Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/917 E. 2023/169 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.6)
DOSYA NO : 2021/917 Esas
KARAR NO : 2023/169

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2021
NUMARASI : 2019/462 Esas-2021/364 Karar (Birleşen Ankara Asliye 14. Ticaret Mahkemesi’nin 2019/452 Esas Sayılı Dosyası)

DAVACI/BİRLEŞEN DOSYA
DAVALISI :
VEKİLİ :
DAVALI/BİRLEŞEN DOSYA
DAVACI : … -…
VEKİLİ :
DAVALI(BİRLEŞEN
DOSYA) :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/02/2023

Taraflar arasında görülen alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davalı/birleşen davacı ve davacı/birleşen davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; davalı şirket yetkilisi… marifetiyle jeneratör üretiminde kullanılmak üzere 906 adet muhtelif ölçülerde kabin tabir edilen metal parçalar ile şase tabir edilen metal parçalar yapımı için dava dışı …. Şti.’ne teklif formu gönderildiğini, tüm siparişlerin tek başına …. Şti. tarafından yapılamayacağı anlaşıldığını ve üretim sürecine müvekkili şirketin de dahil edildiğini, teklif formunda her ne kadar müşteri adı … olarak gözükse de bütün ödemelerin, üretimlerin ve teslimatın davalı şirkete yapıldığını, talep edilen parçaların müvekkili şirket tarafından peyder pey üretilip teslim edildiğini, davalı tarafından bazen üretilecek materyallerin resimlerinin yanlış gönderildiğini, müvekkili şirket yetkililerinin bizzat muhatap şirket merkezine giderek resimlerdeki hataların düzeltilmesini sağlayarak üretimin gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketten kaynaklanmayan aksamalar nedeniyle üretim sürecinde gecikmeler yaşandığını, buna rağmen müvekkili şirketin edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, uzayan üretim sürecinde siparişlerin kalan kısmının döviz kurundaki ani yükseliş nedeniyle yapılamadığını, dövizle yapılan işlemlere dair yeniden değerleme yapılması yönünde KHK yayınlandığını ve davalı şirketin ilgili KHK hükümlerinin uygulanmasına müsaade etmediğini, yeniden bir fiyat tespiti yapıldığında teslim edilemeyen ürünlerin üretilerek muhatap şirkete teslim edileceğini, tüm görüşmelerin davalı adına… ile yapıldığını, mutabakata varılan konuların inkar edilmesinden sonra…’nun davalı şirkette hiç bir resmi yetkisinin olmadığının anlaşıldığını, davalıya 1.547.932,26 TL’lik KDV dahil faturanın kesildiğini ve davalı tarafından ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin 1.116.000,00 TL ödeme yapıldığını, kalan 431.942,26 TL’nin ödenmediğini, borcunu ödemeyen davalı şirketin, müvekkili şirkete 171.043,36 TL bedelli faturayı farklı tarihlerde iki kez gönderdiğini ve anılan faturaların noter kanalıyla iade edildiğini, Ankara 54. Noterliğinin 21/11/2018 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fatura iade edilerek cari hesap bakiyesi 431.942,26 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini belirterek 431.942,26 TL’nin 27/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili; davacının müvekkil şirket yetkilisi dava dışı… ile anlaştığını iddia ettiği şahsın müvekkili şirkette hiç bir yetkisi bulunmadığını, dava dışı … şirketinin yetkilisi olduğunu, …’nun müvekkili şirkete hammadde alım satımı konusunda danışmanlık yaptığını, davacı tarafından üretimi yapılan ürünlerin çoğunun ayıplı çıktığını ve teslim tarihlerinde gecikmeler yaşandığını, davacının kendi kusuru ile yarattığı bu durumdan lehine hak çıkarmaya çalıştığını, davacının gönderdiği ürünlere ilişkin süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde bazı ürünleri yanlış gönderdiğini ikrar ettiğini, davacıya 271.939,30 TL fazladan ödeme yapıldığını, davacının ayıplı gönderdiği mallara ilişkin faturaların daha düşük kesileceği whatsapp ve mail yoluyla bildirildiğini ancak anlaşmalı fiyatların dahi çok üstünde miktarlarla fatura edildiğini, davacının siparişleri teslim edilmesi gereken tarihte teslim etmiş olsaydı kur artışı gibi bir konunun hiç gündeme gelmeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/452 Esas Sayılı dosyasında;
Davacı vekili; müvekkili ile davalı …. Şti. arasında 912 adet kabin ve 913 adet değişik modellerde kabin ve şase yapımı konusunda anlaştıklarını, …. Şti.’nin teslimatı tek başına gerçekleştiremeyeceğini bildirerek işi diğer davalı … ile birlikte yapacağını müvekkili şirkete bildirdiğini, müvekkilinin ihtiyacı olan ürünleri vermek yerine keyfi olarak farklı teslimatlar yapmaya başladığını, davalı şirketlerin aynı kişiye ait olup aralarında organik bağ bulunduğunu, borçtan her iki şirketin müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğini, verilen siparişlerin tamamının 3 ay içinde teslimi gerekirken ilk 3 ayda siparişlerin yalnızca %10’un teslim edildiğini, teslim edilen ürünlerin de birbiri ile uyumlu olmadığını ayıplı olduğunu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, davalıların kendilerinin de ikrar ettiği üzere düşük miktardan fatura kesmesi gerekirken anlaşılan fiyatların da üstünde fatura kestiğini ve bunun üzerine müvekkili şirketçe fiyat farkından kaynaklı 319.950,51 TL ile 171.043,36 TL’lik faturalar kesilerek davalılara tebliğ edildiğini belirterek ödenmeyen toplam 490.993,87 TL alacağın ticari avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar vekili; birleştirme kararını kabul etmediklerini, müşterek müteselsil sorumluluğun hukuken mümkün olmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan müvekkili şirketlerin yetkilisi … ile… arasında yapıldığı iddia olunan whatsapp görüşmelerinin delil olarak sunulmasının bir anlamı olmadığını, …’nun kim olduğunun ve yetkisinin neler olduğunun tespiti gerektiğini, ayıp ihbarına karşı hukuki yükümlülüklerin yerine getirilmediğini, davalı tarafın faturaya süresi içinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; asıl davada davacı ile davalı … A.Ş. arasındaki ticari ilişkinin 2018 yılına yönelik olduğu ve taraflar arasındaki sözlü anlaşma kapsamında şase ve kabin üretilip davalıya satıldığı, buna ilişkin faturaların düzenlendiği, bir kısım bedelin ödenip bakiye alacağın ödenmediği iddiası ile bakiye alacağın tahsili isteğiyle dava açıldığı, anlaşmanın sözlü yapıldığı, düzenlenen fatura içerikleri ve ticari defter kapsamında bu faturaların davacı tarafından davalıya düzenlendiği, … arasında adi ortaklık olduğu veya asıl davaya konu alacağın birlikte yapılan iş kapsamında olduğu hususunun kanıtlanamadığı, aksine faturalar kapsamında alacağın ve bu faturalara konu üretim ve teslimin …. Şti. tarafından gerçekleştirildiği, ticari defterler ve dosya kapsamı itibariyle davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterinde kayıtlı olduğu, ödemelerin de kayıtlı olduğu, birleşen davaya konu ayıplı imalattan kaynaklı faturaların birinin …. Şti.’ne diğerinin …. Şti. adına düzenlendiği, bu durumun da ticari ilişkinin bir bütün olarak değerlendirilmesini gerektirmediğini ortaya çıkardığını, aksinin dosya kapsamından kanıtlanamadığı, tüm dosya kapsamı itibariyle salt mesaj içeriklerinin bu hususun kanıtı sayılamayacağı, taraflar arasında jeneratör üretiminde kullanılmak üzere … A.Ş.’nin sipariş ettiği muhtelif miktardaki kabin ve şase üretimi konusunda sözlü anlaşmaya varıldığı ancak yazılı bir anlaşma olmadığı için sözleşmenin kapsamı, içeriği ve birim fiyatının tespit edilemediği, davacının ticari defterler ve dosya kapsamı itibariyle alacağının tüm ödemeler düşüldüğünde 240.723,59 TL olduğu belirtilerek asıl davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne, asıl davada davacı ile birleşen dosyanın diğer davalısı …. Şti. tarafından davalı – birleşen dosyada davacı … A.Ş.’ye keşide edilen 21/11/2018 tarih… yevmiye numaralı ihtarname ile miktarda belirtilerek …. Şti. yönünden 431.932,26 TL alacağın tebliğden itibaren 1 gün içerisinde ödenilmesi istenildiği, ihtarnamenin 26/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 1 günlük sürenin eklenmesiyle temerrüdün 28/11/2018 tarihinde oluştuğu anlaşılmakla alacağa 28/11/2018 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, Birleşen dava ile ilgili olarak mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında yazılı bir sözleşme veya ticari ilişkinin devamı sırasında birim fiyatların revizyonuna ilişkin bir anlaşmanın olmadığı, bu birleşen davaya konu faturaların davalı – birleşen davacı defterinde kayıtlı olduğu, karşı taraf defterinde kayıtlı olmadığı, kanıt yükünün birleşen davacıda olduğu, birleşen davaya konu faturaya dayalı alacağın olduğu hususunun kanıtlanamadığı anlaşılmakla birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı/birleşen dosya davalısı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile …’nin adi ortak olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, karşı tarafın savunmasını genişletmesine muvafakatlarının olmadığını, alt yüklenici sıfatını kabul etmediklerini, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, faturaların ihtirazi kayıt olmadan karşı tarafça kabul edildiğini, kayıtlı faturadan ödeme düşünce alacağın 431.932,26 TL olduğunu, müvekkil şirketten kaynaklı eksik ve ayıplı iş bulunmadığını, fark faturalarına dair anlaşma olmadığını, eksik ve ayıp iddiasıyla fiyat farkı faturası kesilemeyeceğini, fark faturalarının müvekkilde de kayıtlı olmadığını, …’nun taraf olduğu yazışmaların uyuşmazlığın çözümünde kullanılamayacağını belirterek kararın asıl dava yönünden kaldırılmasını ve asıl davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı/birleşen dosya davacısı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme içi ikrar ve yazışma kayıtlarının hiç dikkate alınmadığını, üretimi ve teslimi gerçekleştirilmeyen faturalara göre karar verildiğini, mail yazışmalarının belge olduğunu, yüklenici …arasında alt yüklenicilik ilişkisi kurulduğunu, yüklenicinin objektif özen yükümlülüğü olduğunu, davacı tarafın USD kurundaki dalgalanmalar nedeniyle geri kalan siparişlerin tesliminin gerçekleşmeyeceğini bildirdiğini ve ikrar ettiğini, kalan ürünleri müvekkilin dava dışı şirkete 700.000,00 TL fazla bedelle ürettirdiğini, ayıp ihbarının gecikmeksizin e-mail ile yapıldığını, ayıp ihbarının her türlü delille ispat edilebileceğini, fiyat farkı faturalarının haksız olarak yüklenici şirketler tarafından iade edildiğini, dosyaya sundukları uzman görüşüyle de bu durumun sabit olduğunu, teslim edilmeyen ürünlerin tespitinin gerektiğini, faturanın teslimi ispatlayamayacağını, teslimin yazılı şekilde ispatının gerektiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, asıl davanın reddini, birleşen davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- Kural olarak, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. (TMK m.6) Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşme olup, adi ortaklık ilişkisi mutlaka sözleşme temeline dayanır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir.
Her ne kadar adi ortaklık ilişkisi her hangi bir şekle bağlı değilse de, bu kural geçerlilik şekli bakımından söz konusu olup, ihtilaf çıktığında adi ortaklık sözleşmesinin varlığını ispat yükü, adi ortaklık ilişkisinin varlığını iddia edene düşer (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2016/9739 Esas, 2017/16218 Karar).
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu,TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir.
Ayıp ihbarı yapılması hukuki bir işlem değil “hukuki işlem benzeri bir fiil” olması nedeniyle süresi içerisinde ayıp ihbarının yapıldığının, tanık da dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanması mümkündür.
Eksik iş ise sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işlerin bedeli, teslim tarihine bu işlerin ikmâl edilebileceği sürenin ilavesiyle bulunan tarihteki rayiç bedellerle talep edilebilir. Eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek yoktur. Eksik işler yönünden TBK 474-478. maddelerindeki hükümler uygulanmaz. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/4013 Esas, 2022/2265 Karar; Yargıtay Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2018/1965 Esas, 2018/2595 Karar).
3- Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/3447 Esas, 2022/3634 Karar).
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem; yükleniciler arasındaki adi ortaklık ilişkisinin dosya kapsamına göre ispatlanamadığı da dikkate alınarak taraf defterlerinin yükleniciler … ve … metal şirketleri yönünden ayrı ayrı incelenerek defterlerin uyumlu olup olmadıklarının değerlendirilmesi, ispatlanan ödemelerin kayıtlı faturalardan düşülmesi; davalı birleşen dosya davacısı iş sahibinin ayıp iddiasının niteliğinin belirlenmesi, süresinde bildirildiği tespit edilen açık ve gizli ayıplar yönünden mahallinde keşif yapılarak ayıp giderim bedelinin eser sözleşmesi hükümlerine göre tespiti, bu şekilde ulaşılacak sonuca göre yemin deliline dayanan ilgili tarafa bu hakkının hatırlatılması ile karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 09/06/2021 tarih ve 2019/462 Esas-2021/364 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İnceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır