Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/1131 E. 2023/809 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1131 – 2023/809
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2022/1131
KARAR NO : 2023/809

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/06/2022
NUMARASI : 2020/588 Esas – 2022/449 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalıdan olan alacağının tahsili için 08.02.2020 tarihinde Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nde 2020/1964 E. sayılı dosya ile takibe başladığını, davalı/borçlu tarafın 14.02.2020 tarihinde borcun tamamına haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, davacı tarafından 2017 yılı içerisinde davalı/ borçlu taraf için İstanbul 3. Köprü olarak anılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün Avrupa ve Asya ayağında giriş öncesi mola yeri olarak ayrılan yerlerde konteyner cafe inşaatı yapılması için anlaşıldığını, toplam iş bedeli olarak 24.800 TL ve 64.900 TL tutar üzerinden anlaşıldığını ve davacı tarafından inşaat tamamen eksiksiz olarak yapılıp teslim edildiğini, davalı-borçlunun davacı firmanın 24.800 TL’lik fatura bedelinden 800 TL ve 64.900 TL’lik bedelden bakiye kalan 44.900 TL toplamda 45.700 TL fatura alacaklarını ödemediğini, davacı firmanın yaptığı iş prefabrik tip model konteyner ve kullanıma hazır hale getirildiğini, ürünlerin anlaşılan kalitede, malzemelerin tamamı istenilen şekilde olduğunu, konteyner davacı firma tarafından kaynaklanmayan durumlar yüzünden davacı firmanın işinde bir eksiklik varmış gibi gösterildiğini, yapılan işin toplam bedeli ve maliyeti gözetildiğinde; halen dahi kullanılmakta olan ürünlerin kullanım yönünden bir sıkıntısı olmadığını, ticari uyuşmazlıklarda dava şartı zorunlu arabuluculuk faaliyeti kapsamında Ankara Arabuluculuk Bürosu 2020/6982 Büro dosya No’lu ve 2020/56330 Arabuluculuk No’lu dosya kapsamında arabuluculuk faaliyeti gerçekleştirildiğini ancak 10.07.2020 tarihinde son tutanağa göre anlaşma sağlanamadığını, itiraz edilen icra takibi; davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkiye binaen düzenlenen faturaya dayandığını, ödenen ve ödenmeyen faturalar davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarıyla da sabit olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacı taraf iddia ettiği konteynerleri davalı şirkete hiç teslim etmediğini, davacının dayanağı sözleşme nitelik itibariyle eser sözleşmesi olduğunu, davacının eseri gereği gibi, sözleşmeye uygun, süresinde, eksiksiz ve ayıpsız bir biçimde teslim ettiğini ispat külfeti bulunduğunu, davacı dosyaya bu külfeti ifa anlamında hiçbir delili ibraz etmediğini, davacı taraf, davalı şirkete iki adet konteyner yapmayı vaat ettiğini, menkul malların teslim alınmadığını, davacıya ödenen bedellerin de iade edilmesi istenildiğini, ne icra takibinde ne de dava dilekçesi ekinde herhangi bir teslim belgesi sunulmadığını, mal tesliminin yazılı delille ispatlanması gerektiği yönünde kararlar olduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2019/65 E. 2019/4829 K. Sayılı kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2018/4120 K. 2020/743 Sayılı Kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2018/2639 K. 2020/486 Sayılı Kararı,) davacının Sunduğu Mail Yazışmalarının gerçek olmadığını, tamamı imzasız yazışmalar sunduğunu, hukukumuzda bir belgenin bağlayıcı olabilmesi için imzalı olması zorunluluğu olduğunu, davacı tarafça sunulan fotokopilerdeki yazışmaların hiçbiri davalıya ait olmadığını, davalı tarafından davacının mal teslimine ilişkin hiçbir kabulü mevcut olmadığı gibi tam tersine davacının imal ettiği mallar incelendiğinde bir dizi ayıp ve kusur tespit edildiğini, kapı doğramaları ve kilit sisteminin doğru yapılmadığını, doğramaların 10 mm olması gerekirken 8 mm olduğunu, tentelerin üstünkörü yapıldığı, zemin parkeleri ve seramiklerin sözleşmeye uygun yapılmadığını, elektrik kablo tesisatının düzgün yapılmadığını, davacı tarafın anılan malları süresinde teslim etmediğini ve 3 hafta gecikme ile hazırlandığını, davalının imalatı inceledikten sonra anılan ayıpları tespit ettiğini ve malı teslim almaktan imtina ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı yan 22.04.2021 tarihli yazılı beyanında keşif taleplerinin olmadığını beyan etmiştir. Davacı defterlerinin incelenmesinde davalı ….Şti. nin davacıya 45.700,00 TL borçlu gözüktüğünü, alıcı firmanın düzenlemiş olduğunu iddia ettiği iade faturasının davacı kayıtlarında rastlanılmadığı görüş ve kanaatini bildirilmiştir. Daha sonra davalı tarafın defter ve belgeleri ile tüm dosya kapsamı ve ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konuları hakkında mahkememizce belirlenen bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi rapor alınmış olup bilirkişi raporunda davacının icra takip tarihi olan 12.02.2020 tarihi itibarı ile davalıdan (44.900,00 + 800,00) 45.700,00 TL alacaklı olduğu tespiti mahkememize bildirilmiştir.
Davalı yan davayı konu eserin teslim edilmediğini iddia etmişse de aynı zamanda teslim edilen eserlerin ayıplı olduğunu iddia etmiş olduğundan eserin teslim edildiğinin kabulü gerekmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden düzenlenen son fatura 23.07.2017 tarihli olmakla teslimin de bu tarihte olduğu kabul edilmiştir. Davalı yan 09.10.2017 tarihli 45.700,00 TL bedelli iade faturasını 12.02.2018 tarihli ihtarname ile göndermiştir. İhtarnamede eserin rüzgar ve yağmurdan dolayı zarar gördüğü belirtilerek oluşan ayıpların başka yüklenici firmaya gidertildiği iddia edilmiş olup masraflarına ilişkin iade faturası kestikleri iletilmiş ise de davalı kayıtlarında bu zararın üçüncü kişilerce giderildiğine ilişkin belgeye rastlanmamış bu hususta başkaca delil de sunulmamıştır.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. TBK’nın 474/I. maddesine göre iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. Dosya kapsamında davacının teslimden 6 ay sonra eserde olduğunu iddia ettiği ayıp nedeniyle kestiği iade faturasındaki bedelin bedelden indiriminin kabulü mümkün görülmemiş olup asıl alacak yönünden davacı talepleri kabul edilmiştir. Davacı yan takipteki faiz alacağını da davaya konu etmişse de tacir olan davacının davalıyı takipten önce temerrüte düşürdüğüne ilişkin delil sunulmadığından faiz alacağı yönünden talepleri reddedilmiştir. Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebi ve davacının kötüniyetine ilişkin delil olmadığı” gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, Ankara 5. İcra Dairesinin 2020/1649 sayılı dosyasına yapılan itirazın 45.700,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu bedel üzerinden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, icra inkar tazminat talebinin reddine, reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu faturalara dair başlatılan icra takibinde davalı tarafın temerrüde düşürüldüğünü davalının süresi içerisinde ödemediği meblağ nedeni ile, taraflar arasında aktedilen sözleşme uyarınca doğrudan temerrüt içerisinde olduğunu, bu yöndeki alacak iddialarının da haklı olduğunu, yerel mahkemece faiz taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının dava konusu konteynerleri tam ve gereği gibi teslim ettiğini ispatla yükümlü olduğunu, yerel mahkemece dava konusu konteynerler üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken, eksik inceleme ve denetleme sonucunda verilen kararın hatalı olduğunu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazların da mahkemece dikkate alınmadığını, ayıp giderim bedelinin tam olarak hesaplanmadığını, bu hususta da yeni bir inceleme yaptırılarak, ayıp giderim masraflarının piyasa rayiçleri üzerinden hesaplanması gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı taraftan alınması gereken 3.121,77 TL istinaf karar harcından peşin alınan 700,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.421,77 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Üye
E-imzalıdır

Katip
E-imzalıdır