Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/751 E. 2021/996 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

… (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI ….
VEKİLİ ….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
İSTEM : Yargılamanın İadesi
DAVANIN DEĞERİ : 30.592,96 TL
KARAR TARİHİ : 02/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın iadesi isteminin reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vasisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vasisi tarafından verilen 20/02/2020 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; mahkememizin…. Karar sayılı dosyasında, 27/04/2011 tarihinde verilen ve kendisi tarafından açılan alacak davasında,
Sahte olduğu anlaşılan ibra sözleşmesine geçerli sayılarak haklarında verilen kararın, vekillerince süresi içerisinde temyiz edilmediği için kesinleştiğini, ibra sözleşmesinin hileye dayalı olarak davacının ilaç kullanıyor olması ve şizofren olmasından kaynaklanarak davacıya imzalattırıldığını, böylece kararın dayanağının ortadan kalktığını belirterek yargılamanın iadesi istemlerinin kabulüne, önceki kararın yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılmasına ve davalarının kabulüne, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 28/12/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; HMK’nın 375. maddesinde düzenlenen yargılamanın iadesi kurumunun sınırlı sayıda sebeplerle başvurulabilecek olağanüstü bir kanun yolu olup davacı tarafından müvekkili şirkete karşı açılan davada söz konusu sebeplerden herhangi birinin gerçekleşmediğini,
Davacının açtığı ilk davanın 27/04/2011 tarihli …. Karar sayılı ilamla red kararıyla sonuçlandığını ve kararın kesinleştiğini, önceki davada ileri sürülebilecek hususların yeniden ileri sürülme yöntemi olarak yargılamanın iadesi yoluna başvurulamayacağını, ileri sürülen iddianın yeni bir delil niteliğinde bulunmadığını, davacının davasının alacak iddiasına ilişkin olup tacir olan davacının kişisel ruh sağlığının davanın konusunu oluşturmadığını, önceki davada alacak iddiasının, tarafların ticari defterlerine dayandırıldığını ve bu davada ileri sürülmesi gereken hiçbir delilden geri kalmamışken şu aşamada ileri sürülen hususların yargılamanın iadesi sebebi olamayacağını, davacının vasi atanma tarihine bakıldığında irade sakatlığı sebebiyle ileri sürülebilecek nispi butlan nedeninin bir yıl içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini ve bu sürenin dolmuş olduğunu, bu açıdan da talebin değerlendirmeye alınamayacağını, kaldı ki davacının alacak talebinde de haksız olduğunu, davacının, müvekkilinin yaptığı inşaatın bir kısım demir imalatının malzemeli olarak yapımını üstlendiğini, daha sonra ise bu demirleri şantiyeye getirdiğini söyleyerek malzemenin bedelinin talep ettiğini ve düzenlediği faturalarda da hem sahaya indirdiği malzemeyi hem de imalat bedelini talep ettiğini, faturaların dışında sahaya herhangi bir malzeme indirilmediği gibi müvekkiline de teslim edilmediğini, davacının yaptığı iş ve getirdiği malzeme kadar alacaklı iken tarafların hesaplaşmak için bir araya geldiklerini ve davacının kestiği fatura tutarı kadar müvekkili defterlerinde görülen alacağı kabulle bu miktarda çek alarak müvekkili ibra ettiğini ve sahayı terk ettiğini, bu çekin tahsil edildiğinin de banka kayıtlarından belli olduğunu, müvekkilinin ibra edildiği tarihin 21/09/2007 tarihi olduğunu, davacının alacak iddiasını dayandırdığı bilirkişi tespit raporunun tarihinin 12/09/2006 yani davacının müvekkilini ibra etmesinden tam bir yıl öncesi olduğunu, bu durumda tespit edilen alacağın üzerinden bir yıl geçtikten sonra yapılan hesaplaşmada o alacağın ödeme yoluyla sona erdiği ve tarafların ibralaştığının kabulü gerektiğini, ibra ile alacağın son bulduğunu, yargılamanın iadesi talebinde üç aylık sürenin de dolmuş olduğunu, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 tarih …..Karar numaralı kararında özetle; dava, HMK 374 ve devamı maddelerine göre açılan yargılamanın iadesi talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 374. Maddesine göre yargılamanın iadesi kesin olarak verilen veya veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir.
Davacı tarafça yargılamanın iadesi talep edilen karar mahkememizce 27/04/2011 tarihinde verilen…. karar sayılı karar olup, söz konusu kararın süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmediği yönünde Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nce 23/09/2011 tarihinde verilen karar ile kesinleşmiştir.
Yargılamanın iadesi sebepleri HMK ‘nın 375. Maddesinde sayılmış olup davacının dayandığı (h) bendine göre, lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması gerekir.
Söz konusu dava dosyasının incelenmesinden, davacı yana 08/07/2010 tarihli duruşmada, ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması için 200,00 TL ücret takdir edildiği, ücreti yatırmak için 10 günlük kesin mehil verildiği, 02/11/2010 tarihli duruşmada yeniden bu konuda 10 gün süre verildiği, davacı vekilince 27/01/2011 tarihli duruşmada, müvekkili ile irtibat kuramadığı için ek bilirkişi ücretinin yatırılamadığının bildirildiği, 27/04/2011 tarihinde verilen ret kararının gerekçesinde, bilirkişi ücreti yatırılmadığı için dosya kapsamına göre, ibraname de dikkate alınarak karar verildiğinin bildirildiği,
Hükme dayanak alınan ve imzası davacı tarafça kabul edilen ibraname 28/09/2007 tarihli olup, davalı tarafın hileli bir davranışı ile düzenlendiği kanıtlanamadığı gibi, davacının vesayet altına alınmasını gerektirir sağlık kurulu raporunun ise 20/09/2019 tarihinde yapılan başvuru sonrasında, 09/10/2019 tarihinde düzenlendiği, ibranamenin düzenlendiği, tarih itibari ile davacının sağlık sorunu bulunduğu kanıtlanamamakla, mevcut davada yargılamanın iadesi koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla davacı yanın yargılamanın iadesi isteminin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vasisi 30/07/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu, birçok Yargıtay kararında uygulandığı gibi, alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borçtan kurtulmasını kapsayan akde ibra dendiğini, ibranamenin kural olarak hak sahiplerine yapılmış olan ödeme ile sınırlı olmak üzere bağlayıcı olduğunu, tazmin edilecek miktarla, buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunması halinde ibradan söz edilemeyeceğini, bu sebeple hak sahiplerinin gerçek zararlarının uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması suretiyle belirlenmesi gerektiğini, önceki yargılamada açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadığını, dosyadaki avukatlarının sözleşmeyi dosyaya koymaması sebebiyle iddialarının tam olarak ispatlanamadığını, su depolarının sözleşme gereği paslanmaz çelikten kilosu 7,00 Euro’ya yapılacağının kararlaştırıldığını, buna göre sözleşme bedelinin 1.000.000,00 TL olduğunu, sözleşmeye bedelin, demir doğrama fiyatıyla aynı yazılmasının hile yoluyla gerçekleştiğini, altına imza atmadıkları sözleşmenin yapılacak imalatları gösterdiğini, bu sebeple tam ifa karşılığı alacakları ödenmedikçe alınan ibranın kısmî ifayı içeren makbuz sayılması gerektiğini ve bu sebeple ibranamenin açık oransızlık içerdiğinden geçersiz olduğunu, bu sebeplerle yargılamanın iadesi istemlerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olması sebebiyle istinaf başvurularının kabulüne ve karar kaldırılmasına, yargılamanın iadesi istemlerinin kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili 10/08/2021 havale tarihli davacı vasisinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; mahkemece kesinleşmiş davaya ilişkin olarak talep edilen yargılamanın iadesi isteminin reddine karar verildiğini, verilen kararın hukuka uygun olduğunu, davacı tarafça yargılamaya etki eden herhangi bir belgenin sahteliğinin iddia ve ispat edilmediğini, yargılamanın iadesi sebebine vakıf olunduğu andan itibaren istemin üç aylık hak düşürücü sürede yapılması gerekirken bu sürenin üzerinden yıllarca geçirildiğini, davacının iddialarının önceki davada ileri sürülüp tartışıldığını, davacının dava dilekçesinde 1.000.000,00 TL’lik sözleşme ilişkisinden bahsedip sonrasında 7.000,00 TL alacağının kaldığını söylemesinin de iddialarını tümüyle çürüttüğünü, daha önceki beyan ve dilekçelerini aynen tekrarla davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. Karar sayılı dosyası ile görülen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemi ile açılan davada mahkemenin 27/04/2011 tarihli kararı ile vermiş olduğu ve temyiz süresinin geçirilmesi sebebiyle kesinleşen davanın reddine ilişkin karar sebebiyle talep edilen yargılamanın iadesi istemine ilişkin olup, davacı vasisi eldeki davaya konu isteminde vasisi olduğu davacının şizofren olması sebebiyle %80 oranında engelli olduğuna dair doktor raporu bulunduğunu, bu sebeple kısıtlandığını, taraflar arasındaki demir imalatını içeren sözleşme nedeniyle davacının ödenmeyen alacakları bulunduğunu, buna rağmen davalı tarafça kendisinden hile ile ibraname alındığını, ibranameye konu alacağın gerçek miktarı ile vasisi olduğu davacıya ödenen miktarlar arasında fahiş bir fark bulunduğunu, bu sebeple ibraname olarak düzenlenen belgenin gerçekte kısmî ifaya ilişkin makbuz sayılması gerektiğini, önceki yargılamada eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmiş olduğunu belirterek yargılamanın iadesi istemlerinin kabulüne, önceki kararın kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili cevabında, yargılamanın iadesi sebeplerinin HMK’nın 375.maddesinde sınırlı olarak sayıldığını, yargılamanın iadesi istemini içeren dilekçedeki iddiaların söz konusu sebeplerden olmadığını, davacının iddialarının önceki davada incelenip tartışıldığını, davacının süresinde delil avansını yatırmadığı için bilirkişi incelemesi yaptırılamadığını ve davacı tarafından imzalanan ibraname de gözetilerek yargılama sonunda davanın reddine karar verildiğini ve kararın süresi içerisinde temyiz edilmediği için kesinleşmiş olduğuna dair Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin kararının bulunduğunu, yine davacının iddiasının hileye dayalı olması sebebiyle hilenin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halükarda bir yıllık süre içerisinde yargılamanın iadesi isteminde bulunulması gerekirken davacıya vasi atanma tarihine bakıldığında bu sürenin de çoktan aşılmış olduğunu belirterek istemin reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece davacı vasisi tarafından ileri sürülen yargılamanın iadesi isteminin hile iddiasına dayandırıldığı ancak davacının imzalamış olduğu 28/09/2007 tarihli ibranamenin davalı tarafın hileli bir davranışı ile düzenlendiği hususunun davacı yanca ispatlanamadığı gibi davacının kısıtlanma tarihi ile ibranamenin düzenlendiği 28/09/2007 tarihi gözetildiğinde ibraname tarihi itibariyle davacının kısıtlanmasını gerektirir sağlık sorunu bulunduğunun kanıtlanamadığı kabul edilerek davacı vasisinin yargılamanın iadesi isteminin reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davacı vasisi tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece, yargılamanın iadesi talebi, yenilenmesi istenen ve kaydı kapatılan esas üzerinden devam edilmeden yeni esasa kaydı yapılmış ve 24/06/2021 tarihinde karar verilmiştir. Yargılamanın yenilenmesi, 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 10. ve HUMK’nın 449. ile HMK’nın 381/1. maddelerinde açıkça düzenlendiği üzere bağımsız bir dava niteliğindedir. Bu durumda, mahkemece verilen karar da yeni bir karardır. Bu sebeple mahkemece de bu şekilde işlem yapılarak yeni esas üzerinden karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir durum görülmemiştir.
Yine mahkemece davacı vasisine yargılamanın iadesi isteminde bulunabilmesi için sulh hukuk mahkemesinden husumete izin kararı aldırılmasından sonra davacı vasisinin istemi değerlendirilmiş, bu hukuki gereklilik de yerine getirilmiştir.
Mahkemece verilen kararda yazılı sebeplere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacı vasisinin, yargılamanın yenilenmesi davasına konu olan önceki davada davanın reddine dayanak olarak gösterilen ibranamenin davalının hileli olduğunu ileri sürdüğü davranış ve beyanları sonucu düzenlendiğini kanıtlayamadığı gibi davacının 05/11/2015 tarihli,,,, Karar sayılı Çubuk Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile kısıtlanmış olduğundan davacının hukuki ehliyete haiz olmadığının bu tarih itibariyle bilinmiş olması gerektiği ve talebin, bu karar tarihi olan 05/11/2015 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşılmasına göre davacı vasisinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı vasisinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 tarihli,,,, Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vasisinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.