Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/710 E. 2023/819 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/710 – 2023/819
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/710 Esas
KARAR NO : 2023/819 (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın Kaldırılarak Yeniden Hüküm Kurulması 353/1-b-2)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2021
NUMARASI : 2019/711 Esas-2021/477 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/07/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 23/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında sözlü olarak kurulan sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya ait … Mağazasının bakım yenileme işini yaptığını, bu ticari ilişkiden kaynaklanan faturalar nedeniyle davalının müvekkiline toplam 46.991,00 TL borcu bulunduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2019/15322 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının kötü niyetli olarak takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; İlgili icra takibi ve itirazın iptali davasının, yasal dayanaktan yoksun olduğunu, iddiaları, beyanları, taleplerin tümünü reddediklerini, ilgili faturalara konu fiyatların fahiş olduğunu, piyasa fiyatlarının ve rayiçlerin çok üzerinde olduğunu, ilgili faturaların fahiş olduğu için iade edildiğini, kabul edilmediğini, fatura içeriklerinin taraflar arasındaki kabullere uygun olmadığını, gerekli indirimlerin ve katlanılan masrafların mahsup edilmediğini, ayrıca yapılan işlerde gizli ayıp olduğunu, davacı tarafça yapılan işlerin zaman içinde kendiliğinden, işin düşük kaliteli ve yanlış yapılmasından dolayı bozulmaya başladığını, hem malzeme hem işçilik işindeki gizli ayıplar nedeniyle, alçı ve boya işlerinin son derece kötü kalitede olduğunu, kalitesiz alçı-boya ve işçilik nedeniyle mağazaların marka itibar ve imajını yansıtmadığını, tüketicilere son derece kötü bir görünüm içinde hizmet verilebildiğini, … AVM’de yeni tabela yapılmadığını, eski tabelanın varlığına rağmen, yapılmayan tabelanın fatura edildiğini, sonradan ortaya çıkmaya devam edecek ayıplar için dava ve ihbar haklarını saklı tuttuklarını, davacı tarafa hiçbir borç ve yükümlülüklerinin olmadığını, faiz yükümlülüğünün de olmadığını, temerrüt hükmünün gerçekleşmediğini savarak davanın reddi ile davacı aleyhinde % 20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2021 tarih 2019/711 Esas 2021/477 Karar sayılı kararında özetle; Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Arabuluculuk son tutanağı, fatura örnekleri, BA/BS formları, bilirkişi raporları, Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2019/15322 sayılı takip dosyası, bilirkişi raporları ve diğer bilgi belgeler dosyada mevcuttur.
Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2019/15322 sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından, borçlu … San. ve Tic. A.Ş. aleyhine cari hesap ekstresi bakiye alacağına dayalı olarak 46.991,00 TL’nin tahsili için 18.11.2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirket vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu, davanın yasal süresinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi kanalı ile davalı ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi 15/02/2021 tarihli raporunun sonuç kısmında özetle; davalı şirketin 2015-2016- 2017- 2018- 2019 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın davacı tarafa 09/12/2019 tarihinde düzenlediği ve ihtarname ile davacı tarafa yolladığı 3 adet iade faturasının davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında işlendiği, 30/10/2019 tarihinde davalı tarafın davacı tarafa 46.361,00 TL borçlu olduğu, davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği 09/12/2019 tarihli iade faturalarına istinaden, 41.890,00 TL tutarlı, 7.630,00 TL tutarlı ve 29.736,00 TL tutarlı kayıt işlemleri ile davalı tarafın davacı taraftan 32.895,00 TL alacaklı duruma geçtiği, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında 09/12/2019 tarihi itibariyle davacı taraftan 32.895,00 TL alacaklı olduğu fakat davacı tarafın ticari defter ve kayıtları ile karşılıklı olarak değerlendirme yapılması gerektiği görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını içerir dilekçelerini ayrı ayır dosyaya sunmuşlardır.
Fatura konusu imlatlara ilişkin mahallinde keşif yapılarak, rapor aldırılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi kurulu 15/05/2021 tarihli raporlarının sonuç kısmında özetle; icra takip tarihi itibariyle davacı alacağı 45.261,00 TL olarak belirlenmiş olduğundan davacı talebinin 1.730,00 TL’lik kısmının yerinde olmadığı, takipte asıl alacağa yıllık %19,50 TCMB avans faizi uygulanması talep edilmiş ise de takip tarihi itibariyle geçerli faiz oranını yılık %18,25 olduğu, 45.261,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %18,25 oranında temerrüt faizi uygulanabileceği görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri bilirkişi raporuna karış beyan ve itirazlarını içerir dilekçelerini ayrı ayrı dosyaya sunmuşlardır.
Bilirkişi raporu dosya kapsamı ve delil durumuna uygun olup, hükme esas alınmıştır.
Deliller değerlendirilmiştir.
Davacı, eldeki dava ile; taraflar arasındaki cari hesap nedeniyle düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağının ödenmediğini, tahsili için icra takibine giriştiğini, davalının takibe itirazlarının haksız olduğunu, itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı yan ise tebliğ aldığı ödeme emrine karşı, süresi içinde, alacaklı olduğunu iddia eden tarafa takip tarihi itibariyle vadesi gelmiş herhangi bir borç ve yükümlülüklerinin bulunmadığı, ortalama 199 gün vade ile çalışıldığı, ayrıca yapılan işlerin ayıplı olduğunu, müvekkili şirket adresinin … olup, yetkili icra dairelerinin İstanbul Küçükçekmece İcra müdürlüklerinin olduğunu, yetki yönünden itiraz ettiklerini, icra takibine, ödeme emrine ve ferilerine, faize faiz oranına itiraz ettiklerini bildirmiştir.
Davalı yanın, takibin yetkili icra müdürlüğünde yapılmadığı itirazı ile yetki itirazı, 07/07/2020 tarihli celsede gerekçeli olarak reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava konusu uyuşmazlık, TBK 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu davalıya ait mağazanın bakım ve yenileme işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK’nın 67. maddeye göre açılmış itirazın iptâli davasıdır. Eser sözleşmeleri, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmelerdir. 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesine göre eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir. Yüksek Mahkemenin yerleşmiş içtihatları ve doktrinde kabul edildiği üzere bundan anlaşılması gereken, işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayicine göre bedelin belirlenmesidir. Mahalli piyasa rayici yani piyasa fiyatları içinde KDV de bulunduğundan piyasa rayicine göre bulunacak bedele ayrıca KDV eklenmesi mümkün değildir.
6102 sayılı TTK’nun m. 21/1’e göre, ticari işletmesi gereği mal satan, üreten veya karşı tarafın işini gören veya menfaat sağlayan tacir, talep üzerine fatura düzenleyip vermek ve şayet bedel ödenmiş ise bunu faturada belirtmek zorundadır. TTK m. 21/2 uyarınca faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde bir itirazda bulunmaz ise, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK m. 23/1-c, uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise, alıcı bu ayıbı iki gün içerisinde satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Açıkça belli olmayan, fakat bir muayene sonucu ortaya çıkabilecek türden ayıplarda alıcı, sekiz gün içerisinde malı muayene etmek ve ortaya ayıp çıkar ise aynı sürede satıcıya ihbarda bulunmakla yükümlüdür. Muayene ile de anlaşılamayacak türden, yani ancak malın bir süre kullanılması sonucu ortaya çıkabilecek nitelikteki ayıplar hakkında ise TBK m. 232/2 geçerli olup, bu tür bir ayıbın doğması halinde hemen satıcıya ihbar gerekir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Yukarıda yazılı açıklamalar, toplanan deliller, incelenen taraf ticari defterleri, takip dosyası ile hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; tarafların, davalıya ait mağazaların bakım ve yenileme çalışmalarının davacı tarafça gerçekleştirilmesi konusunda sözlü olarak anlaştığı, davacı tarafça, davalıya ait … Alışveriş Merkezindeki … mağazasının bakım/yenileme işinin yapıldığı ve takip dayanağı faturaların düzenlendiği, bu kapsamda davacı tarafça düzenlenen … nolu 29.736,00 TL’lik fatura 03.09.2019, … nolu 7.630,00 TL’lik fatura 09.09.2019 ve … nolu 41.890,00 TL’lik faturanın ise 30.10.2019 tarihinde davalı şirket kayıtlarına işlendiği, faturaların sekiz günlük itiraz süresinden ve hatta başlatılan icra takibinden sonra davalı yan tarafından davacı tarafa 11.12.2019 tarihli ihtarname ile iade edildiği fakat davacı tarafça kabul edilmediği görülmüştür. Davalı kendisine daha önceden tebliğ edilen ve gerçekleştirildiği ileri sürülen imalâtlarla ilgili davacının gönderdiği faturaya 8 gün içinde itiraz etmediğinden fatura içeriğinin kesinleştiği ortadadır. Bu durumda davacı, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu kanıtlamıştır. Bunun aksinin yani fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin ispatı ise davalı borçludadır. Davalı borçlunun defterlerine kaydettiği iade faturalarını davacı kabul etmemiştir. İade faturası, itiraz süresinden sonra düzenlenmiş olduğundan, davalıyı borçtan kurtarmaz ve alacağı tartışmalı hale getirmez. Bu nedenle davalı yanın, özellikle mağaza tabelası olmak üzere imalatların davacı tarafından yapılmadığına dair savunmasını destekleyici yazılı delil sunmadığından, savunmasına itibar edilmemiştir. Davacı tarafından yapılan alçıpan sökümü, yeni alçıpan yapımı, … tabelası, depo raflarının yapılması, parke ve ayna ile mağaza kapama işinin ayıplı olmadığı, tüm imalatlar için düzenlenen faturaların mahalli piyasa rayiçlerine uygun olduğu ancak alçı çekilip boya yapılması imalatında lokal yerlerde boya çatlağı ile sıva dalgalanmaları olduğu, bu nedenle yapılan imalatlar için %20 (1.100 TL) nefaset kesintisinin uygun olacağına dair inşaat bilirkişi görüşü dosya ve delil durumuna uygun bulunmuş, birbirlerini teyit eden taraf ticari defterlerine göre davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 46.361,00 TL alacaklı olduğu belirlenmiş, bu alacak miktarından, 1.100,00 TL nesafet kesintisi yapıldığında, davacının icra takip tarihi itibariyle talep edilebileceği alacağı 45.261,00 TL olarak hesaplanmıştır. Şu durumda davalı, itirazında 45.261,00 TL asıl alacak yönünden haksızdır.
Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının 45.261,00 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, alacağa yıllık %18,25 ticari temerrüt faizi uygulanmasına, kabul edilen kısım yönünden; alacağın varlığı ve miktarının yargılama gerektirdiği anlaşılmakla icra inkar tazminatı isteminin reddedilen kısım yönünden ise; davacının takipte kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili tarafından verilen 16/08/2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; İcra takibine konu faturaların, icra takip tarihine kadar davalı yanın ticari defterlerinde yer aldığını ancak takip tarihinden sonra davalı yanca haksız gerekçelerle borçtan kurtulmaya çalışıldığını ve alacağın likit olduğunun dosya içeriğinde yer alan bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, davalı/borçlunun itirazının tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı yanın, sırf müvekkillinin haklı alacağına kavuşmasını geciktirmek maksadıyla borca itirazda bulunarak kötü niyetli hareket ettiğini, arz olunan gerekçelerle davalı yanın takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi yönündeki taleplerinin mahkemece reddedilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davalı yanın faturalarda yer alan iş kalemlerinin fahiş fiyatlandırıldığına ilişkin itirazının da herhangi bir dayanağının olmadığını, tüm iş kalemlerinin yapılan işlere ve rayiç piyasa bedellerine uygun olduğunun da bilirkişi raporu ile ispat edildiğini, davalı yanın haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazı nedeni ile müvekkilinin, takip tarihi olan 18/11/2019’dan beri haklı alacağına kavuşamadığını, enflasyon karşısında Türk Lirasının her geçen gün değer kaybettiği de göz önünde bulundurulduğunda mahkeme kararı ile davalı yanın haksız ve kötü niyetli itirazına rağmen tazminata mahkum edilmeyerek adeta ödüllendirildiğini, tüm itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğu ispat edilmiş olan davalı yanın, takip tutarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ettiklerini, zira her ne kadar dava kısmen kabul edilmiş olsa da alacağın likit olduğunu ve yalnızca bilirkişi raporundaki görüşe itibar edilerek nefaset indirimi yapıldığını, davalı yanca, müvekkili tarafından yapılan tüm işlerin eksik ve ayıplı olduğu yönünde de ayrıca itirazda bulunulmuş olup bu itirazın da herhangi bir dayanağının olmadığının bilirkişi raporları ile açıkça ortaya çıktığını, dosyada mübrez bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere; davacı müvekkili tarafından yapılan alçı ve boya imalatında, lokal yerlerde boya çatlağı ile sıva dalgalanması olduğu gerekçesi ile bu iş kalemine ait 5.500,00 TL’den %20 oranında (1.100,00 TL) nefaset kesilmesinin uygun olacağı yönünde görüş ve kanaat bildirildiğini, mahkeme tarafından davanın tam kabulü yerine hatalı olarak kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, alçı çekilen ve boyanan yerlerde daha sonradan kullanıma bağlı olarak çatlaklar meydana gelebileceğinin malum olduğunu, yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri işlerin bitmesinden uzun zaman sonra gerçekleştirildiğini, yüzlerce müşterinin kullandığı bir mağazada kullanıma bağlı olarak söz konusu çatlakların meydana gelebileceğinin açık olduğunu, buna rağmen davacı müvekkili tarafından yapılan alçı ve boya imalatında 1.100,00 TL’lik nefaset indirimi uygulanmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bunun yanı sıra bilirkişi raporunda, davacı müvekkili tarafından düzenlenen … no’lu faturadaki KDV tevkifatından kaynaklandığı gerekçesi ile davalı kayıtlarının esas alınarak takip tutarının 630,00 TL’lik kısmının reddedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, … no’lu fatura bedelinin, davalı yana ait … AVM mağazasındaki yapılan işin karşılığında 7.000,00 TL asıl alacak ve %18 KDV (1.260,00 TL) olmak üzere 8.260,00 olup bahsi geçen faturada herhangi bir KDV tevkifatı bulunmadığını, hal böyle iken kötü niyetle hareket eden davalı yanın ticari defter ve kayıtlarının esas alınması ve takip tutarının 630,00 TL’lik kısmının herhangi bir dayanağı bulunmaksızın reddedilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, dosyada mübrez bilirkişi raporları, ticari defter ve kayıtlar ile diğer tüm delillerin bir arada değerlendirildiğinde haklı davalarının ispat edilmiş olduğunun ortada olduğunu, davalı yanın ayıp itirazlarının yerinde olmadığını, fatura içeriklerinin kabul edilmesine rağmen icra takip tarihinden sonra ve yasal süresi geçtikten sonra haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunduğunu, takip konusu alacak kalemlerinin piyasa rayiçlerinin çok üstünde olduğu ve fatura içeriklerinin yapılan işe uygun olmadığı yönündeki itirazların tamamının haksız olduğunun ispat edildiğini, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili tarafından verilen 30.06.2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Hem mali bilirkişi raporunda ve hem de bilirkişi kurulu raporunda, müvekkili şirketin defter ve kayıtlarına göre 32.895,00 TL alacaklı olduğunun açıkça tespit edildiğini, müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının düzgün tutulduğunu, davacı tarafın ise defter ve kayıtlarının düzgün tutulmadığının tespit edildiğini, bu açık tespitlere aykırı hükmün kabul edilemeyeceğini, kararın eksik inceleme ile eksik bir bilirkişi raporu üzerine kurulduğunu, eksik incelemenin olmaması için yaptıkları ek rapor taleplerinin de kabul görmeyerek eksik rapora göre karar oluşturulduğunu, bilirkişi raporundaki temel eksikliğin, davacı tarafın faturalarına konu edilen iş ve işlemlerin keşif mahallinde tam olarak tespit edilmemesi olduğunu, yani davacı tarafın yaptığı işi, fatura ettiği işi ispatlayamadığını, keşif anında da tanıklarının belirttiği üzere; zaten yeni bir tabela yapılmadığını, yeni bir tabela yapılmadığı halde fatura edildiğini, bilirkişi kurulunca da böyle bir imalat tespit edilmediğini, sanki yeni tabela yapılmış gibi bir tabela fatura edildiğini, bu durumda talep edilen 3.000,00 TL’nin de yasal dayanağı bulunmadığını, mali bilirkişi raporlarına göre müvekkili şirketin borçlu olmadığını, aksine 32.895,00 TL alacaklı olduğunu, kabul anlamına gelmemek ve yine müvekkili şirketin herhangi borcu olduğu anlamına gelmemek kaydıyla, eğer davacının alacaklı olduğu kabul edilse bile; 4000+3000+3500+1100 = 11.600,00 TL nin ( en az 13.000,00 TL’ nin ) mahsup edilmesi gerektiğinin bilirkişi kurul raporu ile sabit olduğunu, ayrıca yapılan işlerin gizli ayıp barındırdığını, davacı tarafça yapılan işlerin zaman içinde kendiliğinden, işin düşük kalitesi ve yanlış yapılmasından dolayı bozulmaya başladığını, alçı ve boya işlerinin son derece kötü kalitede olduğunu, müvekkili şirketin hem … AVM deki ve hem de … AVM deki mağazaların aynı şekilde olduğunu, kalitesiz alçı-boya ve işçilik nedeniyle mağazaların marka itibar ve imajını yansıtmadığını, tüketicilere son derce kötü bir görünüm içinde hizmet verildiğini, ayrıca asıl alacağa işleyecek faize de sabit bir faiz olarak hükmedilmemesi gerektiğini, %18,25’i geçmeyecek şekilde değişen oranlarda ticari temerrüt faizi olarak yazılması gerektiği, bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında sözlü olarak kurulduğu anlaşılan ve davalıya ait … Mağazasının, bakım ve yenileme işini konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye fatura alacağının tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davalı vekili davaya cevabında, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini doğrulamış ancak sunulan hizmetlerin eksik ve ayıplı olduğunu, bu sebeple davacı tarafından gönderilen faturaları icra takibinden sonra davacı yana iade ettiklerini, yaptıkları ödemelerden sonra davacının ayıplı ve eksik imalatları da göz önünde tutulduğunda bakiye alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda mahalinde yapılan keşif, keşif sonucu ve taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporları hüküm vermeye yeterli görülerek buna göre davacı tarafından iş bedeli karşılığı olarak düzenlenen faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalının defterlere göre davacıya 46.361,00 TL borçlu olarak gözüktüğü ancak alçı ve boya işlerindeki ayıplı imalatlar sebebiyle bu iş kalemlerinden %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğinden bu indirim sonucunda davacının takip tarihi itibariyle 45.261,00 TL davalı yandan alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne ve bu alacak üzerinden takibin asıl alacağa yıllık %18,25 oranında ticari temerrüt faizi uygulanması suretiyle devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı isteğinin reddine davalının da kötü niyet ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı isteminin reddine dair karar verilmiş bu karara karşı taraf vekillerinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurdukları anlaşılmıştır.
Davacının iddiasını dayandırdığı husus takip talebinde taraflar arasındaki cari hesap alacağı olarak gösterilmiştir. Mahkemece taraf ticari defterlerinin delil olma niteliğini taşıdığı buna göre davacı tarafından düzenlenen ve davalı defterlerinden kayıtlı bulunan fatura içeriklerine göre davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden takip tarihi itibariyle 46.991,00 TL tutarında alacaklı olduğu ve davalının faturaları tebliğ aldıktan sonra 8 günlük yasal süre içinde faturalara itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Defterlere kayıtlı faturalardan kaynaklanan alacak likit bir alacak niteliğindendir. Her ne kadar davalı yan kabulü yapılan işlerde ayıplar olduğunu iddia etmişse de, ayıp ihbarında bulunduklarına dair dosyaya kanıt sunmadıkları gibi, bilirkişi raporunda varlığı belirlenen ayıpların da açık ayıp niteliğinde olduğu anlaşıldığından açık ayıpların teslimi müteakip davacı tarafa bildirilmemiş durumda olması sebebiyle davacının açık ayıplardan dolayı bu noktadan sonra sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu sebeple davacının defterlerde kayıtlı faturalar sebebiyle davalıdan takip tarihi itibariyle 46.991,00 TL tutarında alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne ve likit alacak nedeniyle davalının takibe konu alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi gerekirken açık ayıplar sebebiyle davacı alacağından indirim yapılması suretiyle mahkemece davanın kısmen kabulüne ve davacının icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise aynı gerekçelerle yerinde olmaması sebebiyle reddine dair karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile; 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzelterek yeniden esas hakkında karar verilebileceğinden mahkeme kararının, HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizce davacının davasının kabulüne, davalının hakkında yapılan icra takibinin 46.991,00 TL’lik asıl alacak kısmına yaptığı itirazın iptaline, takibin bu miktar asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren bu alacağa yıllık %18,25 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına dair dairemizce yeniden karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜNE,
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2021 tarih ve 2019/711 Esas 2021/477 Karar sayılı kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Davanın KABULÜNE,
Davalının, hakkında Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2019/15322 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin 46.991,00 TL’lik asıl alacak kısmına yaptığı itirazın iptali ile takibin 46.991,00 TL’lik alacak üzerinden takip tarihinden itibaren bu alacağa yıllık %18,25 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına,
5- Davacının icra inkar tazminatının isteğinin kabulü ile, 46.991,00 TL’lik alacağın %20’si olan 9.398,20 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.209,95 TL nisbi karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 611,93 TL’nin mahsubu ile kalan 2.598,02 TL nisbi karar ve ilam harç bedelinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, ( İlk derece mahkemesinin 25/06/2021 tarihli 2019/711 Esas 2021/477 Karar sayılı kararından sonra bu karardaki bakiye karar ve ilam harç bedelinin tahsili için maliyeye yazılan harç tahsil müzekkeresinde belirtilen ve tahsil edilmesi gereken harç bedelinin bundan mahsubu ile kalan harç bedeli konusunda harç tahsil müzekkeresi yazılması konusundaki işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine)
7- Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlüktü bulunun AAÜT’nin 13/1 ve 2 maddeleri uyarınca hesaplanan 7.518,56 TL vekalet ücreti alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında harç, bilirkişi ücretleri ve tebligat gideri olarak yapılan toplam 5.008,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Arabuluculuk faaliyeti sonucunda taraflar anlaşamadıklarından, Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddesi uyarınca Bakanlık bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
10- HMK’nun 333/1 maddesi gereğince arta kalan gider avanslarının yatıran taraflara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
11-Davalının istinaf başvurusunun reddedilmiş olması sebebiyle davalıdan alınması gerekli 3.209,95 TL istinaf nisbi karar harcından peşin alınan 773,00 TL’nin mahsubu ile kalan 2.436,95 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
12- Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
13- Davacının istinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
14-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
15-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL dosya gönderme gideri 5,50 TL bir adet tebligat giderinden oluşan toplam 199,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
16-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip