Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/966 E. 2021/1192 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın Kaldırılarak Yeniden
Hüküm Kurulması/HMK m. 353/1-b.2)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İSTİNAF K A R A RI

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2020
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tespit
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/12/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Tespit davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; Müvekkili davacının gerçek kişi vergi mükellefi olarak…. belge sahipli genellikle kamu kuruluşlarından ihale işleri alarak inşaat işi yapmakta olan ticaret erbabı olduğunu, davacının halen…. Belediye binası…. ihale işlerinden aldığı işleri bulunmakta olduğunu, davacının kendi şahıs firması bünyesinde…. kayıtlı sigortalı işçisi, 2 işgüvenliği uzmanı, 1 makina mühendisi, 1 elektrik mühendisi ve 2 tane de inşaat mühendisi bulunduğunu, bu zamana kadar daha evvel yapmış olduğu tüm işlerde gerekli işgüvenliği önlem ve tedbirleri alınmakta olduğundan hiçbir şekilde iş kazası olayı yaşanmadığını, davacının işinin gerektirdiği her türlü dikkat, özen, yasal yükümlülükleri yerine getiren bir kişi olduğunu, davalı … isimli şahısla bir yemek ortamında tanışan davacıya …’ün kendisini Cumhurbaşkanı danışmanı olarak tanıttığını, … kolej açacağını, inşaat işleri konusunda kendisine yardımcı olmasını ya da bu işi yüklenmesini yahutta beraber yapmaları teklifinde bulunduğunu, davacının kendisinin yoğun olduğunu, beraber yapma ya da işi yüklenme gibi bir durumun olmasının söz konusu olmadığını söyleyerek işi kabul etmediğini, bunun üzerine davalı …’ün kendisinin bir kısım fiyatlar aldığını ancak pahalı geldiğini, en azından bu konuda kendisinden yardım talebinde bulunduğunu, davalıya yardımcı olmak için tanıdığı en uygun proje şirketlerinden olan ….. isimli proje şirketinden fiyat teklifi aldığını ve bu fiyat teklifine hiçbir katkı yapmaksızın teklifi aldığı gibi daha evvel …’ün yanında bulunup da kendisini …’ün okullarının genel müdürü olarak tanıtan … isimli şahsa internet ortamından email olarak attığını, ayrıca …’e yardımcı olma sözü verdiğinden yine …..l isimli işyeri sahibi …’la …’ü bir araya getirdiğini, … ve … ilk kez biraraya geldikleri için ilk görüşmede müvekkilinin de mecburen yanlarında bulunduğunu, … isimli kişinin gerekli ölçüleri aldığını, bununla ilgili hesap yapması ve malzeme listesi gerektiğini söylemesi üzerine tarafların oradan ayrıldığını, bu görüşmeden sonra davacının Erzurum’daki işinin başına döndüğünü, davacı ….. iken davalının kendisini telefonla arayarak … isimli şahsın teklifi uygun bulduğunu onunla iş yapacağını söylemesi üzerine durumu …’a bildirdiğini, daha sonra …’le …’un kendilerinin biraraya geldiğini, …’un kendisinin işe başlayabilmesi için bir kısım yerlerin kırılması ve temizliğinin yapılmasından sonra işe başlayabileceğini söylemesi üzerine … yine davacıyı telefonla arayarak acilen kırım ve temizlik işi için eleman lazım olduğunu, tanıdığının bulunup bulunmadığını sorması üzerine davacının … isimli şahsı aradığını, arkadaşının bir işinin olduğunu, çalışıp çalışmayacağını sorması üzerine … isimli şahıs kendisinin çalışamayacağını, ancak tanıdığı iki kişinin çalışabileceğini söylediğini, … isimli şahsın orada çalışabilecek iki kişi olan … ve … isimli şahıslara müvekkilinin telefon numarasını vererek bu şahısların müvekkilini telefonla aradığını, müvekkilinin de iş sahibi olan …’e bu işçileri yönlendirdiğini, … isimli kişinin …’le görüşerek yanlarına maktul …’ü de alarak …’e ait işyerinde çalışmaya başladıklarının ikinci günü olan 08.04.2016 tarihinde meydana gelen kazada … isimli kişinin vefat ettiğini, davalı …’le davacı arasında yazılı veya sözlü bir şekilde eser sözleşmesi bulunmadığı gibi davalıya ait işyerinin tadilat işlerinin davacıya verilmediğini, işin müvekkiline verilmesi halinde kendi bünyesinde bulunan 27 adet işçiye yaptırmak yerine piyasa işçilerine yaptırdığını düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, maktul … ile davacı arasında 4857 sayılı Yasa kapsamında bir hizmet akdinin mevcut olmadığını, yapılacak iş başına ne ücret görüştüklerini dahi davacının bilmediğini, yardım amaçlı işçi temini bakımından asıl işveren alt işveren ilişkisinin kurulmasının da imkansız olduğunu, davacı ile davalı arasında taşeron ilişkisinin bulunmadığını belirterek maktul …’ün 08.04.2016 tarihinde ölümüyle sonuçlanan iş kazasından dolayı davacının taşeron (alt işveren) sıfatının bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının müvekkili yönünden ileri sürdüğü iddiaların ve istemlerin hiçbirini kabul etmediklerini, açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı tarafın müvekkili hakkında kendisini bir yemek ortamında tanıdığı ve iş teklifi ettiği, ancak kendisinin kabul etmediğine dair söylemiş olduğu beyanların gerçek dışı olduğunu, davacının hiçbir karşılık ve beklenti içinde olmadan yardım ettiğini beyan ettiğini, ancak önceki beyanlarında işlerinin yoğunluğundan müvekkilinin teklifini kabul etmediğini belirttiğini, işleri yoğun olduğu için yeni bir iş bile alamayacak olan bir insanın başkası için hiç bir karşılık almadan araştırma yükümlülüğü altına girmesi, kendisini çevresiyle tanıştırması, tanıştırdıktan sonra aralarında irtibat sağlayıp aracı olması, kendisine işçi bulması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı yanın söz konusu işte sadece yardımcı olmak için bulunmadığını, aksine müvekkilinin taşeronu olduğunu, davacı tarafından kendi el yazısı ile yazılmış olan ve sonrasında müvekkile e-mail yolu ile gönderilmiş olan bahsi geçen iş ile ilgili fiyat listesi olduğunu, bu listedeki işçilik alacağı olarak belirtilen 35.000,00 TL’nin davacı tarafından müvekkilinden talep edildiğini, davacı ile müvekkilinin bahsi geçen işi yürütebilmesi için aralarında her ne kadar asıl işveren – alt işveren iş akdi yapılmamış olsa da söz konusu işin kurulabilmesinin yazılı bir sözleşmeye tabi olmadığını, dolayısı ile davacı ile müvekkili arasında söz konusu husumete ilişkin asıl işveren – alt işveren ilişkisi olduğunu, müvekkilinin büyük bir üzüntü ve elem duymuş olduğu söz konusu olayda, herhangi bir kusuru bulunmadığını, nitekim müteveffanın müvekkilinin işçisi olmadığı, müvekkili tanımadığı, aralarında bağıtlanmış olan herhangi bir iş akdinin mevcut olmadığı, sigortalı işçisi olmadığı, müteveffa ve birlikte işe başladığı arkadaşlarının müvekkili tanımadığı, aksine davacı …… kendileri ile görüştüğü, işe başlattığı, ücretlerini ödeyeceği, iş yerindeki güvenlik önlemlerinden ve işçilerden kendisinin sorumlu olduğu hususları müteveffa ile birlikte işe başladığı arkadaşları … ve …’in beyanları ile de sabit olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davacı maktül …’ün 08.04.2016 tarihinde ölümle sonuçlanan, davalıya ait Ankara Batıkent’de bulunan okul inşaatı işinde meydana gelen iş kazasından dolayı davacının davalı ile arasında taşeron (alt işveren) sıfatının bulunmadığı, davalı ile bir yemek ortamında tanıştığını ve inşaat işleri konusunda kendisine yardımcı olmasını ya da bu işi yüklenmesini yahutta beraber yapmaları teklifinde bulunduğu, davacının kendisinin yoğun olduğunu, beraber yapma ya da işi yüklenme gibi bir durumun olmasının söz konusu olmadığını söyleyerek işi kabul etmediği böylece aralarında taşeron ilişkisinin kurulmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla davalıya ait Ankara Batıkent’de bulunun okul inşaatı işinde meydana gelen iş kazasından dolayı davacı …’in davalı … ile aralarında taşeron (alt işveren) ilişkisinin bulunmadığının ve davacının işveren sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkilinin iş teklifini yoğunluktan dolayı kabul etmeyip müvekkiline yardımcı olması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının kendi el yazısı ile fiyat listesi gönderdiğini, diğer belgelerin de mahkemeye sunulduğu, yazılı sözleşmenin zorunlu olmadığını, müteveffa işçinin davacının çalışanı olduğu, davacı işçinin ailesi tarafından açılan maddi manevi tazminat davasının sorumluluğundan kurtulmak için iş bu davayı açtığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Tespit istemine ilişkindir. Dosya, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 08/11/2021 tarih … sayılı kararı ile Dairemize gönderilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesine göre hukuki yarar dava şartıdır. Dava şartı varlığı davanın görülmesi için gerekli ön şartlardandır. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2020/1580 Esas, 2021/394 Karar)
Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler (HMK m. 115/1).
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder (HMK m. 115/2).
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2019/5594 Esas, 2021/4831 Karar)
Somut olayda; davalı tarafından davacıya yönetilen, ileride açılması muhtemel bir menfi tespit davasına esas olabilecek alacak talebi bulunmamaktadır. Ankara 30. İş Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dosyasında yer alan davacıların bu dosyada taraf olmaması da dikkate alındığında bu dosyada verilecek kararın vefat eden işçinin yakınları tarafından açılan tazminat davasına kesin hüküm niteliği taşıma durumu da bulunmamaktadır. O halde açılan dava yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılarak Dairemizce duruşma yapılmaksızın yeniden karar verilmesine, açıklanan nedenlerle hukuki yarar dava şartı yokluğu sebebiyle HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- ANKARA 5 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 18/11/2020 tarih ve….Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Alınması gereken 59,30 TL karar harcından , peşin alınan 29,20 TL nin mahsubu ile eksik 20,10 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7- Davalı tarafından yapılan 163,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8- Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
9- Davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
10-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 32,50 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 194,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.