahkemesince verilen 17.02.2020 Tarih ve 2020/21 Esas sayılı kararı ile itirazın reddine dair işlemin iptaline karar verildiği akabinde Kamu İhale Kurumunca 11.03.2020 Tarihli karar ile düzeltici işlem kararı alındığı sözleşmenin feshedilerek tasfiye edildiği anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK 112. maddesi hükmünce borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Bunun sonucu olarak yüklenicinin sözleşmenin haksız feshi halinde sözleşmenin ifa olunacağına güvenerek yaptığı masraflar ve kâr kaybını istemesi mümkündür. Ancak davalı iş sahibi idari yargı kararı uyarınca sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını savunmaktadır. Az yukarıda da açıklandığı üzere idare mahkemesinin ihalenin dayanağı olan işlemin iptaline dair kararına uyulmak suretiyle sözleşmenin feshedildiği ve feshin subjektif imkansızlık sonucu olduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı TBK 136. maddesi hükmüne göre davalı iş sahibi açısından yargı kararı sonucu edimin ifasının imkansız hale gelmesi nedeniyle fesihte TBK 112. maddesine göre davalının kusursuz olduğu, ifa imkânsızlığında kusurun bulunmaması halinde TBK 136/II. maddesi hükmünce borcundan kurtulan davalının almış olduğu şeyleri sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybetmiş olacağı, sözleşme dava dışı 3. kişinin idare mahkemesine açtığı dava sonucu işlemin idari yargı kararı ile iptâl edilmiş olması üzerine davalı tarafça feshedilmiş olup, davacının menfi zarar kapsamında Kamu İhale Kurumu Payı, Damga Pulu için yapılan masrafları isteme hakkı bulunduğu kanaatine varılmıştır. Mahkememizce davacı tarafça yapılan ve menfi zarar kapsamında talep edebileceği masraf tutarının 90.634,09 TL olacağı” gerekçesi ile, davanın kabulüne, 90.634,00 TL’nin, 40.000,00 TL’sinin 25.01.2021 dava tarihinden, 50.634,09 TL’nin ise ıslah tarihi olan 24.03.2022 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; sözleşme kapsamında ödenen damga vergisinin damga vergisi kanunu hükümleri uyarınca iadesi edilmesinin mümkün olduğunu, damga vergisinin tamamı değil ancak, ihale konusu işin süresi ve ihalenin toplam yazılı değeri dikkate alınarak, bulunacak birim değerin, işe başlama ve iptal kararının yürürlük tarihi arasındaki süre düşülerek bulunacak süre ile çarpılması ile bulunan oransal hesaba göre iade edilmesi gerektiğini, davacının vergi dairesinden iadesini isteyebileceği kalemlerin menfi zarar içinde sayılamayacağını, yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, eksik inceleme ve denetlemeye dayalı olarak verilen kararın hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacılar yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 6.191,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.547,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.643,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır