Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/737 E. 2022/1258 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/737 – 2022/1258
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.4,6)
DOSYA NO : 2021/737 Esas
KARAR NO : 2022/1258

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2020
NUMARASI : 2018/903 Esas-2020/497 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/12/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; özetle; davacı kuruma bağlı … Müdürlüğü tarafından çıkılan açık ihale ve bağıtlanan sözleşme ile 2013 yılında davalıdan 66 mm ateşleyici kapsül bloğu ve gövde kompleksi tedarik edildiğini ancak üretimde kullanılamadığını, kurumun zarar ettirildiğini, bakanlık muayene heyetince gerçekleştirilen teslimat muayeneleri esnasında uygunsuzluk tespit edildiğini, kafilelerin tamamının reddedildiğini, muayenede tespit edilen uygunsuzluklar ile ilgili hata analizi ve düzeltici tedbirlere yönelik çalışma başlatıldığını, 13/02/2015 tarihinde yapılan toplantıya ait raporda mevcut ateşleyicilerin kullanılamayacağı yönünde verilen karar ile davalıdan tedarik edilmiş toplam 25.000 adet AKBGK’ni kapsadığını, toplam 55.000,00 TL zarar edildiğini belirterek toplam zararın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davalı tarafından teslim edilen malların davacı tarafından teslim alındıktan muayenesi yapıldığını, teknik şartnameye uygun bulunarak kabul edildiğini, bedellerinin ödendiğini, malların muayenesi yapıldıktan 4.5 yıl sonra iş bu davanın açıldığını, davacı tarafın malların gizli ayıplı olduğunu 31/10/2014 tarihinde öğrendiğini bu tarihten sonra dava tarihine kadar bir ayıp ihbarının bulunmadığını, ihbar öneline uyulmadan zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığını, dava konusu mallarla ilgili davacı tarafından hazırlanan teknik şartnameye uygun olarak teslimi yapılan mallardan ilk baskı malların davacı tarafından uygun bulunmadığı için davalı tarafından iade alındığını, davalı şirketin bu nedenle malları süresinde teslim edemediği için cezalı duruma düştüğünü, yaklaşık 17.000,00 TL ceza ödemek zorunda kaldığını, davalının imal ederek teslim ettiği malzemelerin teknik şartnameye uygun olduğunu, teslim edilen malların davacı tarafından kabul edilerek bedellerinin ödendiğini, davacı tarafın davalıdan almış olduğu malzemeleri kullanmamasının sebebinin iddia ettiği gibi davalının ayıplı mal imal ederek teslim etmiş olması değil davacı tarafın kendi kusur ve ihmali ile alım yaptıkları malzemenin nitelik ve niceliklerinde yanlış tespit ve talepte bulunmuş olmalarının olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; dava konusu blokların ayıplı olduğuna dair tespitinin 13/02/2015 tarihli toplantıda değerlendirildiği ve toplantı sonucu mevcut atşeleyicilerin kullanılamayacağına karar verilmesi üzerine bu tarihte yapıldığının anlaşıldığı, teftiş kurulu raporuna göre 11/07/2017 tarhinde de ayıbın varlığının ortaya çıktığı ve bu hususun rapora yansıtıldığı, ancak buna rağmen davacı davalıya süresi içerisinde herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığı, davalının teslim etmiş olduğu malzemeler Kalite Kontrol Müdürlüğü tarafından uygun bulunduğundan ve teslimin ardından sözleşme bedelinin ödenmesinden dolayı eksik ifanın söz konusu olmadığı, davacının yapılan inceleme ve tespitler uyarınca ayıbı öğrenmesi ve bilmesine rağmen ayıbı davalıya hemen ihbar etmediği, tespitin üzerinden uzun bir müddet sonra eldeki davayı ikame ettiği, ayrıca davacının sözleşme uyarınca teslim edilen malzemeyi kontrol ve denetim yükümlüğü bulunmakta olup, davacı bu yükümlüğü kapsamında malzemeyi kontrol ederek aldığı, bu kontrolde ayıbın ortaya çıkmamasının gizli ayıp olması halinde dahi davacının eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmesi gerekirken bu hususta makul sürede bir bildirimde bulunmadığı, bu nedenle iş sahibinin işi bu şekilde kabul etmiş sayılacağı, malzemelerin davacı tarafından hazırlanan teknik şartnameye uygun üretildiği ve davacı tarafından da kabul edilmiş olması nedeniyle, davalının olayda kasıt veya ağır kusurunun tespit ve ispat edilemediği kanaatine varıldığı, neticede son parti teslim tarihi olan 23/05/2014 tarihine göre 478. maddede yer alan yüklenicinin ayıplı bir eser meydana getirmesi halinde teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserler bakımından iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı, bu bağlamda da 23/05/2016 tarihi itibari zamanaşımı süresinin dolduğu, her ne kadar dosya kapsamında bilirkişi heyetlerinden alınmış raporlar mevcut ise de, eldeki davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Milli Savunma Bakanlığı Muayene Heyeti tarafından 13/10/2014-31/10/2014 tarihleri arasında yapılan muayenelerde uygunsuzluk tespitinin yapıldığını, 13/02/2015 tarihli kurum toplantısında ürünlerin üretimde kullanılmayacağına karar verildiğini, kurumun zarara uğradığını, mahkeme kararının hatalı olduğunu, dava konusunun satım akdi değil, eser sözleşmesi olduğunu, ayıplı mal prosedürünün uygulanmayacağını, davanın zamanaşımı süresinde açıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- Somut olayda dosya kapsamına göre; davacı tarafından 939,27 nispi peşin karar harcı yatırılmış olmasına rağmen Mahkemece gerekçeli kararda infazda tereddüt yaratacak ve dosya kapsamına aykırı şekilde 8984,87 TL harç iadesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Taraflar arasındaki ilişki sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisidir.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi, 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu,TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp ve gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir.
Eksik iş ise sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işlerin bedeli, teslim tarihine bu işlerin ikmâl edilebileceği sürenin ilavesiyle bulunan tarihteki rayiç bedellerle talep edilebilir. Eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek yoktur. Eksik işler yönünden TBK 474-478. maddelerindeki hükümler uygulanmaz.
TBK 472/son maddesinde eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek bir durum ortaya çıkarsa yüklenicinin iş sahibine bu durumu hemen bildirmek zorunda olduğu aksi takdirde bunun sonuçlarından sorumlu olcağı kabul edilmiştir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/4013 Esas, 2022/2265 Karar).
Somut olayda ayıbın açık mı gizli mi, sözleşmenin 16.7.1 maddesinde kabulden sonra öngörülen 2 yıllık garanti süresi, yüklenici tarafından garanti belgesi veya aynı nitelikte belge düzenlenip düzenlenmediği, bunların sonuca etkisi tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Eser sözleşmesinden kaynaklanan davanın açılma tarihine göre kural olarak zamanaşımı süresi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6 maddesi gereğince 5 yıldır. Çekişme eser ilişkisinden kaynaklandığından satıma ilişkin Borçlar Kanunu hükümlerinin, TTK hükümlerinin ve 6098 sayılı TBK’nın 478. maddesindeki zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün olmadığından Mahkemece zamanaşımı def’i reddedilip işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem; TBK’nın 147/6 maddesi gereğince zamanaşımı def’inin tartışılarak kabule göre işin esasına girilmesi; yukarıda açıklanan eser sözleşmesi hükümleri dikkate alınarak uyuşmazlık konusu olan ayıp, ayıp ihbarı, garanti süresi, iş sahibinin seçimlik hakları, yüklenicinin ihbar yükümlülüğü gibi hususların tartışılması ile denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 23/10/2020 tarih ve 2018/903 Esas-2020/497 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İnceleme konusu kararın icrasının geri bırakılması için İİK’nın 36/1 maddesi gereğince varsa taraflarca yatırılan nakit teminatların veya sunulan banka teminat mektuplarının dosya kapsamı ve kararın niteliğine göre aynı maddenin 5. Fıkrası gereğince yatıran/sunan tarafa İADESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip