Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2022/101 E. 2023/1312 K. 19.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/101 – 2023/1312
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/101 Esas
KARAR NO : 2023/1312 (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın Kaldırılarak Gönderilmesi
HMK 353/1-a-6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2021
NUMARASI : 2016/952 Esas-2021/884 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU :Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ :19/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ :04/01/2024

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 19/12/2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … numaradaki taşınmazı ofis olarak kullanmak üzere satın aldığını, mevcut taşınmazın iç dekorasyon ve mobilya işlerinin yapılması amacıyla da davacı ile davalı arasında Mayıs 2016 tarihinde iç dekorasyon ve mobilya yapımı konulu eser sözleşmesinin sözlü olarak yapıldığını, sözleşme bedelinin ise yaklaşık olarak belirlendiğini, daha sonrasında davalı şirket tarafından gönderilmiş olan renderler (3D sanal çizimler) aracığıyla ürünlerin ve dizaynın belirlenerek liste halinde en son fiyat olarak belirlenerek iş bitiminde bedelin ödenmesi şeklinde tarafların anlaştığını, projeyi beğenen müvekkilinin davalı şirketin banka hesabına 13.05.2016 tarihinde 15.000,00 TL avans gönderdiğini, müvekkili şirket tarafından gönderilmiş olan avans üzerine davalı şirket yetkililerinin de en geç mayıs sonuna kadar işin tamamlanarak montajı bitmiş bir şekilde teslimini yapacaklarını söylediğini, bu süreç devam ederken mayıs ayının sonunda davalı tarafın müvekkili şirkete bilgi vererek vaad ettikleri sürede işin teslimini yapamayacaklarını bildirdiğini ve biraz daha süre istediklerini, aynı zamanda da müvekkilinin vermiş olduğu avansa ek olarak bir miktar ödeme talep ettiklerini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından ileri tarihli bir çek düzenlendiğini, … Şubesi 10.09.2016 tarihli,16701 nolu 50.000,00 TL değerindeki mevcut çekin davalı tarafa teslim edildiğini, davacı şirket yetkililerinin iş yerinde yapılan işleri denetlemek üzere iş yerine gittiğinde işin büyük kısmının yapılmamış olduğunu ve yapılan işlerin de ayıplı ve eksik olduğunu gördüğünü, tespit edilen ayıpların davalıya bildirildiğini ve ayıpların giderilmesinin istendiğini, ayıpların giderilmediğini, işin tamamlanmadığını, bunun üzerine Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/130 D.İş dosyası ile tespit yaptırıldığını, 06.08.2016 tarihinde davalı tarafından 101.763,20 TL değerinde ve 5.605,00 TL değerinde faturaların müvekkiline gönderdiğini ve süresinde faturalara taraflarınca itiraz edildiğini, davalı şirket tarafından ihtarname gönderilerek hiç ödeme yapılmamışçasına müvekkili şirketten para istendiğini, tespit bilirkişi raporunun taraflara tebliği üzerine 10.09.2016 tarihinde davalı tarafa noter aracılığıyla ihtarname çekildiğini ve ödenen avans bedeli ve çek bedelinin faizi ile birlikte iadesinin istendiğini ve yarım kalan dekorasyon malzemelerinin komple sökülerek taşınmazın ilk alındığı halde bırakılmasının talep edildiğini, ihtarnamelerine rağmen davalı tarafın herhangi bir girişimde bulunmadığını, 50.000,00 TL’lik çekin bozdurularak parasının alındığını, çekilen ihtarnameye cevap verilmediğini, herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine müvekkili şirketin mevcut taşınmaz üzerindeki mobilyaları sökerek davalı tarafın iş yerine bıraktığını, bildirerek fazlaya dair tüm talep ve dava haklan saklı almak kaydı ile müvekkili şirketin TBK 475. madde uyarınca sözleşmeden dönmesinin haklılığının tespit ve kabulü ile davalı tarafa vermiş olduğu 15.000,00 TL avans bedeli ile 50.000,00 TL bozdurulan çek bedeli olmak üzere ödenen toplam 65.000,00 TL nin fazlaya ilişkin haklan kalmak kaydıyla şimdilik 20.000.00TL lik kısmı ile müvekkilin tekrar ayni işi yaptırmak amacıyla ödeyeceği fazladan bedelin ve mobilyalanın iadesi amacıyla harcamış olduğu nakliyat ücreti ile müvekkilin taşınamaması nedeniyle uğradığı zarar olmak üzere şimdilik 3.000,00 TL’nin ve toplamda 23.000,00 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde talebini açıklayarak ödenen 15.000,00 TL avans ile 50.000,00 TL çek bedeli olmak üzere toplam 65.000,00 TL’nin şimdilik 20.000,00 TL’lik kısmı ile aynı işi yaptırmak için ödeyeceği bedelin şimdilik 1.500,00 TL’lik kısmını, mobilyaların iadesi için harcamış olduğu nakliye ücretinin 500,00 TL’sini ve müvekkilinin taşınamaması nedeni ile uğradığı zararın şimdilik 1.000,00 TL’si olmak üzere toplam 23.000,00 TL talep ettiklerini bildirmiştir.
Davacı vekili 28.10.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 32.605,20 TL arttırarak 55.605,20 TL ‘ye çıkarmış ve bu bedelin avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirketin bildirilen adresinde bulunan taşınmazdaki ahşap işlerinin bir kısmının tamamen yeni üretim yapılmak suretiyle bir kısmının ise eski olan ve davacı şirkete ait olan mobilyaların tamiratı yapılarak yenilenmesi konusunda anlaşıldığını, yapılacak olan işler ve ödeme planının müvekkili şirket tarafından yazılı olarak ve davacı tarafa e-mail yolu ile gönderildiğini, söz konusu sözleşmede işin başlangıç tarihinin açıkça belirtilmiş olup, işin teslim tarihinin ise belirtilmemiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından üzerinde anlaştıkları sözleşme dahilinde yapılması gereken işlerin istenilen kalitede ve istenilen doğrultuda eksiksiz olarak yerine getirildiğini, işlerin müvekkili şirketçe tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi sebebiyle taraflarına keşide edilen 17.08.2016 tarihli İhtarname ekinde yapılan işlere ilişkin tanzim edilen faturaların davacı şirkete gönderildiğini ancak davacı şirketin tamamen kötü niyetli olarak faturaları iade ettiğini, davacı tarafça dosyaya sunulan ve Ek-6 olarak nitelendirilen “… Ofise verilenler, Yapılacak Olanlar” başlığı altında düzenlenen tutanaktaki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı gibi müvekkili şirket çalışanlarına da ait olmadığını, diğer yandan davacı tarafça dosyaya sunulan Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/130 D. İş sayılı dosyadan yapılan tespit sonucu hazırlanan bilirkişi raporuna taraflarınca süresi içerisinde itiraz edildiğini ve rapor içeriğinin kabul edilmediğini, müvekkili şirketin davacı şirketin talepleri doğrultusunda üzerine düşen edimleri eksiksiz yerine getirdiğini, davacı şirket tarafından ayni anda bir çok tadilat işi yaptırıldığından T.C. Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/952 E Sayfa 5 hizalamalar için ve kapaklann rahat çalışması açısından tavan kısımlannda pervaz mantığında üretim uygulandığı ve dolap kenarlannda bazı bölümlerde anahtarlık takılamayacağı müvekkili şirket tarafından yapılan işlere diğer işleri yapanlar tarafından zarar verildiğini, davacı tarafça kötü niyetli olarak yapılan ahşap imalatın da tamamen söküldüğünü, ve müvekkili şirkete ait işyerinin önüne atıldığını, davacı tarafın, hukuk kurallarını tamamen hiçe sayarak hukuki yollara başvurmadan, müvekkilince yapılan imalata zarar vererek söktüğünü, müvekkilinin ticari itibarını tamamen hiçe sayarak ve zarar verme kastıyla hareket ederek müvekkili şirketin işyerinin önüne herkesçe görülecek bir şekilde ve de özellikle müvekkilince yapılan ahşap imalata zarar vermek için yağmurlu bir günde atıp gittiğini, davacı tarafın, taraflarınca kabul edilmemekle birlikte süre içerisinde eğer bir ayıp iddiası varsa bunu ileri sürmesi gerektiğini, davacı şirketçe bu hususta yerine getirilmediğini, diğer yandan davacı tarafça sökülüp atılan ahşap imalat dışında kalan ve faturada belirtilen malzemelerin de müvekkiline iade edilmediğini, davacı tarafça açılan haksız ve kötü niyetli davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; imalatın tamamen davacının talepleri doğrultusunda yapıldığını, müvekkilinin ses izolasyonuna ilişkin bir ediminin bulunmadığını, müvekkilinin üzerine düşen edimini yerine getirdiğini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarihli 2016/952 Esas 2021/884 Karar sayılı kararında özetle; Dava, taraflar arasındaki sözlü olarak yapılan eser sözleşmesinin gereği gibi yerine getirilmediği iddiası ile açılan alacak ve tazminat davası niteliğindedir.
Taraflar arasında davacıya ait … numaradaki taşınmazın ahşap işlerinin yapılması konusunda sözlü olarak anlaşıldığı konusunda ihtilaf bulunmamakta olup ihtilaf dosyada mevcut teklif mektupları doğrultusunda sözlü olarak yapılan anlaşmanın gereğinin yerine getirilip getirilmediği, yapılan işin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise bu nedenle davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise zarar miktarının ne kadar olduğu ve davalı şirkete yapılan ödemenin iade edilip edilmeyeceği, iade gerekiyorsa iade bedelinin ne kadar olduğu hususlarında toplanmaktadır.
Dava dosyasında mevcut davalı şirketin antetini taşıyan ancak tarih ve imza bulunmayan 3 adet teklif mektubu mevcut olup 1. teklifte yapılacak işler kalem kalem sayıldıktan sonra teklif bedelinin KDV dahil 142.485,00TL olarak belirlendiği, 2. teklife 1. teklifte yazılı olan bir kaç kalem işin tekliften çıkarıldığı ve teklif bedelinin KDV dahil 115.404,00 olarak belirlendiği ve 3 . teklifte 2. teklife bir kaç kalem iş eklenerek teklif bedelinin KDV dahil 116.820,00 TL’ye çıkarıldığı ve 15.000,00TL peşinat alınacağının yazılı olduğu, yine tarih ve imza bulunmayan davalı şirketin başlığını taşıyan sözleşme adı altında düzenlenen belgede yapılacak 16 adet iş niteliği yazıldıktan sonra KDV dahil bedel 63.425,00TL olarak yazıldığı ayrıca belgenin altında yapılan ve iade alınmayacak işlerin yukarıda rakamının belirtildiği, diğer sabit yapılan ve kusuru bulunan iyiniyet çerçevesinde iadesinin kabul edildiği, kapora olarak 15.000,00TL nakit ve 50.000,00TL çek alındığı, mutabakat sonrasında 1.575,00TL nin iade edileceği, giriş kapısı tadilat işi için 3.500,00TL konuşulduğu listeye 2.500,00 TL olarak geçirildiğinin yazılı olduğu görülmüştür.
Davalı şirket tarafından davacı şirkete Altındağ 2. Noterliğinin 17.08.2016 tarih 16743 yevmiye nolu ihtarnamesi ile çekilen ihtarda özetle 06.08.2016 tarihli 101.763,20 TL bedelli ve 06.08.2016 tarihli 5.605,00 TL bedelli faturaların gönderildiği ve toplam fatura bedeli olan 107.368,20TL nin tebliğden itibaren 7 gün içinde ödenmesinin talep edildiği, ihtarın 19.08.2016 tarihinde davacı şirket yetkilisine tebliğ edildiği,
Davacı şirket tarafından davalı şirkete 25.08.2016 tarihinde Ankara 30. Noterliğiden karşı ihtar çekilerek faturaların iade edildiği, yine 10.10.2016 tarihinde Ankara 30 Noterliği aracılığıyla ihtar çekilerek taraflar arasındaki sözleşmenin işlerin eksik ve ayıplı yapılması ve zamanında teslim edilmemesi nedeni ile fes edildiğini bildirildiği ayrıca ödenen 15.000,00TL ile 50.000,00TL bedelli çekin aslının yada çek bedelinin iadesinin ve müvekkilinin iş yerine taşınamamasından doğan zarar ile işlerin başkasına yaptırılmasından doğacak menfi zarar için şimdilik 5.000,00TL verilmesinin talep edildiği, ihtarnamenin 11.10.2016 tarihinde davalı şirket yetkilisi Murat kılıç ‘a tebliğ edildiği görülmüştür.
Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/130 D. İş dosyasındaki bilirkişi raporu getirtilmiştir.
… Bankasının cevabi yazısından 16.09.2017 tarihinde çekin tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından … Sürgülü Dolap Sistemleri firması arasındaki 12.10.2016 tarihinde imzalanan sözleşme dosyaya ibraz edilmiş sözleşme bedelinin 250.000,00TL olduğu ancak sözleşme konusu işin kalem kalem neler olduğunun yazılı olmadığı , sadece sözleşmenin konusunun… adresindeki iş yerinin istenen şekilde, mobilya, dolap, kapı, sekreter bankoları, tadilat, kolon giydirme, çalışma masaları ve istenen tamirat işlemlerinin yapılması olduğunun yazılı olduğu görülmüştür.
Tarafların delil olarak sundukları belgeler incelendiğinde her iki yanca imzalanıp kaşelenen sözleşme bulunmadığı, davalı yanca delil olarak sunulan sözleşme ve ekine göre mobilya teslimatının ve diğer imalatların yapımına 21.05.2016 tarihinde başlanılması gerektiği, 06.08.2016 tarihinde kesilen faturaların tarihi ve davacı yanca da iş tamamlanmadığı gerekçesi ile noter aracılıyla faturaların iade edildiği dikkate alındığında, montaja başlama tarihi üzerinden yaklaşık 2,5 ay geçtiği halde imalatların hala tamamlanmadığı, bu durumda da davacı yana işi fesih etme hakkı doğduğunun anlaşıldığı, davacı ile … Sürgülü Dolap Sistemleri firması arasındaki sözleşmenin 12.10.2016 tarihinde imzalandığı, imzalanan sözleşmede; sözleşme bedelinin 250.000,00TL olduğu, sözleşmenin konusunun işin sahibinin… adresindeki iş yerinin istenen şekilde, mobilya, dolap, kapı, sekreter bankoları, tadilat, kolon giydirme, çalışma masaları ve istenen tamirat işlemlerinin yapılması olduğunun yazılı olduğu, sözleşmede, işin süresi, ödeme koşulları, yapılacak tamiratların ve yeni imalatlann neler olduğu, yapılacağı belirtilen imalat kalemlerine ait birim imalat bedel bilgisini içermediği, işin tamamı için tek bir fiyat tespit edildiği görülmektedir. Ayrıca davacının mali kayıtlan incelendiğinde, anılan iş için … Sürgülü Dolap Sistemleri firması tarafından davacı yana kesilmiş fatura bulunmadığının görüldüğü,
Davalı tarafından yapılan ve davacı yanca kabul edilen imalatın bedelinin 12.394,80 TL (KDV hariç) olduğu belirlendiği, Davacı tarafından sökülerek yağmurlu bir günde dükkânın önüne bırakılan malzemenin davalı yanca yeniden kullanılabilme ve değerlendirme imkânı ortadan kalktığı için davalının uğradığı zararın 18.853,56 TL (KDV hariç) olduğu dikkate alındığında, davalının davacıdan toplam alacağının (12.394,80 + 18.853,56 =) 31.248,36 TL (KDV hariç) olduğu tespit edildiği , ödenen 65.000,00Tl bedelleden bu bedel düşüldüğünde davacının 33.751,64TL ( KRDV hariç ) alacaklı olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi tarafından davalı tarafından yapılan ve davacının kabulünde olan ve halen kullanılan iş bedelinin 12.394,80TL olduğu hesaplanmış ancak yapılan iş bedeline KDV eklenmesi gerekirken eklenmediği anlaşılmış olup 12.293,80 /100X18=2.231,06TL KDV ile yapılan iş bedeli toplandığında KDV dahil yapılan iş bedelinin ( 12.394,80 + 2.231,06 = 14.625,86TL ) 14.625,86TL olduğu ve bu durumda davacının davalıdan 31.520,58 TL alacağının bulunduğu, davacı tarafından davalının yapmadığı veya ayıplı yaptığı işlerin başka firmaya yaptırıldığına dair sözleşme ibraz edildiği ancak fatura ibraz edilmediği bu nedenle bu konuda zararın varlığının ispat edilemediği kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne, 31.520,58 TL alacağın 20.000,00 TL’lik kısmının dava tarihinden, 11.520,58 TL’lik kısmının ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen 07/01/2022 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda “yağmurlu bir günde malzemelerin davalı işyeri önüne atılma” olgusunun gerçeğe aykırı ve kabul edilemez bir iddia olduğunu, davalının ihtarnameye ve sözleşmeden dönmeye rağmen ayıplı eseri geri almaması sebebiyle eseri kabul zorunluluğu olmayan müvekkilinin malzemeleri söktürerek sağlam bir şekilde davalının dükkanına hafta içi güneşli bir ağustos ortasında bırakıldığını, dosyada malzemelerin ıslandığına ilişkin de bir delil bulunmadığını, projeye aykırı, eksik ve ayıplı yapılmış olan ifanın tespiti için taraflarınca 12.08.2016 tarihli Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimliğince bir tespit yaptırıldığını, tespit neticesinde bilirkişi raporu düzenlendiğini ve taraflara 05.10.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, mahkemece de raporda görüleceği üzere müvekkilinin zarara uğramasına sebep olan dekorasyon işinin projeye aykırı şekilde yapıldığını, kapı, duvar kaplaması vs. tüm ahşap işlerinin çok sayıda ve farklı şekillerde kusurlu olduğunu, montaj uygulamasının yarım kaldığını, müvekkilinin beklentilerinin mekanın haline münasip ve makul olduğunu ancak yapılan işin bu haliyle müvekkilinin olağan beklentilerini hiçbir şekilde karşılayabilecek seviyede olmadığının bilirkişi tarafından belirtildiğini, hukuka uygun ve haklı iddialarının doğruluğunun kanıtlandığını, haklı iddialarını kanıtlayan bilirkişi raporunun taraflara tebliği üzerine 10.09.2016 tarihinde davalı tarafa noter aracılığıyla müvekkili tarafından ihtarname çekildiğini, ödenen avans bedelinin ve çekin iadesinin faiziyle istendiğini ve yarım kalan dekorasyon malzemelerinin komple sökülerek taşınmazın ilk alındığı halde bırakılmasının talep edildiğini, ancak bu ihtarnamelerine rağmen davalı tarafın hiçbir girişimde bulunmadığını, aksine vermiş oldukları 50.000,00 TL’lik çeki bozdurarak parasını aldığını, çekmiş oldukları ihtarnameye makul süre içerisinde davalı tarafın herhangi bir cevap vermemesinin, herhangi bir ödeme yapmamasının, çeki iade etmeyip bozdurmasından dolayı müvekkili şirketin mevcut taşınmaz üzerindeki mobilyaları söktürdüğünü ardından da davalı tarafın işyerine bıraktığını, ancak buna rağmen karşı taraftan olumlu ya da olumsuz hiçbir girişim yapılmaması üzerine işbu davayı açtıklarını, huzurdaki davanın dekorasyon ve mobilya yapım işi konulu, sözlü olarak akdedilen bir eser sözleşmesi olduğunu, taraflar arasında sözlü olarak akdedilen sözleşme olduğu konusunda karşılıklı ihtarnameler ve yazışmalardan anlaşılacağı üzere bir husumet bulunmadığını, husumetin, davalı tarafın yapmayı vaad etmiş olduğu işi süresinde bitirmemesi ve söz verdiği kalitede yapmamasının ve yapmış oldukları haklı fesih bildirimi üzerine taraflarınca verilen avans bedeli ve çeki iade etmemesinden kaynaklı olduğunu, sonuç olarak sözleşmeden dönmeye ilişkin ihtarnamelerine rağmen ayıplı malzemeyi gelip teslim almayan davalının zarara katlanmak zorunda olduğunu, müvekkilinin eseri kabul etme zorunluluğu bulunmadığını, bilirkişilerin ön yargılı bir şekilde yağmurlu günde iade tespiti yapmasının taraflı ve hukuka aykırı bir tespit olduğunu, iadenin ağustosun güneşli bir gününde yapıldığını, bilirkişilerin hesapladığı yapılmayan malzeme ile iade edilen malzeme bedelinin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen 30.12.2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Davacı şirketçe müvekkiline bildirilen “…” adresinde bulunan taşınmazdaki ahşap işlerinin bir kısmının tamamen yeni üretim yapılmak suretiyle bir kısmının ise eski olan ve davacı şirkete ait olan mobilyaların da tamiratı yapılarak yenilenmesi konusunda anlaştıklarını, yapılacak olan işler ve ödeme planının müvekkili şirket tarafından yazılı olarak düzenlendiğini ve davacı tarafa e-mail yolu ile gönderildiğini, söz konusu sözleşmede işin başlangıç tarihinin açıkça belirtildiğini işin teslim tarihinin ise belirtilmediğini, müvekkili şirketin, tarafların üzerinde anlaştıkları sözleşme dahilinde yapılması gereken işleri istenilen kalitede ve istenilen doğrultuda eksiksiz olarak yerine getirdiğini, işlerin müvekkili şirketçe tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi sebebiyle taraflarınca keşide edilen 17.08.2016 tarihli ihtarname ekinde yapılan işlere ilişkin tanzim edilen faturaların davacı şirkete gönderildiğini ancak davacı şirketin tamamen kötü niyetli olarak faturaları iade ettiğini, bilirkişi muhasebe odasındaki etajerin çekmecesinin çok geniş tutulması ve üst tablasının da ince olması sebebiyle tablanın üzerine ağırlık konulduğunda tablanın bel verip çekmecenin üzerine oturduğunu ve açılmasına engel olduğununu belirtildiğini, söz konusu etajerin üst kısmının geniş olarak üretilmesinin müşteri tarafından talep edildiğini, zira üzerine yazıcı konulacağının belirtildiğini, müvekkilince etajerin üzerine çok büyük ve ağır bir yazıcı konulmaması gerektiğini, şayet büyük ve ağır bir malzemenin etajerin üzerine konulması durumunda sarkma olabileceğinin belirtildiğini, davacı şirketçe, müvekkili şirkete çok büyük ve ağır olmayan yazıcı kullanılacağının söylendiğini, davacı şirketin isteği doğrultusunda üretim yapıldığından, etajere normal değerlerden fazla ağırlık konulması durumunda üst tablada sarkma olacağını, ancak oluşan sarkmanın çekmecenin büyük olmasından değil üst kısmına fazla ağırlık konulmasından kaynaklandığını, belirtilen nedenlerle müvekkili şirkete yöneltilecek bir kusur bulunmadığını, bilirkişinin, muhasebe odasında bir çalışma koltuğunun, projede yeterince yer ayrılmadığı için dönme ve sair hareketlerinin kısıtlı olduğunu ve dolayısıyla rahat kullanılamadığını belirttiğini, oysa gerek oda ölçüleri gerekse yapılan mobilya imalatı nedeniyle çalışma koltuğunun hareketini engelleyici bir durumun olmadığını, tamamen kötü niyetli olarak davacı şirketin masaları duvara kadar yaslayarak tek açıdan fotoğraf çektirdiğini, bilirkişi tarafından da bu detayın atlandığını, masaların diğer uç kısımlarında gerekli mesafeler olduğunu, ayrıca resimde görülen koltuğun müvekkili şirketçe verilmemiş olduğunu, mevcut mobilyalara göre haddinden büyük olduğunu, projede olması gereken ve hesaplanan ölçüdeki koltuklara uyulmadığının açıkça ortada olduğunu, belirtilen nedenlerle müvekkili şirkete yöneltilecek bir kusur bulunmadığını, bilirkişinin, masaların altında yer alan ve sair bazı alçak dolapların, ayaksız olarak tasarlanmış olması sebebiyle gövdelerinin doğrudan yere oturduğunu ve dolayısıyla kirlenmeye ve sudan etkilenmeye müsait olduğunu, bu hatanın benzer şekilde duvar kaplamalarında da mevcut olduğunu, kirlenmeye dayanıklı bir süpürgelik detayı düşünülmemiş olduğunu, kaplamaların doğrudan yere dayandığını belirildiğini, masa etajerleri yere basacak şekilde bir tarafı metal ayaklı olup diğer tarafı dolap ve çekmece olarak tasarlandığını, ayrıca ürünlerin suntalam hazır modeller olduğunu, suntalam ürünlerin tamamının suya dayanıksız olduğunu ve verilen mobilya aksamı ıslak zemin olarak tasarlanmadığını, ayrıca tespit isteyen şirketçe etajerlerin altlarından bazaların taraflarına söktürüldüğünü, tabla kalınlıkları düşürüldüğünü bu şekilde daha güzel olacağı söylenerek yerinde değişiklik yaptırıldığını, davacı tarafın bu mobilyaları kullanmadığını, mevcut etajerlerin alt kısımlarına bakılırsa sökülen baza deliklerin durduğunu, devlet kurumları da dahil olmak üzere bütün iş yerleri ve ofislerde masa ayaklarının ahşap olarak yere bastığını, bu konu ile alakalı olarak suya dayanıklılık aranmadığını, belirtilen nedenlerle müvekkili şirkete yöneltilecek bir kusur bulunmadığını, bilirkişi muhasebe odalarında dosya konulması için yapılan dolapların üst raflarına dosya sığmadığını, buna karşılık aynı dolapların tavan ile arasına gereğinden fazla boşluk verilmiş olduğunu, sabit dolapların yanlarındaki duvarlar ile arasındaki boşlukların kapamaları için bazen az bazen de çok boşluk vererek düzensiz şekilde, tavan ile arasındaki boşlukların kapaması için ise proje resimlerinde görülen gibi tam kapalı değil açık kalacak şekilde ve genel olarak dolap yerlerindeki muhtemel eğrilik ve terazisizliklere de uygun olmayan şekilde tasarım yapılmış olduğunun belirtildiğini, bilirkişinin muhasebe odasında aydınlatma anahtarlarının yerinin muhtemelen hesaba katılmadan tasarım yapıldığını ve sonradan anahtarlara yer ayrılması dolayısıyla, dosya dolabının perde yerine doğru taşılarak monte edilmiş olduğunun belirtildiğini, bu durumun bu şekilde tasarlandığını, aksi taktirde anahtarın olduğu bölüme dolaplar dayanarak kullanılamaz hale geleceğinin resimlerde de görüleceğini, bu sebep ile dolap üst taçlarına uyularak anahtar takılacak bölümler oluşturulduğunu, bu detaylarda da gösterildiğini, bilirkişinin projedeki ölçümlendirmelerden ve tercih edilen detaylardan kaynaklı ve işverene projede gösterilenden farklı olarak, sabit dolapların ve duvar kaplamalarının tavan, zemin ve duvar bitişleri ile arasında düzenli veya düzensiz aralıkların ortaya çıktığını, duvar kaplamalarının yerine yapıştırılması sırasında özensiz işçilik sebebiyle ahşap yüzeylerin çizildiğini, zedelendiği, masaların taşıma ve yerine yerleştirme sırasında yüzeylerinin çizildiğinin belirtildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde dava dışı üçüncü şirket ile anlaşma yaparak büronun tadilatını yaptığı konusunda herhangi bir iddiada bulunmadığı gibi dava tarihinden önceki bir tarihi içeren sözleşmeye de atıfta bulunmadığını ve delil listesinde de bu delile dayanmadığını, dolayısıyla 11.11.2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan sözleşmenin, iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına aykırılık teşkil etmekte olup, davacının bu sözleşmeye dayanmasına muvafakatlerinin olmadığını, bilirkişi tarafından maddi hata yapıldığını ve yapılan maddi hata nedeni ile 43.991,64 TL (müvekkilin uğradığı zarar) olarak hesaplanması gerekirken uğranılan zararın 18.853,56 TL olarak hesaplanmasının bu hataya neden olduğunu, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, sözleşmenin feshi sebebiyle fazla ödemenin istirdadı menfi zararın tahsili ile sözleşmeye konu işin zamanında tamamlanamaması sebebiyle dava konusu büroya geç taşınmış olmasından kaynaklı zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekilleri yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurmuşlardır. Taraflar arasında sözlü olarak kurulduğu anlaşılan, davacıya ait ofisin iç dekorasyon ve mobilya işlerinin yapımını konu alan bir eser sözleşmesi düzenlenmiş olup yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır.
Sözleşme sözlü olarak kurulmuş olduğundan işin tamamlanıp teslim edilmesi gereken tarih belirlenmemiş durumdadır. Davacı iş sahibi bu konuda davalı yüklenicinin işi Mayıs ayı sonuna kadar tamamlayacağını söylediğini iddia etmiş ise de davalı yüklenici bu durumu kabul etmemekte ve işin belirlenmesi için kesin bir sürenin kararlaştırılmadığını savunmaktadır. Bu sebeple somut olayda davaya konu işin bitirilmesi için belirlenen kesin bir vadeden bahsetme olanağı bulunmamaktadır.
Yanlar arasındaki ilişki eser sözleşmesi olduğundan yüklenicinin borcu eseri sözleşme ve eklerine göre tamamlayıp iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin borcu ise bedelini ödemektir. Bu haliyle de taraflar arasındaki sözleşme karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerdendir.
6098 sayılı TBK’nın 117/1. maddesinde “muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceği belirtildikten sonra ikinci fıkrasında borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan birisi usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemiş ise bu günün geçmesi ile borçlu temerrüde düşmüş olur” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Aynı kanunun 123. Maddesinde de karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan birisi temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hakimden isteyebilir, hükmü konulmuştur. 124. Madde de ise süre verilmesini gerektirmeyen durumlar, 125. Madde de temerrüt halinde alacaklıya tanınan seçimlik haklar gösterilmiştir.
Somut olayda, sözleşmede kesin vade olmadığı gibi davacı iş sahibine vadeyi belirleme konusunda yetki verilmiş olduğu da kanıtlanamadığından davacı tarafça TBK’nın 117/1 ve 123. Maddeleri uyarınca ve bu maddedeki düzenlemelere uygun biçimde davalıya ifa için süre verilmemiştir. TBK’nın 124. Maddesindeki süre verilmesini gerektirmeyen hallerde mevcut değildir. Bu durumda temerrüt olgusunun gerçekleşmediği ve ifa için süre verilmediğinden fesihte davalının haksız olduğu kabul edilemeyeceğinden bu halde davacı TBK’nın 125/son maddesinin ikinci cümlesinde ifade edilen menfi zararını (sözleşmeye konu yarım kalan imalatların üçüncü şahıslara yaptırılması sonucu fiyat farkını) da isteyemeyeceğinden davacının menfi zarar talebinin bu nedenle reddi gerektiği gibi davacı sözleşmeyi feshetmiş olduğundan müspet zarar kapsamında kaldığı anlaşılan tadilat işlemlerinin zamanında bitirilmemesi sebebiyle büroya geç taşınmasından kaynaklı olarak alacak talebinde de bulunamayacaktır.
Yine eser sözleşmelerinde sona erme üzerine, her iki tarafın da talep edebileceği tasfiyenin dayanağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/III. maddesidir. Bu maddeye göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir. Davacı iş sahibi, yukarıda anlatıldığı şekli ile sözleşmeden dönmede kusurlu olup, sözleşmenin sona ermesi sebebiyle uğradığı zararının tazmini talep edemez ise de, fazla ödemesi varsa, sözleşmeden dönmede haksız olsa dahi, fazla ödenen iş bedelinin iadesini yükleniciden isteyebilir.
Bu durumda, mahkemece konusunda uzman teknik bilirkişiden sözleşmeden dönme anına kadar davalı yüklenicinin gerçekleştirdiği ve davacıya teslim ettiği imalatlarla ilgili hakettiği iş bedeli konusunda taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmaması ve iş bedeli konusunda anlaşmanın sağlanamamış olması sebebiyle davalının imal ederek davacıya teslim ettiği ve kabul edilebilecek nitelikteki imalatların yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçleri ile bedellerinin belirlenmesi, yine piyasa fiyatlarının içinde KDV ile yüklenici karı bulunduğundan belirlenen fiyatlara KDV ve yüklenici karının ilave edilmemesi gerektiğinin göz önüne alınması, davalı yana iade edildiği anlaşılan malzemelerden kullanılamaz hale gelenlerin tespiti yapılarak bu malzemelerin de mali piyasa rayiçleriyle bedellerinin tespiti yapılarak davalı yüklenicinin zararı olarak davalının talep edebileceği iş bedeli alacağına eklenmesi yine davacı iş sahibi tarafından davalıya yapıldığı kanıtlanan ödeme tutarlarının da belirlenen bu iş bedeli alacağından mahsubu ile davacı iş sahibinin fazla ödeme nedeniyle talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı konusunda, tarafların önceki rapora yaptıkları itirazların da karşılanması suretiyle gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, davanın sonuçlandırılması gerekirken yukarıda belirtilen gerekçelerle yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek ve taraf itirazlarının bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazlar karşılanmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması sebebiyle taraf vekillerinin istinaf başvuruları dairemizce haklı görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esastan sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarihli ve 2016/952 Esas 2021/884 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın mahiyeti gereği istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf maktu karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Kararın mahiyeti gereği istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davalı tarafından yatırılan 538,29 TL istinaf nispi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca yatırılan 220,70’şer TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7- Talep halinde inceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
8- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip