Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/950 E. 2023/1071 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/950 Esas
KARAR NO : 2023/1071
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/06/2021
NUMARASI : 2018/185 Esas-2021/332 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak

KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/10/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 06/03/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında 21/08/2016 tarihinde “… 16 Derslik İmam Hatip Ortaokulu İnşaatı Yapım İşi”ne ait ve davalının yüklenicisi olduğu proje için taşeron sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 13. maddesinde yer alan; sözleşme imzalandıktan sonra işin toplam tutarı eşit miktarda bölünerek 30,60,90,120 gün vadeli çekler taşerona verilecek maddesine uyulmadığını, davalı şirketten kaynaklanan gecikmeler nedeniyle zaman zaman iş planına uymadıklarını ve bu gecikmelerin kendilerine tutanaklarla bildirildiğini, davalı şirketin kendinden kaynaklanan gecikmeleri müvekkili şirketten kaynaklanmış gibi gösterdiğini ve müvekkilinin ücretinden haksız yere kesinti yaptığını, kalan bakiye için davalı firmanın sürekli gün attığını ve kötü niyetli hareket ettiğinden dolayı sorunun çözüme kavuşturulamadığını belirterek arz ve izah edilen nedenlerle, fazlaya ilişkin her türlü alacak ve tazminat talepleri saklı kalmak üzere, davalının haksız yere uyguladığı cezai şart nedeniyle müvekkilinin hakedişlerinden kesilen iş bedeli alacağının tahsiline, avukatlık vekaleti ücreti ile dava harç masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mevcut davada, harca esas değer 75.000,00 TL olarak gösterilmiş, dava dilekçesinde faiz talebi yok ise de, 03/03/2021 tarihli esasa ilişkin olarak sunulan yazılı beyanda faiz isteminde bulunulmakla, yerleşik yargı uygulaması dikkate alınarak bu istemi ile ilgili olarak da kabul edilen kısım için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile firmaları arasında 21/08/2016 tarihinde “… İmam Hatip Orta Okulu İnşaatı Yapım İşi” kapsamında “betonarme inşaatı, duvarlar ve çatı imalatı kısmi malzemeli yapımı” için taşeron sözleşmesi düzenlendiğini,
Davacı yanın davasının dayanağının, sözleşmenin 13.maddesinin sonundaki “Not” bölümündeki açıklama olduğunu,
Oysa sözleşmenin “13 ödemeler ve kabul” başlığı altındaki hükümlerin bütünü göz önüne alınmadan, maddenin bütünü itibariyle amaçlanan gerçek irade ortaya konulmadan, tabiri caizse uyanıklık yapmaya çalışılarak, sadece “Not” kısmındaki; “sözleşme imzalandıktan sonra işin toplam tutarını eşit miktara bölünerek 30,60,90,120 gün vadeli çekler taşerona verilecektir.” şeklinde ileri sürmesinin ve bu konunun iş bu davada dayanak yapılmaya çalışılmasının kötü niyetli olduğunu, sözleşmenin 13. maddesinin bütününün “ödeme şekli idarenin yapmış olduğu hak edişe göre, işverenin alacağı ve ayrıca geçici kabul için %20 (yüzde yirmi) miktarları düşülerek taşerona ödenecektir. Hakediş ödemelerini taşeronun bildireceği banka hesabına yatırılacaktır veya elden çek olarak verilecektir. Banka hesap numarası değişmesi halinde taşeron yazılı bildirecektir. İşin bitiminde taşeronun başvurusu üzerine; teklif, şartname ve sözleşme hükümleri bakımından işin işveren ve Milli Eğitim Bakanlığı … Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kontrolü sonunda geçici kabul yapılır. Geçici kabul süresi Milli Eğitim Bakanlığı … Milli Eğitim Müdürlüğü İdaresi’nin yapacağı kontrol ile süre belirlenecektir. Taşeron geçici kabul işlemi sırasında tespit edilen kusur ve eksikleri, işverenin ve … Milli Eğitim Müdürlüğü İdaresi’nin geçici kabul tutanağında belirttiği süre içinde herhangi bir bedel talep etmeden, ücretsiz olarak giderecektir. Kesin hak ediş ise geçici kabuldeki noksan ve kusurların giderilmesinden ve garanti süresinin sona ermesinden sonra düzenlenecektir. Kesin hakediş yapıldıktan sonra ve işçilik borçlarının olmadığı ispatlanmasından sonra taşerona teminat iadesi yapılır. Taşeron Kesin Kabulü yaptırmak zorundadır.
Not: Sözleşme imzalandıktan sonra işin toplam tutarı eşit miktarlara bölünerek 30, 60, 90,120 gün vadeli çekler taşerona verilecektir.”
Şeklinde düzenlendiğini,
Bu maddede açıkça, ödemenin; “İdarenin, firmalarına yapmış olduğu hak edişe göre, hakedişin idareden tahsilini müteakip, geçici kabul için %20 (yüzde yirmi) miktarları düşerek davacı taşerona ödeme yapılacağı ve bu ödemenin de taşerona (davacıya) 30,60,90,120 gün vadeli çekleri vererek olacağı” şeklinde düzenlendiğini,
Zaten davacı yanın dayandığı 13. Md.nin altındaki Not bölümünde de; işverenin idare ile yapacağı hakedişi müteakiben 30,60,90,120 gün vadeli çeklerin davacı-taşerona verileceğinin hüküm altına alındığını, yine açıkça belirtilmişken davacının tüm bunlardan farklı bir anlam çıkarmasının doğru olmadığını,
Kaldı ki; Davacı tarafa yapılacak tüm ödemelerin anılan 13. maddenin hükümleri çerçevesinde yapılacak olmasına rağmen, iyi niyet çerçevesinde tüm ödemeleri kararlaştırılan zamanlardan önce yapmış olduklarını,
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin “İşin Süresi” Başlıklı 4. Maddesinin; “Taşeron yer tesliminden itibaren 120 takvim günü içinde işi eksiksiz olarak tamamlayacaktır. Şantiye içindeki tüm ekipman ve malzemesini bu süre zarfında şantiye dışına çıkarmış olacaktır. Her türlü olumsuz çevre ve iklim şartlan şantiyede oluşabilecek aksaklıklar bu süreye dahil edilmiş olup, teslimi almış sayılacaktır.
Taşeron yer teslimi tarihini, esas alarak işverenin onayını alacağı bir iş programını işverene verecektir. İş programı Primavera programı kullanılarak hazırlanacaktır. Taşeron bu iş programım aksatmadan uygulayacak, işin gecikmesi halinde gecikilen her gün için taşeron hakedişinden sözleşme bedelinin %0,06(Onbinde altı) oranında gecikme cezası kesilecektir.
Taşeron yer teslim tarihinden itibaren 5 gün içinde işe başlayacak olup 20 gün içinde işe başlamadığı / başlayamadığı takdirde sözleşmesi tek taraflı fesih edilecektir teminatı her hangi ihtara gerek kalmadan tahsil edilecek irat kaydedilecektir.
Not:İşveren firmanın karşılaması gereken malzemelerde meydana gelecek gecikmeler taşeron şantiye yetkilisi ve işveren şantiye yetkilileri tarafınca tutanak haline getirilir ve bu gecikmeler taşeronun taahhüt ettiği süreye dahil değildir.”
Şeklinde düzenlenmiş olduğunu davacı tarafça iş bu 4. madde hükümlerine uyulmadığını,
Son paragrafta belirtilen; “işveren firmanın (davalı taraf) karşılaması gereken malzemelerde meydana gelecek gecikmeler taşeron şantiye yetkilisi ve işveren yetkilileri tarafınca tutanak haline getirilir ve gecikmeler taşeronun taahhüt ettiği süreye dahil değildir.” şeklinde olduğunu, firmalarının yetkili elemanlarının imzaladığı herhangi bir tutanağının bulunmadığını, bu açık sözleşme hükmünün dışında davacı yanca tek taraflı veya firmalarının yetkilisi olmayan kişileri de katarak, kendilerinin bilgisi ve onayı dışında hazırlanmış bir tutanak da varsa bunu kabul etmeyeceklerini, üstelik sözleşme kurulması öncesi davacı yan ile işbu sürenin 70 iş günü olacağı yönünde sözlü mutabakat sağlamış olmalarına rağmen, imza aşamasında davacı yanın ısrarıyla işin süresinin 120 takvim iş gününe uzatıldığını, işin süre hesabının da; 01.09.2016 (iş yeri teslim tarihi) + 120 gün olarak hesaplandığını ve buna göre işin bitim tarihinin 30.12.2016 olarak tespit edildiğini ve bu tarihte işin bitirilip, geçici kabulünün yapılması için firmalarına müracaat etmesi ve geçici kabulünü yaptırması gerekirken, davacının bu hükme de uymadığını, halen işin geçici kabulünün yapılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin;” Süre Uzatımı” başlıklı 5. maddesinde; “Süre uzatımının ne şartlarda verileceğinin belli olduğunu, davacı firmanın bu konuda herhangi bir talebinin de olmadığını, bu anlamda, taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıda belirtilen 4. , 5. ve 10. maddeleri hükümlerine göre davacı yanın gecikme süresinin, idarenin bu işle ilgili olarak firmalarına yaptığı hakedişlerden ve hakediş dosyası muhteviyatında bulunan gerçekleşen imalat ödeme puantajlanndan da net olarak belirlenebilir durumda olduğunu,
Şöyle ki; Davaya konu taşeron sözleşmesinin 1.maddesinde “İşin Konusu” başlıklı hükümlerde, işin muhteviyatıma “Betonarme inşaatı duvarlar çatı imalatı kısmi malzemeli yapım işçiliği” şeklinde olduğunu ve idarenin (… Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü ) firmalarına yapılan hakedişlerden imalatların ne zaman tamamlandığının hakediş raporu ödeme sayfası ve bu ödemeleri kapsayan imalat türlerini gösterir ödemeye esas puantajdan da anlaşılacağını, bu anlamda,
a.08.05.2017 Tarihine kadar yapılan işlerin 6 Nolu Hakediş de ve ödeme pursantajı yapılan işler listesinde de devam ettiğini,
b.05.06.2017 Tarihli 7 Nolu hakediş ödeme pursantajı yapılan işler listesinde de görüleceği üzere imalatların sonuna ancak gelindiğinin görüleceğini,
Buna göre 7 Nolu Hakediş Raporu, ödeme pursantajı “yapılan işler” kısmında diğer imalatların tamamlandığı, ancak davacı yanın taahhüdünde olan çatı imalatlarının hala tamamlanmadığının açıkça görüleceğim, 7 Nolu hakedişe konu imalatların gerçekleşme tarihinin ise 05.06.2017 olduğunu,
c.Buna göre; işin süresi 30.12.2016 Tarihinde dolduğundan, 30.12.2016 ile 05.06.2017 Tarihleri arasında gecikilen gün sayısının 157 takvim günü olduğunu, Sözleşmenin 10. Maddesi gereğince; günlük gecikme cezası işin ihale bedeli 2.300.000,00*%0,6 = 1.380,00 TL/gün olacağını, buna göre gecikme cezasının; 157 Gün x 1.380,00 TL/Gün=216.660,00TL olduğunu, dolayısıyla;bu bedelin taraflar arasındaki sözleşme gereğince şirketlerinin talep edebileceği-hak ettiği bir alacak-tazminat kalemi olduğunu, bu anlamda davacı yanın işbu dava sonucunda çıkabilecek olası alacağından takas/mahsup taleplerinin olduğunu, Taşeron sözleşmesinin ” Teminatlar” başlıklı 17.maddesinin; “Taşeron yapılacak işin toplam tutan kadar sözleşme bedelinin %8 (yüzdesekiz) oranında Teminat çeki, sözleşmenin taraflarca imzalanması ile birlikte müteahhide verecektir. Müteahhit taşeronun işini beğenmediği, taşeron işi belirli bir ekipmanla yürütmediği durumlarda veya işi uygun şartlarda yapmaması veya teknik olarak uygun yapmaması veya işin süresinde tamamlanması halinde veya işin taşeronun çalışma seyrinin İşi tamamlamaya yeterli olamadığı düşüncesinin, müteahhit firma yetkililerine oluştuğu durumlarda, sözleşme hükümlerinin herhangi birine uymadığı ve işin sağlıklı yürümesi, zamanında bitirilmemesi, iş programına uymaması, idare ve işverenin ihtarlarına uymaması taşeronun işine tek taraflı olarak son verilir, sözleşme fesih edilir.(eksik işleri kullanılır durumda tamamlatılır, taşeron tamamlamadığı takdirde taşeron adına tamamlattırılır. Bu durumda taşeronun alacağı varsa önce işçilerin hesabı kesilir, artan para kendisine ödenir.) Taşeronun alacağı olmaması durumunda müteahhit firma şantiye şefliğince yapılacak kesin hesaba müteakip alacağım ayrıca bir mahkeme kararına gerek kalmaksızın ilgili kanun hükümlerine göre tahsil eder.”
Şeklinde düzenlendiğini, ancak davacı tarafından bu hükümlere de uyulmadığım, ne teminat çeki ne de iş programı davacı kendilerine sunulmadığını, taraflar arasındaki bu sözleşme hükümlerine göre mahkemece yaptırılacak bir kesin hesapta bu hükümlerin de uygulanacağının açık olduğunu,
Davacı yanın iş bu davadan önce … 1. İcra Dairesi 2017/3620 E. sayılı dosyasında davaya konu edilen ve iddia edilen alacaklarla ilgili olarak yaptığı takibe karşı şirketlerince yapılan itirazlara ilişkin dilekçede de belirttikleri üzere davacının eksik ve kusurlu işlerini düzeltmek zorunda kaldıklarını, tüm bunlara rağmen firmaları tarafından tespit ve işin proje ve eklerinde de açıkça bulunan, eksik ve kusurlu imalatların olduğunu, bunların 2 aksı, J-I aksı ve G-F aksları arasındaki S145 , S144 , S143 , S142 kolonlarının hatalı yapılmasından dolayı bu bölüm aralıklarına gelen giydirme cephe kenarlarının açık kalması ve bu kısımların fen ve sanat kurallarına göre cephe bütünlüğünü sağlamak için söz konusu kolonlarının 30/20 sütün çıkmaları betonarme projesine göre yapılmadığından, prekast söve ile kapatılmak zorunda kalındığını, Kalorifer dairesi çatısı kaplama ve kiremit döşeme işçiliği yapılmadığım ve bu kısımların da firmaları tarafından tamamlatılmak mecburiyetinde kalındığım, davacı adına yapılan bu harcamaların da belgelenerek bildirileceğini, firmalarının yapmış olduğu harcamalar ve bu imalatlardan dolayı işin süresini diğer imalatların tamamlaması açısından da geciktirdiği aşikar olduğunu, bu süreye bağlı gecikme cezası da ayrıca hesaplanarak bu işler için yapılan harcamalarla birlikte talep edileceğini,
Ayrıca 08.05.2017 tarihinde Ankara 35.Noterliğnden 13781 yevmiye No’su ile davacı yana geçici kabul yaptırmak üzere işi tamamlayıp teslim etmeleri konusunda ihtar edinimlerine rağmen hiçbir sonuç alınamadığı bu nedenle de tüm bu hususlar ve sözleşmenin diğer maddelerinde öngörülen cezai yükümlülüklerin davacı taşerona uygulanacağını,
Taşeron firma (davacı) İşin geçici ve kesin kabulünü yaptırmaya yanaşmadığından yukarıda belirtilen ve sözleşmenin ilgili hükümleri doğrultusunda, kesin hesabının sunulduğunu, kesin hesaba göre taşerona ödenen avans ve ödemelerin 254.817,00 TL. olduğunu,
Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda hazırlanan kesin hesap hakedişine göre Sözleşme Kapsamındaki İşler Tutarının 271.305,83 TL olduğunu,
Eksik ve kusurlu işler (İmalat Kesintisi) Toplamı olan 3.221,00 TL’nin düşülmesi gerektiğini, buna göre iş tutarının KDV dahil 316.340,10 TL olduğunu, damga vergisi ve KDV tevkifatı ile ihale bedeli 2.300.000,00TLx%0,6 = 1.380,00 TL/gün gecikme cezasına göre ( 157 Gün x 1.380,00 TL/Gün) 216.660,00 TL gecikme cezasının kesilmesi sonucunda davacının alacaklı değil 192.254,86 TL borçlu olduğunun tespit edileceğini, bu anlamda davacı yanın olası çıkacak alacağından yukarıda hesabım yaptıkları kesin hesap yönünden takas/mahsup talep ettiklerini,
Bununla birlikte; davacı taşeron firmaya 29/03/2018 tarihinde (kalorifer bacası imalatları proje, şartname ve fennine uygun yapılmadığı için, duman bacası sorunlu çalıştığından bu kusurların da düzeltilmesi için) ihtarname gönderilerek 10 gün süre verildiğini, taşeron firmanın bu kusurlarını da düzeltmediği takdirde bu eksikliklerin de firmaları tarafından düzelttirilerek bedelinin ayrıca talep edileceğini,
Belirterek, öncelikle dayanaksız davanın usul ve esas yönünden reddine, olmadığı takdirde olası çıkacak davacı alacağından yukarıda belirttikleri alacaklarının takas/ mahsubunun yapılarak davanın bu nedenle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarihli 2018/185 Esas 2021/332 Karar sayılı kararında özetle; Dava, davalının yüklenici olduğu, davacının ise alt yüklenici olduğu 21/08/2016 tarihli “Taşeron Sözleşmesi” başlıklı sözleşme kapsamında, davalı ile dava dışı iş sahibi … Milli Eğitim Müdürlüğü arasındaki sözleşme de dikkate alınarak, davacının öncelikle edimini sözleşme koşullarına uygun ifa edip etmediğini, yapıldığı kadarıyla hak ettiği ücret ve tarafına yapılan ödeme dikkate alınarak, davalıdan tahsili gereken alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Taraflarca delil olarak dayanılan sözleşme ve hak ediş raporları ile diğer belgeler dosyaya sunulmuş ve yazılan müzekkereler ile temin olunmuştur.
Davalı ile asıl işveren olan … Milli Eğitim Müdürlüğü arasındaki sözleşme kapsamında, davalı tarafından yüklenici sıfatı ile yapılan işe ilişkin ihale evrak örneği de temin olunmuştur.
Davalı şirket ile dava dışı idare arasında … … 16 Derslik İmam Hatip Ortaokulu İnşaatı yapımına ilişkin 2.300.000,00 TL bedelli, anahtar teslimi, götürü bedel yapım sözleşmesi 29/03/2016 tarihinde imzalanmıştır.
Davacı şirket ile davalı şirket arasında ise, ana sözleşmenin konusunu oluşturan … … 16 Derslik İmam Hatip Ortaokulu İnşaatı yapım işi kapsamında yer alan betonarme imalatları ile duvarlar ve çatı imalatlarının kısmi malzemeli yapımına ilişkin taşeron sözleşmesi 21/08/2016 tarihinde imzalanmıştır.
Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra, inşaat yüksek mühendisi, nitelikli hesap uzmanı ve mali müşavirden oluşturulan bilirkişi kurulundan 06/03/2020 tarihli rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi kurulu raporunda, dosyaya sunulan ve temin edilen deliller bütün olarak değerlendirilerek gerekçeli ve denetime elverişli olarak, dava dışı idarenin onayı ile davalı firma tarafından 20/06/2016 tarihinde işe başlandığını,
Davacı alt yüklenici tarafından davalı ile düzenlenen 21/08/2016 tarihli alt taşeronluk sözleşmesi sonrasında yapılan yer teslimi ile işe başlandığı, ancak ilerleyen süreçte davalı firma tarafından işin geciktiği ve bazı eksiklikler olduğu ileri sürülerek davacının kesin hak edişinden gecikme cezası ve bazı eksik imalat kesintileri yapılarak kesin hesaba bağlandığı, davacı firmanın 75.415,98 TL eksik ödeme yapıldığını ileri sürerek iş veren idareye 04/05/2017 tarihinde dilekçe ile başvurarak aynı tarihte davalı firmaya ihtar keşide ettiğini, davalı firmanın ise 08/05/2017 tarihli cevabi ihtarında 1 ve 2 nolu hak edişlerden kesintiler olması gerektiğini ve ödenen tutarlar dikkate alındığında bakiye tutarın 349.24 TL olduğunu bildirip, kesin hak ediş sonucunda çıkacak tutara göre ödeme yapılacağını belirtip, yapmış olduğu kesin hak ediş sonucunda davacı taşeron firmayı 189.033,86 TL borçlu çıkardığı tespiti yapıldığı,
Geçici kabul talebi ve süre uzatımı başlığı altında; davalı ile iş sahibi idare arasındaki sözleşme ve yer teslim tutanağı, yine davacı ile davalı arasındaki sözleşmede mevcut işin süresi başlıklı 4.maddesi, ödemeler ve kabul başlıklı 13.madde, taraflar arasındaki süre uzatım başlıklı 5.madde içeriği, idare ile davalı arasındaki iş artışı nedeniyle verilen süre, davacı tarafından yapılan işlerin sözleşme kapsamındaki aşamaları dikkate alınarak davacı taşeronun sözleşmede kararlaştırılan 120 günlük işi bitirme süresinin ilaveten yirmi yedi günlük süre uzatımı verilmesinin gerektiği,
Davacının kendisinden kaynaklı işi geç bitirme süresinin yüz iki gün olduğu belirlenmiştir.
Yine işin gecikilmesi halinde sözleşmenin ceza ve tazminatlar başlıklı 10.maddesinin a fıkrasında yer alan, taşeronun geciktiği her gün için, yüklenici firmanın (işverenin) işin sahibi idare ile yaptığı sözleşme bedelinin %0,06 (on binde altı) oranında gecikme cezası ödeyeceğinin hüküm altına alındığını, ancak işin süresi başlıklı 4.maddesinde ise yine taşeronun geciktiği her gün için, yüklenici firma ile davacı taşeron arasında düzenlenen sözleşmedeki bedelin %0,06’sı (on binde altısı) oranında gecikme cezası ödeyeceğinin hüküm altına alındığını buna göre, taraflar arasındaki sözleşme bedeli 271.305,83 TL esas alınarak gecikilen 102 gün için davalının uygulayabileceği toplam gecikme cezasının 16.603,56 TL olduğu hesaplanmıştır.
Yine dava dışı idarenin yapmış olduğu geçici kabul çalışmaları esnasında belirlenen geçici kabul eksiklikleri arasında davacı taşeronun uhdesinde bulunan imalatlara ilişkin herhangi bir eksiklik tespiti yapılmadığından, davalının bu kapsamda davacıdan eksik imalat olduğu ve bunun da kendisi tarafından giderildiğini ileri sürerek herhangi bir fatura sunmadan, davacının hak edişinde kesinti yapılmasında haklı olmadığı belirlenmiştir.
Raporda sonuç itibari ile davalı şirket tarafından keşide edilen Ankara 35. Noterliğinin 13781 yevmiye nolu, 08/05/2017 tarihli ihtarnamesinde, kesin hesap neticesinde imalat bedelinin 271.605,42 TL olarak bildirildiği de dikkate alınarak, işin tamamlandığını, kabulü gerektiği,
Davacının yaptığı işin toplam tutarının 271.305,83 TL +KDV =320.140,88 TL olup, bu tutardan davalı tarafça yapılan 254.817,00 TL ödeme, 16.603,56 TL gecikme cezası, 9.651,05 TL KDV tevkifatı düşüldükten sonra davacının talep edebileceği alacak tutarı 39.069,27 TL olarak belirlenmiştir.
Bilirkişi raporuna karşı taraf vekillerince itiraz edilmiş, itiraz doğrultusunda davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar da incelenerek, düzenlenen 22/12/2020 tarihli ek raporda gerekçeli ve denetime elverişli olarak itirazlar karşılanmış ve 06/03/2020 tarihli kök rapordaki görüşün değişmediği bildirilmiştir.
İddia, savunma, taraflar arasındaki sözleşme, karşılıklı olarak keşide edilen ihtarnameler, delil olarak dayanılan belgeler, bilirkişi kurulu rapor ve itirazları karşılar şekilde düzenlenen ek rapor ve dosya kapsamı bütün olarak değerlendirildiğinde,
Taraflar arasında mevcut taşeron sözleşmesi kapsamında davacının alt yüklenici sıfatı ile edimini sözleşme koşullarına uygun olarak gecikmeli ifa ettiği ve buna göre KDV dahil 320.140,88 TL ücrete hak kazandığı, gecikmeden kaynaklı 16.603,56 TL ceza tutarı ile KDV tevkifatı olan 9.651,05 TL ile davalı tarafından yapılan 254.817,00 TL ödemenin mahsubu sonrasında davacının davalıdan talep edebileceği 39.069,27 TL bakiye alacağı kaldığı anlaşılmakla ve mahkememizce de bu yönde kanaat edinilmekle bu miktar için davanın kısmen kabulüne 39.069,27 TL alacağın 06/03/2018 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili tarafından verilen 21.10.2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin usule aykırı olduğunu, “talep kısmında” neyin ne kadar talep edildiğinin tam olarak belirli olmadığını, istenilen bedel – talep miktarının bile belli olmadığını, oysa dava dilekçesinin HMK. 119. maddedeki usule uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini, ayrıca davacı yanın yaptığı icra takibinde ve giderek iş bu davada sunduğu dava dilekçesindeki isteminin sadece müvekkilince kendi alacaklarından kesildiğini iddia ettikleri cezanın kendilerine ödenmesinden ibaret olduğunun yazılı olduğunu, talebin açıkça bununla sınırlı olduğunu, yani davanın ve davacı yanın isteminin açıkça taraflar arasındaki genel bir alacak/ verecekle ilgili olmadığının belli olduğunu, tarafların ticari kayıtlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesini ısrarla istemelerine rağmen, bu hususun yerine getirilmediğini, ayrıca gerek kök rapora gerekse ek rapora karşı yaptıkları itirazların da heyete bir kesin hesapçı bilirkişinin eklenmesi yönündeki taleplerinin de karşılanmadığını, yaptıkları tüm itirazlarının bilirkişiler tarafından yeterince incelenmediğini ve dolayısıyla eksik/yanlış değerlendirmeler yapıldığını, özellikle davacı yanca geciktirilen imalatların diğer imalatlarını öteleyip ötelemeyeceği hususu ile hakedişleri ve müvekkilinden kesilen bu nedenle de davacı yandan da kesilmesi gereken tüm cezaların aradaki sözleşme ve eklerinde yer alan hükümlerle birlikte ayrıntılı bir şekilde incelenmesinin yapılmadığını, oysa bu inceleme yapılmış olsaydı davanın seyrinin tamamen değişeceğini, “davalı şirketin kendi kusurundan kaynaklandığı tespit edilen gecikme süresi,davacı yanın alacağı hesaplanırken gözönüne tutulmuştur.” şeklindeki tespitin, son derece yanlış ve soyut bir tespit olduğunu, bunu kabul etmediklerini, gerek cevap dilekçelerinde gerek dosyaya sundukları yazılı ve resmi delilleri ile de (beton deneyi ile ilgili belgeler ile hakedişler, pursantajlar vs. tüm yazılı- resmi belgeler) açıkça ispat ettikleri gibi, işin kül halinde (davacı yanın yüklenimi dışındaki işlerin de davacının gecikmesinden kaynaklı olarak mecburen geciktiği hususu da göz önüne alındığında) gecikmesinin ve dolayısıyla müvekkili idarece uygulanan gecikme cezasının sorumlusunun davacı yan olduğunu, Ankara 35. Noterliğinin 13781 yevmiyeli 08.05.2017 tarihli cevabi ihtarnamede, yapılan işin toplam tutarının hesaplandığını, ancak bunun kesin hesap niteliğinde olmadığının açık olduğunu, ihtarnamenin sonuç kısmında (İşin geçici kabulünü yaptırmanız neticesinde 3 ve kesin nolu hakedişiniz de müracaat ettiğiniz taktirde kalan hakedişiniz ödenecektir.) denildiğini, buradan işin bittiğinin, davacının edimlerini yerine getirdiği anlamının çıkmayacağını, işin geçici/ kesin kabulünün yapılmadığını ve kesin hakedişin de bu tarih itibariyle henüz yapılmadığının çok açık olduğunu, davacı tarafın işi geciktirmesinin işin bütününün tamamlanarak idareye teslim edilmesinin öteleyeceğini, geciktireceği ve bu durumun da (taraflar arasında yapılan taşeron sözleşmesini ayrılmaz bir parçası olan) davalı müvekkili ve idare arasında yapılan sözleşmenin amir hükümlerinden olan, “madde 25- gecikme halinde uygulanacak cezalar ve sözleşmenin feshi” hükmü gereğince müvekkilinin doğrudan zararını doğuracağının açık ve net olduğunu, sözleşme incelendiğinde işin tesliminin nasıl yapılacağını, geçici/ kesin kabul ve bu kabulün yapılması için davacının müvekkili şirkete ne şekilde başvurması gerektiği ve akabindeki işlerle, ara hakediş- kesin hakedişlerin nasıl yapılacağının açıkça belirtildiğini, buna göre, davacı taşeron tarafın müvekkili tarafından davacı yana gönderilen “cevabi ihtarda da ” açıkça belirtilip, talep edildiği halde; ne geçici kabul ne de kesin hesap talebinin, müracaatı olmadığını, bunlardan açıkça kaçındığının da açık olduğunu, zira sözleşmeye konu edimlerin davacı yanca eksik ve ayıplı olarak bırakılıp, iş yerini terk ettiğini, dosyadaki somut delillerle de bu durumun taraflarınca kanıtlandığını, idare ile yapılan hakedişlerde ve hakedişlerin temelini oluşturan pursantajlarda 08.05.2017 tarihine kadar yapılan 6 nolu hakedişte ve ödeme pursantajı yapılan işler listesinde de davacının yükleniminde olan işlerin devam ettiğini, yine 05.06.2017 tarihli 7 nolu hakediş ve bağlı ödeme pursantajında davacı yanın yükleniminde olan işlerin, imalatların ancak bu tarih itibariyle sonuna gelindiğini gayet açık olarak göründüğünü, 7 nolu hakediş raporunda, ödeme pursantajı “yapılan işler” kısmında diğer imalatların tamamlandığını, ancak davacı yanın taahhüdünde olan çatı imalatlarının bile hala tamamlanmadığı hususunun da açık olarak belli olduğunu, “işin süresinin 30.12.2016 tarihinde dolduğundan, 30.12.2016 ile 05.06.2017 tarihleri arasında gecikilen gün sayısının “ 157 takvim günü olduğunu, bu nedenlerden dolayı işin 08/05/2017 tarihi itibariyle işin müvekkil / davalıya teslim edilmiş olduğu sonucunun çıkartılmasının doğru olmadığını, işin bitim tarihinin 05.06.2017 olduğunu, idarenin iş artışından doğan 40 günlük ek süre vermesinin davacı yana kısmen de olsa (27 günlük ) yansıtılmasını da kabul etmenin mümkün olmadığını, çünkü zaten iş artışı olduğu dönemde de davacı tarafın cezalı çalıştığını, işin gecikilen süresinin davacı tarafın iddialarında beyan ettiği gibi olmadığının bununla ilgili hiçbir kanıt ve belge sunmadığı halde, davalı taraf olarak ilgili dava cevap dilekçelerinde gerek beton deney örnekleri alınması gerek demir çekme deneyleri alınması tarih ve saatleri, işin seviyeleri, idarenin yaptığı hakedişlerde ve ekindeki pursantajlarda gecikmenin net olarak göründüğünü, davacı yanın defterlerinin incelenmediğini, oysa her iki tarafın ticari kayıtlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi gerektiğini, bunun da büyük bir eksiklik olduğunu, davacı yanın işbu kararının … İcra Müdürlüğünün 2021/8012 Esas sayılı dosyasında takibe koyduğunu, taraflarınca gerekli teminatın icra dosyasına sunulacağını, icra dairesinden alacakları mehil belgesinin de daireye ulaştırılmak üzere UYAP sistemi üzerinden mahkemeye sunulacağını, İİK 36. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin sonuna kadar icranın geri bırakılması kararını isteme gereğinin doğduğunu, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasındaki 29/03/2016 tarihli taşeron sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı taşeron vekili eldeki davada, müvekkili taşeronun hak ediş alacaklarından, işin geciktirildiğinden bahisle haksız yere gecikme cezası kesintisi yapıldığını ve bu şekilde hak edişlerinin eksik ödendiğini belirterek davalı nezdinde kalan bakiye hak ediş alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuş dava dilekçesinde dava değeri olarak 75.000,00 TL üzerinden beyanda bulunularak bu değer üzerinden dava dilekçesinin harçlandırıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili davaya cevabında, sözleşme maddelerinin davacı tarafça yanlış yorumlandığını, gecikmelerin davacı taşerondan kaynaklandığını, bu sebeple davacının yükleniminde olmayan işlerde de gecikmelere sebebiyet verildiğini, yapılan işlerin eksik ve kusurlu olduğunu, bunların bedelinin de hak ediş bedellerinden mahsubu gerektiğini, bu bedeller ve gecikilen dönem için kesilmesi gerekli gecikme cezalarının takas ve mahsubu sonucunda davacının müvekkili davalıdan ödenmeyen alacağının kalmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, aldırılan uzman bilirkişi kurulu raporu, davalı defterleri, sözleşme ve ihale evrakları, ödeme belgeleri ve tüm delilerin birlikte değerlendirilmesi ile taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacının ödenmeyen bakiye alacağının 39.069,27 TL olduğu ve bu alacağın, yargılama sırasında dosyaya sunulan davacı tarafın ıslah dilekçesi mahiyetinde kabulü gereken dilekçesi ile faizi ile birlikte ödenmesi talep edilmiş olduğundan davanın kısmen kabulüne, 39.069,27 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiş bu karara karşı davalı vekilinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece de dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarihli 2018/185 Esas 2021/332 Karar sayılı kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğundan davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan davalıdan alınması gerekli 2.668,82 TL istinaf nispi karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 668,00 TL’nin mahsubu ile kalan 2.000,82 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından, taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır