Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/932 E. 2022/927 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/932 – 2022/927
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

ESAS NO : 2021/932
KARAR NO : 2022/927

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2021
NUMARASI : 2018/908 Esas – 2021/17 Karar

DAVACILAR :
ADRES :
VEKİLİ :
ADRES :
DAVALI :
ADRES :
VEKİLİ :
ADRES :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinin Haksız Feshedildiğinin Tespiti
Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/10/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalı idarece 28/08/2012 tarihinde ihalesi gerçekleştirilen Kayaş-Kayseri hat kesimine fiber optik kablo ve enerji kablosu döşenmesi ile GSM-R, transmisyon ve telefon sistemleri kurulumu yapımı konulu sözleşme imzalandığını, iş kapsamında davacı ile davalı arasında imzalanan 11/02/2013 tarihli sözleşmeye ilişkin olarak; sözleşmeyi “anahtar teslim götürü bedel” olarak tanımlayan sözleşme hükmünün kanunun emredici hükümlerine aykırılığı sebebiyle kısmi butlanına ve ilgili mevzuatın amir hükümleri dolayısıyla sözleşmenin birim fiyat sözleşme olduğunun tespitine, sözleşmenin davalı idare tarafından hukuka aykırı şekilde fesh edildiğinin tespitine, davacının haksız fesih dolayısıyla uğramış olduğu zarar miktarının davacı tarafından tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığını ileri sürerek, ilk olarak uğranılmış olan zararın tespitine ve sonrasında tespit edilen zarar kısmının davalı idareden tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin, anahtar teslim götürü bedel olarak imzalandığını ve tasfiye süreci dahil olmak üzere davacı şirket ile yapılan tüm işlemler, sözleşmeye uygun şekilde gerçekleştirildiğini, ancak davacı şirketin, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getiremediğini ve iş bu sözleşmeni, Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerine göre feshedildiğini, davacı şirketin, sözleşmenin feshinden sonra sözleşmenin türüne karşı itirazlarını sunduğunu ve sözleşmenin devamı aşamasında bu yönde herhangi bir itirazı bulunmadığını, oysaki sözleşmenin türüne ilişkin itirazların, ihale aşamasının konusu olduğunu, müvekkili İdarenin, aldığı her kararda ve firma ile yaptığı her yazışmada imzalanan sözleşmede yer alan hükümlerin dışına çıkmadığını; hukuka aykırı herhangi bir işlem tesis etmediğini, davacı şirketin, sözleşmeden doğan yükümlüğünü yerine getiremediğinden sözleşmenin feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Taraflar arasında 12.02.2013 tarihinde Kayaş-Kayseri Hat Kesimine Fiber Optik Kablo ve Enerji Kablosu Döşenmesi İle Gsm-r, Transmisyon Ve Telefon Sistemleri Kurulumu Yapım İşi Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin 6. maddesinde sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel sözleşme olduğu açıkca belirtilmiş ve işin tamamı için 22.987.326,45 TL bedel belirlenmiştir. Sözleşme kapsamında davacıya 15.02.2013 tarihinde yer teslim yapılmıştır. Sözleşmenin 9. Maddesinde işin süresi yer tesliminden itibaren 600 gün olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda davacıya iş artışı ve 67 gün cezasız süre uzatımı verilerek işin teslim tarihi 13.04.2015 tarihi olarak belirlenmiştir. Davacı süresinde işe başlamış fakat 18.07.2014 tarihli yazıyla idareye başvurarak işi süresinde bitiremeyeceğini belirtmek suretiyle süre uzatım istemiştir. Bu başvuruya iadece cevap verilmemesi üzerine davacı 01.10.2014 tarhinde idareye tekrar başvurarak 273 gün süre uzatım talep etmiştir. İdarece bu yazıya da cevap verilmemiş ,12.05.2015 tarihli yazıyla davacıya eksiklikleri gidermesi için ihtar yapılmış fakat davacı tarafından eksiklikler giderilmemiştir.
Tüm ihale dökümanlarında işin anahtar teslim götürü bedel olduğu açıkca yazmakta olup ihaleye katılan çok sayıda katılımcı bu hususu bilerek teklif sunmuştur. Davacı da 28.12.2012 tarihli belgede işi anahtar teslim götürü bedel üzerinden yapmayı açıkça kabul etmiş ve sözleşmeyi imzalamıştır. Davacı daha sonra süre uzatım için yapmış olduğu 18.07.2014 ve 01.10.2014 tarihli başvurularda da sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel sözleşme olduğunu vurgulamıştır.Yani davacı sözleşmenin feshine kadar sözlemenin anahtar teslim götürü bedel üzerinden yapıldığını kabul ederek ve benimseyerek sözleşmeyi ifa etmiştir. Her ne kadar davalı idare uygulama projesi vermeyerek ilgililerden uygulama projesi yapmasını iştemiş ise de işin teknik bir iş olması, katılımcıların bu hususta uzmanlığı bulunması,tüm katılımcıların anahtar teslim götürü bedel üzerinden teklif vermesi nazara alındığında bu hususun sözleşmenin türünü değiştirmeyeceği açıktır. Kaldı ki teknik şartnamede sözleşme detaylarına açıkca yer verilmiştir. İşin teknik bir iş olması ve davacının tacir olması nazara alındığından yapılacak işin niteliği sözleşme türüyle kıyaslanarak belirlenmesi ve buna göre teklif verilmesi basiretli tacir olmanın gereğidir. Sözleşmenin birim fiyat olarak kabulu halinde ihaleye katılan çok sayıda katılımcı da bu hususa uygun olarak teklif verecek bu şekilde daha avantajlı teklife ihale yapılabilecektir.Bu nedenle iahelden sonra sözleşme türünün değiştirilmesi istemi iyiniyet kurallarına da aykırı olacaktır. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 29. Maddesinden süre artış halleri düzenlenmiş olup, davacının talepleri bu hususlardan hiç birine girmediğinden davalının süre artış istemi de yerinde değildir. Bu nedenle davacının sözleşmeninin türünün birim fiyat olduğuna dair iddiası yerinde görülmemiştir. Sözleşmenin türünün anahtar teslim götürü bedel olmasına göre davacının Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 21. Maddesinde kapsamında ilave iş için bedel istemesi de mümkündür. Davacı sözleşme süresi sona ermesine rağmen edimini ifa etmeyeceğini açıkca bildirmiş olmakla ve davalı tarafından 12.05.2015 tarihinde davalıya mehilde verilmek süretiyle sözleşmeyi ifa etmesi aksi takdirde sözleşmeninin feshedileceği de ihtar edilmesine rağmen sözleşme ifa edilmemiş olmakla davalı idare sözleşmeyi feshetmekte de haklı görülmüştür. Sözleşmenin haklı feshine göre de davacının fesih nedeniyle uğranılan zarar talebi yerinde görülmemiştir. Ayrıca davacının teminatın iadesine harçlandırılmış bir talebi bulunmadığından bu hususda bir değerledirme yapılmamıştır. Açıklanan bu nedenlerle davacının sözleşmenin türünün birim fiyat olarak tespitine yönelik davasının yerinde olmadığı, sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel sözleşme olduğu ,feshin haklı sebebe dayandığı,bu nedenle haksız fesih iddiasıyla zarar talebinin yerinde olmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının sözleşme ilişkisini sürdürme ve işin tamamlama yönündeki gayretinin davacı aleyhine yorumlanmasının hukuka ve hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini, davalının kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceğini, mahkemenin sözleşmenin imzalanması öncesinde ihale tekliflerinin verilmesi sürecinde diğer firmaların da anahtar teslim götürü bedel üzerinden teklif yaptığına ilişkin tespitinin de gerçek dışı olduğunu, dava konusu işin uygulama projesi bulunmamasını haklı kılacak nitelikte teknik bir iş olarak kabul edilemeyeceği hususunun Yüksek Fen Kurulu kararları ile sabit olduğunu, sözleşmenin feshine davalı idarenin sebebiyet verdiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinin haksız feshinin tespiti – tazminat istemine ilişkindir. Davacılar yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip