Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/892 E. 2022/929 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-4-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

ESAS NO : 2021/892
KARAR NO : 2022/929

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI : 2018/407 Esas – 2021/488 Karar

DAVACI :
ADRES :
VEKİLLERİ :
ADRES :
DAVALI :
ADRES :
VEKİLLERİ :
ADRES :
ADRES :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında ”… ” adresli güneş enerjisi paneli fabrikasının önce güneş enerjisi panelindeki dış ünite satışına ilişkin sonrasında da kauçuk izolasyon flanşlı havalandırma kanalı, santral sistemi montajı ile havalandırma projesinin yapımı için anlaşıldığını, tarafların söz konusu işlerin malzemesinin de davacı tarafından karşılanması yönünde anlaştığını, bunun üzerine davacının işe başladığını, davacı güneş enerjisi panelindeki dış ünite satışı noktasındaki işi tamamladıktan sonra karşı tarafın ücretini yatırdığını, bu hususta bir taleplerinin olmadığını, ancak izolasyon flanşlı havalandırma kanalı, santral montajı ile havalandırma projesinin yapımını tamamladıktan sonra düzenlediği faturayı davalıya gönderdiğini, davalının faturayı fahiş bularak ödemekten imtina ettiğini, davacının yaptığı işler sonucunda davalıya ait fabrika faaliyete geçtiğini, 2400 m2 fabrikanın malzeme/imalat/montaj işçiliği ile birebir ilgilenen davacının hak ettiği ücretin tarafına ödenmediğini, Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/12 D.iş dosyasına kayden yapılan işlere, malzeme ve montaja ilişkin delil tespiti yaptırıIdığı, Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesi 23.03.2018 tarihinde mahallinde keşif yapıldığnı, mahkemece yapılan keşif sonucunda davacının yaptığı işin tespit edildiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yüksek Fen Kurulu Başkanlığı 2017 yıl. İnşaat ve Tesisat Bîrim Fiyatlarına göre 292.692,40.-TL (KDV hariç) alacağı olduğunun net bir şekilde ortaya çıktığını, iş bu kapsamda davacının, yapmış olduğu işler karşılığı talep ettiği bedelin oldukça makul olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle davacının … San ve Tic. A.Ş. tarafına düzenlemiş olduğu fatura ile sabit KDV dahil 95.370,00.-TL alacak bedelinin fatura gönderim tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacıya ödenmesi için dava açılması zarureti doğduğunu, hak arama hürriyetinin ve mahkeme ilamının etkisinin imkansız kılınmasının önüne geçmemek adına davacının alacağının tahsili için gerekli tedbirlerin alınmasının elzem olduğunu, davacının sözleşme nedeniyle uğramış olduğu zararlar ile maddi-manevi tazminat taleplerinin saklı tutulduğunu, yargılamanın ivedi şekilde yapılması ve davacının haklı alacağının tahsilinin gecikmemesi adına bu husustaki talepler için daha sonra yargıya başvurulacağı belirtilerek, davanın kabulüne, davalı yanın sözleşmeye aykırı tutumu nedeniyle oluşan zarardan ötürü davacı alacağının temini ve mahkeme kararının etkisinin muhafazası bakımından tensip ile birlikte bakiye fatura bedeli tutarında 95.370 TL tedbir talebinin kabulüne, … A.Ş. Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacı alacağını karşılar ölçüde davalı banka hesaplarına teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 10,000,00 TL bedelin fatura gönderim tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacıya ödenmesine, delil tespiti için sarf edilmiş bulunan 937,80 TL’ nin de yargılama gideri olarak kabulü ile taraflarına iadesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davacı tarafından davalıya gönderilen 95.370,00 TL bedelli faturaya davalı tarafından itiraz edildiğini, faturanın iade edildiğini, davacının yapılan işlerin malzemesinin de davacı tarafından karşılanmak üzere anlaşıldığı yönündeki iddiasının asılsız olduğunu, yapılan işlerin malzemesinin davalı tarafından satın alındığını, bedelin ödendiğini, gönderilen fatura içeriğinin gerçeği yansıtmadığını, davalının davacıya hiçbir borcunun olmadığını, davacının dış ünite grupları için davacıya sadece makinelerin satışını yaptığını, bunların montajını ise, davalının başkasına yaptırdığını, ücretinin de ödendiği, bu hususun da davacının kabulünde olduğunu, davacı davalı ile arasındaki anlaşmaya istinaden aşağıda belirtilen işleri ve belirtilen birim fiyatları üzerinden yapmayı kabul ettiğini, buna göre kendisine ödeme yapıldığını, havalandırma kanalı imalat için davalı tarafından yapılan metrekare toplamı 1.781,90 m2 olup, metrekare birim fiyatı 38,00 TL olarak imalatının yapılmasında anlaşıldığını, malzeme davalı tarafından alındığını, davacı ise imalatını ve montajını yaptığını, havalandırma kanal montajının montaj malzemesi de davalı tarafından alındığını, montaj için metre kare fiyatı 12 TL’den anlaşıldığı, İzolasyon yapımı işçiliği için, montaj dahil bütün malzemeler davalı tarafından satın alındığını, davacının sadece yapıştırma işini yaptığı malzeme bedelinin ödendiğine dair dekontun sunulduğunu, davacı tarafından izolasyon yapılan alan 1.160,60 m2 olup işçilik metrekare 8,00 TL’ den anlaşılarak ödeme yapıldığını, Klima Santral Montajı iş için ise grubu 2.000,00 TL olmak üzere iki grup için 4.000,00 TL ödeme yapıldığını, belirtilen metrekarelerin mühendisler tarafından ölçümleri yapıldığını, metraj cetvellerinin ekte dosyaya sunulduğu, davacı taraf her ne kadar taraflar arasındaki ticari ilişkide malzemelerin kendisi tarafından alınarak işin yapılması için anlaşıldığını iddia etmiş ise de kullanılan tüm malzemeleri davalının aldığını, faturalarının mevcut olduğunu, faturaların dosyaya sunulduğunu, davacının montaj işçiliğinden başka işi olmadığını, yargılama aşamasında yapılacak inceleme ile bu hususun tespit edileceğini, davacının dosyaya sunduğu değişik iş dosyasındaki soyut beyanlarla tanzim edilen bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, hiçbir somut ölçüm ya da inceleme yapılmadığını, bu hususun davacı tarafından talep edilen bedel ile bilirkişi tarafından hesaplanan bedel arasındaki bariz farktan anlaşıldığını, delil tespiti masrafının da davalıdan talep edilemeyeceğini, davacıya bir borçlarının olmadığını, yapılan ödemelerin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, yargılamada davacıya herhangi borcun bulunmadığını savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı, davasında faturalara dayanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.05.2019 tarih ve 2017/19-823 Esas, 2019/553 E. Sayılı kararında ” faturayı alan kişi 8 gün içinde faturaya itiraz etmezse, faturanın dayandığı temel borç ilişkisinin bulunmadığının faturayı alan kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. Ancak, faturayı alan kişi, öngörülen süre içinde faturaya ve bununla birlikte temel borç ilişkisine de itiraz ederse, genel hükümler çerçevesinde ispat yükü faturayı düzenleyen tacire ait olacaktır.” şeklinde karar verilmiştir.
Taraflar arasında … adresinde güneş enerjisi paneli fabrikasının güneş enerjisi panelindeki dış ünite satışı, kauçuk izolasyon, flanşlı havalandırma kanalı, santral sistemi montajı ile havalandırma projesinin yapımı konusunda anlaşılmıştır.
Davalı tarafından yapılan imalatlara ilişkin 11.2017 ve 02.2018 tarihlerini kapsar muhtelif tutarlarda fatura tanzim edilerek davalı temsilcilerine teslim edildiği anlaşılmıştır. Fatura içerikleri bu haliyle kesinleşmiştir.
Alacak tutarlarının yerinde olup olmadığına dair bilirkişiden rapor tanzimi istenilmiş, 30/09/2019 tarihli bilirkişi raporundan özetle, Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu; Davalının ticari defter ve belgelerine göre davacıdan 170.999,20-TL alacağının bulunduğu, Davacının ticari defter ve belgelerine göre davalıdan 95.370,00-TL alacağının bulunduğu, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde borç/alacak tutarı noktasında ortaya çıkan farklılığın nedeninin davacı tarafından 2017 yılında düzenlenen bir adet satış faturasının her iki tarafın ticari defterlerine kaydedilmesine karşın davacının 2018 yılında düzenlediği bir adet satış faturasının yalnızca davacı tarafından yasal defterlere kaydedilmesi ve davalı tarafından alınmaması ve/veya ticari defterlere kaydedilmemesi olduğu, Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/12 D.İş dosyasına kayden Makine Mühendisi … tarafından hazırlanan 11.04.2018 tarihli Bilirkişi Raporunda, güneş enerjisi portalındaki dış ünite satışını, kauçuk izolasyon, flanşlı havalandırma kanalı santral sistemi montajı ve havalandırma projesi yapımı işlerinin yapıldığının tespit edildiği, taraflar arasında sözlü olarak akdedilen sözleşme gereği işin yapıldığı yılın (2017 yılı) TC Çevre ve -Şehircilik Bakanlığı Yüksek Fen Kurulu Başkanlığı 2017 yılı inşaat ve tesisat birim fiyatları’na göre tutarı 292.692,40.-TL olduğunun tespit edildiği, İmalatçı firmanın 01.02.2018 tarihli faturasına göre 225.740,00.-TL olduğu, heyetimiz tarafından, imalatçı tarafından 01.02.2018 tarihli faturaya göre talep edilen 225.740,00.-TL bedelin makul bulunduğu, buna göre, davacının davalıdan 95.370,00-TL alacağının olduğunun tespit edildiği, iş bu bedele dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği, ” şeklinde kanaat bildirmiştir.
Bilirkişilerden alınan ek rapordan özetle, kök raporda bir değişiklik olmadığı kanaatine varıldığını beyan etmişlerdir.
Davacı vekilinin 11/11/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçemizde 10.000,00-TL olarak belirttiğimiz alacak talebimizi 85.370,00-TL artırarak 95.370,00-TL’ye çıkarıyor, işbu alacağa faturanın gönderim tarihi olan 21.03.2018 tarihinden itibaren ticari faiz işletilerek davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu işlere ilişkin davacı vekili tarafından Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesi’nden 2018/12 D.iş numarası ile tespit yapılmıştır. Bu dosyadan 929,60.TL masraf yapılmıştır. Bu masraf da yargılama giderlerine eklenmiştir. Tespit dosyası ile mahkememiz dosyasından alınan bilirkişi raporları arasında herhangi bir çelişki bulunmamaktadır. Bu nedenle dosyamıza sunulan bilirkişi raporları hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar verilmiştir. “
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı yüklenicinin fatura düzenleyerek göndermesinin alacaklı olduğunu göstermeyeceğini, sözleşmeye uygun olarak iş yaptığını ispat etmesi gerektiğini, davacının sadece kendi ticari defterlerindeki alacak kaydı ile alacak da talep edemeyeceğini, bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığını, tespit raporu dışında bir belirleme yapmadığını, tespit raporuna da davalının itiraz ettiğini, keşif yapılmadan karar verilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı tarafça istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- Adil yargılanma hakkı, Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere, 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK’nın 297. maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK’nın 298/2. maddesinde ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur. HGK’nın 24/02/2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlerle ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve İstinafın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Öte yandan, bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. Zira taraflar ancak gerekçe sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi Yargıtay denetimi de ancak kararın gerekçe içermesi halinde mümkün olacaktır.
Bu genel açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, gerekçeli kararda iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti belirtilmiş ise de; deliller tartışılmamış, red ve kabul sebepleri, sabit görülen vakıalar ve bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep gösterilmemiş, sadece bilirkişi raporu özeti yazılmış olup, söz konusu karar somut bir gerekçe içermemektedir.
2- Davacı iki adet faturaya dayalı olarak alacak talep etmektedir. Mahkeme mali müşavir bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmiştir. Bilirkişi tarafların ticari defterlerini inceleyerek bir kanaat belirtmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 21. maddesi gereğince, ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Yine aynı maddenin 2. fıkrası gereğince, bir fatura alan kişi, aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Bu madde içeriği dikkate alındığında, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdî bir ilişkinin bulunması zorunludur. Ancak akdî ilişki bulunan taraflar arasında fatura düzenlenmesi halinde 8 gün yasal süre içerisinde itiraz edilmemeye ait sonuçların bağlanması mümkündür. Yine bu maddeden çıkarılacak ikinci sonuç ise, sözleşme ilişkisi bulunan tacirler arasında düzenlenen fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için faturayı düzenleyen kişinin ticari işletmesi icabı mal satmış, imâl etmiş veya bir iş görmüş tacir olması gerekir. TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 Esas 2011/608 Karar sayılı ilamı). Davacı tarafından fatura kesilerek davalıya gönderilmesi ve davalı tarafından 8 gün içerisinde itiraz edilmemesi ve davalı tarafından sözleşme ilişkisinin kabul edilmesi, faturada yer alan verilerin doğru olduğu yönünden davacı lehine bir karine oluşturur. Ancak bu karine, fatura verilmesine sebep olan edimin ifa edildiğinin kabulü sonucunu doğurmaz. Bu karinenin aksi her zaman ispat edilebilir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar çerçevesinde somut uyuşmazlık irdelendiğinde, ihtilaf 01/12/2018 tarihli 009516 numaralı ve 266.300,00 TL bedelli faturadan kaynaklanmaktadır. Bu durumda davacı yüklenicinin işi yapıp teslim ettiğini, davalı iş sahibinin de iş bedelini ödediğini ispat etmesi gerekecektir. Eser sözleşmesinde genel kural malzemenin yüklenici tarafından temin edilmesidir. Bunun aksinin iddia edilmesi durumunda bu husustaki iddianın ispatı gerekir. Olayda davalı iş sahibi malzemeyi kendisinin temin ettiğini yazılı delilleri ile ispat edememiştir. Bu nedenle malzemeleri yüklenicinin temin ettiği kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır. Diğer yandan tespit dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporunda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı birim fiyatları dikkate alınarak hesaplama yapıldığı görülmektedir. İş bedelinin işin yapıldığı 2017 yılı mahalli serbest piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekir. Mahkemece yapılması gereken, makine mühendisi ve eser sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişiden oluşturulacak heyetten az evvel anlatılan hususların gözetildiği bilirkişi raporu almak, bu bağlamda yüklenicinin hak ettiği iş bedelini anlatılan şekilde belirletip, bu miktardan iş sahibinin ödemeleri düşülmek suretiyle, davacının bakiye iş bedeli alacağını tespit etmek ve hasıl olacak sonuç doğrultusunda hüküm kurmaktan ibarettir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/407 Esas, 2021/488 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır