Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/1024 E. 2022/974 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/1024 – Karar No:2022/974
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine Gönderilmesi HMK 353/1-a.6 md)
ESAS NO : 2022/1024
KARAR NO : 2022/974

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2020
NUMARASI : 2017/223 E-2020/524 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :
İHBAR OLUNAN :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/11/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/02/2014 tarihli Irak Bani Hareer Tünel giriş ve çıkış portal kazıları yapılması, yükleme, nakliye ve stok sahaları düzeltilmesine ilişkin alt yüklenici sözleşmesinin imzalandığını, yapılan iş nedeniyle ödenmeyen bakiye hakediş bedelleri olduğunu, yine sözleşme gereğince müvekkili şirketin Irak’ta bulunan şantiyeye götürdüğü makinelerin dönüşünün davalı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığını ancak makinelerin Mart 2016 tarihinden beri şantiyede boş beklediğini, 25/05/2016 tarihinde noter vasıtasıyla 4 adet makinenin Türkiye’ye getirilmesi ve kendilerine teslimini istediklerini, karşı tarafın 02/06/2016 tarihli cevabı ihtarında, Ekonomi Bakanlığından alınan geçici ihraç izin belgesi ile Hazineye sunulan makine listesini gösteren yazının verilmesini, yine makinelerin çalışır şekilde yetkili personele teslimi halinde naklinin gerçekleştirilebileceğinin söylendiğini,fakat makinelerin çalışır hale getirildiği halde araçların taraflarına teslim edilmediğini, bu nedenle söz konusu araçların davalı şantiyesinde bulunduğu süre için kira alacaklarının bulunduğunu, yine 21/09/2014 tarihli proje ile ilgili ekipmanlar kira bedeli nedeniyle düzenlenen … nolu fatura gereğince alacakları olduğunu belirterek ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak şimdilik 5.000,00 TL bakiye hak ediş alacağının hakediş tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, yine 2016 Mart ayından itibaren makinelerin taraflarına teslimi ve teslimine kadar makine kirası için şimdilik 5.000,00 TL’nin her ay sonunda itibaren işleyecek ticari faiziyle ve 21/09/2014 tarihli fatura için şimdilik 5.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında belirtilen şekilde alt yüklenici sözleşmesinin imzalandığını, davacının bugüne kadar yapılan işe ve ödemelere ilişkin müvekkiline herhangi bir fatura vermediğini, ancak müvekkilinin davacı şirkete makbuz karşılığı 1.180.203,27 $ , akaryakıt bedeli olarak 523.259,75 $, yine müvekkil şirketin davacı şirket adına Ankara piyasasında yaptığı nakit , havale , çek ve ayrıca makine yedek parça, akü, lastik vs. işçilik harcamaları olarak 558.772,50 $ olmak üzere toplam 2.262.235,52 $ ödeme yaptığını, davacının sözleşme hükümlerine göre yaptığı işin toplam tutarının 1.815.006,52 $ olduğunu, yine davacının kullandığı makinelerin eski ve kapasitesiz olması nedeniyle işi tamamlayamadığı, yarım bıraktığını, müvekkilinin kendi iş makinelerini bedel karşılığında davacı taşerona vererek yardım ettiğini, buna rağmende işin tamamlanmadığını, yine işi nefaset kuralına uygun yapmadığını, bu nedenle asıl iş veren olan Irak Erbil Karayolları İdaresinin müvekkili şirketten keseceği nefaset bedelini davacı taşerondan rücuan talep edilebileceğini, davacının var ise alacak miktarının işin sonlanmasından sonra yapılacak kesin hakedişle belirleneceğini, müvekkilinin belirttiği şekilde borcunun olmadığı gibi 447.229,00 $ fazla ödemesinin olduğunu, ayrıca yurt dışındaki araçların Türkiye’ye getirilmesine yönelik ihtarlarına verilen cevap ile, Ekonomi Bakanlığından alınacak geçici ihraç izin belgesi ile Hazineye sunulan makine listesi ve izin sürelerini gösteren yazıların kendilerine teslim edilmediğini, teslim edilmediği için de söz konusu iş makinelerinin geri getirilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle söz konusu durumda davacının kusurlu olduğunu belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı, dava, cevap, Ekonomi Bakanlığı yazıları, Emniyet Müdürlüğü yazısı, taraflar arasındaki sözleşme, ticari defter ve kayıtlar, dosyaya sunulan ödeme makbuz, belge vs. ile oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporlar birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında belirtilen şekilde taşeron sözleşmesinin imza edildiği, sözleşme gereğince yapılan işlerin hakedişlere bağlanmadığı, faturaların düzenlenerek tebliğ edilmediği, ara ve kesin hakedişlerin sunulmadığı, ancak davalı tarafın cevap dilekçesinde davalının sözleşme gereğince yaptığı iş miktarının 1.815.006,52 $ olduğunu beyan etmekle davacının sözleşme kapsamında yaptığı iş miktarının bu miktar olduğu nun kabul edildiği, yine bilirkişi heyetince dosya kapsamında tespit edilen gerek davalı şirketin defter kayıtlarında tespit edilen ve Türkiye de banka havalesi ve çeklerle yapılan ödemelerin 715.051,05 TL (323.469,74 $), yine sunulan ödeme makbuzları (davacı şirket ortaklarına, çalışanlarına ve davacı şirkete yapılan masraflar nedeniyle 3. kişilere yapılan ödemeler nedeniyle 856.162,80 $ olmak üzere toplam 1.179.932,54 $ olduğu, yine davacı adına yapılan 898.892,21 $ ödeme ile toplam ödenenin 2.078.824,75 ve fazla ödemenin 263.818,23$ olduğu, bu nedenle yapılan iş nedeniyle bakiye alacağın bulunmadığı, yurt dışına götürülen makinelerin Türkiye’ye getirilmemesinde davalıya yüklenecek bir kusurun olmadığı ve bu nedenle talep edebileceği bir kira bedelinin de bulunmadığı, yine 21/09/2014 tarihli faturanın her iki taraf defterlerinde kayıtlı olmadığı gbi fatura içeriğinin tam olarakda okunmadığından bu faturaya ilişkin talep yönünden bir değerlendirme yapılamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişinin okunamadığını belirttiği faturanın aslını mahkemeye sunmak istedikleri halde; bu beyanının dikkate alınmadığını, yetkisiz kişilere yapılan ödemelere müvekkili şirketin muvafakati olmadığı halde, bu hususun dikkate alınmadığını, taraflar arasındaki sözleşme tarihinden daha önce …’in vekillikten azledildiğini, sadece …’e değil onun kızına yapılan ödemeler de bulunduğunu, bilirkişi raporlarının denetime elverişsiz olduğunu, dava konusu makinelerin Türkiye’ye getirtilmesi hususunun davalıya ait olduğunu, davalı tarafından keşide edilen ihtarnamede kesin ihraç başvurusundan söz edilmediğini, davalının sorumluluğunda olan iş ve işlemlerin müvekkili tarafından yerine getirilmediğinin kabulü ile kira bedeli yönünden talepte bulunulamayacağından söz edilemeyeceğinin, müvekkilinin kendi sorumluluğunda olmayan bir hususta gerekli başvuruları yaparak geçici ihraç izin belgesini davalıya sunduğunu, ancak davalı tarafından makinelerin getirtilmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, taraflar arasında imzalanan 01/02/2014 tarihli sözleşme gereğince; davacı tarafa ait makinelerin davalı tarafça Türkiye’ye getirilmediği, bu nedenle dava konusu makinelerin davacıya teslimi ile teslim edilene kadar oluşan kira bedelinin, hakedişlerden kalan iş bedelinin ve 21/09/2014 tarihli fatura bedelinin tahsili talebine yöneliktir.
1-Mahkemece, davacı tarafın hakediş bedeline (iş bedeli) yönelik talebi incelenirken; davacı tarafından yapılan işin bedelinin 1.815.006,52 USD olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı, davalı şirketin defter kayıtlarında tespit edilen ve Türkiye’de banka havalesi ve çeklerle yapılan ödemelerin 323.469,75 USD, davacı şirket ortakları ile çalışanlarına ödenen ve davacı şirket nam ve hesabına yapılan masraflar nedeniyle, üçüncü kişilere yapılan ödemeler 898.892,21 USD olmak üzere toplam 2.078.824,75 USD ödeme yapıldığı, bu durumda; yapılan işin bedelinden mahsup edildiğinde, davalı tarafça fazla ödeme yapıldığı belirlenerek davanın bu talep yönünden de reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 40. maddesinde yetkili bir temsilci tarafından diğer bir kimse ile yapılan sözleşmeden doğan alacak ve borçların o kimseye ait olacağı düzenlenmiştir. Buna göre yetkili değil ise, imzalayan şahsen sözleşmeden sorumlu olur. Aynı Kanun’un devam eden 46. maddesinde de bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına hukuki işlem yapmışsa, temsil edilen kişi icazet vermedikçe alacaklı veya borçlu olmayacağı belirtilmiştir. Bu temsilci yetkisiz olsa dahi temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da kendi adına yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır (Yargıtay 15. HD. 2018/4430 E 2019/873 K; 2019/197 E 2019/3798 K).
Somut olayda; davacı tarafça, davacı şirket çalışanlarına yapılan maaş ödemeleri dışında kalan ve davacı şirketin yetkili temsilcisi … dışındaki kişilere yapılan ödemeler kabul edilmemiştir. Mahkemece, …’e yapılan ödemelerin geçerli sayılmasına gerekçe olarak, davacı şirketçe bu kişiye vekaletname verildiği, azledilmiş ise de; azilnamenin ticaret siciline bildirilmediği ve yine bu kişinin uçakla sık sık Irak’a gitmesi gösterilmiş ise de; davacı şirketçe …’e verilen vekaletname 22/01/2010 tarihli, azilname ise 08/03/2013 tarihli olup, taraflar arasındaki sözleşmeden önce olduğu, bu nedenle; tarafları bağlamayacağı, uçakla Irak’a gitmiş olması da ödemeler hususunda davacı şirketin icazet verdiğini göstermeyeceği gibi, kendisine ödeme yapıldığı dosya kapsamındaki makbuzlardan anlaşılan …’in işlemlerinin davacı şirketçe benimsenip benimsenmediği, icazet verilip verilmediği hususunda gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
Bu durumda; taraflarca gösterilen deliller incelenip değerlendirilerek, anılan kişilere yapılan ödemeler hususunda, davacı şirketin, bu kişilerin yaptığı işlemlere onay verip vermediği, bu şahısların yetkili temsilcisi gibi kendi adına işlem yapmasını benimseyip benimsemediği hususunda gerekli inceleme ve değerlendirme yapılarak ve özellikle; davacı tarafça cevaba cevap dilekçesi ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesindeki beyan ve kabuller de dikkate alınarak sonucuna uygun karar verilmelidir.
2-17/09/2018 hükme esas alınan bilirkişi raporunun 6.sayfasında, davalı tarafından defter incelemesi sırasında, davacı şirket adına yapıldığı iddiasıyla sunulan masraf faturaları ile takip çizelgelerine göre; davalı tarafından davacıya ait makinelerin bakım onarımı nedeniyle 155.827,37 USD, davacı adına alınan uçak biletleri bedeli 16,446,06 USD, davacı şirketin aldığı motorin bedeli 519.491,95 USD, davacı şirket tarafından kiralanan davalıya ait kamyon ve iş makinesi kira bedeli 219.804,89 USD ve davacının Irak şantiyesinde kullandığı araçlara ait benzin bedeli 3.768,00 USD olmak üzere toplam 915.338,27 USD masrafa katlanıldığının iddia edildiği ve bu bedelin sözleşmenin 8.maddesi gereğince, davacının hakedişinden mahsup edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, davacı alacağından bu miktar da mahsup edilerek sonuca gidilmiş ise de; davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir.
Bilirkişi raporu ve hükme esas alınan bu fatura ve çizelgelerin taraflar arasındaki sözleşmeye konu işe ilişkin olup olmadığı, bu masrafların davacı nam ve hesabına yapılıp yapılmadığı, dayanak fatura ve belgelerin her zaman temini mümkün olan belgelerden olup olmadığı hakkında gerekli olan inceleme ve değerlendirme yapılmak ve davacı tarafça dosyaya sunulan dilekçelerdeki kabul ve beyanlar da dikkate alınmak suretiyle, sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 15. HD 2013/634 E 2014/1219 K vb.).
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2020 gün ve 2017/223 Esas 2020/524 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 27/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır