Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/536 E. 2023/144 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/536 – Karar No:2023/144
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Yeniden Hüküm Kurulması/ HMK 353/1-b.2)
ESAS NO : 2021/536
KARAR NO : 2023/144
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2021
NUMARASI : 2018/576 E-2021/274 K

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/02/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında 29/03/2017 tarihinde… parsel … Şantiyesinde bulunan inşaatlarla ilgili … üretim ve montaj sözleşmesi gereğince, davacının işi yapıp, teslim ettiği halde, davalı firmanın 32.814,30 TL’lik borcunu ödemediğini, bunun üzerine davacının Sincan 2. Noterliğinin 01/08/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bu borcun ödenmesini, aksi halde yasal yollara başvuracağını davalı şirkete ihbar ettiğini, davalı şirketin Sincan 2.Noterliğinin 09/08/2018 tarih ve … yevmiye nolu cevabında işi başka birine verdiğini, işin eksik yapıldığını iddia ederek ödemeyi reddettiğini, eksikliklerin maliyeti belirlendikten sonra bakiye borcu ödeyeceğini kabul ettiğini, davacının işi tamamlayarak teslim ettiğini, davalı firmanın tahminlerince ödeme güçlüğünde bulunduğundan dolayı ve fatura cari hesap borcunu ödeyemediğinden dolayı bu yola başvurduğunu, davalı firmanın davacı şirket ile sözleşmeyi fesih etmeden şayet var ise eksikliklerle ilgili tespit yaptırıp ihtarname çekmeden, bu işi başka bir firmaya verdim diyerek, davacının dairelere uygulanan PVC’lerin son ayarlarının yapılmasına engel olarak şantiyeye sokmadığını, davacının dairelerde ve ortak kullanım alanlarında PVC ayarlarını yaptırtmadığını, borcunu da ödemediğini, davalının sözleşmedeki edimini yerine getirmeden, bu konu ile ilgili ihtarname ile durumu bildirmeden, taraflarınca alacaklı oldukları bedelin ihtarname ile istendikten sonra işi başkasına verdiğine dair beyanının edimini yerine getirmemek amacı ile yapılmış kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu, davacının, davalı firmadan 32.814,30 TL alacağı bulunduğunu, davalının bu alacağı ödemediğini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları ve ek dava hakları saklı kalmak kaydı ile; ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren reeskont faizi işletilerek, ileride artırılmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL alacaklarının tahsiline ve ıslah ile birlikte 32.814,30 TL’nin ihtarnamenin tebliği tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının tüm edimleri yerine getirdiğine dair iddiası ve açılmış olan bu dava haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasında bağıtlanmış olan sözleşme konusu üretim ve montaj işinin tesliminin davacı yanca taraflarına yapılmadığını, taraflar arasında bağıtlanmış olan 29.03.2018 tarihli sözleşmenin (EK-1) Geçici Kabul – Kesin Kabul – Kesin Hakediş başlıklı 8.maddesinden de anlaşılacağı üzere öncelikle davacı firmanın, müvekkili şirkete, işin bittiğini bildirmesi ve sonrasında kabul ile ilgili incelemelerin yapılmasının gerektiğini, ancak müvekkili firmaya herhangi bir bildirim yapılmadığını, iş bu madde kapsamında davacı tarafından geçici kabulü yahut kesin kabulü yapılmış bir işin mevcut olmadığını, bu haliyle esasında müvekkili firma açısından temerrüt halinin söz konusu olmadığını, temerrüde düşen taraf, işi eksik ifa eden davacı firma olduğunu, davacı tarafın müvekkilinin Şantiye şefi … tarafından bir çok defalar aranmasına ve mesajla davete rağmen hiç bir dönüş yapmadığını, eksikler belirtilmesine rağmen, tamamlamaya yönelik bir irade göstermediğini, yine sözleşmenin 5.1 maddesinde işverenin taşeronun işin gecikmesine yol açan davranışları sonrası yazılı ya da sözlü hiçbir ihtara gerek olmaksızın işi başkasına yaptırma yetkisi olduğunu ve hatta tek taraflı fesih yetkisi dahi olduğunu, sözleşmenin bu maddeleri dikkate alındığında davacı tarafça teslim edilmeyen ve kesin kabulü yapılmayan işin bedelinin dava konusu yapılmışsa da açık sözleşme maddeleri karşısında davacının davasının reddedilmesi gerektiğini, sözleşme bedelinin toplamda 591.000,00 TL civarında olup davacının bakiye kaldığını iddia ettiği davaya konu olan bedel ise toplamda 32.000, 00 TL olduğunu, davacı tarafın, “müvekkilin ödeme güçlüğü çektiği ve bu yüzden bakiye miktarı ödemediği” iddiasının sözleşme nedeniyle ödenen bedeller ve dava konusu edilen değer dikkate alındığında anlamsız bir açıklama olduğunu, sözleşme kapsamında yapılan PVC üretim ve montaj işlerinin uygulandığı taşınmazların daire sahiplerine gün gün teslim edildiğini, teslim sırasında PVC üretim ve montaj işine ilişkin daire satın alan şahısların bildirmiş olduğu eksikliklerin müvekkili firmaya iletildikçe iş bu eksiklikleri tamamlamaları hususunda davacı firma defalarca bilgilendirildiğini, ancak taraflarına dönüş yapılmadığını, davacının işleri taraflarına teslim etmediğinden ve kesin yahut geçici kabul yapılmadığından sözleşme maddesi gereği işin başka bir firmaya yaptırıldığını, yeni eksiklikler çıkması halinde bu eksikliklerin de aynı firmaya tamamlatılacağını, sözleşmenin 5.1 ve 8.0 maddeleri dikkate alındığında müvekkili firmanın işi başkasına yaptırma yetkisi olduğunu, bu eksikliklerin tamamlanması açısından başka bir firma ile sözleşme yapılmak zorunda kalındığını, işin eksiklikleri tamamlandıktan sonra hesap yapılarak bakiye ödemenin davacı firmaya yapılacağı taraflarına bildirildiğini, tüm eksikliklerin teslimlerden sonra netleşeceğini, arz ve izah edilen sebeplerle ve açık sözleşme maddeleri gereği; davacı yanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ticari defterleri incelenmesi neticesinde davacı ticari defterlerine göre davalı şirketten 32.814,30 TL alacaklı gözüktüğü, davalı ticari defterleri incelenmesi neticesinde de 32.814,30 TL borçlu gözüktüğü bu kapsamda bakiye alacağın her iki taraf ticari kayıtlarına göre sabit olduğu, davalının eksik ayıplı ifa iddiasına yönelik ve teslim olgusuna ilişkin iddiasına yönelik yapılan değerlendirmede bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere söz konusu eksiklerin tamirinin mümkün olduğu, ayıp ve eksiklerin gizli ayıp kapsamında değerlendirilmediği TTK.nın Mad.23/c gereği malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek ve inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumun bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, TTK. Mad. 18 kapsamında bir ayıp ihbarı olmadığı, TBK. Mad. 232/2 bendi “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildiride bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır.” Hükmü gereği satılanı kabul ettiği, nitekim bilirkişi raporu ile yapılan tespit ile de eksikliklerin giderilebilir ehemmiyette olduğu hususunun belirtildiği, teslim edilen iş ile eksiklik birlikte değerlendirildiğinde teslim olgusunun davacı tarafından yerine getirildiği kanaatine varıldığından ve davalının alacağın ayıp ve eksik ifa nedeniyle tahakkuk etmediği itirazında bulunmuş ise de TBK’nın eser sözleşmesine ilişkin hükümleri çerçevesinde ayıp ihbarında bulunduğunu da ispatlayamadığı, davacının Sincan 2. Noterliği 01.08.2018 tarih ve … nolu ihtarname ile 7 günlük ödeme süresi verildiği hususu nazara alınarak 09.08.2018 tarihinde davalının temerrüte düştüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik bırakılan işlerin davacıya bildirildiği halde, yerine getirmediğini, dava dışı firmaya eksiklerin tamamlatıldığını, bilirkişi raporunda eksikliklerin belirtildiği halde değerlendirilmediğini, tutanak ve faturalardan eksik işlerin belli olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1-Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında imzalanan sözleşme, üretim ve montajı içerdiğinden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser; yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi, ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser, iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 359. ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, BK 362 son ve TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir.
Bu hükümler gereğince; gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de; yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 2013/4976 E. 2014/4282 K., 2020/1722 E 2021/2490 K).
Bu bilgiler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan sözleşme, satış değil eser sözleşmesi olduğundan TTK hükümlerinin dava konusu somut olayda uygulanması mümkün bulunmadığı ve uyuşmazlığın eser sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, taraflar arasında imzalanan 29/03/2017 tarihli ek sözleşme ile garanti süresi ön görüldüğü, garanti süresinin şantiye şefine teslim yapılmasından itibaren 2 yıl olduğu, dosya kapsamında bulunan ihtarnameler, faturalar ile tüm bilgi ve belgelerden dava konusu eserin 2018 yılında teslim edildiği, yargılama sırasında keşif yapılmak suretiyle alınan bilirkişi raporunda belirtilen eksik ve ayıplı işlerin giderilme bedelinin 1.000,00 TL olduğu, ayıplı işlerin açık ayıp olup, teslim sırasında var olduğu, bu durumda; ayıp ihbarına gerek olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan ayıplı işlerin giderim bedelinin iş bedelinden mahsubu gerektiği anlaşılmaktadır.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2021 tarih ve 2018/576 Esas- 2021/274 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
4-31.814,30 TL’nin temerrüt tarihi olan 09/08/2018 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Alınması gereken 2.173,24 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL ve ıslah harcı olarak alınan 543,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.594,03 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacının dava açılırken yatırdığı 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı, 5,20 TL vekalet harcı ve 543,30 TL ıslah harcının toplamı olan 620,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından sarf edilen 138 TL tebligat ve posta gideri, 700,00TL bilirkişi ücreti ile 165,00 TL keşif araç ücreti olmak üzere toplam 1.003,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul oranına göre belirlenen 972.43 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücretinden ibaret yargılama giderinden, davanın ret oranına göre belirlenen 27,42 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Gider avansından bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
12- Davalı tarafından yatırılan 560,38 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
13-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 43,00 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 205,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır