Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/92 E. 2021/1261 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2020
NUMARASI :….

….

ASIL DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
BİR. DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
ASIL DAVA TARİHİ : 15/12/2015
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/01/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davalar eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin olup, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Asıl davada davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında , davalının taşeron olarak yapımını yüklendiği … yapımı işinin ; tüm alüminyum doğrama, kayar kapı ve fotoselli kapı yapımı işini 07/11/2013 tarihli alt taşeron sözleşmesiyle üstlendiğini, sözleşmenin 1.250.000,00 TL tahmini bedel üzerinde imzalandığının, kararlaştırılan metrajdan fazla iş yaptırıldığını, ek sözleşme yapılması istendiği halde yapılmadığını, geçici kabul aşamasında ek işler bedelinin ödeneceğinin söylendiğini ancak, herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak yapılan fazla işin bedelinin tespitine ve 10.000,00 TL nin, 09/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile de, talebini 102.034.71 TL daha arttırarak, 112.034,71 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Asıl davada davalı vekili; davacının sözleşmeye göre işin yapımını 1.250.000,00 TL götürü bedelle üstlendiğini , fazla imalat yapmış olsa dahi sözleşmeye göre bedel talep edemeyeceğini , davacının 1.617.626,60 TL teklifte bulunmadığını bulunsa dahi % 22,73 oranında tenzilat yaparak sözleşmeyi imzaladığı dolayısıyla da ilave yaptığı işler için de aynı indirim oranının uygulanacağını, yine sözleşmeye göre kararlaştırılan alüminyum doğrama imalatının 29.350 kg dan 13.158 kg a düştüğünü, davacının talep ettiği miktarın imalat miktarından fazla olduğunu, sözleşme bedeli 1.250.000,00 TL iken davacıya 1.836.905,88 TL nin ödendiğini , buna rağmen işin davacı tarafından tamamlanmadığını, davacının eksik bıraktığı işlerin… firmasına 200.431,00 TL bedelle yaptırıldığını, ayrıca işin tesliminden sonra ortaya çıkan ayıpların ihtara rağmen giderilmemesi nedeniyle …’ ye 251.375,00 TL ye yaptırıldığını, ayrıca davacının çalıştırdığı işçilerin özlük hakları ödemediğinden, dava ve takip konusu edilen işçilik alacakları nedenliye … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2015/ … esas sayılı dosyalarında 23.598,17 TL nin ödenmek zorunda kalındığını eksik değil fazla ödeme olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN ANKARA 13. ATM. 2016/753 ESAS SAYLI DOSYASINDA
İDDİA :
Birleşen davada davacı vekili; asıl dava konusu taraflar arasında yapılan alt taşeronluk sözleşmesi bedelinin 1.250.000,00 TL olduğunu, ancak işlerin hızlı ilerlemesi ve asıl işveren nezdinde cezalı duruma düşülmemesi için davalıya 1.836.905,88 TL ödeme yapıldığını, buna rağmen davacının işi eksik bıraktığını, yapılan ihtara rağmen tamamlanmayan işin davacı nam ve hesabına … firmasına 200.431,00 TL bedelle yaptırıldığını, yine işin kabulünden sonra … Bakanlığı ayıplı iş ihbarı üzerine, ayıpların giderilmesi için Ankara 25.Noterliğinin 01.09.2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarıyla ayıpların giderimi istendiği halde yerine getirmediğinden, … ile 10/09/2015 tarihli ve 251.375.00 TL bedelli sözleşmenin yapıldığını, davacının çalıştırdığı alacakları ödenmeyen işçilerin açtıkları dava ve takipler nedeniyle 23.598,17 TL olmak üzere toplam 2.312.310,05 TL nin ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile, dava dilekçesi ile fazladan ödenen 5.000.00 TL’nin, 26/08/2020 tarihli ıslah dilekçesiyle de talebini 450.887,28 TL daha arttırarak toplamda 455.887, 28 TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Birleşen davada davalı vekili; iddia edildiği gibi fazla ödemenin bulunmadığını, …’ ün müvekkilinin sigortalı çalışanı olduğunu ve kendisine banka kanalıyla 160.000,00 TL ödediğini, müvekkilinin işi tamamladığını, davacının müvekkili namına yaptırdığını iddia ettiği işler için müşavirlik firmasınca onaylı malzeme faturası sunması gerektiğini belirterek, … eksik iş yaptırıldığı iddiasını kabul etmediğini, yine … tarafında işin kabulünü yapıldığı ve ayıp iddiasında bulunulmadığını, … Bakanlığını bildirdiği yağmur nedeniyle su basması olayının kendi işlerinden değil çatı işinden kaynaklandığını ve bu kısım işin kendileri tarafından yapılmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “mahkemece inşaat mühendisi, mali müşavir ve hukukçudan oluşturulan 2 ayrı heyetten bilirkişi raporu alındığını, bilirkişi raporları arasında çelişki oluştuğundan, çelişkiyi gidermek için oluşturulan yeni heyetten alınan 16/12/2019 tarihli rapor ve 28/04/2020 tarihli ek raporlarda ; taraflara arasında sözleşme konusuyla ilgili imzalı hak ediş yada yapılan işlere ait bir tutanak olmadığı için …. üzerinde …’in alt yüklenici olarak yaptığı alüminyum imalatlarının miktarının metrajları çıkartılarak yapılan işler bedelinin KDV dahil 1.599.868,63 TL olduğunun tespit edildiğini , yine dosya kapsamı ve taraf defterlerinden …’ in yaptığı ödemelerinin 1.856.417,91 TL olduğu , …’e yaptırılan işlerin imzalı bir adet 170.931,38 TL lik hak edişe dayandığı, bunun incelenmesinde yapılan işlere bakıldığından …’ in eksik işlerine ait kısmın 16.213,00 TL olduğu , …’nın 10/09/2015 tarihli (geçici kabul ile kesin kabul arasındaki teminat döneminde) sözleşmeyle yaptığı ayıplı işlerin nama ifasıyla ilgili 251.375.00 TL lik sözleşme bedelinden, iskele bedeli 38.250,00 TL nin mahsubu sonucu 231.125,00 TL’ nin mahsubu sonucu …’in bakiye alacağının bulunmadığını , …’in fazla ödemesinin ise ;[1.826.417,91+ 229.338,00 (16.213,00+ 231.125,00) = 2.055.755,01 TL ödenenden, yapılan iş bedeli 1.599.868,63 TL mahsubu sonucu]= 455.887,28 TL olduğunun tespit ve hesap edildiği bildirilmiştir.
28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 sayılı yasanın 54 maddesi ile değişik Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkileri hakkındaki 5235 sayılı kanunun 5. maddesinin 3. fıkrasında yer alan ” 300.000,00 TL” ifadesi “500.000,00 TL” şeklinde değiştirildiği ve heyetçe görülecek işler dava değeri 500.000,00 TL’ye yükseltildiğinden, usul hükümlerinin derhal uygulanacağından davaya tekli hakim olarak devam edilmiştir.
…’in alt taşeronu olduğu söz konusu işten yaptığı iş bedelin KDV dahil 1.599.868,63 TL olduğu, kendisine yapılan ödemenin ve nama ifalar nedeniyle üçüncü kişilere ödenenler toplamının 2.055.755,01 TL olduğu, bu nedenle asıl davada … in alt taşeronluk sözleşmesi gereği yaptığı ve bedeli ödenmeyen alacağının kalmadığı” gerekçesi ile, asıl davanın reddine, birleşen davada ise, …’in fazlaya ödemesinin 455.887,28 TL olduğu” gerekçesi ile, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin birim fiyatlar ile düzenlendiğini, davalı tarafın götürü bedelli sözleşme olduğu yönündeki savunmasının yersiz bulunduğunu bu nedenle, davacının sözleşme kapsamında yaptığı imalatların bedelinin sözleşme fiyatları ile sözleşme haricinde yaptığı fazla imalatların bedelinin ise işin yapıldığı tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerektiğini, davalının eksik işler ve tamir bedeli altında bir alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, mahkemece iş sahibi idare ile asıl yüklenici ortaklık arasında düzenlenen sözleşme, hakediş raporları, davacı ile davalı arasında düzenlenen hakedişler onaylı projeler getirilmeden yerinde keşif de yapılmadan eksik inceleme sonucu karar verildiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporlarının dosya içeriğine ve somut olayın özelliklerine uygun olmadığını, denetime elverişli nitelikte de bulunmadığını, bu nedenle hükme esas alınamayacağını, bilirkişi heyetinin taraf ticari defter kayıtlarına ve dosyadaki belgelere göre, bir sonuca ulaşmaya çalıştığını, yerinde keşif yapılmadan uyuşmazlığın çözümlenemeyeceğini, davalının… firmasına yaptırdığını iddia ettiği işler ile ilgili olarak mahkemeye bir tespit raporu yahut kanaat verici bir belge sunulmadığını, bu firmadan alınan faturaya dayalı olarak davacının eksik işlerinin bulunduğunun kabul edilemeyeceğini, dosyaya sundukları tutanaktır başlıklı belge ile davacının işi yapıp eksiksiz olarak teslim ettiği hususunun ispatlandığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl dosya davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının eksik bıraktığı işleri davalının… firmasına ve … Ltd. Şti’ne tamamlattırıldığını, mahkemenin… firmasına yaptırılan işlerin bedelinden bir kısmını kabul etmemesinin doğru olmadığını, davacının geçici kabul tutanağı ile belirlenen eksik ve ayıplı imalatlarının … Ltd. Şti’ne tamamlattırıldığını, mahkemenin bu şirkete yaptırılan işler ile ilgili olarak 38.250,00 TL bedelli iskele kurulum bedelini mahsup etmesinin doğru olmadığını, iş yerindeki mevcut iskeleler kaldırıldığı için … Ltd. Şti’nin iş mahalline yeniden iskele kurduğunu, birleştirilen davada davalı adına yapılan KDV tevkifatına yönelik itirazlarının bilirkişi raporunda ve mahkemece cevaplandırılmadığını, mahkemece dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de yanlış olduğunu, davalıya keşide edilen 25/07/2013 tarihli ihbarname ile davalının temerrüde düşürüldüğünü ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Asıl dosya davacısı taşeron, asıl dosya davalısı ise alt yüklenicidir. Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen taşeron sözleşmesi niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı alt yüklenicidir. Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. 07/01/2013 tarihli sözleşme ile davalının üstlendiği … Devlet Hastanesi İnşaatı işinin alüminyum doğrama işlerini davacının yapması kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 2.3 maddesinde işin anahtar teslim götürü bedelli olduğu, 5.1 maddesinde ise birim fiyatlı sözleşme olduğu belirtilmiştir. Hükümleri çelişkilidir. Ancak mahkemece alınan bilirkişi raporlarındaki mali müşavir bilirkişi incelemeleri dikkate alındığına, taraf ticari defterlerindeki birbiri ile örtüşen kayıtlar ticari ilişkinin götürü bedelin üzerine çıktığını göstermektedir. Bu itibarla sözleşme birim fiyatlı sözleşme olarak kabul edilerek değerlendirmeler yapılan bilirkişi raporlarında bu yönden bir isabetsizlik görülmemiştir.
1- Mahkemece 3 ayrı heyetten bilirkişi raporu alanmış ve son bilirkişi raporu doğrultusunda asıl davanın reddine birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir. Asıl davada davacının sözleşme dışı iş yapıldığı, birleştirilen davada davacının eksik ve ayıplı işler bulunduğu yönündeki iddiaları bulunduğundan, mahkemece mahallinde keşif yapılmadan dosya üzerinde incelemeler yaptırılarak bilirkişi raporları alınması doğru olmamıştır. Gelinen yargılama aşaması itibariyle iş mahallinde görülebilecek ve işin esasına katkı sağlayabilecek bir husus bulunduğu kanaatine varılması halinde, taraf iddialarının mahallinde keşif yapılmak suretiyle incelenmesi gereklidir.
2- Mahkemece hükme esas alınan üçüncü bilirkişi heyeti raporunda, davacının eksik ve ayıplı işleri nedeniyle davalının… firmasına yaptırdığını iddia ettiği işlerden 16.213,00 TL’si kabul edilebilir bulunarak davalı borcundan indirilmiştir. Dosya arasındaki SGK kayıtlarından…’ün davalının işçisi olduğu görülmektedir. Ayrıca… tarafından düzenlenen faturalar davalı defterlerine de kayıtlı değildir. Davalı bir mahkeme tespiti ile de bu kişinin imalatlarını ispat edememektedir. Yargıtay 15 Hukuk Dairesi’nin 2018/ 5621 Esas sayılı bir kararında da belirtildiği üzere, sözleşme ayakta olduğu sürece sadece üçüncü kişiden alınan fatura ile eksik ve ayıplı işlerin üçüncü kişiye tamamlattırıldığı iddiasının kanıtlanması mümkün değildir. Bu itibarla davacı alacağından bu husus nedeniyle 16.213,00 TL indirilmesi isabetli olmamıştır.
3- Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır. 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir. ayıp nedeniyle bedel indirimi yapılması gerektiği kanaatine varılması halinde, ayıp giderim bedelini, ayıbın ortaya çıktığı tarihe ayıpların giderilmesi için gereken makul süre eklenmek suretiyle bulunacak tarihteki serbest piyasa rayiçlerine göre tespit ettirmektir. Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davalı geçici kabul esnasında tespit edilen hatalı işlerin davacı tarafından tamamlanmaması nedeniyle, … Ltd. Şti’ye yaptırıldığını da iddia etmektedir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 16 maddesinde geçici kabul esnasında taşeronunun yaptığı işlerle ilgili sorumluluğun taşerona ait olduğu, taşeronunun kendi hatasından kaynaklanan eksiklikleri yenileyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. Davalı her ne kadar üstlendiği işleri eksiksiz olarak teslim ettiğini, bu hususta tutanak da düzenlendiğini iddia etmekte ise de, 05/09/2014 tarihli geçici kabul tutanağında davacının üstlendiği işlerle ilgili eksik ve hatalı işler bulunduğu tespit edilmiştir. Sözleşmenin 16 maddesi uyarınca davacı taşeron geçici kabul eksiklerini tamamlamak zorundadır. Mahkeme bu şirketin düzenlediği 251.375,00 TL’lik faturanın 38.250,00 TL’lik iskele kurulum bedeli dışındaki 213.125,00 TL’sini, geçici kabulde belirlenen ayıpların giderim bedeli olarak kabul etmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere, sadece bu firmanın düzenlediği fatura dikkate alınarak ayıp giderim bedeli belirlenmesi doğru değildir. Mahkemece bu konuda yapılması gereken, davacı taşeronun üstlendiği işlerle ilgili geçici kabul eksiklerini kalem kalem belirlemek, bu ayıpların giderilmesi için gereken makul süreyi de gözeterek ulaşılan tarih itibariyle serbest piyasa fiyatlarına göre ayıp giderim bedeli hesaplamaktır. Söz konusu ayıpların giderilmesi için bir iskele kurulması da gerekiyorsa, iskele kurulmadan ayıplı işlerin tamamlandığı konusunda ispat yükünün davacı taşeronda olduğu hususunu da gözden kaçırmamaktır. Asıl davadaki davacı taşeronunun sözleşme dışı iş bedeli talebi ve birleştirilen davada davacı alt yüklenicinin eksik ve ayıplı işler bedeli bu çerçevede incelenmeli ve hasıl olacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulmalıdır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/871 Esas, 2020/436 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.