Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/758 E. 2023/11 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/758 – 2023/11
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun Esastan Reddi / HMK m. 353/1-b.1)
DOSYA NO : 2021/758 Esas
KARAR NO : 2023/11

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI : 2018/151 Esas-2021/366 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/01/2023

Taraflar arasında görülen İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında, 16/11/2015 tarihinde “…” adresindeki inşaatın “Teras ve Çatı İzalasyon-Lokal Isıtma ve Drenaj Sistemi” konulu sözleşme düzenlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre 5 yıl garantili olan işin tesliminin ardından geçirdiği ilk kış ayından sonra sorunlar yaşandığını, izolasyonda akıntılar oluştuğunu, ve bunun üzerine davalı yükleniciden müdahale talebinde bulunulduğunu, 2016 yılı Haziran ayında davalı yüklenici şirket tarafından bazı ek işlemler yapıldığını, ancak oluşan sorunların giderek artığını, 2016 yılı kış ayının da aynı sorunlarla geçtiğini, bunun üzerine müvekkilince 07/04/2017 tarihli ihtarnamenin keşide edilerek ayıplı imalatın garanti kapsamında düzeltilmesini ve oluşan hasar ve zararında karşılanmasını, aksi takdirde nama ifa yolu ile eksikliğin giderileceğinin ihtar edildiğini, Davalı şirket tarafından keşide edilen 17/04/2017 tarihli cevabi ihtarnamede, işi teslim ettikleri için sorumluluklarının bulunmadığını ancak, bedeli mukabilinde işlem yapabileceklerini bildirdiklerini, bunun üzerine taraflarınca Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/123 D.İş sayılı dosyasında yaptırdıkları tespit sonrasında, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 28/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda, ayıplı imalat nedeni ile oluşan zararın 74.350,00 TL olduğunun belirlendiğini, oluşan zararın tahsili amacıyla Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2017/19203 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin haksız itiraz nedeniyle durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hüküm olunmasını talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında 16/11/2015 tarihinde davacıya ait villa inşaatının müvekkili tarafından yüklenici sıfatı ile teras ve çatı izolasyon-lokal ısıtma ve drenaj sisteminin imalatının yapılmasına ilişkin sözleşmenin imzalandığını, Davacı tarafından yer tesliminin 24/11/2015 tarihinde yapıldığını, müvekkili firmanın sözleşme konusu işi tam ve eksiksiz olarak 15 gün içerisinde tamamladığını, 04/12/2015 tarihinde davacının gözetimi ve katılımı ile müvekkilinin uygulamış olduğu, izolasyon malzemesinin gerekli testlerinin yapıldığını, davacı tarafından gözden geçirilip kontrol edildikten sonra onun onayı ve kabulü ile işin teslim edildiğini, işin tesliminden sonra izolasyon uygulaması yapılan zeminlerde ve karşı tarafın kendisinin yapmış yada yaptırmış olduğu zeminlerin üstüne davacı tarafından şap dökülüp, metal/bakır borular ile sulama ve kanal tesisatı döşetildiğini, bunun için gerekli elektrik tesisatları döşetildiğini, peyzaj düzenlemesi ile zemin üzerinde çiçek ve bitki türevleri dikilip, alan için aydınlatmalar, kenarlara demir perforje korkuluklar, zemin üzerinde bazı alanlarda oturma grubu şeklinde kaplamaların bizzat davacı tarafından yaptırıldığını, sözleşmenin konusunu oluşturmayan bu işlemlerin müvekkilinin sorumluluğunda olmadığı gibi, müvekkilince işin tesliminden sonra izole edilen zemin üzerinde davacı tarafından birçok üst yapı işinin ve inşasının yoğun şekilde devam ettirildiğini, oldukça hassas olan izolasyon malzemelerinin, izolasyon malzemeleri üzerinde yapılan bu işlemler sonrasında mümkün olduğunu, işin tesliminden 16 ay sonra yapılan işin ayıplı olduğu iddiasının doğru olmadığını, tespit raporunda müvekkili tarafından yapılan işin fen ve sanat kurallarına uygun olmadığı ifade edilmekte ise de, bunu ispat edecek herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı gibi, izolasyon malzemeleri üzerinde yapılan işlerden raporun hiçbir yerinde bahis edilmemesinin raporun soyut olduğunu göstereceğini belirterek davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hüküm olunmasını dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davalının edimini ifa etmesinden sonra, garanti süresi içerisinde yapılan izolasyonun kusurlu olması nedeniyle davacı iş sahibi tarafından yeniden izolasyon yaptırılmak zorunda kalındığı, bunun parasal tutarının takip tarihi itibari ile 62.930,00 TL olduğu, mahallinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi kurulu raporu ve ek rapor içeriğinden anlaşıldığı, bu tutardan ve yine Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/123 D.iş sayılı tespit dosyasında yapılan masraflardan davalı yüklenicinin sorumlu olduğu, ayıplı iş bedeli olarak belirlenen tutar için davanın kısmen kabulüne ve tespit dosyasında yapılan masraflar için ( yargılama gideri olarak icra takibine konu edilebileceği için ) davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ayıplı imalat nedeniyle meydana gelen zararın sabit olduğunu, işin 2015 yılının Kasım ayında tesliminden sonra ayıpların ortaya çıktığını, davalının bu ayıpları gidermediğini, garanti süresinin 5 yıl olduğunu, ayıplı imalat nedeniyle inşaatın zarar gördüğünü, ayıbın tespitinden sonra davacı tarafından giderildiğin,i yapılan tespitte hasarların belirlenmiş olup, hükme esas alınan raporda bazı imalatların hasar görmeyeceğinin değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, tespit raporunda zarar miktarının 74.350,00 TL olarak bulunduğunu, sadece sökme ve tekrar montaj bedeli hesabının hatalı olduğunu, müvekkil lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmeden karar verildiğini, sözleşmede malzemenin özelliklerinin gösterildiğini işin tesliminden geçen sürede malzemelerin etkilenip etkilenmediğinin değerlendirilmediğini, izolasyon üzerine yapılacak her türlü işlemin davacının sorumluluğunda olduğunu, su testinin yapıldığını, 04/12/2015 tarihinde işin tutanak ile teslim edildiğini, malzemelerin teknik açıdan nasıl uygulanacağı ile ilgili son bilirkişi heyetinin değerlendirme yapmadığını, ana yalıtım malzemesinin ditra-25 olduğunu, bu membranın korunması için aşırı mekanik yüklemelerden kaçınılması gerektiğini, direk güneş ışını ve yağmurdan korunması gerektiğini, polielitenin uzun süre ve ışınlarına dayanıklı olmadığını, malzemenin teknik açıdan değerlendirilmediğini, son raporun hükme esas alınamayacağını, davacının malzemeyi uzun süre açıkta bıraktığını, tek bir belgeden yola çıkılarak değerlendirme yapıldığını, davacının kusurlu olduğunu, teklif cetvelindeki malzemelerin kullanıldığını, davacının talebi olmayan bir konuda eksik malzeme kullandıkları yönünde değerlendirme yapıldığını, malzemenin kullanılmadığına dair bir tespit de bulunmadığını, keşifte bütün alanda kazı yapılmadığını, davacının belediyeye onaylattığı mimarı projeden sorumluluklarını bulunmadığını, iddia edilen ayıpların 16 ay sonra ortaya çıktığını ve gizli ayıp olmadığını, iş ayıplı olsaydı, bu ayıbın 16 ay sonra ortaya çıkmayacağını, davacının TBK’nın 477. Maddesi gereği eseri kabul etmiş sayıldığını, davalı duvar eteklerinden sorumlu olması durumunda teslim tutanağında şerh olacağını, işin fen ve sanat kurallarına göre yapıldığını, izolasyonda sorun olmuş olsaydı bunun test aşamasında ortaya çıkacağını, davacının neden ek yalıtım malzemesine ihtiyaç duyduğu ve bunun nerede kullanıldığı hususunun değerlendirilmediğini, davacının bizzat uygulama yapmasının hatalı olduğunu, olayın kronolojik sırası dikkate alındığında müvekkil aleyhine hatalı olarak kusur belirlemesi yapıldığını, davalının yalıtımdaki sızıntı ihbarı nedeniyle değil, malzemedeki kabarcıkların düzeltilmesi talebi üzerine işlem yaptıklarını, davalının teknik olarak eksikliğinin bulunmadığını, davacının yaptığını iddia ettiği işlere ilişkin fatura sunmadığını, 2016 yılında mevcut olmayan firmanın proforma fatura düzenlediğini, davacının garanti hükümlerine aykırı davrandığını, davalının ayıptan sorumlu olmadığını, ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davacının nama ifa için izin istemediğini, TBK’nın 113. Maddesinin değerlendirilmediğini, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, dosya kapsamında alınan ikinci heyet raporunun tespit raporuyla da uyumlu olduğu, gerekçesi açıklanarak düzeltme hesabı da yapıldığı, alacak miktarının bilirkişi incelemesi sonucunda hesaplanmış olması nedeniyle likit olmadığı; taraf vekilleri tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı yönünden alınması gereken 4.356,45 TL harçtan peşin alınan 1.089,30 TL (1.030,00+59,30) harcın mahsubu ile bakiye 3.267,15 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerlerinde bırakılmasına, artan avansların yatıran taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Üye
✍e-imzalıdır

Katip
✍e-imzalıdır