Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/102 E. 2022/1154 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/102 – 2022/1154
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2022/102
KARAR NO : 2022/1154

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2021
NUMARASI : 2019/810 Esas – 2021/955 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/12/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;

İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 18/12/2017 tarihinde yüklenici hafriyat sözleşmesi yapıldığını, sözleşme gereğince … sokaklarda bulunan ve tapuda 3897 ada 1 parselde kayıtlı arsa üzerinde hafriyat çalışması yapıldığını, yapılan işin toplam bedeli olan 1.029.078,00-TL için 3 adet fatura düzenlendiğini, ödenmeyen bedelin 584.078,00-TL olduğunu, borcunu ödememesi üzerine Eskişehir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2019/8164 esas nolu dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu vekili tarafından borcun tamamına itiraz edildiğini, bu itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğunu, ayrıca davalı/borçlu vekilinin yetki itirazında da bulunduğunu ancak yetki itirazının yerinde olmadığını, arabuluculuğa başvurulduğunu, sonuç alınamadığını ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafın aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkaz tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; müvekkilinin işletme merkezinin Konya’da bulunduğunu, davada Konya Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle yetki itirazlarının bulunduğunu, davacının iddia ve taleplerinin haksız, hukuka aykırı olduğunu, davacının sözleşme ili kendisine verilen işleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmediğini, arsa üzerindeki işini tam ve eksiksiz ifa etmediği gibi oldukça fahiş bir maliyet bedeli hesaplayarak bu bedeli müvekkili şirkete fatura ettiğini, davacının iddia ettiği gibi 55.280,80 m³ hafriyat çalışması olmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 2. maddesinde bahsedilen dolgu işleminin de yapılmadığını, davacı tarafından yapılan işin ne olduğu, ne kadar m³ alanı içerdiğinin tespiti için sahada keşif yapılması gerektiğini, davacının hak etmediği bedeli müvekkili şirketten ilamsız icra kanalıyla talep ettiğini, haksız kazanç elde etmek gayesiyle müvekkiline ayrı ayrı 3 adet fatura gönderildiğini, bu faturaların müvekkili tarafından süresi içerisinde noter kanalıyla davacıya iade edildiğini, akabinde takibe haklı olarak ve süresinde itiraz ettiğini, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, takibin hukuka uygun bir şekilde durdurulduğunu, davacının şimdiye kadar ki hakedişlerinin ödendiğini, sözleşmede KDV’nin hariç olduğuna ya da ayrıca ödeneceğine dair bir açıklama bulunmadığını, bu nedenle iş bedelinin KDV’yi de kapsadığının kabulü gerektiğini, davacı tarafça belediyeye ödenecek olan harç ve vergilerinde ödenmediğini savunarak, davanın reddine ve davacı aleyhine dava değerinin % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Eskişehir 6. İcra Müdürlüğünün 2019/8164 esas sayılı dosyası, dava ve takibe konu faturalar, taraflar arasında imzalanan 18/12/2017 tarihli yüklenici hafriyat sözleşmesi, cari hesap dökümü, keşif, bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında hafriyat işi yapımı hususunda yazılı eser sözleşmesi imzalandığı, buna göre davacı yüklenicinin … sokaklarda bulunan ve tapuda 3897 ada 1 parselde kayıtlı arsa üzerinde hafriyat çalışması yaptığı, bilirkişiler tarafında, teknik ölçü aleti ile hafriyat miktarının toplam 49.496,106 m3 olarak tespit edildiği, sözleşmede belirlenen m3 bedeli 17,00 TL üzerinden 841.433,80 TL tuttuğu, Yargıtay uygulamalarına göre KDV’nin ayrıca sözleşmede belirtilmemesi nedeniyle KDV’nin bedele dahil olduğu, bu bedelden davalı tarafça ödenen 495.000,00 TL mahsup edildiğinde davacının bakiye alacağının 346.433,80 TL olduğu anlaşılmış ve kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf işin eksik ifa edildiğini iddia etmiş ise de, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporu ile davalı tarafından inşaatın betonarme karkas yapımına başlanmadığından davacı yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan dolgu imalatını yapamadığı, bu nedenle edimin eksik ifasında davacı yüklenicinin kusurunun bulunmadığı, bu haliyle davacı yüklenicinin sözleşme uyarınca yaptığı mevcut hafriyat işi bedelini talep hakkı bulunduğu anlaşılmakla, davalı tarafın aksi yöndeki iddiasına itibar edilmemiştir.
Davalı taraf aynı zamanda borca karşılık davacı yükleniciye 21 ton demir, 3 adet konteyner ve panolar verildiğini iddia etmiş, ancak bu hususta yazılı bir delil ibraz edememiş, delil listesinde yemin deliline başvurmamış ise de, ıslah dilekçesi ile yemin deliline başvurduğundan 6100 sayılı HMK 176. maddesi uyarınca süresinde yapılan ıslah talebi kabul edilmiş, davacı şirket yetkilisi duruşmaya katılmış olup, yeminli beyanında; hafriyat işi yaptıklarını, bakiye bedelin ödenmediğini, davalı tarafça hafriyat alanındaki demir ve konteynırların alındığını, su altında kaldığı için panoları alamadıklarını, panoların 4 sene yağmur altında kalması nedeniyle geriye bir şey kalmadığını, arsanın da icra yolu ile satıldığını, sonuç olarak borca mahsuben davalı şirketin kendilerine demir, konteyner ve pano vermediğini belirtmiş, davacı şirket yetkilisinin kesin delil mahiyetindeki yeminli beyanı ile davalı tarafın davacı yükleniciye borcuna karşılık 21 ton demir, 3 adet konteyner ve panolar vermediği, aksinin de davalı tarafça ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere; davacı yüklenicinin taraflar arasında imzalanan 18/12/2017 tarihli yüklenici hafriyat sözleşmesi kapsamında yaptığı hafriyat çalışması karşılığı 346.433,80 TL bakiye alacağının olduğu anlaşılmakla, sübut bulan davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafından Eskişehir 6. İcra Dairesinin 2019/8164 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile, takibin 346.433,80 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi yönünden devamına, kabul dışı kalan talebin reddine, ayrıca uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklanması ve davacı alacağının bilirkişi raporu sonucu ortaya konulduğu” gerekçesi ile, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, davanın reddedilen miktarı yönünden ise davalı tarafça davacı yüklenicinin kötüniyetli olduğu hususu ispatlanamadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
Ayrıca dava açılmadan önce taraflar dava şartı olan arabuluculuğa başvurmuş, anlaşmazlık sonucu iş bu dava açıldığından Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26. ve 6100 sayılı HMK’nun 297 ve 326 maddeleri uyarınca tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiği sarf kararından anlaşıldığından bu ücretin de taraflardan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen hafriyat miktarının hatalı olduğunu, aradan geçen süre ve bu sürede meydana gelen doğal ve fiziksel etkenler dikkate alındığında 1.803,894 m³ değerindeki farkın olağan karşılanması gerektiğini, sözleşmede kararlaştırılan bedele KDV’nin dahil olduğunun kabul edilmesinin yanlış olduğunu, davacının düzenlediği faturaya davalı tarafça süresinde itiraz edilmediğini, fatura içeriğinin kesinleştiğini, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı alacağının likit bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde bahsettiği harita mühendisi … tarafından düzenlenen belgeye davalının açıkça itiraz ettiğini, bu belgede davalının bir imzası olmadığını, bu nedenle kazı hesabında bu belgenin dikkate alınamayacağını, davacının hafriyat işlemlerini tamamlamadığını, kazıdan sonra yapılan dolgu hesabının dolgu alt kodu tespit edilerek, yeniden yapılması gerektiğini, bunun yapılmadığını, davacının sözleşmenin 6. maddesi gereğince Belediye Başkanlığına ödemesi gereken harç ve vergiler ile ilgili giderleri ödemediğini, bu bedellerin alacak miktarından mahsup edilmesi gerektiğini, 23 ton demir ve 3 konteyner ve 175 adet panonun borca karşılık davacı şirket yetkilisine verilip verilmediği hususunda yemin deliline dayandıklarını, mahkemece bu konuda usulüne uygun bir yemin eda ettirilmediğini ancak, davacı şirket yetkilisinin beyanının mahkeme için ikrar mahiyetinde olduğunu, bu nedenle söz konusu malların değerlerinin belirlenerek, bunların bedellerinin mahsup edilmesi gerektiğini, mahkemenin tanıkları …’yi dinlemeye karar verdiğini, ancak bu tanığı dinlemeden hüküm kurduğunu, bu hususun da HMK’ya aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraflar arasında imzalanan 18/12/2017 tarihli sözleşme uyarınca davalıya hafriyat işi yaptığını, davalının iş bedelinin bir kısmını ödememesi üzerine icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiş, davalı davacının iddia ettiği miktarda hafriyat yapmadığını, iş bedeline ayrıca KDV eklenmesinin de doğru olmadığını savunmuş, mahkemece bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınarak davanın kısmen kabulü ile davalının 346.433,80 TL’nin alacak miktarını yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
1- Bilirkişi heyetince düzenlenen kök raporda dosya kapsamında rapor tanzimi için gerekli olan bir kısım eksik belgelerden bahsedilmiş, mahkemece bahsedilen belgeler ikmal edilmeksizin dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek tarafların itirazlarının değerlendirilmesi için ek rapor istenilmiş, bilirkişi heyeti de dosya kapsamı çerçevesinde ek rapor tanzim etmiştir. Bilirkişi kök raporunda bahsedilen hafriyat alanı ile ilgili proje, zemin etüt raporu vaziyet planı, inşaat ruhsatı temin edilmeden, bilirkişi heyetinin kendi kök raporlarını da yok sayarak düzenlediği ek rapor çerçevesinde karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece öncelikle söz konusu yerde hafriyat yapılması için ruhsat alınması gerekip gerekmediği ilgili Belediye Başkanlığından sorulmalı, davalı iş sahibinin yaptırmak istediği işin İmar Kanunu ve mevzuata uygun olup olmadığı araştırılmalıdır. İş sahibinin yaptırmak istediği imalatın mevzuata aykırı olduğunun tespit edilmesi halinde, yüklenicinin TBK 472/2 maddesi uyarınca ihbar yükümlüğü bulunmakta olup, yüklenicinin bu yükümlülüğünün gereğini yerine getirip getirmediği, iş bedeli talep edip edemeyeceği incelenmelidir. Bilirkişi heyetinin kök raporlarında belirttikleri yukarıda bahsedilen belgeler de dosya kapsamına eklenmelidir.
2- Eser sözleşmesinde işin sözleşemeye uygun ifa edilerek teslim edildiğini ispat yükü yüklenici de, işin bedelinin ödendiğinin ispat yükü ise iş sahibindedir. Sözleşme ilişkisi kapsamında fatura düzenlenmesi, tek başına sözleşmenin varlığını ve faturadaki işlerin yapıldığını kanıtlamaya yetmez ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde veya ihtilafsız olması halinde, sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. (Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 19.02.2018 gün, 2016/4742 Esas, 2018/652 Karar sayılı ilamı) faturada belirtilen birim değerlerin fahiş olduğu iddia edilemez. Ancak faturada belirtilen işlerin yapılarak, iş sahibine teslim edildiği hususu yüklenici tarafça ayrıca ispatlanmak zorundadır. Faturada belirtilen işlerin bir kısmının yapılmadığı iddiası, eksik iş iddiasına dayalı olmakla, herhangi bir ihtirazi kayıt veya öncesinde ihbar yükümlülüğü gerektirmez.
Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen ve ticari defterlere de işlenen faturadaki alacakla illgili olarak sonradan iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmeye aykırı düzenlenmiş faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmaz. Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. (Yargıtayın kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/3890 Esas- 2018/368 Karar sayılı ilamı)
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında somut olay incelendiğinde; Davacı yüklenici sözleşme kapsamında yaptığını iddia ettiği hafriyat işi nedeniyle faturalar düzenlemiş ise de faturaların davalıya tebliğ edildiği süresinde itiraz edilmediğine yönelik bir belge sunmamıştır. Mahkemece de taraflar tacir olmasına rağmen, tarafların ticari defterleri inceletilmemiş, takip ve dava konusu faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, ödeme kaydı bulunup bulunmadığı hususları araştırılmamıştır. Mahkemece yukarıda 1. maddede belirtilen eksikler giderildikten sonra gerektiğinde, bilirkişi heyetinden tarafların ilgili dönem ticari defterlerinin de incelendiği bir ek rapor alınmalı, faturalarının davalıya tebliğ edilip edilip edilmediği, süresinde itirazda bulunulup bulunulmadığı, davalı defterlerinde faturaların kayıtlı olup olmadığı incelenerek, faturalarda yer alan ve ifa ile davalıya teslim edildiği ispatlanan işlerin bedeli, faturalara süresinde itiraz edilmemişse veya faturalar davalı defterlerine kayıtlı ise; faturalarda yazılı bedellerden davalı tarafça ispat edilen ödemeler mahsup edilerek davacının talep edebileceği bakiye iş bedeli belirlenmelidir. Faturalar davalı defterlerinde kayıtlı değilse; davacının yaptığı hafriyatın miktarı bilirkişi heyetince belirlenip, sözleşmenin 3. maddesi doğrultusunda davacının yaptığı işin bedeli belirlenmeli, davalının ispatladığı ödemeler mahsup edilerek davacının bakiye alacağı hesaplanmalıdır. Mahkemece bu husular gözetilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/810 Esas, 2021/955 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip