Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/712 E. 2021/896 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-3-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2021
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : …’ den Kaynaklanan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/10/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkilinin Ankara….. parselde kayıtlı arsa sahibi olduğunu, müvekkili ile yüklenici … ve … arasında Ankara 12. Noterliğinin 25/02/2014 tarih, … yevmiye numarası ile… yapıldığını, aynı davalılar tarafından … …. parseldeki mülk sahiplerinden inşaatta eksik kalan arsa bedelleri karşılığı inşaat tamamlanması sonrasında ödenmesi şartı ile iş bu davaya konu senet alınmışsa da davalıların inşaata başlamadığını, bu yolla aldıkları iş bu bonoları başkaları vasıtası ile haksız tahsil yoluna gittiklerini, davalıların sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, inşaata henüz başlamadıklarını, iş bu arsaları üzerine bina yapılıp teslim edildiğinde ödenmek üzere ödeme tarihleri doldurulmadan ve düzenleme tarihi boş sadece miktar kısmı yazılı ve üzerinde müvekkilinin imzası bulunacak şekilde senet verdiklerini, davalı tarafın alacağın doğmadığını bile bile Ankara 31. İcra Dairesinin …. Sayılı takip dosyası ile başlatmış olduğu takipte davalının hiç bir alacağının bulunmadığını belirterek, müvekkilinin davalılara hiç bir borcunun bulunmadığının tespitine, icra takibine konu senedin ve icra takibinin iptalin davalılar aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına, hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalılara usulüne uygun tebligat çıkarılmış olup, davalılar bir savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalılardan …. arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak eksik kalan arsa payları nedeniyle davacı tarafından bu davalılara dava konusu bononun verildiği, bu davalılar tarafından senedin diğer davalı …’e ciro edilerek bu kişi tarafından takibe girişildiği, aynı kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle arsa sahiplerinden…. Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin….. Sayılı dosyasında ve yine arsa maliklerinden … …. Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasında, …’ın Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Sayılı dosyasında, … Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin…., sayılı dosyasında, …. Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Sayılı dosyasında…… Sayılı dosyasında, …’in Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Sayılı dosyasında ve… Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Sayılı dosyasında dosya davalıları … ve … aleyhine menfi tespit davaları açıldığı, bu mahkemelerde yapılan bilirkişi incelemesinde davalı tarafın belirtilen sözleşmeye istinaden yapması gereken inşaata hiç başlamadığının tespit edildiği, bu mahkemelerde yapılan yargılama sonucunda davacıların davasının kabulüne karar verildiği ve yapılan sözleşme nedeniyle alınan bonolardan dolayı davacıların davalılara karşı borçlu olmadıklarının tespitine karar verildiğinin anlaşıldığı, dosya davacısının da davalılar … ve … ile aynı sözleşmeyi yaptığı, sözleşme gereği dava konusu senedin verildiği ve bu davalıların üzerine düşen yükümlülükleri hiç yerine getirmedikleri gerekçesi ile, bu davalılar yönünden açılan davanın kabulüne karar verildiği, her ne kadar takibe girişen alacaklı … aleyhine de eldeki dava açılmış ise de dava konusu senet yasal unsurlara sahip olup sebepten mücerret olan kambiyo senetlerine karşı borçlu bulunmadığının ispat yükümlülüğünün davacıda bulunduğu, davaya konu senetteki ciro silsilesinin görünüşe göre düzgün olduğu, davacı tarafın senedi elinde bulunduran davalı …’ün kötüniyetli yada ağır kusurlu olduğunu ispatlayamadığı gerekçesi ile, bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı … ile diğer davalılar arasındaki ilişkiler dikkate alındığında, …’ün kötüniyetli olduğunun açık bulunduğunu bu nedenle, Ayhan hakkındaki davanın da kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı arsa sahibi, davalı … ve … yüklenici, diğer davalı … ise senedin ciro edildiği kişidir. Mahkemece davalılar…. hakkındaki davanın kabulüne, davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 05/10/2020 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikle Asliye Ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesi’nin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır. (Yargıtay Yüksek 15. HD 2016/3518 esas. 2016/4291 karar; 2014/5997 esas, 2015/2462 karar sayılı ilamları)
Somut olayda; Davaya konu bono davacı tarafından ödeme aracı olarak davalı yüklenicilere verilmiştir. Uyuşmazlık taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer yandan 6102 sayılı TTK’da eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle mutlak ticari dava söz konusu değildir. Şu durumda eldeki davanın asliye ticaret mahkemesi’nce görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. Davacı arsa sahibi olup, tacir olmadığı gibi, bir ticari işletme sahibi de değildir. Bu nedenle nispi ticari dava da söz konusu değildir. Mahkemece asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden işin esasının incelenmesi doğru olmamıştır.
2- Hükmün kapsamı, HMK’nın 297. maddesinde açıklanmıştır. HMK’nın 297/1-c maddesinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsaması gerektiği belirtilmiştir. Bu madde hükmünden de anlaşıldığı üzere, tarafların iddia ve savunmaları, gerekçeli kararda tek tek delilleri ile birlikte tartışılmalı ve sonuca nasıl varıldığı belirtilmelidir. Hüküm, davada ileri sürülen taleplerden sadece hükme bağlanmış olanlar açısından sonuç doğurur. İleri sürülmüş ancak hükümde tartışılmamış, hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş bir istem, reddedilmiş sayılamaz.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebi olmasına rağmen, mahkemece bu talep incelenip, hakkında olumlu ya da olumsuz bir değerlendirilme yapılmaması ve bu konuda bir karar verilmemesi de hatalı olmuştur.
3- Mahkemece karar verildikten sonra davalı … 09/09/2021 tarihli dilekçesi ile davayı kabul ettiğini bildirmiştir. Kabul davayı sonuçlandıran taraf işlemlerinden olup, kesin hüküm sonuçlarını doğurur. Hükmün kesinleşmesine kadar davanın kabul edilmesi mümkündür. Bu itibarla adı geçen davalının kabul beyanı dikkate alınarak hüküm kurulması da gereklidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-3-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… nolu kararının HMK’nın 353/1-a-3-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır