Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/912 E. 2022/941 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2021/912
KARAR NO : 2022/941

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2021
NUMARASI : 2015/861 Esas – 2021/445 Karar

TEMLİK EDEN :
DAVACI/KARŞI DAVALI
(TEMLİK ALAN) :
ADRES :
VEKİLİ :
ADRES :
DAVALI-KARŞI DAVACI :
ADRES :
VEKİLLERİ :
ADRES :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali, karşı dava eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında otoyol hizmet tesis projeleri çelik çatı işlerinin yapılması hususunda 20/05/2015 tarihli, 1.327.118,000 TL bedelli alt yüklenicilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme gereği edimlerini yerine getirip yaptığı işi teslim ettiğini, davalının 15/09/2015 tarihinde işi teslim aldığına dair belgeyi imzalayarak teminat mektubunu iade ettiğini, bakiye alacağın ödenmemesi üzerine Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2015/24213 esas sayılı dosyada başlatılan takibe davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili, yapılan işle ilgili 855.911,80 TL’lik fatura kesilmesi gerekirken 920.600,00 TL’lik fatura kesildiğini, bu faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, davacının sözleşme dışı olarak yapılması gerekenden büyük merdiven imal etmesi sebebiyle halen bu merdivenin yerine monte edilmediğini, bunun bedelinin istenemeyeceğini, davacının işçilerin sigorta işlemlerini yaptırmadığını, müvekkilinin işçileri sigorta ettirdiğini, giderlerinin müvekkili tarafından karşılandığını, yapılan işten işçilik bedellerinin bu nedenle düşülmesi gerektiğini, işçilikte eksik malzemelere ilişkin iki adet iade faturası kesildiğini, davacının yaptığı işlerle ilgili Yalova Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/59 D. İş sayılı dosyada tespit yaptırıldığını, yapılan eksik işin belirlendiğini, Orhangazi Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/17 D. İş Sayılı dosyasında yaptırılan tespitin savunma tarihi itibariyle bilirkişi raporu sunulmadığından ibraz edilemediğini, 15/09/2015 tarihli işin kabulüne ilişkin belgenin zorla imzalatıldığını, bu hususta savcılık soruşturmasının devam ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Karşı davada; işin eksik ve ayıplı, gecikmeli olarak yapıldığını, ibranamenin geçersiz olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 300.000 TL eksik ve ayıplı iş bedeli ile 108.750,00 TL gecikme cezasının dava tarihinden sonra işleyecek faizi ile birlikte karşı taraftan tahsilini istemiştir.
Karşı davaya karşı davacı vekili; ibranamenin elinden zorla ve korkutularak alındığı iddiasını kabul etmediklerini, alacakları için yasal yollara başvurulması nedeniyle karşı tarafın savcılığa şikayette bulunduğunu, herhangi bir baskı ve zor kullanılmadan teminat mektubunun iade edildiğini, eksik ve ayıplı iş iddialarının yerinde olmadığını savunarak, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Taraflar arasında 20/05/2015 tarihinde hizmet tesis projeleri çelik çatı işlerinin yapımı hususunda altyüklenicilik sözleşmesi imzalanmış, sözleşmede yapılan iş bedeli ile yapılacak iş tarif edilmiştir. Sözleşmede her ay hakediş düzenleneceği kararlaştırılmasına rağmen herhangi bir hakediş düzenlenmediği, düzenlenmiş ise de dosyaya sunulmamış olup, hakedişin tartı tutanakları üzerinden yapılması hususunda da taraflar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. Bilirkişiden alınan rapora göre de davacının hakediş miktarı KDV dahil 855.511,80 TL olup, davacıya 795.000,00 TL ödeme yapılmış, davalı tarafından da 125.000 TL işçilik gideri davacı adına ödenmiştir. Bu durumda davacının bakiye alacağı 64.488,20 TL’dir. Yukarıda belirtildiği gibi 15/09/2015 tarihli belge ile davacının yaptığı iş davalı tarafından teslim alınmıştır. Bilirkişiden alınan rapora göre de eksik ve ayıplı işlerin toplam tutarı 18.835,50 TL’dir.
Asıl davacı bakiye iş bedeli, karşı davada ise eksik ve ayıplı işler ile gecikme cezası talep olunmuştur. Asıl davada bakiye iş bedeli kadar eksik ve ayıplı işler bedelinin düşülmesini karşı davacı itiraz olarak ileri sürmesi yeterli iken karşı dava ile bakiye iş bedelinden az tutardaki eksik ve ayıplı iş bedelini talep etmesinde hukuki menfaati yoktur. Ancak talepten fazla olan eksik ve ayıplı iş bedelini karşı dava olarak talep edebilir. Belirlenen bakiye iş bedelinden eksik ve ayıplı işler tutarının mahsubu sonucunda asıl davada davacı 49.612,70 TL’yi isteyebilir. Karşı davada gecikme tazminatı talep edilmiş ise de; 15/09/2015 tarihli işin teslimine dair belge, sunulan diğer deliller gözönünde bulundurulduğunda karşı davacı gecikme tazminatı isteyemez.
Toplanan delillere göre davacının eser sözleşmesine göre belirlenen işi yaptığı, davalıya teslim ettiği, herhangi bir ihtirazı kayıt konulmaması ve sunulan delillere göre gecikme tazminatı istenemeyeceği, asıl davacının yaptığı işten kalan bakiye alacağının 64.488,20 TL, eksik ve ayıplı işler bedeli de 18.835,50 TL olarak belirlenmiş ise de asıl davada belirlenen iş bedelinden eksik ve ayıplı işlerin bedelinin düşülmesi sonucunda bulunacak miktarı asıl davada karşı taraftan talep edilebileceği, bu durumda da davacının isteyebileceği miktarın 49.612,70 TL olduğu” gerekçesi ile, asıl davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne, takipten önce temerrüt olmadığından işlemiş faiz talebinin ve alacak likit olmadığından inkar tazminatı talebinin reddine, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı – karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemenin taraf sıfatlarını yeterince izah edemediğini, davacının temlik alan davacı şeklinde gösterilmesi gerektiğini, hükmün ve feri alacakların da temlik alan lehine kurulması gerektiğini, mahkemenin temlik edeni sözleşme gereğince üstlendiği edimlerin gereğini yerine getirdiğini kabul ettiğine göre, malzeme bedeli üzerinden değil, sözleşme bedeli üzerinden hesaplama yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmeye göre işçilerin giderlerinin temlik edene ait olduğu, davalı …’nin bunu kabul ettiğini, bunların sözleşme bedelinden değil, ödemelerden mahsup edilmesinin hatalı olduğunu, davalı şirket yetkilisinin imzası mukabilinde davalıya 327.020,00 kg malzeme teslim edildiğini, mahkemenin teslim edilen malzemeyi 278.850,00 kg olarak kabul etmesinin doğru olmadığını, davalının ticari defterlerinde davacının 274.972,00 TL alacaklı olduğunun belirtildiğini, bu kayıtların davalı aleyhine delil olarak kabul edilmesi gerektiğini, sözleşmeye göre temlik eden … Ltd. Şti’nin merdiven yapma zorunluluğunun bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın tümden kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı – karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece asıl dava ile ilgili değerlendirmeler yapılırken matematiksel hata yapıldığını, tavzih talebinin reddedilmesinin doğru olmadığını, mahkeme kabulüne göre dahi davalı – karşı davacının 18.835,50 TL eksik ve ayıplı işler nedeni ile alacağın bulunduğunu, mahkemenin asıl kararının ve ek kararının kaldırılarak asıl davanın tümden reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali, karşı dava eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı yükleniciden temlik alan kişi, davalı iş sahibidir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- 20/05/2015 tarihli alt yüklenici sözleşmesi davalı … ile temlik eden … Ltd. Şirketi arasında imzalanmıştır. Yüklenici şirket sonrasında 15/09/2015 tarihli temlik sözleşmesi ile alacağını… Ltd. Şirketine temlik etmiştir. Mahkemece karar başlığında tarafların sıfatı doğru olarak gösterilmemiştir. Dairemizce bu husus maddi hata kabul edilerek tarafların sıfatları doğru bir şekilde gösterilmiştir.
2- Somut uyuşmazlıkta mahkemece, asıl davada itirazın iptali talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davacının icra inkar, davalının kötüniyet tazminatı talepleri ile ilgili olarak bir hüküm kurulmaması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup, Anayasa’nın 36. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan ve HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına da aykırıdır.
Hükmün kapsamı, HMK’nın 297. maddesinde açıklanmıştır. HMK’nın 297/1-c maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsaması gerektiği belirtilmiştir. Bu madde hükmünden de anlaşıldığı üzere, tarafların iddia ve savunmaları, gerekçeli kararda tek tek delilleri ile birlikte tartışılmalı ve sonuca nasıl varıldığı belirtilmelidir. Hüküm, davada ileri sürülen taleplerden sadece hükme bağlanmış olanlar açısından sonuç doğurur. İleri sürülmüş ancak hükümde tartışılmamış, hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş bir istem, reddedilmiş sayılamaz.
3- Mahkemece 27/12/ 2019 tarihinde davacı ticari defterlerinin incelenmesi için Aksaray nöbetçi asliye hukuk mahkemesine talimat yazılmış, Aksaray 5. Asliye Hukuk mahkemesi, 14/02/2020 tarihinde davacı işyerinin kapalı olduğu gerekçesiyle talimatı bila ikmal edilmiş, mahkemece bu konuda başkaca bir işlem yapılmadan, mali müşavir, inşaat mühendisi, eser sözleşmeleri konusunda uzman kişilerden bilirkişi heyeti oluşturulmak ve davalı defterleri inceletilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. Mahkemece davacı vekiline müvekkilinin uyuşmazlığa konu 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin ticari defter ve belgelerini sunmak, yahut bilirkişi incelemesine hazır bulundukları adresi bildirmek, bunların yapılmaması halinde ticari defter deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hususunda kesin süre verilmeli, ticari defterlerin sunulması halinde davacı ticari defterleri mali müşavir bilirkişiye inceletilmelidir.
4- Mahkemece, eksik ve ayıplı iş nedeniyle alacak talebinde, eksik ve ayıplı işler bedelinin bakiye iş bedeli miktarının üzerinde olan kısmının ancak karşı dava yolu ile istenebileceği, bakiye iş bedelinin altında olan kısmının mahsup savunması olarak ileri sürülmesi gerektiği, bu yapılmadan karşı dava yolu ile istenmesi halinde hukuki yarar bulunmayacağı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme götürü bedelli olup, mahkemece götürü bedelli sözleşmelerde yüklenicinin iş bedeli, iş sahibinin de eksik ve ayıplı iş savunmalarında iş bedeli hesabı ile ilgili Yargıtay kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına uygun bir inceleme yapılmamıştır. Eksik ve ayıplı işler bedelinin mahsup savunması olarak da, karşı dava yolu ile de ileri sürülmesi mümkündür. Ancak eksik ve ayıplı işler de dikkate alınmak suretiyle işin fiziki seviyesi tespit edileceği için, karşı davada tekrardan eksik ve ayıplı işler bedeline hükmedilemez. Yargıtay kapatılan 15. Hukuk dairesi bir kararında “Taraflar arasında imzalanan 12/08/2014 tarihli sözleşmede iş bedelinin TBK 480. maddesinde düzenlenen götürü bedel olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Kural olarak götürü bedelli eser sözleşmelerinde, iş bedelinin tamamı veya bir kısmı ödenmemiş ise, yüklenici işi kararlaştırılan götürü bedelle yapmak zorunda olduğundan yüklenicinin hakettiği imalât bedelinin, fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalâtların eksik ve ayıpları da dikkate alınarak işin tamamına göre fiziki oranının tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle saptanması ve bulunacak bu rakamdan kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir. Bu şekilde belirlenen iş bedeli yapılan ödemelerden az ise, iş sahibi fazla ödediği bedelin iadesini; fazla ise yüklenici ödenmeyen iş bedeli alacağının tahsilini isteyebilir. Sözleşme dışı iş kalemlerine ilişkin istemlerde ise, yapıldıkları yıl mahalli piyasa rayiç bedellerine göre hesaplama yapılarak iş bedelinin bulunması gerekir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2020/2407 Esas, 2020/3033 Karar). Ancak götürü bedelli sözleşmelerde iş bedelinin tamamı ödenmiş ise, eksik ve ayıplar nedeniyle fiziki oran kurulması gerekmez; bu durumda iş sahibi, eksik ve ayıplı işlerin giderim bedelini isteyebilir. (ÖZTÜRK, Muammer; GÖZÜTOK Zeki: Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması, 2019, s. 569)
Mahkemece inşaat mühendisi, mali mali müşavir ve eser sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişilerden yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, yukarıda anlatılan ilkelerin gözetildiği bir bilirkişi raporu alınmalı, bu bağlamda 15/09/2015 tarihli teslim ve ibra belgesi dikkate alınarak, ifaya ekli ceza mahiyetindeki cezai şart talebinin ifayı çekincesiz kabul nedeniyle istenemeyeceği gözetilmeli, eksik ve ayıplı işler gözetilmek suretiyle, işin fiziki seviyesi belirlenmeli, bu seviye götürü bedele oranlanmalı, davalı ödemeleri nazara alınmalı, davalının düzenlediği, 101.000,00 TL’lik davacı işçilerinin iaşe ve ibate giderlerine ilişkin fatura, bu konudaki sözleşme maddeleri ve bu konudaki dayanak belgeler incelenmek suretiyle davalı ödemesi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği dikkate alınmalı, böylelikle davacının asıl davada talep edebileceği bir bakiye iş bedeli olup olmadığı tespit edilmeli, bakiye iş bedeli bulunduğunun belirlenmesi halinde, asıl davada bu miktara hükmedilmeli; davacının bir alacağı bulunmayıp, davalının fazla ödemesi bulunduğunun tespit edilmesi durumunda ise karşı davada, davalının bu fazla ödemenin iadesini isteyebileceği, dikkate alınarak hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/861 Esas, 2021/445 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır