Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/669 E. 2022/162 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

… (İnceleme aşamasında/Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI :…
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
DAVANIN DEĞERİ : 30.339.874,15 TL
KARAR TARİHİ : 01/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2022

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 07/05/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı idare tarafından, “… ve enerji kablosu döşemesi ile …, … ve telefon sistemleri kurulumu yapım işi” ile ilgili olarak 28.08.2012 tarihinde ihale yapıldığını ve ihalenin 22.978.326,45 TL bedelle … üzerinde kaldığını, söz konusu ihale sözleşmesinin … ile 11.02.2013 tarihinde imzalandığını, işin yapımı devam ederken …’in müvekkilleri … bünyesine katıldığını ve söz konusu işin müvekkili şirket ile yapımına devam edildiğini, bahse konu işin hali hazırda bulunan hatların iyileştirilmesi ve gerekli tüm teknolojik sistemlerin kurulması işi olduğunu; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 4. maddesinde “anahtar teslim götürü bedel sözleşme” tanımı yapıldığı ve sözleşmenin 6. maddesinde yer almasına rağmen davalı idarenin uygulama projeleri ve mahal listesini hazırlamadığını ve müvekkillerine teslim etmediği için imzalanan sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel sözleşme olarak kabulünün usule ve yasaya aykırı olduğunu, usulen bakıldığında ve sözleşmenin 28. maddesine göre de sözleşmenin “birim fiyat esaslı” olduğunu, müvekkili şirketin teklif verme ve sonraki aşamalarda birim fiyatı cetveli dikkate alınarak hesaplandığını… raporuna göre de imzalanan sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel ihale sözleşme olamayacağını; davalı idarenin, teklif aşaması, ihale şartnamesinde ve birim fiyat cetvelinde yapılacak sistemin ”Seviye-1” olacağına ilişkin birim fiyatlara göre hazırladığını, müvekkili şirketin de Seviye-1’e göre fiyatlandırdığını ve teklif verdiğini ancak davalı idare ile yapılan yazışmalarda davalı idarenin değişen ve gelişen süreçte sistemin Seviye-2’ye çıkarılmasını istediğini, sistemin Seviye-2 olması sonucu birim ve fiyatların artığını, bunun açıkça sözleşmenin yenilenmesi anlamına geldiğini, müvekkili şirketin Seviye-2 için Huawei firması ile anlaştığını, işin Seviye-1’den Seviye-2’ye çıkarılmasında müvekkili şirketin yapmış olduğu harcamaları davalının karşılamak zorunda olduğunu; müvekkili şirket tarafından alınan malzemelerin büyük oranının dövize endeksli yurtdışından temin edildiğini, döviz kurlarının yükselmesi nedeniyle de müvekkili şirketin ciddi zarar gördüğünü ve davalı idarenin döviz kur farkını karşılaması gerektiğini beyan ederek, müvekkilleri ile davalı idare arasında imzalanan sözleşme gereğince yapılan işler için fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik 490.000,00 TL ve döviz kur farkı için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00-TL olmak üzere toplam 500.000,00 TL’nin sözleşmeye onay verilen tarih olan 23.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve yargılama gideriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 24.11.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 500.000,00 TL olan dava değerini 30.340.274,15 TL olarak ıslah etmiştir. Davacı vekili 10.10.2019 tarihli dilekçesi ile ıslah dilekçesi ile belirlediği talep sonucunu kuruşlandırarak; yapılmış ve fatura edilmemiş iş bedeli olarak 24.611.237,96 TL, Fatura edilmiş ancak bedeli ödenmemiş iş bedeli olarak 3.003.659,60 TL, ödeme yapılırsa doğacak KDV bedeli için 2.724.976,59 TL olmak üzere toplam 30.339.874,15 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 09/07/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının … olduğunu, idarelerinin iktisadi devlet teşekkülü statüsünde olduğunu, iktisadi alanda ticari alanda ticari esaslara göre faaliyet gösterdiğini, 6102 sayılı kanunun m. 16/1 hükmü uyarınca, üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde tacirler hakkındaki hükümlere tabi olduklarını ve bu davanın ticari dava olması sebebiyle asliye ticaret mahkemesinin görevli olması nedeniyle öncelikle davanın görev yönünden reddini talep ettiklerini, sözleşmenin 6. maddesi ve teklif mektubu uyarınca, sözleşmenin “anahtar teslim götürü bedel sözleşmesi” olduğunu, yüklenicinin iddia ettiği gibi ihale dokümanlarında birim fiyat cetveli bulunmadığını, herhangi bir miktarın yazılı olmadığını, yedek malzeme ve iş artış-eksikliğinde kullanılmak amacıyla sipariş listesi ve aşırı düşük sorgulamasında kullanılmak üzere örnek analiz formatı bulunduğunu, sözleşmenin 28. maddesinin sözleşmenin tipini ifade etmediğini, yüklenici tarafından Yapım İşleri Şartnamesi’nin 22. maddesinin çarpıtılarak yorumlandığını, kullanılacak ekipman miktarını belirleyici ana unsurun şartnamede tanımlanan … radyo planlama sinyal seviyeleri ve kriterleri olduğunu, ilerleyen süreç içerisinde teknik şartnamede herhangi bir değişiklik yapılmadığını; yüklenicinin hazırlattığı projelerde teknik şartname gereği olan …. Seviye -2 gereksinimlerini karşılayacak Radyo Planlaması yapması gerektiğini anlamış olduğunun açık olduğunu, ne ihale sürecinde ne doküman onayı sürecinde ne de işin yapılması sürecinde bu konuya ilişkin itirazının olmadığını; davacı yüklenicinin kur artışından kaynaklı mağduriyetlerinin giderilmesi talebinin, gerek sözleşmenin 6.1 ve 6.2 maddelerine gerekse anahtar teslim götürü bedel teklif mektubundaki taahhüde göre sözleşmeye ve mevzuata uygun olmadığını; davacı şirket hakkında farklı icra daireleri tarafından gönderilen birden fazla haciz olduğunu, tüm bunların davacı şirketin, basiretli bir iş adamı gibi davranmadığını ve işlerini yürütebilecek mali yeterliliğe sahip olmadığını gösterdiğini beyan ederek usul ve yasaya aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2021 tarih 2018/479 Esas ve 2021/457 Karar numaralı kararında özetle; davanın açıldığı mahkeme olan Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12.04.2018 tarih ve 2015/229 Esas ve 2018/175 Karar sayılı görevsizlik kararı sonrası dosya mahkememize tevzi edilmiş, mahkememizce işin esasına girilmek suretiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Taraflar arasında imzalanan 11.02.2013 tarihli sözleşmenin eki olan … BSS Sistemi Şartnamesi’nin kapsam başlıklı 1. maddesinde “… … sistemi Seviye-2 gereksinimini karşılayacak, geleceğin tren kontrol sistemleri için ortak bir iletişim platformu sağlayacaktır” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Davacı taraf ile dava dışı … A.Ş. arasında 30.04.2013 tarihinde 3.250.000,00 ABD Doları bedel üzerinden imzalanan Alt Yüklenici Sözleşmesi: dava dışı … A.Ş. tarafından işin yapılmaması üzerine 03.09.2013 tarihinde sözleşmenin yürürlüğe girmeyeceği konusunda davacı tarafça ihtarname gönderilmiş, akabinde davacı şirket 23.09.2013 tarih ve 2013/09-087 sayılı yazısı ile telekomünikasyon paketinin temini için daha önce Nokia Siemens Network firması ile yapılan anlaşmanın iptal edildiği ve alımın Huawei firması ile yapılacağını belirterek, davalıdan bu konuda Olur verilmesini talep etmiş, bu talep davalı idarenin 01.10.2013 tarih ve~23Tbl sayili yazısi ile uygun görülmüştür.
Davacı ile dava dışı Huawei Telekomünikasyon Dış Tic. Ltd. Şti. arasında 26.08.2013 tarihinde 3.000.000,00 ABD doları bedel üzerinden imzalanan Sözleşme: Yüksek Fen Kurulu’na ait 02.04.2015 tarih ve 2015-24 sayılı karar: Taraflar arasındaki ihtilaf konusuyla ilgili olarak “İdarenin, tesiste kullanılacak malzemeler konusunda tek bir firmayı işaret etme endişesi ile isteklilere uygulama projesi vermemeyi tercih eden ve uygulama projesini isteklilerden yapmasını isteyerek ihale mevzuatının öngördüğü usul ve esasların dışında bir ihale gerçekleştirdiği, gönderilen ihale dokümanlarına davalı olarak kurulun bir karar ihdas etmesinin mümkün olamayacağı, bu nedenle yükleniciye ilave bir ödemenin yapılıp yapılamayacağı hususundaki kararın idaresince verilmesinin gerektiği’’ şeklinde karar verilmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan, bakiye hak ediş, fiyat farkı ve iş artışı alacağı ile kur farkı alacağına ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, bilirkişi raporları alınmıştır.
Dosya kapsamına ve denetime uygun olmakla, bilirkişi heyetine ait 27.04.2021 tarihli ek rapor hükmün tesisinde esas alınmıştır.
Dava ve cevap dilekçesi, taraflar arasında düzenlenen sözleşme örnekleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre sözleşmenin götürü bedel mi birim fiyatlı mı sözleşme olduğuna ve kur farkı alacağına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; davacı vekilince açılan dava ile sözleşmenin “birim fiyat esaslı” olduğu, müvekkili şirketin teklif verme ve sonraki aşamalarda birim fiyatı cetveli dikkate alınarak hesaplandığı,….raporuna göre de imzalanan sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel ihale sözleşme olamayacağı belirtilmiş akabinde davalı idarenin teklif aşaması, ihale şartnamesinde ve birim fiyat cetvelinde yapılacak sistemin Seviye-1 olacağına ilişkin belirleme yaptığı, bu nedenle buna göre teklif verilmiş olduğu ancak davalı idarenin işin yapımı esnasında sisteminin Seviye-2’e çıkarılmasını istemesi nedeni ile birim ve fiyatların arttığı belirtilerek kur farkı alacağına hükmedilmesi talep edilmiş ise de; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki niteliğindeki ”Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 4. maddesinde sözleşme türünün açıkça “anahtar teslim götürü bedel sözleşme” olarak kararlaştırılmış olduğu, hakediş raporlarının da buna göre anahtar teslimi götürü bedel usulüne uygun olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Taraflarca imzalanmış olan sözleşmenin eki olan … BSS Sistemi Şartnamesi’nin “Kapsam” başlıklı 1.maddesi “…. sistemi Sevive-2 gereksinimini karşılayacak, geleceğin tren kontrol sistemleri için ortak bir iletişim platformu sağlayacaktır” şeklindeki düzenlenme ile kurulması istenen sistem ”Seviye 2” olarak tanımlanmış olup, yine taraflarca imzalanmış olan sözleşmenin eki olan ….. 6.21 maddesinde “… sisteminde … Sevive-2 gereksinimlerinin karşılanabilmesi amacıyla hiçbir zaman iletişimin kesilmeyeceği bir … alt yapısı kurulacak olup, teklif sahipleri bunu nasıl sağlayacaklarını tekliflerinde belirteceklerdir” denilmek suretiyle kurulacak sistemin seviyesinin Seviye 2 sistem olması gerektiği açıklanmış, bununla birlikte, davaya konu sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi amacıyla davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında imzalanmış olan 30.04.2013 tarihli alt yüklenici sözleşmesinin “Sözleşmenin Amacı” başlıklı 1. maddesinde; alt yüklenici, ekipman, iş ve hizmetleri, dokümantasyon ve eğitimleri işbu sözleşmenin hükümlerine uygun olarak, Ek 2 – Fiyat Dökümünde taraflarca üzerinde anlaşılmış fiyatlar karşılığında ve ana sözleşmenin … ve ….. teknik gereklilikleri uyarınca temin edecektir” denilmek suretiyle davacı ile davalı idare arasındaki 11.02.2013 tarihli ana sözleşmeye uygun imalat yapılacağı kararlaştırılmıştır.
Bununla birlikte 30.04.2013 tarihli alt yüklenici sözleşmesine dayanılarak davalı idareye sunulan ‘Teknik Özet’ dokümanının 2.2.’2 maddesinde “Sonuç olarak … L2 işletim gerekliliği için, 250 km/saate radar hızlarda … sistemi aşağıda gösterildiği gibi yüksek üst üste bindirme ile tekli katman şebeke çözümünü ön plana çıkarmaktadır” açıklamasıyla kurulacak sistemin seviyesinin L2 yani ‘Level 2:Seviye 2” tanımlandığı anlaşılmakla, davacının sözleşmenin birim fiyatlı sözleşme olarak kabul edilmesi gerektiğine ilişkin iddiasına hukuki değer atfedilmemiş ve sözleşme ile tanımlanan ‘seviye 1” sisteminin ”Seviye 2” sistemi olarak değiştirilmesi nedeni ile doğduğunu ileri sürdüğü kur farkı alacağı talebinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Sözleşme kapsamında yapılan işler nedeni ile yapılan değerlendirmede ise bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen ve hükmün tesisinde esas alınan 27.04.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere; sözleşmenin anahtar teslimi götürü bedelli sözleşme olduğu kabul edilerek, sözleşme fiyatları üzerinden ve davacı tarafça tamamlanan kısmın sözleşme bedeline olan oranı dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde belirlenen 22.005.168,05 TL’den, davalı kayıtlarına göre davacı tarafa ödendiği sabit olan 17.025.875,34 TL’nin mahsubu neticesinde davacının 4.979.292,71 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla, belirlenen bu tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne, bu tutar alacağın 07/05/2015 dava tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 16/07/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; davalı idare tarafından 28/08/2012 tarihinde ”….., … ve Telefon Sistemleri Kurulumu Yapım İşi”nin ihale edildiğini, bu ihalenin 22.987.326,45 TL bedel ile müvekkili üzerinde kaldığını, bu konuda taraflar arasında 11/02/2013 tarihinde ihale konusu iş için sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin, sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş olmasına rağmen davalının talebi doğrultusunda yaptığı fazlaya ilişkin işlere dair ödeme alamamasından dolayı 07/05/2015 tarihinde hukuki süreç başlatıldığını ve bu sırada davalı tarafından 21/07/2015 tarihinde sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de verilen kararın usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunu,
Öncelikle mahkemenin birim fiyat esaslı olan sözleşmeyi anahtar teslimi götürü bedel sözleşme olarak yanlış değerlendirdiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin birim fiyat esaslı sözleşme olduğunu zira ihale dokümanları arasında uygulama projesi ve bunlara ilişkin mahal listesi yer almadığını, tekliflerin birim fiyat cetveline göre verildiğini, dosya kapsamında alınan ….. 02/04/2015 tarihli kararında da işbu ihalenin ilgili maddede sayılan istisnalar kapsamında olmadığı, uygulama projesi olmadan ihaleye çıkılamayacağı, dolayısıyla anahtar teslimi götürü bedel sözleşme imzalanamayacağının açıkça vurgulandığını, sözleşmenin 28.maddesinde de sözleşme ve eklerinde birim fiyatı bulunmayan yeni iş kalemlerinin bedelinin Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerine göre hesaplanacağının belirtildiğini, sözleşme ekinde birim fiyat cetvelinin de bulunduğunu, teknik şartnamelerin ilgili hükümlerinin de sözleşmenin birim fiyatlı sözleşme olduğunu gösterdiğini, bu sebeple davacı müvekkilinin alacağının tespiti yapılırken birim fiyatlar gözetilerek hesap yapılması gerektiğinin açık olduğunu,
Uyuşmazlık konusu sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel nitelikli olduğunun kabulü halinde dahi Türk Borçlar Kanunu’nun 480/2 maddesi kapsamında fazlaya ilişkin alacağın talep edilebilmesinin mümkün olduğunu, götürü bedelli sözleşmelerde bir işin ek iş sayılabilmesi koşullarına ilişkin öğretideki görüşlere de dilekçelerinde yer vermiş olduklarını, beyan dilekçelerinde de ayrıntılı olarak anlattıkları üzere davalı idarenin başlangıçta kusurlu ve kendisinden beklenmeyecek derecede dikkatsizce hareket ederek sözleşmeye göre yapılacak sistemin Seviye-1 olacağına ilişkin hesaplama yaparak ihaleye çıktığını, bu kapsamda 47 BTS ve buna bağlı kule, konteyner, kablo, enerji, işçilik v.b kalemler üzerinden fiyatlandırma yaptığını, daha sonra davalının proje değişikliğine giderek işin mahiyetini değiştirdiğini ve projenin Seviye-2 olmasını talep ettiğini, bu bağlamda BTS sayısını 74’e yükselterek beraberindeki masraf kalemleriyle birlikte iş artışına sebep olduğunu ve müvekkili şirketi zarara uğrattığını, bu sebeple fazlaya ilişkin alacağın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesi gerektiğini, fazlaya dair yapılan iş dahilinde müvekkilinin alacak bakiyesinin 28.753.368,38 TL olduğunu, yine istinaf dilekçesinde ayrıntılı olarak belirttikleri sebeplerle müvekkilinin alacak bakiyesinin yanlış hesaplandığını, buna göre davalı idare tarafından yapılan ödemelerin isabetli şekilde ilk kez 04/01/2021 tarihli raporda tespit edildiğini, bilirkişi … tarafından yapılan güncellemenin davalı idarenin ödemelerinin 1.224 katsayısı ile çarpılmak suretiyle güncellendiğinin anlaşıldığını, bu sebeple bu katsayının ödeme tutarına oranlanması sonucunda dava tarihi itibariyle yapılmış olan ödemeler toplamının 20.842.551,77 TL olduğu sonucuna ulaşıldığını, bu sebeple de müvekkili şirketin alacağının dava açılış tarihi itibariyle 49.595.920,15-20.842.551,77=28.753.368,38 TL olduğunu, yine alacağın bakiye tutarının dava açılış tarihine uyarlanmadığını, oysa ki müvekkili şirketin dava açılış tarihi itibariyle net alacağına ilişkin hesaplamaların mali müşavir bilirkişi …’in 02/10/2017 ve 26/03/2018 tarihli raporları kapsamında 26.023.751,45 TL olarak belirlendiğini, mahkemece son bilirkişi raporu üzerinden eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğunu,
Faiz başlangıç tarihinin de hatalı olduğunu, dava tarihinden itibaren faize hükmedildiğini, oysa ki temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurularının kabulüne, kararın kaldırılmasına, 28.753.368,38 TL bakiye alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 28/07/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararında sözleşmenin türüne ilişkin olarak yapılan değerlendirmenin hukuka uygun olduğunu, sözleşmenin anahtar teslim götürü bedelli bir sözleşme olduğunu, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 4.maddesi ile sözleşmenin 6.maddesinde ve teklif mektubunda sözleşmenin anahtar teslimi götürü bedelli sözleşme olduğunun açıkça belirtildiğini, ihale aşamasında sözleşmenin türü ile ilgili herhangi bir itirazda bulunmayan davacının işin ifası sırasında sözleşme türünün yanlış olduğu iddiasında bulunmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkilleri aleyhine Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/908 Esas sayılı dosyası ile açılan davada davacı şirket ile müvekkili idare arasında 28/08/2012 tarihinde ihalesi gerçekleştirilen ve aynı dava konusu olan sözleşme kapsamında imzalanan 11/02/2013 tarihli sözleşmenin niteliğinin birim fiyatlı sözleşme olduğunu, hukuka aykırı şekilde feshedildiği, fesih dolayısıyla zararın tespiti ve tazmininin talep edildiği, mahkemenin 14/01/2021 tarihli 2018/908 Esas ve 2021/17 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiğini, mahkeme kararında sözleşmenin anahtar teslim götürü bedelli sözleşme olduğu gerekçesine yer verildiğini, yine davacının, yapılacak sistemin Seviye-1’e göre detaylandırıldığı ve yüklenici firmanın buna göre fiyatladırma yaptığını, daha sonra idarece değişen şartlara göre sistemin Seviye-2’ye çıkarılmasını talep ettiğini, iddialarının da doğru olmadığı, sözleşmenin 3.18 ve 6.21 maddelerinde de kurulacak sistemin Seviye-2 ile uyumlu olması gerektiğinin belirtildiğini, bu sebeplerle mahkemece davacının kur farkı alacağı talebinin reddine karar verilmiş olmasının da hukuka uygun olduğunu, seçilecek teknolojik ürünün menşeine göre aynı kapsama alanını elde etmek için ortaya çıkabilecek malzeme miktar değişikliklerinin yüklenici tarafından karşılanması gerektiğini,
Davacı şirketin iş kalemlerini gerçeğe aykırı bir şekilde belirttiğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu sebeple davacı şirketin açtığı davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu sebeple istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya aykırı davanın tümden reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlenen ve konusu … Yapım İşi” olan 11/02/2013 tarihli sözleşmeden kaynaklanan iş artışı sebebiyle fazlaya ilişkin imalat bedeli alacağı, kur artışı farkı alacağı ile bakiye iş bedeli alacağının tahsili isteğine ilişkindir.
Davacı yüklenici, davalı idare iş sahibidir.
Davacı vekili eldeki dava dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin birim fiyatlı sözleşme olduğunu, götürü bedelli sözleşme unsurlarını içermediğini, müvekkilinin birim fiyat teklifi cetveline göre teklifini verdiğini, yine sözleşmede kurulacak sistemin Seviye-1 niteliğinde olacağının öngörüldüğünü ancak davalı idarenin ilerleyen süreçte değişen şartlara göre sistemin Seviye-2 seviyesinde yapılmasını talep ettiğini, bu durumun da maliyet ve fiyat artışına ve kur farkından dolayı müvekkilinin zararına yol açtığını, yine faturası düzenlenip ödenmemiş bakiye iş bedeli alacakları bulunduğu gibi faturası düzenlenmemiş ve henüz ödenmemiş bakiye iş bedeli alacakları bulunduğunu da belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ve öncelikle 500.000,00 TL alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiş, daha sonra sunulan ıslah dilekçesiyle talep artırılarak 30.339.874,15 TL alacağın sözleşmeye onay verilen tarih olan 23/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya cevabında, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.maddesi ve şartnamenin 4.maddesinde sözleşme türünün açıkça anahtar teslim götürü bedelli sözleşme olduğunun belirtildiği gibi teklif mektubunda da sözleşmenin türünün götürü bedelli sözleşme olduğunun yazılı olduğunu, bu sebeple davacının sözleşmenin birim fiyatlı sözleşme olduğu iddialarının doğru olmadığını, ilerleyen süreçte müvekkili idare tarafından teknik şartnamede herhangi bir değişikliğe gidilmediğini, yüklenicinin hazırlattığı projelerde teknik şartname gereği olan … Seviye-2 gereksinimlerini karşılayacak radyo planlaması gerektiğini anlamış olduğu gibi davacı yüklenicinin işin yapılması ve doküman onay sürecinde de dava dilekçesindeki iddialarıyla ilgili herhangi bir itirazı olmadığını, götürü bedelli sözleşmeye göre de davacının kur artış farkı alacağı talebinin de yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 27/12/2016 tarihli bilirkişi heyetine ait kök ve aynı heyete ait 03/04/2017 tarihli ek rapor, mali müşavir bilirkişiden alınan 02/10/2017 tarihli rapor ile 25/03/2019 tarihli 2.bilirkişi kurulundan alınan kök ve aynı kurulun düzenlemiş olduğu 04/01/2021 tarihli ve 27/04/2021 tarihli ek bilirkişi raporları uyarınca davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesi uyarınca bakiye hak ediş ve fiyat farkı alacağı ile iş artış alacağı ve kur farkı alacağına ilişkin olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 4.maddesinde, sözleşme türünün açıkça ”anahtar teslim götürü bedel sözleşme” olarak kararlaştırılmış olduğu ve hak ediş raporlarının da buna uygun olarak düzenlendiği, sözleşmenin eki olan …. Sistemi Şartnamesi’nin ”Kapsam” başlıklı 1.maddesi ve … Sistemleri Şartnamesi’nin 6.21 maddesinde kurulacak sistemin seviyesinin Seviye-2 sistem olması gerektiğinin açıklanmış olduğu, bu sebeple davacının sistemin değiştirildiği iddiasıyla doğduğunu ileri sürdüğü iş artışı ve kur farkı alacağı taleplerinin reddi gerektiği, sözleşme kapsamında yapılan işler nedeniyle sözleşmenin götürü bedelli sözleşme olduğu kabul edilerek ve sözleşme fiyatlarına göre KDV bedeli de ilave edilerek tamamlanan kısmın sözleşmedeki işlerin tamamına göre oranı tespit edilmek suretiyle ve fiziki oran yöntemine göre sözleşmenin tamamlanma oranının sözleşme bedeline oranlanarak davacının talep edebileceği iş bedeli alacağının 22.005.168,05 TL olduğu, davalı tarafından yapılan 17.025.875,34 TL’nin mahsubu sonucunda davacının dava tarihi itibariyle talep edebileceği bakiye iş bedeli alacağı tutarının 4.979.292,71 TL olduğu, davacı dava dilekçesinde alacağına sözleşme onay tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiş ise de davalı idarenin davadan önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla davacı alacağına dava tarihinden itibaren faiz yürütülebileceği kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, 4.979.292,71 TL bakiye iş bedeli alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekillerince yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece yasal düzenlemelere uygun olarak dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, taraf vekillerince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış oldukları istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2021 tarihli 2018/479 Esas-2021/457 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2 – Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 21,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 340.135,48 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 85.034,00 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 255.101,48 TL nisbi istinaf karar ve ilam harç bedelinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5 – Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6 – Kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 01/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.