Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/672 E. 2022/657 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-2 Kararın Kaldırılarak
Yeniden Hüküm Kurulmasına)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAH.
TARİHİ : 03/06/2021
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/06/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davacının davalıya makina pabuçları üretip teslim ettiğini, buna ilişkin olarak 99.969,60 TL bedelli ve 09.07.2020 tarihli fatura düzenlediğini, faturaya konu malların 08/07/2020 tarihli sevk irsaliyesi ile davalı taraf çalışanı … imzasına teslim edildiğini, ancak davacının iş bedelini tahsil edemediğini, alacağın tahsili amacıyla Ankara Batı icra Müdürlüğü 2020/19339 Esas dosya ile başlattıkları takibe de davalı tarafça yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalı tarafından Ankara Batı İcra Müdürlüğü 2020/19339 E. sayılı takip dosyasına yapılan itirazının iptali ile, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davalı tarafından davacı firmanın ürettiği ürünlerin dava dışı … firmasına gönderildiğini, bu firmanın talep edilen ürünlerin istenilen kalite, standart ve ölçülerde olmadığı hususunu davalıya bildirildiğini, bedelde indirim veya ücretsiz değişim ile uyuşmazlığın çözümünün davacıdan talep edildiğini ve uyuşmazlık çözüldükten sonra gönderilen ürünlere ilişkin bedelin ödenebileceğinin belirtildiğini, davacının üretiminin hatalı olması sebebiyle, davalı firmanın, 2.560 Euro (9.3033×2.560 Euro) karşılığı 23.816,45 TL maddi zararla birlikte ticari itibar kaybına uğradığını, savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “takip tarihi itibariyle varsa davacı alacağının hesaplanması, dava konusu ürünlerin ayıplı olup olmadıkları, ayıplı ise ayıbın niteliği ve ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından dosya bir adet metalürji mühendisi ve bir adet mali müşavir tarafından usul ve yasaya uygun olarak düzenlenen denetlenebilir 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporu raporu birlikte değerlendirilerek; teknik yönden yapılan incelemede davaya konu olan ürünlerde belirli ölçüde döküm hataları olduğu, bu ayıpların gözle-elle belirlenebilen ve ölçüm aletleriyle kolayca tespit edilebilen türden yani açık ayıplar olduğu, davalı tarafın basiretli bir tacir olarak, teslim aldığı ürünlerin kontrolünü teslimat esnasında yapmak yerine, şikâyetini, ürünlerin sevkiyat tarihinden yaklaşık 2 ay sonrasında yaptığı, TTK’nın ilgili maddelerine göre bu tip bir ihbarın ancak gizli ayıplı ürünlerde yapabileceği, açık ayıplı bir ürün için ihbar sürelerinin geçmiş olduğu, dolayısıyla açık ayıba sahip bu ürünleri incelemeden teslim alarak, davalının ürünleri bu haliyle teslim almayı kabul etmiş sayılacağı ; Mali yönden yapılan incelemede, gerek heyetin teknik bilirkişisinin yapmış olduğu değerlendirmeler, gerekse taraflann ticari defterleri üzerinden yapılan tespit ve açıklamalar çerçevesinde, davacı şirketin Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2020/19339 E. sayılı dosyası ile başlatmış olduğu ilamsız icra takibinin takip tarihi olan 03.09.2020 tarihi itibariyle davalı şirketten 99.969,60 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu ürünlerin açık ayıplı olması ayıp ihbarının süresinde yapıldığına ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmaması, HMK 222 madde hükmü gözetilerek tarafların ticari defterlerinin birbirini doğruladığı” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı tarafın üretip teslim ettiği ürünlerin hatalı olduğunu, ürünlerin gönderildiği firmanın malları kabul etmediğini, davacının taahhüdüne uygun olarak üretim yapmadığını, bu nedenle davalının zarara uğradığını, dava dışı siparişçi firmanın davalı alacağından 2.560,00 Euro kesinti yaptığını, dava konusu ürünlerdeki ayıpların açık ayıp değil, gizli ayıp niteliğinde bulunduğunu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, süresinde ayıp ihbarının yapılmadığının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, sadece ticari defter ve belgeler çerçevesinde uyuşmazlığın incelenmesinin doğru olmadığını, davacının faiz talebinin yerinde olmadığını, temerrüdün gerçekleşmediğini, alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiğini, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle mahkemece alınan bilirkişi raporunda sözleşme konusu makine pabuçlarında açık ayıp olduğunun saptanmasına ve ayıp ihbarının süresinde yapılmadığının dosya kapsamı ile sabit olmasına göre, mahkeme kararında aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki hususlar bakımından bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilinin icra inkar tazminatı verilmesine yönelik istinaf nedeninin incelenmesinde; İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olayda davacı yüklenici, iş bedelinden bakiye alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı ilâmsız icra takibine, davalı borçlunun haksız itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili talebinde bulunmuştur. Davalı üretilen makine pabuçlarının ayıplı olduğunu, savunmuştur. Mahkemece yargılama aşamasında bilirkişi raporu alınarak üretilen mallarda açık ayıp olduğu belirlenmiş, davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle davacı lehine iş bedeline hükmedilmiştir. Davacının alacaklı olup olmadığı hususu, bilirkişi heyetince söz konusu mallardaki ayıbın mahiyetinin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Ortada belirlenebilir ve hesaplanabilir( likit) bir alacak yoktur. İcra inkar tazminatı şartları oluşmamıştır. Mahkemece icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/615 Esas, 2021/399 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile, davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2020/19339 esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına,
4-Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 6.828,92 TL harçtan peşin alınan 1.207,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.621,53 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ve dava öncesi ödenen 1.096,27 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davacıdan dava açılırken tahsil edilen 54,40 TL başvurma harcı, 7,80 TL vekalet harcı, 1.207,39 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.269,59 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacının yargılamada yapmış olduğu 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 54,20 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 1.254,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 13.447,11 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

İstinaf incelemesi yönünden;
10-Davalı tarafından yatırılan 1.707,23 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
11-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 43,00 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 205,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
12- Tehiri icra kararı alınabilmesi için davalı tarafından yatırılan teminatın İİK 36/5 maddesi uyarınca, bu aşamada iadesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….