Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/555 E. 2023/141 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/555 – Karar No:2023/141
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Dosyanın Mahkemesine Gönderilmesi HMK 353/1-a.6 md)
ESAS NO : 2021/555
KARAR NO : 2023/141
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2021
NUMARASI : 2014/526 E-2021/296 K

DAVACI : …-…
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/02/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, İş Mahkemesi’ne hitaben yazdığı dilekçesinde davacının davalı şirket nezdinde sigortalı olarak 7 sene granit mermer ustası olarak çalıştığını, ayrıca taşeron olarak emrinde 6-7 işçi çalıştırdığını ve bu işleri metre karesi 23.50 TL üzerinden yapıldığını, davacının yaptığı işlerin karşılığı haklarının ödenmediği gibi diğer yasal haklarının ödenmediğini beyan ederek ücret alacağından, kıdem tazminatından, fazla mesai ücretinden, ulusal bayram ve genel atil ücretinden ve hafta sonu alacağından olmak üzere toplam 250.00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilesini, ıslah işlemi ile 331.096,80 TL’nin işlemiş faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın görevli olmayan Mahkemede açıldığını, davacı ile müvekkili şirket arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi olmadığını, davacının şirket adına granit mermer döşeme, cephe, taş üzerine olan bütün işleri ,yanında işçi çalıştırarak, taşeron alarak yaptığını, taraflar arasında işçi işveren ilişkisi olmadığını, alt yüklenici sözleşmesi olduğunu, davacının müvekkili davalıyı ibra ettiğini, davacının davalıdan herhangi bir alacağının olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın 5 yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı, taraflar arasında 01.09.2010 tarihinde … Üniversitesi Rektörlük ve İdari binalar işi Kapsamındaki iş ve … … AVM iç ve dış granit mermer iç ve dış kaplaması işine ilişkin sözleşmesi akdedildiğine ilişkin ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın taraflar arasında akdedilen 01.09.2010 tarihli alt yüklenici sözleşmesi uyarınca … Üniversitesi Rektörlük ve İdari binalar işinin dış cephe granit mermer kaplaması iş bedelinden ve de …’te yapımı gerçekleştirilen … AVM’nin iç ve dış granit, taş döşeme, mermer iç ve dış kaplaması iş bedelinden kaynaklanan davacı alacağının olup olmadığı, varsa miktarı hususunda olduğu, usul ve yasaya uygun bilirkişi ek raporu hükme esas alındığı, dosya kapsamında, taraflar arasında karşılıklı imza altına alınmış herhangi bir hakediş raporu bulunmadığı, taraflar arasında birim fiyatı konusunda anlaşmazlık olmadığı, davacının yükümlendiği işçilik alacaklarının davalı tarafından ödendiği, davalı vekili tarafından dava dışı 3. kişilere yönelik sunulan faturalara ilişkin giderlerin iş bu davaya konu sözleşmeye ilişkin bulunmadığı, İş Mahkemesinde görevsizlik kararı sonrasında 16/05/2015 tarihli alacak kalemlerinin açıklanması için davacıya verilen kesin sürede, kesin sürenin sonuçları ihtar edilmediğinden davacı için hak kaybına neden olmayacağı, davacı vekilinin 09/07/2015 tarihinde alacak kalemlerini açıklar dilekçe sunduğu, görevsizlik kararı da dikkate alındığında bu dilekçenin teknik anlamda ıslah dilekçesi sayılmayacağı, kaldı ki Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere belirsiz alacak davalarında davacının bir kez talep arttırım bir kez de ıslah dilekçesi hakkı bulunduğu, davalı tarafından davacıya taşeron hakedişlerine istinaden yapılan bir ödeme bulunmadığı, her iki sözleşmeye yönelik bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen 411.435,84 TL imalat bedelinden, davalının davacı adına ödediği 80.339,04 TL işçilik alacağı mahsup edildikten sonra davacının davalıdan 331.096,80-TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işçi alacağı tahsili maksadıyla açılmış olan davanın, dava dilekçesinin açıklanmadığını, dava değeri belirlenmediğini, HMK 119’da sayılı zorunlu unsurları içerir bir dava dilekçesinin müvekkiline asliye ticaret mahkemesi yargılamasında tebliğ edilmediğini, cevap dilekçesi sunma hakkı da mahkemece müvekkiline tanınmadan dosyanın bilirkişiye tevdii edildiğini, tüm itirazlara rağmen dava ıslah edildiğini, zamanaşımı itirazı ve diğer tüm usulî itirazlarnın yok sayıldığını, dava dilekçesinin zorunlu dava şartlarını ihtiva etmediğini, davacı tarafın ıslah yolunu kullanmakla tükettiğini, davanın usulüne uygun olarak açılmadığını, sonrasında yapılan tüm işlemlerin usule aykırı olduğunu, ıslahında usule aykırı bir talebin ıslahı olduğundan kendiliğinden hukuka aykırı olduğunu, mahkemeye son olarak sunulan ıslah dilekçesinin HMK’ya aykırı olduğunu, davacı tarafından ıslah edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 01/09/2010 tarihindeki sözleşmeden kaynaklandığını, her halukarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dava açılmadan önce, müvekkiline hiç bir ihtar ve ihbar gönderilmediğini, faiz oranı, faiz başlangıcı ve faiz alacağı talebinin kabulünün hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, dosyaya sunulan delillerin incelenmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 20.maddesine göre görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir (Yargıtay 12 HD 2022/8936 E, 2022/9822 K vb).
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; dava ilk olarak iş mahkemesinde açılmış, iş mahkemesince 06/06/2013 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle, davanın usulden reddine karar verilmiş, karar temyiz edilmeksizin 18/06/2013 tarihinde kesinleşmiş, davacı vekilince dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için 02/12/2013 tarihinde dilekçe verilmiştir. Bundan sonra; Asliye Hukuk Mahkemesince de, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 27/02/2014 tarihinde dava dilekçesinin reddine karar verilmiş ve karar yine temyiz edilmeksizin 02/04/2014 tarihinde kesinleşmiş ve davacı vekilince 18/06/2014 tarihinde, görevli mahkemeye gönderilmesi talepli dilekçe sunulmuştur.
Mahkemece, davacı vekilinin HMK’nın 20.maddesine uygun olarak gönderme talepli dilekçelerini sunup sunmadığı hususunda her hangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.
2-Mahkemece, davacı vekilinin dosyaya sunduğu 08/07/2015 tarihli dilekçenin alacak kalemlerini açıklar nitelikte olduğu, bu dilekçenin teknik anlamda ıslah dilekçesi sayılmayacağı kabul edilmiş, davacı vekilinin 01/02/2021 tarihli dilekçesi ıslah dilekçesi olarak kabul edilmiştir. 01/02/2021 tarihli ıslah talepli dilekçe davalı vekiline 08/02/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilince süresi içinde verilen ıslaha cevap dilekçesinde; tüm alacak kalemlerinin ve dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığı ileri sürülmüş, mahkemece; eser sözleşmesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan dava açıldığından zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilince sunulan replik dilekçesinde, müvekkilinin sözleşme konusu işe 01/09/2010 tarihinde başladığı, 21/07/2011 tarihinde parasını alamadığından işi bıraktığı bildirilmiştir.
O halde; taraflar arasındaki sözleşmenin bu tarih itibariyle davacı tarafından fesih edildiği sonucuna varılabilir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 147/6 maddesi hükümlerine göre eser sözleşmesinden doğan alacak davaları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, TBK’nın 149. maddesi hükmü gereğince zamanaşımı alacağın muaccel olması ile işlemeye başlayacaktır. Alacağın muaccel-istenebilir olduğu tarih de somut olayda sözleşmenin fesih edildiği 21/07/2011 tarihi olup, en geç davanın açıldığı 06/08/2012 tarihidir. Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı, dava edilen alacak yönünden kesinleşeceğinden, açılan kısmi davanın fazlaya ilişkin hak yönünden zamanaşımını kesici etkisi bulunmamaktadır. Kısmi davanın açıldığı 06/08/2012 tarihinden ıslah dilekçesinin sunulduğu 01/02/2021 tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği görülmektedir. Bu durumda mahkemece, ıslah yolu ile arttırılan talep yönünden, davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda bir inceleme ve değerlendirme yaparak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken bu hususta hiç bir inceleme ve değerlendirme yapılmaması doğru olmamıştır (Yargıtay 15. HD 2020/1899 E, 2021/1854 K vb).
3-Davalı tarafça; davacının 21/07/2011 tarihli ibraname imzaladığı belirtilmiş, davacı vekili replik dilekçesinde, söz konusu ibranamenin müvekkilinin kandırılması (irade fesadına uğratılması) suretiyle imzalatıldığını belirtmiştir.
Mahkemece, dosyaya sunulan 21/07/2011 tarihli ibraname hakkında taraflarca ileri sürülen beyanlar ve deliller dikkate alınmak suretiyle, ibranamenin içeriğindeki ifadelerin, dava konusu alacak nedeniyle davacının, davalıyı ibra edip etmediği hususunda inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu husus hakkında hiç bir inceleme ve değerlendirme yapılmaması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun diğer nedenler incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 6. Asliye Ticanet Mahkemesi’nin 23/03/2021 gün ve 2014/526 Esas 2021/296 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yatırılan 5.654,30 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İİK’nın 36/5 maddesi gereğince davalı tarafından icra geri bırakma kararına konu nakit teminatın istek halinde ilgili icra müdürlüğünce davalıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 09/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır