Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/809 E. 2021/994 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

… (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat

KARAR TARİHİ : 02/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davalı vekilince yapılan başvuru üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 24/05/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili …….n 2003 yılında mezun olduktan sonra üroloji alanında ihtisasını tamamlayarak bir çok ulusal ve uluslararası çalışmaya imza attığını, 2013 yılında doçent unvanını aldığını, sırası ile… çalışmalarını yürüttükten sonra Türkiye’ye dönerek çalışmalarını ülkemizde sürdürmeye karar verdiğini, bu noktada 2019 yılından beri Türkiye’de çalışma yürüten müvekkilinin hastalarla görüşmek ve faaliyetlerini sürdürmek adına …. adresindeki taşınmazı kiraladığını, kiralanan taşınmazın muayehane haline getirilebilmesi adına müvekkili ile davacı iç mimarlık şirketi arasında 29.09.2020 tarihli İş Protokolü başlıklı eser sözleşmesi imzalandığını, bu protokole göre müvekkilinin 53.000,00 TL + KDV tutarını ödemesi karşılığında davalı tarafından taşınmazın iç mimarlık, elektrik, mekanik, alçıpan-alçı-boya işleri, sabit ve hareketli mobilya işleri ile perde işlerini tamamlanacağını, protokolde öngörülen teslim süresinin 2 hafta olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirkete henüz işe başlamadan 20.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu hususun da eser sözleşmesinin en alt satırında açık şekilde yazıldığını, davalı tarafın taahhüt edilen işe başlamasına karşın ekli protokolde ayrıntıları belirlenen işlemlerin bir kısmının tamamlanmadığını, tamamlanan kısmının ise ayıplı olduğunu, sözleşmede belirlenen teslim süresi için son tarihin 13.10.2020 olduğunu, vade tarihi itibariyle protokol konusu işlerin büyük bir kısmının tamamlanmadığını belirterek, müvekkili ile davalı taraf arasında akdedilen eser sözleşmesinden doğan edimlerin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı müspet zararlardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı tarafa tebligat çıkarılmadan dosya üzerinden karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2021 tarih, … Karar numaralı kararında özetle; dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Her ne kadar davacı tarafından dava mahkememize açılmış ise de; bu davanın, hukuki niteliği itibariyle asliye hukuk mahkemesi veya asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği veya girmediğinin 6102 sayılı TTK 5/3 maddesi gereği kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
HMK 114/1-c maddesi görev, dava şartları arasında sayılmış olup HMK 115. maddesi uyarınca dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemelerce re’sen incelenip değerlendirilmesi gereken hususlardandır.
Davacı gerçek kişi, davalılar ise şirkettir.
Ticaret mahkemesi, TTK 5/1. maddesi gereğince “Aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir”.
Ticari davalarda, TTK’nun 4. maddesi açıkça belirtilmiştir. Ticari dava olması için her iki tarafın tacir olması ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği, TTK 19. maddesinin yani ‘taraflardan biri için ticari iş sayılan sözleşmeler, diğeri için de ticari iş sayılır’ hükmünün burada uygulama olanağı söz konusu olamaz.
Bir iş, her iki taraf tacir değilse ve her iki taraf için de ticari iş değilse ticari dava sayılmaz, yani her ticari iş şartlarını taşımıyorsa aynı zamanda ticari dava sayılmaz.
Bir işin; ticari iş olması, ticaret hukuku hükümlerinin uygulanabilmesi ile ticari dava olması ayrı şeylerdir.
Ticari iş olan ancak ticari dava olmayan bir uyuşmazlık, ticaret mahkemesinin görevine girmemektedir.
Bir iş, ticari iş olmakla birlikte ticari dava değilse görev bakımından asliye hukuk mahkemesinde görülecektir, ancak asliye hukuk mahkemesi böyle bir durumda ticari işe ilişkin hükümleri uygulamak durumundadır.
Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 26.03.2013 tarih ve…. Karar sayılı içtihadı ve Yüksek Yargıtay’ın benzer içtihatlarında açıklandığı, Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.2016 tarih ve…. Karar sayılı içtihadında “…Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesinin görev alanında kalmaktadır. “denilerek belirtildiği gibi bu davalarda asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna hükmedilmiştir.
Buna göre, ticari dava olmayan uyuşmazlıkta, görevli mahkeme HMK’nın 2. maddesi gereğince asliye hukuk mahkemesi olup mahkememizin görevsizliğine, HMK. 114/1-c maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 115. maddesi gereği davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, HMK’nın 138. maddesi de dikkate alınarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili 29/09/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin, asliye hukuk mahkemesi olduğunu belirterek görevsizlik kararı verdiğini, oysa ki huzurdaki davanın müvekkili açısından ticari iş teşkil ettiği için davacı yan için de ticari iş sayılmakta olduğunu, bu sebeple görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu, yine davacının tıp doktoru olup dava konusu işlemi kendi muayenehanesi için yaptırdığını, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirdiğini ve esasa ilişkin olarak da müvekkilinin sözleşme uyarınca tüm edimlerini süresi içerisinde yerine getirdiğini, müvekkilinin davacıdan ödenmeyen 42.540,00 TL alacağı bulunduğunu, bu sebeplerle esas yönünden de davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili 04/10/2021 havale tarihli davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirttikleri iddiaları aynen tekrar ettiklerini, mahkemece davanın görev dava şartı sebebiyle usulden reddine karar verildiğini ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu belirttiğini, davalı tarafın bu karara karşı işin ticari iş mahiyetinde olması sebebiyle ticari dava niteliğinde olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de; müvekkilinin hekim olduğunu ve muayenehanesi için eser sözleşmesi akdettiğini, her ne kadar aradaki iş ticari iş olarak kabul edilse de TTK 4.madde gereği ticari dava niteliğinde olmadığından ilk derece mahkemesince verilen görev yönünden red kararının isabetli olduğunu, bu sebeple davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi mahiyetindeki, hekim olan davacının muayenehanesinin iç mimarlık işlerinin ve sözleşmede belirtilen diğer mobilya işlerinin yapımından kaynaklanmakta olup, davacı vekili eldeki dava ile sözleşme kapsamında yapılan işlerin bir kısmının eksik, bir kısmının ise ayıplı olduğunu belirterek müvekkili davacının müspet zararları karşılığı şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsili isteğinde bulunmuştur.
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 24/05/2021 tarihinde açıldığı, burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerektiği,
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılmasının, davanın niteliğini ticari hale getirmeyeceği, zira 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlediğini, hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olmasının davayı ticari dava haline getirmeyeceği,
Bu durumda eldeki davanın asliye ticaret mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olmasının zorunlu olduğu,
Davalının şirket olduğu ancak davacının doktor gerçek kişi olup, tacir olup olmadığı, bu sebeple 6102 sayılı TTK’nın 4/1 maddesi hükmünce, davayı ticari dava saymanın ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmenin mümkün olmadığı, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu belirtilerek davanın usulden reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilince yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2021 tarihli… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Alınması gerekli 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harç bedeli davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3 – Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır