Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/844 E. 2021/1145 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız) (HMK. 353/1-a-3-6 Maddesi Uyarınca
Kararın Kaldırılarak Gönderilmesine)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İSTİNAF KARARI

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (EserSözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 06/12/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat İstemine ilişkin davada mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili;13.02.2020 tarihinde “…..” adresindeki fabrikada meydana gelen yangın sonucu davacıya ait fabrikada, davalı … firması tarafından tedarik edilen malzemelerle montajı ve kurulumunun yapıldığını, … … çıkan yangın nedeniyle meydana gelen hasardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk sürecinde anlaşma sağlanamadığını, davacı ile davalı … firması arasında imzalanan eser sözleşmesi gereğince, davalı tarafından tedarik edilen ve montajı yapılan malzemeler ile davacıya ait fabrika çatısına … enerji santrali kurulduğunu, … enerji santralinin kurulumundan sonra 13.02.2020 tarihinde yangın olayı meydana geldiğini, yangının meydana gelmesinin ardından, davalı …, ürünü imal eden, üreten davalı … ve ürünü …’den satın alan ithalatçı firma, distribütör davalı … ….’ye davacının zararının karşılanması için ihtar çekildiğini, yangının çıkış nedeninin ve hasar bedelinin tespiti için Sulh Hukuk Mahkemesi aracılığıyla bilirkişi raporu alındığını, davacı şirketin poliçesi kapsamında ödeme talebi üzerine sigorta şirketi tarafından eksper raporu ve uzman raporu alındığını, yangında, fabrika/işyerinde bulunan şirkete ait hammadde, bitmiş mamul, yarı mamul mallar, stoklar, makine ve teçhizat ile diğer malzemelerin yanarak kullanılamaz hale geldiğini, şirketin uğradığı tüm zararın davalı … yönünden temerrüt tarihi 27.02.2020’den diğer davalılar … …. ve … yönünden ise olay tarihi 13.02.2020’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilsen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …… Vekili; davalı ile davacı arasında dava konusu invertere veya sair herhangi bir ürün satımına, hizmet sunumuna ilişkin herhangi bir sözleşmesel ya da kanuni ilişki bulunmadığını, davacının dava konusu taleplerini neye dayanarak, talep ettiğinin anlaşılamadığını, davanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri’nde açılması gerektiğini, yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki menfaat bulunmadığını, dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davalının inverterlerin üreticisi olmadığını, davalının böyle bir ürünün üretimini yapmadığını, davacının neye, hangi bilgiye, hangi veriye, hangi belgeye dayalı olarak, davalının üretici olduğunu iddia ettiğinin anlaşılamadığını, davacının iddialarının tamamen dayanaksız ve gerçek dışı olduğunu, davacının davalıya herhangi bir sipariş vermediğini, davalıdan inverter satın almadığını, davacı ile davalı arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığını, davanın esasına girilmeden davalı yönünden husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının zamanaşımı süresi dolduktan sonra dava açtığını, bu sebeple de reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …. Vekili; davanın, ancak kısmi dava olarak açılması mümkün olduğunu, davanın kısmi dava olarak açılması kabul edilse dahi, yargılama basit usulde yürütülemeyeceğini, davacının …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin… D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını ve hasar bedelini 12.860.390,07-TL olarak tespit ettirdiğini, davanın gerçek değerinin belirli olması ve bu değerin 500.000-TL’nin üzerinde bulunmasına bağlı olarak, davanın heyetçe yürütülmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerektiğini, dava şartları yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davalı şirketin davacı ile herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davalının inverterleri….. satan şirket konumunda olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari satımdan kaynaklanan bir ilişki mevcut olduğunu,…. ile davacı ….. arasında eser sözleşmesi mevcut olduğunu, davalı şirketin bu sözleşmenin tarafı olmadığını, bu sözleşme kapsamında yaptığı herhangi bir iş bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. Vekili; dava dilekçesini ve iddiaları kabul etmediklerini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını belirterek davaya itiraz ettiklerini ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacının davasına dayanak gösterdiği Akyurt Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …..sayılı raporlarının aleyhlerine delil olma vasfı bulunmadığını, yangın inverteri hatalı üretilmiş olmasından kaynaklandı ise söz konusu inverteri Türkiye’de satan davalı … … ve ürünü üreten diğer davalı … firması olarak bilindiğini ve tespit edildiğini, yalnızca montajı yapan davalı şirketin ayıplı imal edilen üründen sorumlu olmasının mümkün olmadığını, üretici ve satıcı tespit edilemese ya da davalının ürünü kimden tedarik ettiğini ortaya koyamasaydı davalıya karşı dava açabileceğini, bu nedenle husumet itirazında bulunduğunu ve davanın davalı açısından reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ürünlerin eksiksiz, sağlam ve sözleşmeye uygun haliyle teslim edildiğini, davacı yanca da teslim alındığını, devreye alımdan sonra 1,5 yıl boyunca sorunsuz çalıştığını, davacı yanın yaptırdığı tespit raporunda işçilikle alakalı yangına sebep olabilecek bir tespit yapılmadığını, invertör güç ve dizilimlerinin projeye uygun olduğunu, sahanın vaziyet planına uygun olduğunu, montajla ilgili bir hata mevcut olmadığını, davacı yanın tüm iddialarını ispatla mükellef olduğunu, davalı ile zarar arasında illiyet bağı bulunduğunu, davalının kusurunu, zararının miktarını kesin delillerle ispatlamak zorunda olduğunu, davanın öncelikle usulden reddini, davacının talebine göre taraf sıfatı bulunmayan davalı açısından davanın husumetten reddini, illiyet bağı, kusur durumu ve diğer itirazları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Davanın,13.02.2020 tarihinde davacı şirkete ait fabrikada meydana gelen yangın sebebiyle meydana gelen maddi tazminat ve kar kaybına ilişkin belirsiz alacak davası olduğu, uyuşmazlığın meydana gelen yangındaki kusur durumu, tazminat ve kar kaybı bedeli olduğu, uyuşmazlığın davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı hususlarında toplandığı, 6100 sayılı HMK’nın 107/1. Maddesinde; “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmü yer aldığı, Somut olayda, dosya arasına alınan Akyurt Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ait…… İş ve … D. İş. Sayılı dosyalarında fabrikada meydana gelen yangın sebebiyle yangın tespit ve hasar tespit raporunun alındığı, ekspertiz raporunun alındığı, davacı tarafın tacir olduğu ve diğer bilgi ve belgelerden dava tarihi itibariyle oluşan zararın ve kar kaybının davacı tarafça belirlenebilir ve tespit edilebilir olduğu göz önüne alındığında, davacı tarafın belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, HMK’nın 114(1)(h) maddesi kapsamında hukuki yararın dava şartı olup, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay içtihatları ve HMK’nın açık düzenlemesi gereği söz konusu davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceğini, dava açılmadan önce delil tespiti yaptırma yoluna gidilmiş olmasının dava konusu miktarı belirli hale getirdiği şeklinde yorumlamanın kanunun amacına aykırı olduğunu, kaldı ki davalıların alınan bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, itiraz ettiklerini, bu nedenle müvekkilinin zararının tam ve kesin olarak belirlendiğinin kabulünün mümkün olmayacağını, eksper raporunun dava dışı sigorta şirketi tarafından hazırlanmış olup müvekkili ile mutabık kalınamadığını, hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini, dosyada kar kaybı yönünden herhangi bir tespit, rapor ve belirleme mevcut olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı kanaatinin oluşması halinde ise; davanın kısmi dava olarak devamı gerektiğini, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 107/1. maddesinde; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir hükmüne yer verilmiştir.
Davacının dava dilekçesinde açıkladığı olaylar ve talepleri dikkate alındığında; davacının dava tarihi itibarıyla alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumdadır. Bu nedenle, davacının dava dilekçesinde alacağını belirsiz alacak davası olarak belirtmesi mahkemeyi bağlayıcı nitelikte değildir. Sorun, davacının alacağını tam ve kesin olarak belirleyebilecek bir durumda olması halinde alacağının tahsili için kısmi dava açmasının mümkün olup olmadığında toplanmaktadır. Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (örneğin eser sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 17.10.2012 gün, 2012/9-838 Esas 715 Karar sayılı ilâmı, Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, s.286; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, s.320).
Kısmi dava, 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında “Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” hükmüne 6644 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle yürürlükten kaldırılan ancak dava tarihinde yürürlükte olan 2. fıkrasında ise; “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, kısmi dava açılabilmesi için; talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olması ve talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmalı bulunması veya açıkça belirli olmaması gerekir. Şayet, talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise, kısmi dava açılamayacaktır. Diğer bir anlatımla; talep konusunun miktarı taraflar arasında “tartışmasız” ise veya taraflar arasında miktar veya parasal tutar bakımından bir tartışma olmakla beraber, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın, objektif olarak talep konusunun miktarı herkesçe anlaşılabilecek şekilde “belirli” ise, o talep sonucunun sadece bir kısmı dava edilemez. Bu gibi hallerde, kısmi davanın yasaklanmasının sebebi, davacının kısmi dava açmakta hukuki yarar bulunmadığının kabul edilmesidir. Davacının alacağını, küçük parçalara bölüp her biri için ayrı ayrı dava açmasında hukuki yarar değil; aksine, dava hakkının kötüye kullanılması söz konusudur (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11.Bası,s.319-320).
Talep konusu açıkça taraflar arasında tartışmalıysa ya da açıkça belirli değilse açılan bir kısmi davada davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Açılmış olan bir kısmi

davada alacağın taraflar arasında tartışmalı olup olmadığı ya da açıkça belirli olup olmadığı davalı tarafın davaya vereceği cevapla anlaşılabilir. Nihayet hakim, ön inceleme aşamasında bu hususu tespit edebilir. Şayet, davalı davaya cevabında alacağı tartışmalı hale getirmişse artık, açılmış olan kısmi davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmeyip,işin esası hakkında hüküm kurulması gerekir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11.bası,s.320-321). (Yargıtay 15. HD 2018/3225 E- 2019/270 K; 2014/5507 E-2015/899 K; 2017/59 Esas-2017/1232 K)
Somut olayda da; davacı tarafından, davacıya ait fabrikada bulunan ve davalı yüklenici şirket tarafından kurulan … enerji sisteminde çıkan yangın nedeniyle meydana gelen hasar ve kar kaybının, davalı yüklenici ve diğer davalılardan tahsili talep edilmiştir. Davalıların cevap dilekçelerin içeriği dikkate alındığında, davacının tazminat talebinin taraflar arasında tartışmalı hale geldiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalarda dikkate alındığında davacının dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan usul hükümleri gözetildiğinde kısmi dava açmakta hukuki yararının olmadığından söz edilemez, bu sebeple mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 109/1 maddesi gereği davanın esasına girilip sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/09/2021 Tarih ve … Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5- Davacı tarafça ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….