Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/620 E. 2023/365 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/620 Esas
KARAR NO : 2023/365
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2021
NUMARASI : 2018/963 Esas-2021/318 Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … (E TEBLİGAT)
Av. … (E TEBLİGAT)
Av. … (E TEBLİGAT)
Av. … (E TEBLİGAT)
DAVALI : … -…
VEKİLLERİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/04/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 26/10/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan olan alacağı nedeniyle davalı aleyhine Eskişehir 4.İcra Müdürlüğü’nün 2018/7900 E sayılı icra dosyasıyla yaptıkları takibin borçlunun itirazı üzerine durduğunu, borçlunun söz konusu takipte alacaklı görünen tarafa hiçbir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, davalı borçlunun inşaat işleri yapmakta olduğunu, müvekkili şirketin faturalara konu işi bihakkın yerine getirdiğini, takibe konu fatura bedellerinin bugüne kadar ödenmediğini, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini belirterek, maddi ve manevi tazminat talep ve dava hakları ve özel hukuka ilişkin sair talep ve dava hakları ile fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla borçlunun haksız olan itirazlarının iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacının her ne kadar müvekkilinin haksız olarak borca itiraz ettiğini, fatura ödemesini herhangi bir belge ile ispat edemediğini belirtmiş ise de, fatura incelendiğinde kapalı olduğunun görüleceğini, faturanın kapalı olmasının müvekkilinin işbu faturayı ödediğine karine oluşturduğunu, bu sebeple de ilgili faturanın ödenmediğine dair ispat yükünün davacı şirkete ait olduğunu belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine, müvekkili aleyhine Eskişehir 4.İcra Dairesinin 2018/7900 E sayılı dosyasından başlatılan takibin iptaline, davacı kötü niyetli olarak işbu takibi ikame ettirdiğinden hakkında asıl alacak miktarının %20 sinden aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarih 2018/963 Esas 2021/318 Karar sayılı kararında özetle; Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali davasıdır. Dava ile ilgili takip dosyası celp edilmiş, bilirkişi raporu aldırılmış, dava ile ilgili tüm kanıtlar toplanmıştır.
Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2018/7900 E. sayılı dosyasının incelenmesinden; alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında 20.048,20 TL asıl alacak, 4.463,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.511,66 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı-borçlu vekilinin takibe itirazı üzerine takibin durduğu ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Eskişehir 4 İcra Müdürlüğünün 2018/7900 sayılı dosyasında takibe konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise icra takip tarihi itibariyle asıl alacak ve ferilerinin ne miktarda olduğu, borcun davalı tarafından icra takibinden önce ödenip ödenmediği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
SMMM … mahkememize sunmuş olduğu 19/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ….Şti’ne incelenen ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunu, açılış onayları ile yevmiye defterlerinin kapanış onaylarının yaptırıldığını, davacı ….Şti’nin incelenen ticari defter kayıtlarına göre; davalı … adına düzenlediği dava ve takibe konu toplam bedeli 20.048,20 TL olan 3 adet satış faturası alacağına karşılık yapmış olduğu herhangi bir tahsilat kaydı bulunmadığından davacı ….Şti’nin (07.08.2018) icra takip tarihi itibariyle 20.048,20 TL alacağı olduğunun gözüktüğünü, davalı …’a ait incelenen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunu, açılış onayları ile yevmiye defterlerinin kapanış onayının yaptırıldığını, davalı …’ın incelenen ticari defter kayıtlarına göre; davacı ….Şti. tarafından adına düzenlenen dava ve takip konusu toplamı 20.048,20 TL olan 3 adet satış faturası borcuna karşılık yapmış olduğu toplamı 20.048,20 TL olan 3 adet ödeme kaydı düşüldüğünde davalı …’ın (07.08.2018) icra takip tarihi itibariyle 0,00 (sıfır) TL borcu olduğunun gözüktüğünü, Eskişehir 4.İcra Müdürlüğü’nün 2018/7900 nolu takip dosyasındaki 20.048,20 TL asıl alacağın dayanağı olan faturaların ödendiğine ilişkin ödeme belgesinin sunulmuş olması nedeniyle (07.08.2018) icra takip tarihi itibariyle asıl alacak bulunmadığından işlemiş faiz hesabının yapılmadığını bildirmiştir.
Dosyanın incelemesinde; her ne kadar davacı ticari defter ve kayıtlarında dava konusu alacağa ilişkin ödeme kaydı yok ise de, fatura tarihindeki davacı ortak ve yetkilisi … ile …’ın beyanları ile doğruladığı tahsilat makbuzları ile dava konusu alacağın ödenmiş olduğu anlaşıldığı gibi davalının, usule uygun tutulup lehine delil niteliğinde bulunan ticari defter ve kayıtlarının da borcun bulunmadığını göstermesi karşısında davanın reddine ödenmiş olan borca ilişkin takibe geçmekte davacı kötü niyetli görüldüğünden asıl alacağın %20’sine karşılık gelen 4.009,64 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 16.03.2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin dava ve takip konusu faturanın düzenlendiği tarihte şirket yetkilisi / ortağı olan … ve …’in davalının fatura karşılığı ödeme olarak sunduğu tahsilat makbuzu konusunda tanık olarak verdiği ifadeyi hükme esas aldığını ve takip / dava konusu faturanın ödenmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, davacı şirketin defter kayıtlarında ödemeyi göstermediği gerekçesiyle %20 kötü niyet tazminatına hükmettiğini, taraflar arasında takip/dava konusu faturanın, fatura kapsamındaki hizmetin ifa edilmesi hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, bilirkişi incelemesinde faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davacı şirketin ticari defterlerine göre faturanın ödendiğine dair bir tahsilat kaydının olmadığı ve fatura dolayısıyla alacaklı olduğunu, davalı şirketin ticari defterlerinde ise davacı şirkete atfen düzenlenen tahsilat makbuzlarının kayıtlı olduğu bu nedenle davalının takip / dava konusu faturayı ödemiş olması nedeniyle borcunun bulunmadığının belirtildiğini, rapora süresinde itiraz edilmiş olup ödemeye esas alınan makbuzlardaki imzaların davacı şirkete ait olmadığını, bu şekilde tanık dinlenemeyeceğini, imza incelemesi yapılması gerektiğini, makbuzların şirket ortağının yetkisinin bitmesinden sonraki dönemde düzenlenmiş olabileceğini, dolayısıyla gerçeği yansıtmadığını, bu hususlarda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, HMK 208/(3) maddenin atfı ile HMK 163 ve 164 maddeler gereği bunun bir ön sorun olması nedeniyle ön sorunun halledilmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen mahkemenin bu taleplerini değerlendirmediğini, usule aykırı tanık olarak dinlenen … ve …’la ilgili Eskişehir 1.Asliye Ceza Mahkemesine 2020/601 Esas sayı ile ticaret sebebiyle güveni kötüye kullanma suçundan dava açıldığını aşamalarda belirtmelerine rağmen bu dosyanın celp edilmediğini ve aynı celsede davanın reddine karar verildiğini, … ve … tarafların delil listesinde tanık olarak gösterilmediğini, mahkemenin bu tanığı re’sen dinlediğini, HMK’da mahkemenin böyle bir yetkisi olduğuna dair düzenleme olmadığını, tanığın beyanının sırf bu nedenle hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, mahkeme tarafların delil listesinde göstermediği … ve …’ı tanık olarak dinlemesine rağmen davacının usulüne uygun olarak bildirdiği tanık …’u ise tanık olarak dinlemediğini, aksi olsa bile tanıkların tahsilat makbuzlarındaki imzanın kendilerine ait olduğunun belirtmesinin, imzanın aidiyetini kanıtlayan bir husus olmadığını, makbuzlardaki imzayı inkar etmeleri nedeniyle tanıkların imzalarının alınıp inceleme yapılması gerekeceğini, diğer taraftan makbuzlardaki düzenleme tarihinin de gerçeğe aykırı olduğu iddialarının bulunduğundan bu yönden de inceleme yapılması gerekeceğini, mahkemenin kötü niyet tazminatı konusundaki görüşünün de hatalı olduğunu, müvekkili şirketin ticari defterlerinde hükme esas alınan makbuzların kayıtlı olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, mahkemenin buna rağmen kötü niyet tazminatına hükmettiğini, oysa tahsilat makbuzundaki imzanın kendisine ait olduğunu belirten … ve …’ ın faturaya dayalı olarak yapılan takip tarihi itibariyle şirketin yetkilisi ve ortağı olmadığını, her şeye rağmen tahsilat makbuzundaki imza kendisine ait olsa ve makbuz gerçek olsa dahi hukuki olarak şirketin alacaklı olduğu bir parayı tahsil edip şirkete aktarmayan kişinin statüsünde olacağından takip tarihi itibariyle müvekkili şirketin de bu durumu bilme imkanı bulunmadığından kötü niyet tazminatının takdir edilmesinin mümkün olmadığını, esasen makbuzlardaki imza ve gerçeğe aykırılık konusunda bilirkişi incelemesi yapılmadan, açılan kamu davasının sonucu beklenmeden kötü niyet tazminatının takdir edilmesinin de mümkün olmadığını, makbuzların imza ve içerik yönünden incelenseydi belki imzaların tanık olarak dinlenen … ve …’a ait olmadığını, keza makbuzların gerçeğe uygun olmadığının belirleneceğini ve davanın kabulüne karar verileceğini, ceza yargılamasının kesinleşmesi beklenseydi farklı bir sonuca ulaşılacağını, müvekkili şirketin kesinlikle takip yapmada kötü niyetli olmadığını, şirketten ayrılan ortağın, imza yetkisinin olduğu döneme atfen her zaman belge düzenleme imkanı olabileceğinden ve müvekkili şirkete sunulan makbuzlarla ilgili ilk kez mahkemede bilgi sahibi olduğundan mahkemenin kötü niyet tazminatı takdir etmesine dair kararının da istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasını, istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin dosyaya sunduğu istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesinde özetle, Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davaya konu faturaların ödendiğini gösteren tahsilat makbuzları altında imza ve kaşesi bulunan ve şirketin ortağı olan … ve …’ın, imzaların kendilerine ait olup olmadığı konusunda beyanlarının alındığını ve bu beyanlar ile tahsilat makbuzlar altındaki imzaların şirket yetkililerine ait olduğunun anlaşıldığını, davacı yanın, bu kişilerin resen dinlenemeyeceğini belirtmiş olmalarına rağmen HMK’nın 31. Maddesi gereği belgelerde imzası bulunan kişilerin resen dinlenebileceklerini, bu sebeple davacının itirazlarının hukuki dayanağının bulunmadığını, ayrıca faturaların kapalı fatura olarak düzenlenmiş olduğunu, bu durumunda faturalarının ödendiğine karine olduğunu, fatura bedellerinin ödenmesine rağmen ve şirket yetkilisi Gülay Karakuş’un ilgili faturaları, ödendi olarak kaşelemesine rağmen bu faturaların yeniden icra takibine konu edilmiş olmaları sebebiyle mahkemece haklı olarak davacı aleyhine kötü niyet tazminatın hükmedildiğini, sonuç olarak usul ve yasaya uygun bulunan mahkeme kararına yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava; taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında iş bedeli karşılığı düzenlenen faturalara dayalı olarak davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali, takibin devamı ve %20 oranında inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davalı vekili davaya cevabında, sözleşme ilişkisini kabul etmiş, müvekkili tarafından takibe konu edilen fatura bedellerinin ödendiğini, tahsilat makbuzlarının da dosyaya sunulduğunu, takibe konu faturaların aynı zamanda kapalı fatura olarak düzenlendiklerinden bu hususun fatura bedellerinin ödendiğine karine olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraf ticari defterleri üzerinde yapılan mali müşavir bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından taraflar arasındaki sözleşme kapsamında iş bedeli karşılığı olarak davacı tarafından düzenlenen faturaların taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı ticari defterlerinde ödeme kaydının bulunmadığı, davalı ticari defterlerinde ise bu fatura bedelinin ödeme kaydının bulunduğu, her iki tarafın ticari defterlerinin de usulüne uygun olarak tutulmuş olup lehlerine delil olma niteliğini taşıdıkları, davalı tarafından dosyaya sunulan tahsilat makbuzları ile fatura bedellerinin ödendiğinin anlaşıldığı, tahsilat makbuzlarının, davacı şirketin faturanın düzenlendiği tarihteki yetkili temsilcisi tarafından imzalandığının ve şirket kaşesinin basılı olduğu anlaşıldığı, bu sebeplerle takibin haksız olduğundan davalının bu takibe yaptığı itirazın iptali konusunda açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalının borcu ödediği halde davacının bu durum bile bile hakkında icra takibi yapmış olduğu anlaşıldığından davacının takibe yapmada kötü niyetli olduğunun da kabulü gerektiği gerekçeleri ile, davanın reddine, davacının asıl alacağın %20 si oranında olan 4.009,64 TL tutarında kötü niyet tazminatını davalıya ödemesine dair karar verilmiş, bu karar karşı davacı vekilinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2021 tarihli 2018/963 Esas 2021/318 Karar Sayılı kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan davacıdan alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 126,60 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır