Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/833 E. 2021/1018 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2021
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada, mahkemece davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasında iki adet satım sözleşmesine imzalandığını, bu sözleşmelerin konusunun … Direklerinin satış ve tesliminin davalı şirket tarafından gerçekleştirilmesi ve buna karşılık olarak da sözleşmede yer alan bedelin davacı şirket tarafından davalı tarafa ödenmesi olduğunu, tadil sözleşmesi ile birlikte, A sözleşmesinde yer alan 3498,80 tonluk teslim miktarı….. teslim miktarı ise 3388,63 tona çıkarıldığını, nitekim tadil sözleşmesinde yer alan nihai miktarlar uyarınca 9.593.010 USD tutarındaki satış bedeli taraflar arasında sözleşemelere uygun olarak davacı şirket tarafından davalı şirkete ödendiğini, tarafların 09/07/2011 tarihli tadil sözleşmesi ile nihai ürün miktarı ve ödenecek tutarı belirlemesinden sonra davalı şirket tarafından sözleşme konusu ürünlerin sevkiyatı gerçekleştirildiğini. davacının yurtdışı menşeili olması sebebiyle sözleşmeye konu ürünler hem Türkiye Cumhuriyeti gümrüğünde hem de …. ….. ayrı ayrı ölçüme tabi tutulduğunu, yapılan ölçümler neticesinde davalı şirketin gönderdiği ürünlerin ağırlığı ile taraflar arasında imzalanan tadil sözleşmesinde belirtilen ağırlık arasında sözleşmeye aykırılık teşkil eden ciddi farklılıklar bulunduğunu, buna göre Türkiye Cumhuriyeti gümrüğünde yapılan ölçümde davalının B sözleşmesi kapsamında toplam 132.13 ton eksik ürün gönderildiğinin tespit edildiğini, eksik gönderilen 132.13 ton ürünün toplam değeri ise 132.13 ton x 1354 USD olmak üzere toplam 178.904,02 USD olduğunu, …. … nezdinde yapılan ölçümlerde davalı tarafından gönderilen ürünlerin tadil anlaşması ile nihai olarak belirlenen miktarlardan 254,4 ton daha az olduğunun anlaşıldığını, Azerbaycan gümrük ölçümlerine göre eksik gönderilen 254,4 ton ürünün toplam değeri ise 254,4 ton x 1354 USD olmak üzere toplam 344.457,60 USD olduğunu, buna karşılık davalı tarafça sözleşme ile miktarı açıkça kararlaştırılan ürünlerin sözleşmeye aykırı bir biçimde eksik gönderilmesi itibariyle davacı fazla ödediği tutarı davalıdan talep edebileceği konusunda bir tereddüt bulunmadığını savunarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında davalının sözleşmeye aykırı olarak davacıya eksik ürün teslim etmesinden kaynaklanan 178.904,02 USD alacağın temerrüt tarihi olan 28/12/2018 tarihinden itibaren devlet bankalarının dolar cinsinden dövize uyguladıkları 1 yıllık mevduata dair en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuru üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; her ne kadar dava dilekçesinde taraflar arasındaki 2 adet sözleşme ve 1 ek sözleşme satış sözleşmesi olarak tanımlanmakta ise de dava konusu sözleşmeler satış değil eser sözleşmesi olduğunu, davalı şirket tarafından icra edilen ticari faaliyet, (mağazada sergilenen, katalogdan seçilen, vb.) hazır bir ürünün alıcıya satılarak teslim edilmesi olmadığını, davalı şirket müşterileri tarafından direğin kullanılacağı ülkedeki yetkili kurumlar tarafından belirlenen standartlar enerji nakil hattının geçeceği arazi, taşıyacağı enerji yükü, rüzgar, buz ve deprem yükü gibi özellikler dikkate alınarak (direğin tipi, boyu, eni, konsol sayısı, uzunluğu, ayak boyu, vb.) verilen siparişe göre (her bir sipariş için ayrı ayrı) dizayn ederek imalat kartlarını hazırlamakta bu siparişe uygun (çelik, köşebent, vb.) hammaddeyi tedarik etmekte ve imalatı yaparak müşterisine teslim etmekte olduğunu, bu proses hazır bir ürünün satışına ilişkin olmadığını tamamen yeni bir ürün meydana getirmek üzerine kurulu olduğundan eser niteliğinde olduğunu, diğer yandan imalatı yapılan direklere ilişkin projeler davacı … tarafından davalı şirkete verildiğini ve bu projelere göre imalat yapıldığını, davacı ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında imal edilen direkler, Türkiye’de bulunmayan ülkemizdeki enerji nakil hatlarında kullanılmayan standart olarak üretimi yapılmayan özel direkler olduğunu, taraflar arasında imzalanan 2 sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından imal edilerek davacıya teslim edilecek direk adetleri 220 adet ⊓330-2 tipi, 98 adet ⊓330-2+5 tipi, 205 adet ⊓330-2 tipi ve 87 adet ⊓330-2+5 tipi direk olarak kararlaştırıldığını, direkler kararlaştırılan tam sayıda teslim edilmiş olduğunu, direklerin ağırlığı niceliğe değil direğin niteliğine ilişkin bir husus olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen talepler zamanaşımına uğradığını, davacı yasada düzenlenen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğundan eseri kabul etmediğini, davalı şirket tarafından bu 610 adet direğin tamamı davacı tarafından verilen projeye uygun şekilde eksiksiz olarak davacıya teslim edilmiş ve davacı tarafından hiç bir itiraz ileri sürülmeksizin tamamı teslim alınarak sözleşme kapsamında atıf yapılan … projesinde kullanıldığını, davanın tarafları açısından ise sabit ve geçerli ölçüm istasyonu Şara kantarı olduğunu, nitekim davacı şirket, Şara kantarında yapılan tartı işlemlerine katılma gereği bile görmediğini, burada ortaya çıkan değerlere itiraz etmediğini, davacının sonradan eksik ağırlıktan bahisle bedel iadesi talep etmesi tamamen kötü niyetli olduğunu, tacir sıfatına sahip olan davacı şirket direkler kendisine teslim edildikten sonra da yetkili bir makamdan direklerin ağırlığını tespit ettirmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı ile davalı arasında 19.04.2011 tarihinde iki ayrı sözleşme ve 09.07.2011 tarihli tadil sözleşmesi imzalanarak toplam 610 adet enerji hattı demir direğin davalı tarafından imalatı ile davalıya teslimi hususunda anlaşmaya varıldığı sözleşmelerde bedelin direk ağırlığı esasına göre birim fiyat olarak kararlaştırıldığı, davacı tarafça enerji nakit hattı direkleri ağırlıklarının sözleşmede kararlaştırılan ağırlıkta olmadığı, davalının eksik ifada bulunduğu iddia edilmiş olup öncelikle sözleşmelerin niteliğinin ne olduğu hususu belirlenmelidir. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ve ek rapor içeriğinde belirtildiği üzere sözleşmelerin 2.2 maddesinde sözleşme konusu “…. destekleri üretimi galvanizlenmesi ” şeklinde belirtilerek davacının sözleşmelerde üretici olarak anıldığı, sözleşmelerin 5. maddesinde üreticinin teçhiz edilecek tüm malları yeni olarak üretmeyi taahhüt ettiği, 4.2.6 maddede ise üretim kusurları nedeniyle 1 yıl garanti süresinin ön görüldüğü anlaşılmakla davalı yanın asli ediminin üretim olarak ön görülmesi karşısında ve keza söz konusu direklerin Türkiye’de kullanılmayan Azerbaycan’da mevcut 220 kv gerilimlere uygun şekilde özel olarak imal edilen demir direkler olduğu bilirkişilerce ifade edildiğinden taraflar arasında düzenlenen her iki sözleşmenin eser sözleşme niteliğinde olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 147/6 maddesi uyarınca eksik işler nedeniyle açılacak dava 5 yıllık zaman aşımı süresine tabii olup bu zaman aşımı süresi sözleşmeni ifa ile sonuçlandığı tarihten itibaren başlayacaktır. Sözleşmelerin 2.2 maddesi kapsamında … Gümrük Müdürlüğü belgelerine göre İskenderun limanında son teslimatın 04.12.2011 tarihinde yapılmış olduğu tespit edilmekle işbu davanın açıldığı 04.11.2019 tarihi itibariyle 5 yıllık zaman aşımı süresinin geçmiş olduğu, zaman aşımı süresinin durması ve kesilmesini gerektiren bir halin varlığı da ileri sürülmediğinden davalı yanın süresinde yapılan zamanaşımı def’inin kabulünün icap ettiği” gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi satış sözleşmesi olduğunu, söz konusu direkleri davacı şirketin başka firmalardan satın alıp davalıya sattığını bu nedenle, satım sözleşmesine ilişkin 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, zamanaşımı süresinin dolmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu, üretilen malların 04/12/2011 tarihi itibariyle teslimatlarının tamamlandığı, TBK 147/6 maddesinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır