Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/722 E. 2022/659 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-4-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2021
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/06/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya … üretimi ve montajı yapmayı taahhüt ettiğini, tarafların buna ilişkin sözleşme imzaladıklarını, davacının işi tamamladığını ve davalıya fatura kestiğini, davalının 120.000,00 TL’lik ödeme yaptığını fakat bakiye 101.133,00 TL’yi ödemediğini, Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2020/6977 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine takibe geçildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, davaya konu takibe vaki itirazın iptali ile % 20’den az olmakak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; taraflar arasında bir sözleşme imzalanmadığını, davacı ile davalı şirketin yetkili temsilcisi arasında bir sözleşme imzalandığını, davalı şirkete husumet düşmeyeceğini, dava ve takip dayanağı faturadaki malların davalıya teslim edilmediğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, davacının dava dilekçesi ekinde borca ilişkin bir kanıt sunamadığını savunarak, davanın reddine ve davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “davacının davalı şirketten 221.133,00 TL alacak bakiyesi olduğuna dair bilirkişi raporu dosyaya sunulmuşsa da, davacının alacağa dayanak sunmuş olduğu fatura, yine davacı tarafça sunulan davacı ile dava dışı … arasında imzalanan 06/05/2019 tarihli sözleşme uyarınca düzenlenmiş olup, sözleşme tarafı olan dava dışı …’nun davalı şirket yetkilisi olmakla birlikte, sözleşmeyi şirket yetkilisi sıfatıyla imzalamadığı, dolayısıyla davalı şirketin 06/05/2019 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığı ve bu sözleşme uyarınca düzenlenen faturadan kaynaklı borçtan sorumlu olmadığı, davalının sözleşme tarafı olmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemenin sözleşmeyi eksik ve hatalı değerlendirdiğini, davacının delillerini toplayıp değerlendirmediğini, davalı tarafın ticari defterlerinin sunması için davalıya kesin süre vermediğini, davalı ticari defterleri ile sözleşme ilişkisinin ispatlanabileceğini, davalının sözleşmenin tarafının şirket yetkilisi … olduğunu iddia etmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, mahkemenin davanın ispat edilemediğini düşündüğünü kabul etmesi durumunda ise, davacı tarafa yemin hakkı bulunduğunu hatırlatması gerektiğini, bunun da yapılmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının kötüniyetle icra takibi başlattığını, şirket yetkilisinin şahsı ile yapılan sözleşme nedeni ile şirketten alacak talep etmesinin kötüniyet göstergesi olduğunu, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-Uyuşmazlıkla ilgili … Yapım Sözleşmesi başlıklı sözleşmenin başlangıcında “iş bu sözleşme … …. arasında … …. yapılacak … projesi için yapılmaktadır.” Hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin alt kısmı …. …, şahit …, şahit … imzalarını içermektedir. Sözleşmenin alt kısmının … tarafından imzalanması sözleşmenin tarafının … olduğunu gösteremez. Zira sözleşmenin giriş kısmında sözleşmenin tarafının …… olduğu açıkça belirtilmiştir. …’nun şirket yetkili temsilcisi olduğu dosya arasına alınan ticaret sicil kayıtları ile sabittir. Bu nedenle Mustafa Sarıoğlunun söz konusu sözleşmeyi şirket adına ve şirket yetkili temsilcisi olarak imzaladığı kabul edilmelidir. Mahkemenin sözleşmenin tarafının … olduğu, … Şti.’nin söz konusu borçtan sorumlu olmadığı yönündeki gerekçesi isabetli değildir. Davalı şirkete iş bu uyuşmazlıkta husumet yöneltilmesinde bir hata bulunmamaktadır.
2-Davalı taraf savunmalarında takip ve dava dayanağı faturada yazılı malların davalıya teslim edilmediğini de belirtmiştir. Mahkemece dava ve takip dayanağı faturanın davalı şirket tarafından form BA belgesi ile … dairesine bildirilip bildirilmediği, … … Dairesi Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. Form BA belgesi ile … dairesi müdürlüğüne bildirilen fatura olması durumunda fatura içeriğinde belirtilen malların davalıya teslim edildiği ispatlanmış olacaktır.
Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak istenilmiş, davalı taraf ticari defter ve belgelerini verilen kesin süre içerisinde ibraz etmemiştir. Mahkemece davacı ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümünde ticari defterlerin hukuk davalarında ibrazı ve ispata ilişkin kuralların gözden geçirilmesi ve açıklanması gerekmektedir. Bu nedenle ticari defterlerin ibrazına ilişkin usul tarafların lehine ve aleyhine delil olmasına ilişkin esaslar ile ticari deflerlere diğer delillerle dayanılması halinde defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin esaslar ile ticari defterlere münhasıran delil olarak dayanılması halinde uygulanacak ibraz ve ispat kurallarının açıklanması gerekli görülmüştür.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/421 Esas – 2021/2017 Karar sayıılı bir kararında da belirtildiği üzere, HMK’nın 220. maddesine göre ispatla yükümlü olan taraf hem tarafların ticari defterlerine hem de diğer delillere dayanabilir. Kendi ticari defterleriyle birlikte karşı tarafın ticari defterine delil olarak dayanan taraf, karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi halinde, ticari defterler HMK’nın 199 ve 219/2. maddesi gereğince belge niteliğinde olduğundan mahkemeden HMK’nın 220. maddesi gereğince ticari defterleri belge olarak ibrazını isteyebilir.
Ticari defterlerin ibrazı;
HMK’nın 222/1. maddesi gereğince, mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Yasa koyucu bu madde ile tacirlerin ticari işletmeleriyle ilgili işlemlerinden kaynaklanan davalarda tarafların delilleri arasında açıkça ticari defterlere dayanılmamış olsa dahi hakimin re’sen ticari defterleri inceleyebileceği ilkesini kabul etmiştir. Aynı ilke TTK’nın 85. maddesinde “Malvarlığı Hukukuna ilişkin olan özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme ticari defterlerin teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebilir.” denilmek suretiyle, HMK 222. madde hükümlerine paralel olacak şekilde teyit edilmiştir.
TTK’nın 83/2. maddesinde ticari defterlerin ibrazı hakkında HMK’ya atıf yapılmış ancak defterlerin ibrazından kaçınmanın yaptırımı düzenlenmemiştir. Yine HMK’nın 222/3. maddesinde tarafların ticari defterlerini mahkemeye biraz usulü düzenlenmiş ancak ibraz edilmemesinin yaptırımı gösterilmemiştir. Bu nedenle doktrinde bu durumda belgelerin ibraz mecburiyetine ilişkin HMK 219 ve 220. maddelerinin uygulanacağı kabul edilmektedir. (Hakan Pekcanıtez Medeni Usul Hukuku 15. Bası 2. Cilt s. 1826) Diğer yandan HMK’nın 222/1. maddesi ve TTK’nın 85/2. maddesi gereğince ticari defterlerin mahkemece re’sen incelenebileceği yasa koyucu tarafından açıkça düzenlendiğine göre, yasa koyucunun defterleri ibraz etmeyen tarafla ilgili herhangi bir yaptırım öngörmediği düşünülemez zira ticari defterlerin resen ibrazına karar verilmesine rağmen tarafların defterlerin ibraz etmemeleri halinde mahkeme ara kararının yerine getirilmesi mümkün olamayacaktır. Bu nedenle kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği ilkesi gözönünde bulundurulmalıdır.
Ticari defterlerin delil olması;
Tacirler ticari bir uyuşmazlıkta gerek kendi defterlerine gerekse karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanabilirler. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna uygun olarak tutulmuş açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olması;
Ticari defterlerin ticari davalara delil olabilmesi için defter sahibinin defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırmış olması ve defterleri usulüne uygun tutulmuş olması defter kayıtlarının birbirini doğrulaması, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutmuş bir başka deyişle usulüne uygun olarak tutulmuş defter kayıtlarına aykırı olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi gerekir. Karşı taraf defterlerini usulüne uygun tutmuş olmasına rağmen ve her iki tarafın ticari defterleri birbirine aykırı kayıtlar içerdiği taktirde ispatla yükümlü olan taraf iddiasını başka delillerle ispat etmek zorunda kalacaktır.
Taraflardan biri ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesine rağmen karşı taraf ticari defterleri ibrazdan kaçındığı taktirde mahkeme defter ibrazını TTK 85 ve HMK 222/1. Maddeye göre resen emredebileceğinden HMK’nın 220. maddesi gereğince ibrazdan kaçınan tarafa ticari defterlerini ibraz etmeme hakkındaki delil ve belgelerini sunması defterleri bulamadığı taktirde nerede olduğunu bilmediğine ilişkin yemin teklifinde bulunması defterleri ibrazına karar verilen tarafın kendisine verilen sürede defterleri ibraz etmez ve ibraz etmeme hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkar eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse mahkemenin duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul etmek suretiyle karar verilebileceği kabul edilmiştir.
Ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olması;
TTK’nın 222/4. maddesi gereğince açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları sahibi aleyhine delil olur. Ticari defterleri aleyhine delil olarak kullanan taraf defterlerindeki kayıtların aksini iddia ve ispat edebilir. Ancak karşı tarafın kendi aleyhine delil olan ticari defterlerindeki kayıtların aksini sadece kesin delillerle ispatı gerekmektedir. Yine bir tarafın ticari defterlerinin tamamı kanuna ve usulüne uygun tutulmakla birlikte içerdikleri kayıtlar yönünden karşı tarafın iddialarını doğrulaması halinde bu kayıtlarda sahibi aleyhine delil teşkil eder. Örneğin, satım sözleşmesinde satıma konu faturanın alıcı defterlerinde kayıtlı olması faturaya konu emtianın ve faturanın alıcıya teslim edildiği iddiası bakımından defter sahibi aleyhine teşkil eder. Bunun aksini defter sahibinin başkaca kesin delillerle ispatı gerekir.
Ticari defterlere münhasır delil olarak dayanılması;
HMK’nın 222. maddesinin ilk dört fıkrası tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda ticari defterlerin ibrazı ve delil olması koşullarını düzenlemişken 222. Maddenin 5. Fıkrası taraflardan biri tacir olmasa dahi tacir olan tarafın defterlerine münhasıran delil olarak dayanılması halinde defterlerin ibraz zorunluluğunu ve ibrazdan kaçınma halinde ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağını düzenlemektedir.
Bu maddenin uygulanabilmesi için delil bildirimi aşamasında tacir olan karşı tarafın defterlerine tacir olan veya tacir sıfatı bulunmayan tarafın diğer delillerden vazgeçmek suretiyle münhasıran dayanması gerekmektedir. Delil ikame eden taraf ticari defterler dışında başkaca delillere dayanmış ise HMK’nın 222/5. maddesinden yararlanamaz. Bu maddeden yararlanılabilmesi için tacir karşı tarafın ticari defterlerinde olan kaydın kabul edileceğinin açıkça bildirilmesi gerekir. Yargılama aşamasında HMK’nın 196. maddesi gereğince karşı tarafın açık rızası olmaksızın diğer delillerden vazgeçilerek münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanılması mümkün değildir. Ancak karşı tarafın açık rızası halinde iddiasını ispat etmek isteyen taraf karşı tarafın ticari defterlerine münhasıran delil olarak dayanabilecektir.
Ticari defterlerin ibrazından kaçınılması halinde iddiasını ispat etmek isteyen tarafın yalnızca HMK’nın 222/5. madde gereğince münhasıran karşı tarafın ticari defterlerine delil olarak dayanma zorunluluğu olduğunu savunmak ticari uyuşmazlıklarda ispat güçlüğü doğurması yanında, elinde karşı taraf lehine olan belgeyi ibraz zorunluluğuna ilişkin HMK’nın 219. maddesi ve belgeyi ibraz etmemeye bağlanan sonuçları düzenleyen HMK’nın 220. maddesinin hükümlerini işlevsiz bırakacaktır. Yasa hükümlerinin uygulanmasını taraf iradesine bırakmış olacaktır. Kaldı ki, bu durum HMK 29. maddesinde düzenlenen ve yargılamaya hakim olan ilkelerden olan “dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğünün” de ihlali niteliğindedir. Karşı taraf lehine kayıtları sunmaktan kaçınma imkanı verecektir.
HMK’nın 220. maddesinde belgenin ibrazından kaçınmanın haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı konusunda yemin teklif edilerek yeminin sonucuna göre belgenin içeriği hakkında diğer tarafın iddiasının kabul edileceğine ilişkin hakime taktir hakkı tanınmış ve diğer delillerle iddia ve savunmanın ispatlanabileceği düzenlenmiş iken, HMK 222/5. maddesine göre; iddiasını ispat etmek isteyen dilekçelerinin değişimi ve delil bildirme aşamasında diğer tarafın ticari defterlerine münhasıran (tek başına) delil olarak dayanmak suretiyle başkaca delillere dayanmamış olmalıdır. Başka delilleri olduğunu söyleyen HMK’nın 222/5. maddesinden yararlanamaz.
Bu kapsamda HMK’nın 220. maddesi ve 222. maddesi birbirinden farklı düzenlemeler olup, HMK’nın 220. maddesinde diğer delillere dayanma olanağı da bulunması nedeniyle hakimin diğer delilleri ve defterlerin ibraz edilmemesi olgusunu birlikte değerlendirmek suretiyle taktir hakkı bulunmaktadır. Bu karşılık, karşı tarafın ticari defterlerine münhasıran delil olarak dayanılması halinde defterlerin ibraz edilmemesi durumunda defterlere delil olarak dayanmış taraf iddiasını kesin olarak ispat etmiş sayılacaktır.
Mahkemece alınan ticari defterlerin ibrazına ilişin ön inceleme duruşmasının 2 nolu ara kararı usul ve yasaya uygun olmayıp yukarıda anlatıldığı üzere defter ve belgelerin ibraz usulünü düzenleyen HMK 219, 220, 222/1. maddedeki usule uygun ara karar oluşturulmamıştır. Bu nedenlerle mahkemenin uyuşmazlık konusu dönem belirtmek suretiyle, hangi yıla ait ticari defterlerin hangi konu ve dönemle ilgili inceleneceği ve bilirkişinin inceleme görev alan ve sınırlarını HMK hükümlerine göre belirlemek suretiyle davalıya ticari defterlerin ibrazı için usulüne uygun kesin süre verilmesi davalının mahkemece usulüne uygun olarak kurulan ara karara rağmen defterlerini ibraz etmemesi halinde ise HMK’nın 220. maddesi gereğince davalı defterleri ibraz etmeme nedeni hakkında defterleri elinde olmadığı özenle aradığı halde bulamadığı ve nerede olduğunu bilmediğine ilişkin yemin teklif edilmesi, davalı tarafça verilen kesin sürede ibraz etmeme hakkında delilleri ile birlikte kabul edilebilir bir mazeret gösterilmemesi ve teklif edilen yeminin kabul ve icra edilmemesi halinde ise davacı defterlerini de dikkate alarak ibraz etmeme sonucuna göre usulüne uygun olarak tutulan açılış ve kapanış tasdikleri yapılan davacı ticari defterlerindeki kayıtları ve diğer delilleri taktir ve değerlendirerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereklidir. Mahkemece bu açıklamalar doğrultusunda işlem tesis edilmemesi hatalı olmuştur.
3-Ticari defter delili ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenemeyeceğinin anlaşılması halinde; mahkemece yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra, makine mühendisi bir bilirkişi refakate alınarak, söz konusu yerde keşif yapılmalı, davacının teslim ettiğini iddia ettiği … malzemeler yerinde incelenmeli, bu malzemelerin metrajı tespit edilmeli, davacının talep edebileceği iş bedeli, sözleşmede belirtilen fiyat dikkate alınarak belirlenmeli, davalı tarafın yaptığı ödemeler düşülmeli ve davacının talep edebileceği bakiye alacağı olup olmadığı, var ise miktarı belirlenmelidir. Eksik inceleme ve suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
3-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/463 Esas, 2021/490 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
6-Davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
9-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.