Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/840 E. 2021/1088 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
… (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2020
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/11/2021
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 29/09/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki kapsamında müvekkilinin davalı şirkete takip konusu fatura içeriğinde de belirtilen sac büküm işini yaptığını, söz konusu faturanın davalı şirkete e-arşiv fatura sistemi üzerinden kesilerek iletildiğini ancak 6.098,24 TL tutarındaki fatura alacağının davalı tarafından müvekkiline haksız ve kötü niyetli olarak ödenmediğini, müvekkili tarafından bu alacağın tahsili amacıyla Ankara Batı İcra Müdürlüğü nezdinde …. Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borcun tamamına ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle icra takibinin durdurulduğunu beyan ederek, davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa reeskont avans faizi uygulanması suretiyle takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle müvekkili lehine takip tutarının % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından, dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen, cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarih …Karar numaralı kararında özetle; dava, ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Öncelikle çözüme kavuşturulması gereken mesele, davacının tacir, eldeki davanın ise ticari dava olup olmadığının tespiti ve buna bağlı olarak davaya bakma görevinin mahkememize ait olup olmadığıdır.
Ankara …. verilen cevabi yazılarda; davacının ticaret sicilinde kaydı bulunmadığı, 2017, 2018, 2019 ve 2020 dönemlerinde ikinci sınıf tüccar sıfatıyla işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği görülmüştür.
30/06/2012 tarihli … Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6335 sayılı kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik yapılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Göreve ilişkin kurallar, dava şartıdır. (HMK m.114/1-c) Mahkeme, dava şartlarının yerinde olup olmadığını yargılamanın her aşamasında gözetir. Bu nedenle somut uyuşmazlıkta mahkememizin görevli olup olmadığı hususu re’sen değerlendirilmiştir.
Asliye ticaret mahkemelerinin görevi kapsamına giren ticari davaların neler olduğu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre:
a-TTK 4/1 maddesinde altı bent halinde sayılan hususlardan doğan davalar,
b-Özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar, (Kooperatifler Kanunu madde 99 gibi)
c-Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava sayılır ve asliye ticaret mahkemesinin görev sahasına girer.
Eldeki davada; davacı taraf, davalı şirkete sac büküm işi yaptığını ve faturasını kestiğini, davalı tarafça fatura bedelinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlattıkları icra takibine de davalının haksız yere itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu belirterek davalının itirazının iptalini talep etmektedir. … … Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan yazı cevabında da belirtildiği üzere davacının, işletme hesabı esasına tabi vergi mükellefi olan esnaf olduğu, bir başka deyişle tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca dava, mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Bu bağlamda, somut uyuşmazlığa bakma görevi Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemeleri’ne aittir. 6100 sayılı HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu dikkate alınarak, davanın usulden reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 20/02/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirttikleri hususları aynen tekrar ettiklerini, mahkemece ön inceleme duruşmasında davanın ticari dava niteliğinde bulunmadığı gerekçesiyle davayı görmeye asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek görev dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verdiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı müvekkilinin ticaretle uğraşan gerçek kişi olmakla birlikte yapılan işin de ticari iş niteliğinde olduğunu, bu konudaki Yargıtay’ın emsal içtihatlarını dosyaya sunduklarını, tüm beyan ve itirazları dikkate alınarak ve bu davanın açıkça ticari nitelikte olduğu da gözetilerek istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davayı görmeye Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi mahiyetindeki, sac büküm işinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacıyla davalı hakkında yapılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Mahkemece davalı iş sahibi şirket tacir ise de; davacının işletme hesabı esasına göre defter tutan esnaf niteliğinde olduğu, tacir olmadığı, bu sebeple davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği ve davayı görmeye bu sebeple asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek görev dava şartı eksikliği sebebiyle davanın usulden reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 29/09/2020 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
Davalı şirketin, uyuşmazlık konusunu oluşturan sac büküm işini yürüttüğü ticari faaliyeti sebebiyle yapmış olduğu ve tacir olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık, davacının tacir olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Kimlerin tacir sayıldığı konusunda 6102 sayılı TTK’nın 11 ve devamı maddesi hükümlerine göre değerlendirme yapılmalıdır. Buna göre ve mahkemece de yapılan araştırma sonucunda davacının işletme hesabı esasına tabi vergi mükellefi olup, esnaf niteliğine haiz olduğu ve tacir olmadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı … tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1 maddesi hükmünce, davayı ticari dava saymak ve Asliye Ticaret Mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup, aynı kanunun, 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan, HMK’nın 1/(1) maddesindeki düzenleme uyarınca, göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup taraflarca görev hususu ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen görev hususunun gözetilip davada “Asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle” davanın görev dava şartının yokluğu nedeniyle mahkemece de aynı gerekçelerle davanın usulden reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasa hükümlerine aykırı bir durum görülmediğinden davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2020 tarihli….Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….