Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/81 E. 2022/1241 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/81 Esas
KARAR NO : 2022/1241 (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
( Karın Kaldırılarak Yeniden Hüküm Kurulması 353/1-b-2)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2020
NUMARASI : 2018/943 Esas-2020/680 Karar

DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI :… …
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Rucuen Tazminat
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/01/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan rucuen tazminat davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 16/01/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurum ile davalı arasında … Hava Alanı ILS Altyapı Çevre Güvenlik Yolu Çevre Emniyet Tel Örgüsü Çevre Aydınlatma Sistemi Yapım işi için ihale yoluyla sözleşme imzalandığını, davalı şirketin, imalat esnasında … tarafından tarımsal faaliyette bulunulan arazideki tarım ürünleri ve sulama tesisatına zarar verdiğini, dava dışı … tarafından … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/135 Esas sayılı dosyası ile zararın tazmini için dava açıldığını, mahkemenin 2013/194 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne, davalı şirket yönünden ise sıfat yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verildiğini, dava dışı …’a tazminat ödenmek zorunda kalındığını, müvekkili kurum ile davalı arasındaki sözleşme hükümleri gereği zararın rücuen tazmini için icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/639 Esas sayılı dosyasında verdiği dilekçede zarara alt yüklenicinin neden olduğunu beyan ettiğini, sözleşme gereği işin alt yükleniciye yaptırılamayacağından davalının, zararın doğmasında tam kusurlu olduğunu, Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22909 Esas sayılı dosyası ile açılan takibin davalı tarafın itirazı ile durdurulduğunu, itirazın müvekkili kuruma tebliğ edilmediğini, bu nedenle hak düşürücü sürenin henüz başlamamış olduğunu, beyanla, davanın kabulü ile davalının, Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22909 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili davacı yararına takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafında verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davanın müvekkili şirketin adresi olan Konya’da açılması gerektiğini, ödeme emrine 07/12/2016 tarihinde itiraz edildiğini, hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, dava konusu tazminatın zamanaşımına uğramış olduğunu, tazminata konu olan taşınmazın yer teslimi ile müvekkili şirkete teslim edildiğini, teslim edilen yerin davacı kurum tarafından kamulaştırılmış olduğunu, yapılan kamulaştırmanın kesinleşip kesinleşmediğinin müvekkili şirket tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, taşınmazın müvekkili şirkete boş olarak teslim edildiğini, tarafı olduğu sözleşmedeki edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin tazminatın doğmasında tam kusuru olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini, zararın idarenin kusurundan doğduğunu ve bu nedenle ödenen tazminatın müvekkili şirketten rücu edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/11/2020 tarih 2018/943 Esas 2020/680 Karar sayılı kararında özetle;Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22909 Esas sayılı dosyası, … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4699 Esas sayılı dosyası, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/135 Esas sayılı dosyası aslı getirtilerek dosya kapsamına alınmıştır.
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflar arasındaki ihtilafın, taraflar arasında imzalanan … Havaalanı Çevresi Tel Örgü Aydınlatma işine ilişkin işin gerçekleştirilmesi esnasında davalı tarafça üçüncü kişilere ait ürünlere zarar verilip verilmediği var ise bu zarardan kimin sorumlu olduğu noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Davaya konu yer zarara ilişkin yapılan yer teslimi, gerçekleştirilen işlemler, sorumluluk durumunun tespiti amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu 14/08/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; davanın eser sözleşmesine dayalı olarak rücuen alacak talebine dayalı olarak Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/22909 Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali davası niteliğinde olduğu, dava değerinin 22.775,13-TL olduğu, davalı yüklenicinin TBK’nun 472/3.maddesinde yer alan “genel ihbar yükümlülüğüne” riayet etmesi nedeniyle davacı tarafından dava dışı …’a ödenen tutarı, davalıdan rücu talebin yerinde olduğu, davacı tarafça yapılan ödeme tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte, davacı yanın takip tarihi itibariyle 16.381,77-TL asıl alacak, 6.286,56-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam alacağının 22.668,33-TL olarak hesaplandığının rapor edildiği görülmüştür.
Davalı tarafından yetki itirazında bulunulmuş ise de taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/135 Esas 2013/194 karar sayılı dosyasında davacı …’ın davalılar …. Şti.ve … aleyhine 21/12/2009 tarihinde davacının kiralarayarak tarımsal faaliyette bulunduğu arazide davalı …’nün bu arazide hafriyat işini diğer davalı … İnşaat Şirketine verdiğini ve bulunan gayrimenkule dozer sokarak hafriyat işlemine başladığını ve arazideki tarım ürünleri ve sulama tesisatına zarar verdiğini beyanla tazminat davası açtığı, mahkemece mahallinde keşif yapıldığı, davalı …’in elemanlarının hava alanı genişletme sahasında kalan bu yerdeki ürünlere kendisine ait dozer ve kamyonlarla girerek ekili bulunan bal kabağı ile sulama tesis ve borularına zarar verdiği, bu hususun tespit dosyasında da belirlendiği, ayrıca dinlenen tanıkların da bu hususu doğruladığı, dava konusu taşınmazda kamulaştırma davasının henüz sonuçlanmadığından ve tescil kararı verilmediğinden mülkiyetin halen davacı …’da olduğu gerekçeleri ile davanın davalı … İnş. yönünden sıfat yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı yönünden davanın kısmen kabulü ile 9.592,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiş ve verilen karar 16/07/2013 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca söz konusu karara istinaden dava dışı …’ın … karşı alacağını tahsili amacıyla … 2. İcra Müdürlüğünün 2013/4699 esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu, davacı tarafından söz konusu icra dosyasına 16.831,77-TL ödeme yapıldığı, yapılan ödeme sonrasında bu ödemeye istinaden davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2016/22909 esas sayılı dosyası ile 16.381,77-TL asıl alacak, 6.394,13-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.775,90-TL üzerinden takip başlatıldığı, ödeme emrinin 05/12/2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde 07/12/2016 tarihinde borca itiraz ettiği, borca itirazın davacıya tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmamakla, davacının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 24/12/2018 tarihinde bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 16/09/2009 tarihinde … Hava Alanı ILS Altyapı Çevre Güvenlik Yolu Çevre Emniyet Tel Örgüsü Çevre Aydınlatma Sistemi Yapım İşi Sözleşmesi imzalandığı, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/135 Esas, 2013/194 Karar sayılı ilamı içeriğinden de anlaşıldığı üzere davalının yapmış olduğu iş sebebiyle dava dışı üçüncü kişinin mahsullerinin ve sulama kanallarının hasara uğradığı sabit olmakla davacı tarafından davalıya usulüne uygun yer teslimi yapıldığı, söz konusu taşınmazın boş olarak davalıya teslim edildiğinin davalının kabulündedir. Yüklenici tacir olup, eser sözleşmesinde işin fen ve sanat kurallarına uygun yapılıp teslim edilmesinden davalı yüklenici sorumlu olduğu gibi, TBK’nın 471. maddesi uyarınca benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranması gerekir. Öte yandan aynı Yasa’nın 472/III. maddesinde belirtildiği gibi; eseri meydana getirirken iş sahibinin gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşıldığında, eserin gereği gibi veya süresinde yapılmasını tehlikeye düşüren durumu hemen iş sahibine bildirmelidir. Aksi halde bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olacaktır. Yüklenici basiretli bir tacir gibi davranmalı, imalât yapılacak yerin mülkiyeti konusunda gerekli araştırmayı yapıp imalâtı da buna uygun şekilde yapmalıdır. İşinin uzmanı sayılan yüklenicinin, uyarı ve özen borcu gereğince araştırma yapmadan, kamulaştırma ve tescil işlemleri yapılmayan taşınmaz üzerinde, üçüncü kişinin zararına sonuç doğuracak şekilde iş yapması hatalı olup bu sebeple doğacak zararlara da davalı yüklenicinin katlanması gerekmekte olduğundan davacı tarafından dava dışı …’a ödenen tutarı davalıya rücu talebi yerinde olduğu, davacının takip tarihi itibariyle 16.381,77-TL asıl alacak, 6.286,56-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam alacağının 22.668,33-TL olduğu bilirkişi tarafından yapılan hesaplama ile anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, söz konusu bedelin likit bir alacak olması nedeniyle davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile 22.668,33-TL üzerinden hesaplanacak %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili 16/12/2020 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde Özetle;
Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini, müvekkili …. Şti.’nin ihale aldığı … Hava Alanı İLS Altyapı Çevre Güvenlik Yolu Çevre Emniyet Tel Örgüsü Çevre Aydınlatma Sistemi işini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, müvekkili şirketin davacı idarenin ödemiş olduğu tazminata ilişkin bir sorumluluğu bulunmadığını, ihale konusu sözleşme gereğince 30.09.2009 tarihinde davacı idare tarafından, müvekkili şirkete yer teslimi yapıldığını, zararın meydana geldiği … parsel sayılı taşınmazların, teslim edilen ve harfiyat işleminin yapılacağı yerler arasında olduğunu, ve teslimin yapıldığı esnada zararın meydana geldiği yerde herhangi bir ekili mahsul bulunmadığını, ayrıca bu hususta davacı idare tarafından müvekkiline bir bilgi de verilmediğini, bu sebeple müvekkilinin zarardan sorumluluğunun bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında eser sözleşmesinde işin fen ve sanat kurallarına uygun yapılıp teslim edilmesinden davalı yüklenici müvekkilinin sorumlu olduğunu, yine müvekkilinin TBK’nın 471. ve 472/III. Maddesi uyarınca iş sahibine bildirim yükümlülüğü bulunduğunu, yüklenici müvekkilinin uyarı ve özen borcu gereğince araştırma yapmadan, kamulaştırma ve tescil işlemleri yapılmayan taşınmaz üzerinde, üçüncü kişinin zararına sonuç doğuracak şekilde iş yapmasının hatalı olduğunu ve bu sebeple doğacak zararlara da davalı yüklenici müvekkilinin katlanması gerektiğini beyan ettiğini, yer teslimi yapılırken davacı idarenin, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/395 Esas 2012/575 Karar sayılı dosyasında ekim alanına … Hava Meydanında İLS sistemi projesi kurulmak üzere kamulaştırdığını, kamulaştırma nedeniyle taşınmazın kıymet takdiri raporu düzenlendiğinde böyle bir ekili ürüne rastlanılmadığını beyan ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin, çalışmalarına başladığını, Kamulaştırma Kanunu m.20’de taşınmaz malın boşaltılma usulünün açık şekilde belirtildiğini, bu maddeye göre idarenin taşınmazın boşaltılmasını icra memurundan istemesi, icra memurunun da taşınmaz malın onbeş gün içinde boşaltılması gerektiğini içindekilere tebliğ etmesi gerektiğini, ancak taşınmaz malikine ya da kiracısına taşınmazın boşaltılması gerektiğine dair herhangi bir tebligat yapılıp yapılmadığını müvekkili şirketin bilmesinin mümkün olmadığını, şayet davacı şirketçe yapılmış bir tebligat yoksa bu durumun idarenin sorumluluğunda olduğunu, yine aynı maddede hasat zamanından önce kamulaştırmayı yapan idarenin mahkemece takdir edilecek ekin bedelini tazmin etmek şartıyla, arazinin boşaltılmasını talep edebileceğinin beyan edildiğini, ekin bedeli 11. ve 12.nci maddeler uyarınca yapılan kamulaştırma değerinin tespitinde nazara alınmış ise, taşınmaz malın boşaltılması için tekrar bu bedelin ödenmesinin gerektiğini, davacı idare daha önce ödenmesi gereken ekin bedelini ödememesi nedeniyle dava dışı … tarafından dava açıldığını, davacı aleyhine davanın kabulüne karar verildiğini, Yargıtay kararlarında da ekili olan ürün bedelinin idare tarafından karşılanacağının belirtildiğini, “Kamulaştırma Kanunu’nun 20. maddesinin son fıkrasında ekili arazilerin boşaltılmasının hasat sonuna bırakılacağı, hasat sonuna bırakılması mümkün olmayan hallerde ise ekin bedelinin tazmini suretiyle taşınmazın boşaltılabileceğinin hükme bağlandığını, bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında zararın tazmin yükümlülüğünün kapsamı içerisinde olduğunun anlaşıldığını, Kanunun 20. maddesinde hükme bağlanmış olan tazmin yükümlülüğü, ekili taşınmazın hasat zamanı beklenmeden boşaltılması gereken hallerde, boşaltma gününde gerçekleşmiş olan zarar miktarıyla sınırlıdır. Başka bir anlatımla kamulaştıran idarenin hasat zamanını beklemeden el attığı taşınmazda ekili olan ürün için ödeyeceği tazminat, boşaltma gününe kadar fiilen yapılmış olan harcamalardan ibarettir. Ekili ürünün hasat sonunda getireceği net gelir, henüz gerçekleşmeyen, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği veya ne oranda gerçekleşeceği de bilinmeyen bir gelir olup, böyle bir gelirden yoksun kalındığından dolayı tazminat istenilmesi mümkün değildir.” (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi Esas: 2009/13811 Karar: 2010/4248 Karar Tarihi: 22.03.2010) Her iki ihtimalde de ürün bedelinden davacının sorumlu olduğu gerek kanun lafzından gerekse Yargıtay kararlarından anlaşıldığını, yukarıda izah ettikleri üzere … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/395 Esas 2012/575 Karar sayılı dosyası kapsamında davacı idarenin kanunda belirtilen usulleri yerine getirdiğine ya da mahsullerin bedelini ödemeyi teklif ettiğine dair herhangi bir delil bulunmadığını, davacı idarenin usulsüz yapmış olduğu işler ve zararın meydana geldiği yerin müvekkili şirkete boş bir şekilde teslim edildiği göz önünde bulundurulduğunda zarardan davacı idarenin sorumlu olduğu ve müvekkili şirkete rücu hakkının bulunmadığını, müvekkili tarafından alınan işin, acele yapılması gereken işler arasında olduğunu, yapım işi sözleşmesinin 9.3 maddesi gereğince müvekkili şirketin taahhüdün tümünü işyeri teslim tarihinden itibaren en geç 31.12.2009 tarihine kadar tamamlayarak geçici kabule hazır hale getirmek zorunda olduğunu, ve müvekkili şirkettin üç aylık gibi kısa bir sürede kendisine verilen işi eksiksiz bir şekilde tamamladığını, bizatihi davacı idarenin kamulaştırma işleminde yapmış olduğu usulsüzlükten kaynaklanan olayda müvekkiline kusur atfetmenin pek de adalet ilkeleri ile bağdaşmadığını, kaldı ki kamulaştırmadan sonra, kamulaştırma kararı ile idareye geçen araziye ekim yapan dava dışı …’ın işgalci konumunda olup kendisine ürün bedeli ödenmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenle hukuka aykırı ödeme yapan davacı idarenin davalı müvekkili şirkete rücu edemeyeceğini, yerel mahkeme kararının bu yönüyle de hatalı olduğunu, yerel mahkemece hükme esas alınan raporun eksik, hatalı ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir rapor olduğunu, bilirkişinin kendi görev alanının dışına çıkarak yapmış olduğunu, rücu şartlarının oluşup oluşmadığına dair değerlendirmenin birebir aynısının yerel mahkemenin gerekçeli karar metninde yer aldığını, bilirkişi raporuna itirazlarının hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, yerel mahkeme söz konusu bedelin likit bir alacak olması nedeniyle davacının inkar tazminatı talebinin kabulü ile 22.668,33-TL üzerinden hesaplanacak %20 inkar tazminatının davalı müvekkilinden alınarak davacıya verilmesine karar verdiğini, ancak davacı tarafça talep edilen alacağın likit bir alacak olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte yerel mahkeme tarafından da icra dosyasından bağımsız olarak gerçek zararın tespit edilmesi ve dosya kapsamına alınması gerekirken bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, yerel mahkeme kararının bu yönüyle de usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca yerel mahkemece yetki, hak düşürücü süre ve zaman aşımı itirazlarının da dikkate alınmadığını belirterek istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Dava; taraflar arasında düzenlenen ve konusu “… Havalanı ILS Altyapı Çevre Güvenlik Yolu Çevre Emniyet Tel Örgüsü Çevre Aydınlatma Sistemi Yapım İşi” olan eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi idare, bu sözleşme sırasında davalı yüklenici şirketin edemini ifa ederken dava dışı üçüncü kişi …’ın tarımsal faaliyette bulunduğu araziye ve ürününe zarar verdiği, dava dışı … tarafından açılan dava sonucunda müvekkili yönünden davanın kabulüne, davalı yüklenici şirket yönünden açılan davanın ise sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini, davacı müvekkili idarenin ilamın icraya konulması nedeniyle ilama konu tazminatı dava dışı üçüncü kişiye icra marifetiyle ödediğini, taraflar arasındaki sözleşme ve şartname hükümlerine göre üçüncü kişilere verilen zararlardan davalı yüklenicinin sorumlu olması sebebiyle üçüncü kişiye ödedikleri tazminatın ödenmesini, davalıdan rücuen talep ettiklerini, ancak davalının bu tazminatı ödemeyi kabul etmemesi sebebiyle davalı hakkında Ankara 7 İcra Müdürlüğünün 2016 /22909 esas sayılı dosyası ile yaptıkları icra takibine davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının takibe konu alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevabında; hak düşürücü süre itirazı ile zamanaşımı definde bulunmuş, yetki itirazı uyarınca davanın Konya’da açılması gerektiğini belirtmiş, yerin kamulaştırma yapılarak davacı idare tarafından müvekkiline boş olarak teslim edildiğini, müvekkilinin taşınmazın kamulaştırma işleminin kesinleşip kesinleşmediğini bilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple müvekkiline kusur yüklenemeyeceğini, davacı idarenin kamulaştırma işlemleri sırasında ürün bedelini dava dışı üçünü kişiye ödemekle sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, hüküm vermeye yeterli görülen 14/08/2020 tarihli bilirkişi raporu uyarınca davalı yüklenicinin taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında edimin ifaya başladığında, arazi üzerinde tarımsal ürünün bulunduğunu gördüğünde davacı idareye ihbarda bulunması gerektiğini, bu konuda ihbarda bulunmadan arazide kazı yapmak suretiyle dava dışı üçüncü kişinin tarımsal ürününe ve sulama teçhizatına zarar verdiği, verilen bu zarardan taraflar arasındaki sözleşme ve teknik şartname hükümlerine göre yüklenicinin sorumlu olduğu, zira kamulaştırma işlemi kesinleşmeden davalı yüklenicinin üçüncü kişinin ekili arazisine girip zarar verdiği, bu sebeple davacı idarenin dava dışı üçüncü kişiye takip tarihi itibariyle ödediği 16.381,77 TL asıl alacak ile ödeme tarihinden itibaren davalı hakkında yapılan icra takibine kadar işlemiş faiz miktarı olan 6.286,56 TL olmak üzere davalının takip konusu alacağın 22.668,33 Tl’lik kısmına yaptığı itirazın haksız olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile davalının hakkında yapılan icra takibinin toplam 22.668,33 TL’lik kısmına yaptığı itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden bu şartlarla devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, takibe konu alacağın likit bir alacak niteliğinde olduğu kabul edilerek davalının, 22.668,33 TL’lik alacak üzerinden hesaplanacak %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olduğu, nitekim davalının, dava dışı üçüncü kişi … tarafından açılan Çanakale 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/135 Esas sayılı dosyasında görülen tazminat davasında davaya verdiği cevabında, kendisinin alt yüklenicisi tarafından dava dışı üçüncü kişinin taşınmazına zarar verildiği kabul ettiği, bu sebeple davalı vekilinin bu yönü ilişkin olarak ileri sürdüğü istinaf sebeplerinde dairemizce isabet görülmemiş ve davanın asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden kısmen kabulüne ilişkin mahkeme kararında usul ve yasa hükümlerine aykırı bir durum görülmemiştir.
Ancak takibe konu alacağın likit bir alacak niteliğinde bulunmadığı, davacı idarenin, dava dışı üçüncü kişiye ödediği tazminatı davalı yüklenicinden rucuen talebe hakkının olup olmadığının yargılama sonucu anlaşıldığı, bu sebeple davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, takibe konu alacağın likit bir alacak niteliğinde olduğu kabul edilmek suretiyle ve usul ve yasa hükümlerine aykırı şekilde icra inkar tazminatının asıl alacak ile birlikte işlemiş faiz miktarı üzerinden %20 oranında hükmedilmiş olması sebebiyle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca mahkeme kararının kaldırılarak davanın 16.381,77 TL asıl alacak, 6.286,56 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.668,33 TL yönünden kısmen kabulüne, davacının icra inkar tazminatı isteminin, alacağın likit olmaması sebebiyle reddine dair dairemizce yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜNE,
2- Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/11/2020 tarih ve 2018/943-Esas-2020/680 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının, Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2016/22909 Esas sayılı takip dosyası ile hakkında yapılan icra takibinin 16.381,77 TL asıl alacak, 6.286,56 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.668,33 TL’lik kısmına yaptığı itirazın iptaline, takibin 16.381,77 TL’lik asıl alacak ile 6.286,56 TL işlemiş faiz alacağı yönünden asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
4-Yasal koşulları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı isteminin REDDİNE,
5-Alınması gerekli 1.548,47 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 388,95 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 1.159,52 TL harç bedelinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 388,95 TL harç bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT 13/1 ve 2 maddeleri uyarınca davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek hesaplanan 4.416,27 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı reddedilen miktar üzerinden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT 13/1 ve 2 maddeleri uyarınca hesaplanan 106,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 35,90 TL başvuru harcı ve posta, müzekkere ve bilirkişi ücretinden oluşan 2.422,00 TL olmak üzere toplam 2.457,90 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 2.445,61 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına
10-Gider ve delil avansından bakiye kısmın HMK’nın 333/1 maddesi uyarınca yatıran taraflara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
11- İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davalı tarafından yatırılan 387,12 TL istinaf nisbi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
12-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL dosya gönderme masraf, 5,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 186,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imza e-imza e-imza e-imza