Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/754 E. 2023/398 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/754 – Karar No:2023/398
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Esastan Red HMK 353/1-b.1 md)

ESAS NO : 2021/754
KARAR NO : 2023/398
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2021
NUMARASI : 2020/548 E-2021/407 K

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkil firma ile davacı arasında taşeron sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmenin ifası sırasında çalışan …’in 20/10/2011 tarihinde şantiyede geçirdiği kaza nedeniyle vefat eden işçinin yasal mirasçılarının açtıkları davada Adıyaman Iş Mahkemesi’nin 2012/264 Esas, 2017/332 karan sayılı dosyası ile davalı şirket ve müvekkil şirket aleyhine müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklan, maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, hükmedilen tazminatın tamamının Adıyaman İcra Müdürlüğünün 2015/5333 esas sayılı dosyasına ödendiğini, ödenen tazminatın asıl sorumlusunun davacı şirket olduğunu, işçinin ölümünün gerçekleşen kaza ile işçinin sağlık geçmişinden kaynaklanan nedenlerin birleşmesi sonucu olduğunu, vefat olayının davalı şirketin işyeri hekiminin meslek ve sanatının gereği dikkat ve özeni göstermemiş olmasından kaynaklandığını, davalı şirketin adam çalıştırmanın sorumluluğu ve yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk gereği müvekkili tarafından ödenen 266.500 TL nin, 22 11 2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, 940 TL’nin 28.11.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuan tazminat karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında 27.04.2011 tarihinde taşeron sözleşmesi imzalandığını, müteveffa …’ in davacı şirket işçisi olduğunu, müvekkili şirket ile işçi arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davacı ile davalı arasında imzalanan Taşeron Sözleşmesi madde 26. hükümleri doğrultusunda sorumluluğun davacı şirkete ait olduğunu, Sözleşmenin 27. ve 28. maddelerine göre işyeri hekimi iş sağlığı ve güvenliğinden davacının sorumlu olduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca iş güvenliği uzmanlarından alınan rapora göre davacı şirket yetkilisinin asli kusurlu, işçinin tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilin hiçbir şekilde sorumluluğunun bulunmadığını, bahse konu işyeri hekimi ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, …”Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 26. maddesindeki düzenlemenin sorumsuzluk anlaşmasıdır. İş sahibinin sorumlu tutulması için tazminata konu olayın iş sahibinin ağır kusuru veya hilesinden meydana gelmemiş olması gerekir. Şayet, kaza iş sahibini ağır kusuru ya da hilesiyle meydana gelmişse, sözleşmede yer alan sorumsuzluk sözleşmesine ilişkin hükümler batıldır.
Uyuşmazlık, davalı asıl işverenin tazminattan sorumlu olup olmadığı, ağır kusurunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Adıyaman İş Mahkemesinin 2012/264 Esas 2015/ 186 Karar ( Bozma sonrası 2017/ 332 Esas 2017/ 110 Karar ) sayılı dosyasında verilen karar Yargıtay 21 Hukuk dairesinin 2017/ 4294 Esas 2018/ 8136 Karar sayılı ilamı ile onanarak 12.11.2018 tarihinde kesinleşmiştir. Adıyaman İcra Müdürlüğünün 2015/5333 esas dosyası delil olarak incelenmiştir. İş Mahkemesinde alınan rapor yeterli görülmeyerek mahkememizce konusunda uzman bilirkişilerden yeni bir rapor alınmıştır.
Dosyadaki delillerden, Alt yüklenici firmada tesisatçı olarak çalışan …, 20/10/2011 tarihinde hastane inşaatının havalandırma tesisatı işinde çalıştığı esnada üzerinde bulunduğu 2 metre yüksekliğindeki iskeleden düşerek yaralandığı, kaldırıldığı hastanede tedavisi devam ederken 27/10/2021 tarihinde vefat ettiği ,Cumhuriyet Savcılığı tarafından görevlendirilen Bilirkişi Heyeti tarafından tanzim olunan 23/12/2011 tarihli raporda; Şantiye Şefi … ‘in kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu, müteveffa … ‘in ise kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğunu belirttikleri anlaşılmıştır.
İş Mahkemesinde alınan raporda “…. Şti.” ‘nin kazanın meydana gelmesinde %45 (yüzdekırkbeş) oranında kusurlu olduğu, (şirket kusuru içinde kalması koşuluyla şantiye şefi … ‘in kazanın meydana gelmesinde %5 (yüzdebeş) oranında kusurlu olduğu), İşveren “…. A.Ş.” ‘nin kazanın meydana geldiği işyerinde gerek kullanılan iş ekipmanlarının yapılan işe uygun olup olmadıklarının kontrol ettirmeyip, gerekse çalışanların karşılaşmaları muhtemel tehlikeli durumlar ile ilgili kendilerinde davranış değişikliği kazandıracak nitelik ve yeterlilikte iş sağlığı ve güvenliği eğitiminden geçirilip geçirilmediklerini hülasa alman önlemlere çalışanların riayet edip etmediklerini tam manasıyla denetlememiş olması münasebetiyle kazanın meydana gelmesinde %30 (yüzdeotuz) oranında kusurlu olduğu, üzerinde bulunduğu iskeleden aşağı düşme ihtimalini dikkate almaksızın tedbirsiz şekilde çalışırken, kendi emniyetini vücut bütünlüğünü sağlamada azami dikkat ve özeni göstermeyip herhangi bir emniyet kemeri işverenden talep etmeyerek yahut işbaşında kullanmayarak özensiz davranış sergileyen müteveffa … ‘in kazanın meydana gelmesinde %25 (yüzdeyiraıibeş) oranında kusurlu olduğu belirtilmiş mahkeme bu kusur raporuna itibar ederek karar vermiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda da aynı kusur durumu benimsenmiştir. İşyerinde çalışan işçinin bedenen bu tür işlerde çalışmasına mani herhangi sağlık probleminin bulunduğuna ilişkin somut bilgi ve belge bulunmamaktadır. Davacının da dava dilekçesinde belirtttiği üzere işçilerin şantiyede çalışma olurları işyeri hekiminin raporu/oluru ile olmuştur. Sözleşmede ya işyeri hekimi yada tam teşekküllü hastaneden rapor alınması şartı vardır. Bu şart yerine getirilmiş işyeri hekimi rapor düzenlemiştir. Raporsuz çalıştırma durumu yoktur.
Müteveffa … ‘in üzerinde bulunduğu iskeleden aşağı düşme ihtimalini dikkate almaksızın tedbirsiz şekilde çalışırken, kendi emniyetini vücut bütünlüğünü sağlamada azami dikkat ve özeni göstermeyip herhangi bir emniyet kemeri işverenden talep etmeyip/işbaşında kullanmayıp özensiz davranış sergileyerek kazanın gerçekleşmesine sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.Taşeron kendi işçileri için işyerinin gerektirdiği koruyucu malzemeleri temin etmek ve kullandırmakla mükelleftir.
Savcılık ve mahkemeler tarafından alınan bilirkişi raporlarından olayda davalı işverenin hile veya ağır kusurundan söz edilmediğinden sözleşmedeki (işvereni mesuliyetten kurtaran bu şartın) TBK. Md. 115 uyarınca batıl olduğundan söz edilemez. Tarafların serbest iradesi ile imzalanan sözleşme hükümleri tarafları bağlayıcı niteliktedir. Sorumsuzluk anlaşması, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun, açık veya örtülü irade beyanları ile kurulan iki taraflı bir hukuki işlem niteliğindedir.
Bu durumda, sözleşme gereği iş kazalarının sonuçlarını üstlenen davacının davalıya rücu edemeyeceği gözetilerek davanın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iş yeri hekiminin ve onu çalıştıran davalı şirketin kusurlu olduğunu, iş yeri hekimi raporunun ücretini müvekkilinin ödediğini, bu konuda ticari defterlerin incelenmesi gerektiğini, işçinin sağlık geçmişini ölümünde etkili olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda görev sınırının aşıldığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına.
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip