Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/622 E. 2021/852 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a.3 Maddesi Uyarınca Kararın Kaldırılmasına)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Menfi Tespit – İstirdat
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/09/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı menfi tespit – istirdat istemine ilişkin davada, mahkemece yetki nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili tarafından 31/03/2021 vade 25.000,00 TL bedelli ve 02/05/2021 vade 25.000,00 TL bedelli çeklerin istirdatını talep ettiğini, müvekkilinin restoran işleticisi davalının ise reçellik külah üreticisi olduğunu, tarafların Kasım 2019 da malların fiyatı sabitlenerek sipariş verildiğini ve tesliminin kararlaştırıldığını, bu tarihte davalıya üç adet avans çeki gönderildiğini, buna rağmen müvekkile teslim edilmesi gereken ürünün teslim edilmediği gibi müvekkilinin çek bedellerini ödemek durumunda kaldığını, her ne kadar Ankara 7. ATM’nin … sayılı d. iş dosyasında bu yönde tedbir talep edilmiş ise de olumlu karar tesis edilmediğini, pandemi nedeniyle kullanılması yasaklanan mallara ait çek bedellerinin müvekkiline iadesi gerektiğini, uyarlama talebinin de davacı tarafça kabul edilmediğini ve malların hazır olduğu ve 31/03/2020 tarihine kadar teslim alınmasının bildirildiğini, pandeminin yok sayıldığını, coronavirüs ile mücadele çerçevesinde reçellik külahların açık büfe de kullanımının yasaklandığını, bu nedenle külahın kullanılmasının imkansız hale geldiği için çeklerin bedelsiz kaldığının kabulü gerektiğini ileri sürerek, müvekkili tarafından davalıya verilen 31/03/2020 vade tarihli ve 02/05/2020 vade tarihli 25.000,00’er TL bedelli iki adet çekin ödeme günlerinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin ikamet yerinin Bafra olduğunu, Bafra Asliye Hukuk (Ticaret) mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, davalının … adlı iş yerini işlettiğini, davacıya özel imal edilen külah ve alınan çeklere karşılık 4862 koli üretim yapıldığını ve 31/03/2021 tarihine kadar teslimi konusunda anlaşıldığını, teslim edilen ürünler karşılığında davalı yanın ödemesi gereken 24.384,00 TL olup, ilk çek bedeli 29/02/2020 vadeli 20.000,00 TL’lik çek olup ürün bedellerine karşılık yapılan ödemenin yetersiz olduğunu, davacının iddia ettiği parti mal için dahi 4.384,24 TL müvekkilinin davacıdan alacağı bulunduğunu, kaldı ki üretimin yapıldığı, çekin üçüncü kişi elinde bulunduğu, ürünlerin hazırlanıp depoda bekletildiğini, ürünlerin önceden sipariş ile verilmesi usul gereği olup, aksi halde ürünlerin çek tarihlerine ürünün yetiştirilmesinin mümkün bulunmadığını, davacı tarafça ürünlerin pandemi gerekçesi ile zamanında alınmayarak, çeklerin iadesinin istenilmesini kötüniyetli bir itiraz olduğunu savunarak, davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; “Davalı şirketin ticaret sicil adresinin Bafra olduğu sicil özetinden anlaşılmıştır. Mahkememizce her ne kadar dava dilekçesinde taleplerin açıklanış şekli dikkate alınarak başlangıçta davacının bir kısım alacağının tahsili isteği olarak değerlendirilmiş ve mahkememizin davayı görmekte yetkili bulunduğu sonuca varılmış ise de ilerleyen aşamada davacının talebinin öncelikle temerrüde düşmediği iddiasına dayalı boçlu olmadığının tespiti ile çek istidatı isteği niteliğinde bulunduğu anlaşılmış, ön inceleme sırasında yetki itirazının reddine dair oluşturulan ara kararının yanılgıya dayalı bulunduğu anlaşılarak derhal ara kararından rücu edilmiştir. Gerek HMK’da gerekse 6102 sayılı TTK’da çek istirdadı davalarında yetkili mahkemeye ilişkin özel bir düzenleme yer almamakta ve menfi tespit talebinde ise genel yetkili mahkemenin yetkili olacağı açıktır. Bu durumda açılan davanın HMK’nın 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme olan, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davalı vekilince süresinde ve usulüne uygun biçimde yetki itirazında bulunulmuş olmasına göre, davalı şirketin merkezinin “Bafra” olduğu” gerekçesi ile Ankara mahkemelerinin yetkisizliğine, Bafra mahkemelerinin yetkili olduğuna karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; arabuluculuk aşamasında yetki itirazında bulunulmadığı için sonradan yetki itirazının ileri sürülemeyeceğini, davaya konu çeklerin keşide yerinin Ankara, muhatap bankanın Ankara Bahçelievler Halk Bankası Şubesi olduğunu, bu nedenle Ankara mahkemelerinin yetkili bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesine dayalı menfi tespit – istirdat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın yetkisizlik nedeni ile usulden reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı vekili süresinde sunduğu yetkisizlik itirazında bulunarak, Bafra mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirmiş, mahkemece de davalı şirket merkezinin Bafra olduğu, bu nedenle Bafra mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiştir.
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında yetkili mahkemeler genel yetki kuralına göre belirlenecektir. 6100 sayılı HMK’nın 6.maddesinde genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Yine 10.maddede de; sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de davanın açılabileceği belirtilmiştir.
Dava çeke dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, dava konusu çeklerin keşide yerinin Ankara, muhatap bankanın da Ankara Bahçelievler Halkbankası olduğu, anlaşılmaktadır. Taraflar arasında reçellik külah üretimi konusunda eser sözleşmesinin olduğu, bu kapsamda verilen çeklerin iptali ile menfi tespit isteğinde bulunulduğu hususu , dava konusu çeklerde keşide yerinin ve ödeme yerinin Ankara olduğu, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı hususları gözetildiğinde, davacı alıcının istemi yönünden borcunu ifa edeceği yerin HMK’nın 10. maddesine göre Ankara olacaktır. Davalının ikametgah mahkemesinin Bafra olması yukarıda belirtilen yer mahkemelerinin yetkisini kaldırmayacaktır. Bu yerlerden herhangi birinde dava açmanın mümkün olduğu nazara alındığında, Ankara mahkemelerinin de davayı çözmeye yetkili olduğu gözetilerek davalı tarafın yetki itirazının reddine karar verilmesi gereklidir. Nitekim , Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 02/10/2015 tarih ve……Karar sayılı bir kararında; “Eser sözleşmesinde ilişkin ifa yerinin neresi olduğuna dair özel düzenleme bulunmadığında genel kurallara göre ifa yeri belirlenmelidir. TBK’nın 89. maddesine göre borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının yerinde ifa edileceğine dair 89. maddedeki kural salt para alacakları ile ilgili olup eser bedeline ilişkin alacak istemleri yönünden uygulanamayacağı dairemizce istikrarla uygulanan kararlar ile kabul edilmektedir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin eseri teslim borcu yönünden ifa yeri belirlenmemiş ise ifa yeri Tokat olacaktır. Somut olayda ise bir kısım imalatın davalı tarafından Niksar’da teslim edildiği tanık beyanları ile sabit olmuş olup kısmen de olsa ifa yerinin …. olduğu tanık beyanlarıyla ispatlanmıştır. Bu durumda davaya bakmaya Niksar mahkemeleri yetkilidir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin edimi ise iş bedelini ödeme borcudur. İş bedeli karşılığı çek verildiğine göre bu çeklerin ödeme yeri eser bedelini ödeme borcunun ifa yeri olduğundan o yer mahkemesi de yetkili olacaktır. 6102 sayılı TTK’nın 781. maddeye göre çekte açıklık yoksa, muhatabın ticaret unvanı yanında gösterilen yer ödeme yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka bir kayıt da yoksa, çek muhatabın merkezinin bulunduğu yerde ödenir. Düzenlenme yeri gösterilmemiş olan çek, düzenleyenin adı yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır. Menfi tespit davasına konu edilen çeklerde yazılanlara göre düzenleme yeri ve ödeme yeri Niksar’dır. Dava icra takibinden önce açıldığından ve davaya konu çeklerde düzenleme yeri ….. olduğundan bu ifa yerine göre de Niksar Mahkemesi yetkilidir. Somut olayda taraflar arasındaki sözleşmeye göre ifa yerlerinden olan Niksar mahkemesinde dava açmış olduğundan Niksar mahkemeleri davaya bakmaya yetkilidir. Bu nedenle yetki itirazı reddedilerek davaya bakılması gerektiği olduğu halde ifa yerinin Tokat olduğundan söz edilerek yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.” İçtihatında bulunulmuştur.
Somut uyuşmazlıkta Ankara mahkemeleri de yetkilidir. Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesi uyarınca esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin yetki yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın esas yönünden incelenmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2020 tarihli… Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde esası incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın m.353/1-a.3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır