Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/531 E. 2021/957 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

…. (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1-b.1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2021
NUMARASI …..
KARAR TARİHİ : 19/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2021

Dava eser sözleşmesindeki murazaanın giderilmesi-süre uzatımı verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 07/11/2019 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; şirketlerinin davalı kurumca ihale edilen …… yapımı işinin yüklenicisi olup işin yapımı ile ilgili olarak şirketleri ile davalı kurum arasında ….. referanslı sözleşme imzalandığını, kendilerince imzalanan sözleşmede işin bitim tarihi olarak 24/05/2008 tarihi olarak bildirilmiş ise de hattın yapılacağı alan içerisinde ormanlık alanların bulunması ve bu ormanlık alanlar ile ilgili … tarafından müsaade verilmesinin gerekli bulunduğunu, ancak bu hususların yerine getirilmesi için belirlenen süre dahilinde yerine getirilmesinin imkansız hale geldiğini, bu kapsamda verilen iş süresinin uzatılması için kendilerince işin denetim makamı olan …… Müdürlüğü’ne başvuruda bulunulduğunu ve tarafılarınca yapılan başvurunun işin her merhalesine hakim olan ….. Müdürlüğü tarafından uygun bulunduğunu, davalı kurumun ise istemi reddettiğini, davalı idare tarafından kendilerinin süre uzatım talebinin reddinin yasal olmayıp iptali gerektiğini, …… ekli yazısında da belirtildiği üzere davalı kurum tarafından ormanlık alanlarda gerekli müsaadelerin alınamaması nedeni ile dava konusu işin belirtilen tarihte bitirilemediğini, dolayısıyla iş takviminin değişmesi hususunda şirketlerinin bir kusuru veya ihmali bulunmadığını, bu sebeple davalı kurum tarafından süre uzatım talebinin reddi kararının yerinde olmadığını, yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, fazlaya ilişkin zarar ve talep haklarının saklı tutulması kaydıyla; davalı şirketin 19/08/2011 tarih ve ….. sayılı süre uzatım taleplerinin reddi kararının iptali, yargılama giderlerinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 17/12/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından “ihale konusu işi süresinde bitiremediğinden yaptığı süre uzatım talebinin reddine ilişkin 19.08.2011 tarih ve …… sayılı işlemin iptali” istemiyle ……… E. sayılı dosyası ile açılan ve akabinde Mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinde Danıştay’ın verdiği bozma ilamı üzerine yeniden yapılan yargılamada bu defa “davanın görev yönünden reddine karar verilmesi üzerine, mahkeme huzurunda açılan bu davanın haksız, yersiz ve hukuka aykırı olup, reddine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkeme huzurundaki davanın Danıştay tarafından verilen “görev yönünden red” kararı üzerine adli yargıda açıldığını, dava konusu edilen süre uzatımının verilmemesi durumunun ise sözleşmenin uygulanması ile alakalı olduğunu, teşekkülleri ile davacı şirket arasında akdedilen enerji … hattı tesisi işine ilişkin söz konusu sözleşmeye dair uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunduğunun açık olduğunu, uyuşmazlığın çözümünün asliye ticaret mahkemelerinin görevi içerisinde yer aldığını, Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari davaların görüleceği mahkemeler” başlıklı 5. maddesinde; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.” denildiğini, buna göre dava konusu işlemle ilgili olarak Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan, mahkemece açılan davanın görev yönünden reddi gerektiğini, yukarıda belirtilen nedenlerle, davacının dava dilekçesinde aleyhlerine olarak ileri sürülen tüm hususlara itiraz ettiklerini belirterek, haksız ve yasal dayanaktan yoksun bu davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01/07/2020 tarih ….. Karar sayılı kararında özetle; davacının ticaret şirketi ve tacir olduğu gibi davalı şirketin de özel hukuk hükümlerine tabi bir iktisadi devlet teşekkülü olduğu ve 6102 sayılı TTK’nın 16/1 maddesi gereği tacir sayıldığı, uyuşmazlığın yapım işine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklandığı, tarafların tacir ve uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmesiyle ilgili olması nedeniyle davanın davaya bakmakla görevli mahkemelerin ticaret mahkemeleri olduğu anlaşıldığından HMK’nın 114/1-c ve 115.maddeleri uyarınca davanın görev dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine dair karar verilmiştir.
Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği ve Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…… Esas sayılı dosyasına kaydının yapılarak yargılamaya bu mahkeme tarafından devam edilmiştir.
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2021 tarih ….. Karar numaralı kararında özetle; mahkememizce yapılan yargılama sonunda, davacı ile davalı arasında “16 km uzunluğundaki …… Hattının tesisi işi” ihalesine ilişkin sözleşmenin bulunduğu, söz konusu sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıdan süre uzatım talebinde bulunulduğu, söz konusu süre uzatım talebinin davalı tarafından 19/08/2011 tarih ve ….. sayılı yazısı ile reddedildiği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlığın bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının söz konusu süre uzatım talebinin reddine ilişkin kararın iptalini isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecek ise red kararının haklı olup olmadığı noktasında toplandığı, mevcut olayımızda her iki tarafın da …… Hukuk Tüzel kişileri arasında sözleşme hürriyetinin bulunduğu, bu hürriyet kapsamında tarafların karşılıklı olarak kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak şartı ile sözleşme imzalayabilecekleri, feshedebilecekleri, karşılıklı yazışma yapabilecekleri, birbirinin taleplerini kabul ya da reddedebileceklerinin aşikar olduğu, mevcut olayımızda da davacı tarafından talep edilen süre uzatım talebinin davalı tarafından reddedildiği, bu durumun tamamen sözleşme hürriyeti kapsamında kaldığı, bundan dolayı red kararının davacı tarafından iptalinin istenemeyeceği, şayet davacının, red kararının usulsüz olduğuna yönelik bir kanaati var ise bundan dolayı davalıdan tazminat isteyebileceği anlaşılmış olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının iptali istenen işlerin sözleşme hürriyeti kapsamında kalması ve davacı tarafından iptalinin istenemeyecek olması nedeni ile davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 14/06/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; davalı kurum tarafından müvekkiline ihale edilmiş olan ……….. işini sözleşme ile yükümlenen müvekkili şirketin, kesin hesap çalışmaları sırasında sözleşme ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi gereğince davalı idareye yapmış olduğu süre uzatım talebinin davalı kurum tarafından reddedildiğini, sözleşme ve Yapım İşleri Şartnamesi uyarınca müvekkiline süre uzatımı verilmesi gerekirken … statüsünde bulunan davalı kurumun hukuka aykırı bu kararının iptali ve davacı şirkete süre uzatımının verilmesinin sağlanması amacıyla önce Ankara idare mahkemesi nezdinde dava açıldığını, idari yargı nezdinde ”iptal davası” olarak açılmış olan işbu davada adli yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi üzerine adli yargı yerinde bu defa aynı istemli olarak dava açıldığını, mahkemece verilen red kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, … statüsünde bulunan davalı karşısında müvekkilinin yargısal güvenden yoksun bırakıldığını, mahkemenin, idari yargı nezdinde açılmış olan işbu davada öncelikle talebini davacı yana açıklattırması ve ona göre karar vermesi gerekirken davanın sözleşme hürriyeti içerisinde tarafların iradesi ile süre uzatımı talebinin reddine karar verilebileceği gerekçesiyle reddine karar verilmiş olmasının hukuka ve vicdana aykırı olduğunu, dava önce idare mahkemesinde açıldığı ve dilekçenin, idari dava dilekçesi olarak düzenlenmiş olması sebebiyle ”davalı idarenin işleminin iptali” olarak nitelendirildiğini, görevsizlik kararı üzerine ticaret mahkemesine gelen dava dosyasında bu sebeple mahkemenin davacıya taleplerini açıklaması için süre vermesi ve davacı taleplerinin netleştirilmesinden sonra karar verilmesi gerekirken idari yargı aşamasında tanzim edilmiş olan dilekçe ve talepler üzerinde davanın reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili 02/07/2021 havale tarihli davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine karşı dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesindeki iddialarının doğru olmadığını, davacının idare mahkemesi nezdinde açmış olduğu davasındaki dava dilekçesi ile adli yargıda açmış olduğu bu davadaki dilekçesinin aynı talebi içermekte olduğunu, işlemin iptali şeklindeki talebin hukuk mahkemeleri nezdinde öne sürülmesinin mümkün olmadığını, davacının talebini yenileyerek somut ve net bir talepte bulunması gerekirken aynı dilekçeyle davasını sürdürmesinin hukuka uygun olmadığını ve davacı tarafın 20/04/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında da dava dilekçesindeki taleplerini aynen tekrar ettiklerini açıkça ifade ettiklerini, bu sebeple davacı tarafın istinaf dilekçesi ile iddia ve savunmalarını ve davanın genişletilmesine yönelik beyanlarını kabul etmediklerini, mahkeme kararının hukuka uygun olup davacının istinaf başvurusunun reddinin gerektiğini,
Taraflar arasındaki sözleşmenin 05/11/2007 tarihinde imzalandığını ve 27/11/2007 tarihinde davacıya yer tesliminin yapıldığını, işin yapım süresinin 180 gün olup ikmal tarihinin 24/05/2008 olarak öngörüldüğünü, ayrıntılarını dilekçelerinde anlattıkları hususları tekrar ettiklerini, özetle 3. Bölge Müdürlüğü’nün dilekçelerinin ekinde sundukları tespit tutanağında görüleceği üzere sözleşmeye konu elektrik … hattının 37 direkten oluştuğunu ve bu direklerin 27 adedinin ormanlık sahada bulunduğu, diğer 10 direğin ise orman dışında bulunduğunu, bu durumda yüklenicinin yer teslim tarihi olan 27/11/2007 tarihinden itibaren çalışmaya başlaması gerekirken başlamadığı, hat üzerinde çalışmayı engelleyecek bir durumun olmadığı halde sahada herhangi bir hafriyat ve kazı çalışması yapmadığı, ilk direk imalatının 24/01/2008 tarihinde şantiyeye geldiğinin belirlendiğini, bu sebeple yükleniciye teşekkülün süre uzatımı yönergesi ve sözleşme hükümlerince süre uzatımı verilmesini gerektirecek bir durumun oluşmadığını, davacının talebinde belirttiği sebebin…. … A.Ş’den kaynaklanmadığının tespiti sebebiyle talebinin reddedildiğini, davacı yanca süre uzatımı istenen olayda gecikmeye neden olan hususun, davacı yanın tel çekmek için ormana girerken ilave yol isteyip istemediği, istiyorsa ilave yol haritasını bildirmesinde, kendince ürettiği bahanelerle gecikmesi nedenine dayandığını, davacıya gönderilen uyarı yazısında, taraflarınca Muğla …’ne izin-irtifak hakkı için gerekli başvurunun yapıldığı, şayet hattın geçtiği alanda kendisi tarafından ilave yol yapılması planlanıyor ise ilave yola ilişkin projenin derhal hazırlatılarak orman idaresine sunulması gerektiği, aksi halde çalışmanın gecikeceğinin bildirildiğini, zira orman işletmelerinin, ağaçların zarar görmemesi ve olması muhtemel yangın v.s tehlikeleri önlemek için mevcut yolların yanında ilave yol açılmak istenirse yol haritaları istediğini, davacının, tel çekim işini yapabilmesi için ormana elaman, araç ve gereç sokmasının gerekliliğinin ortada olduğunu, bu konuda nasıl bir çalışma yapılacağının yüklenicinin bileceği bir husus olduğunu, yine çalışmalar sırasında ilave yol kullanmak isteyip istemediği hususunun da yapmak istediği çalışma usulüne göre davacı tarafından belirlendiğini, dava konusu olayda ortaya çıkan sorunun, çalışmak için ilave yol isteyen ama bunun gereklerini yerine getirmek istemeyen davacının kendi isteğine dayanan ihtiyari nitelikteki bu işlemi olduğu halde bunun sorumluluğunu müvekkiline yıkmaya çalıştığını, müvekkilinin, davacıdan ilave yol yapımı istemediğini, bu sebeple sözleşmede ilave yol ile ilgili bir düzenlemenin yer almadığını, davacının ihtiyarında olan ilave yol işlemi sebebiyle teşekküllerinin davacı yerine geçerek çalışma programı oluşturmasının, hangi araçları, kaç kişiyi, nasıl bir ilave yol kullanılacağını belirleyerek ormana giriş ve çıkış için ilave yol haritası çizmesinden bu sebeple bahsedilemeyeceğini, sözleşmede belirlenen gereklerin yerine getirildiğini, gerekli izin-irtifak başvurusunun taraflarından yapıldığını ve davacıya gerekli uyarıların da yazıyla yapıldığını, hattın proje onayının 18/04/2006 tarihinde yapıldığını, Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 6.maddesinin 4.fıkrasında bahsedilen projelerin elektrik … hattı ile ilgili projeler olup, bu projelerin zamanında müvekkili teşekkülce yapılarak onaylandığını ve iş yeri tesliminin davacıya tutanak ile yapıldığını, yüklenicinin, hattın ormanlık alanda kalan güzergahına ulaşabilmesi için araç ve malzeme nakli v.s için orman geçiş yolu plan-projelerinin yüklenici tarafından hazırlanması gerektiğini, müvekkilince sadece orman içi yol projelerinin yüklenici tarafından yapılarak teşekküle verilmesi sonucunda bu projelerin orman idaresine sunulmasının teşekküllerince yapıldığını, ….. ”yükleniciye ait giderler” başlıklı 28b maddesine göre işin yerine getirilebilmesi için yüklenici tarafından gerekli görülen bütün hizmet yollarının ve bunların üzerindeki alınması gerekebilecek tedbirlerin giderlerinin yükleniciye ait olduğunu, bu sebeple projelendirmenin ve giderlerinin de yüklenicinin sorumluluğunda olduğunu, yüklenicinin bu projeleri geç hazırladığını, ekonomik sıkıntı içerisinde olması sebebiyle de orman idaresine yatırması gereken orman geçiş yolu izin bedellerini de aksatarak hattın tesisinde geciktiğini, yine orman geçiş yolu izinleri ve giderlerine ait olmak üzere enerji … hattı güzergahı dışında kesilecek ağaçların parasının tel çekimi şartnamesinin 31.maddesine göre yüklenici tarafından ödenmesi gerektiği göz önüne alındığında yüklenicinin hat güzergahına ulaşımını etkileyecek olan orman yolu projesinin de yüklenici tarafından yapılması gerektiğinin açık olduğunu, yine yüklenicinin ormanlık saha dışında bulunan 10 direklik bölümde çalışma yapma imkanı varken yapmadığının açıkça görüldüğünü, bu direklerde çalışmasını engelleyici ve fiili bir zorlukla karşılaştığını belgeleyen hiç bir durumun da bulunmadığını,
Yukarıdaki açıklama doğrultusunda davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup yüklenici tarafından açılan eldeki davada, davacı yüklenici vekili işin bitim tarihinin sözleşmeye göre 24/05/2008 tarihi olduğunu, hattın yapılacağı alan içerisinde ormanlık alanların bulunması ve bu ormanlık alanlar ile ilgili … tarafından müsaade verilmesinin gerekli bulunduğu, bu hususların yerine getirilmesinden sonra yer tesliminin yapılması gerekirken bunun yapılmaması sebebiyle dava konusu işin sözleşmede belirlenen süre dahilinde yerine getirilmesinin imkansız hale geldiğini, bu kapsamda iş süresinin uzatılması için taraflarınca işin denetim makamı olan …….Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduklarını ve bu başvurularının uygun bulunduğunu, buna rağmen davalı kurum tarafından süre uzatım taleplerinin haksız olarak reddedildiğini belirterek davalı kurumun 19/08/2011 tarihli 3696 sayılı süre uzatım talebinin reddi kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde, davacı yüklenicinin süre uzatım talebinin davacı yanın tel çekmek için ormana girerken ilave yol isteyip istememesinden kaynaklı bir durum sebebiyle oluştuğunu, orman işletmelerinin, ağaçların zarar görmemesi ve doğması muhtemel yangın v.s tehlikeleri önlemek için mevcut yolların yanında ilave yol açılmak istenirse yol haritalarını istediğini, tel çekim işinin yapılabilmesi için ilave yol isteyip istemeyeceğinin, nasıl bir çalışma yapılacağının davacı yüklenicinin ihtiyarında olduğunu, bu sebeple hattın geçtiği alanda kendisi tarafından ilave yol yapılması planlanıyorsa ilave yola ilişkin projenin derhal yüklenici tarafından hazırlatılarak orman idaresine sunulması gerektiğini, müvekkili idarece taraflarından Muğla …’ne izin-irtifak hakkı için gerekli başvurunun yapıldığının davacıya da bildirildiğini, bu konudaki sorumluluğun davacı yükleniciye ait olduğunu, şartname hükümlerine göre hattın proje onayının müvekkili kurumca yapılarak yer tesliminin gerçekleştirildiğini, bunun dışında yüklenicinin hattın ormanlık alanda kalan güzergahına ulaşabilmesi, araç ve malzeme nakli v.b konular için orman geçiş yolu plan ve projelerinin yüklenici tarafından hazırlanması gerektiğinden davacının süre uzatım talebinin de yerinde olmadığını, bu sebeple bu talebin müvekkili kurumca reddedildiğini belirterek davanın esastan reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının, söz konusu süre uzatım talebinin reddine ilişkin kararının iptalini isteyip isteyemeyeceğini, isteyebilecek ise red kararının haklı olup olmadığı noktasında toplandığı, davanın her iki tarafının da özel hukuk tüzel kişisi olduğu, sözleşme hürriyeti kapsamında tarafların karşılıklı olarak kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak şartıyla sözleşme imzalayabilecekleri, feshedebilecekleri, karşılıklı yazışma yaparak birbirlerinin taleplerini kabul ya da reddedebileceklerini, somut olayda da davacının süre uzatım talebinin davalı tarafından reddedildiğini, bu durumun sözleşme hürriyeti kapsamında kaldığı, bu sebeple red kararının iptalinin istenemeyeceğini, bundan dolayı davacının varsa davalıdan tazminat talep edebileceği kabul edilerek davanın bu gerekçelerle reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Yanlar arasında düzenlenen sözleşme, 6098 sayılı TBK’nın 470. maddesi hükmünde tanımlandığı üzere, bir eser sözleşmesidir. Bu sözleşmeyi davacı yüklenici, davalı ise iş sahibi sıfatlarıyla imzalamışlardır. Sözleşme uyarınca davacı yükleniciye yer tesliminin yapılacağı ve işin yapım süresinin 180 gün olduğu, buna göre sözleşmeye konu hattın ikmal tarihinin 24/05/2008 tarihi olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı yüklenicinin eldeki davada sözleşmeye konu hattın tesisi için ormanlık alandaki yolların kullanılması gerektiği, bu ormanlık alanlarla ilgili olarak … tarafından izin verilmesinin gerekli bulunduğu, bu izinlerin davalı kurumca alınmasından sonra yer tesliminin yapılması gerekirken bu müsaadeler alınmadan yer tesliminin yapılması sebebiyle işin belirtilen süre içerisinde bitirilmesinin imkansız olduğu belirtilerek süre uzatım talebinde bulunduğu, davalı idare tarafından verilen cevapta ormanlık alanlarda çalışma yapılabilmesi için gerekli izin-irtifak hakkı için idare tarafından gerekli başvurunun yapıldığı, bunun dışında idarece yapılacak bir çalışmanın bulunmadığı, davacının ormanlık alanda çalışabilmesi için ilave yol yapılması planlanıyor ise bu konudaki çalışmalar ile ilave yola ilişkin projenin davacı yüklenici tarafından yapılarak hazırlanması ve orman idaresine sunulması gerektiği, aksi halde çalışmanın gecikeceğinin bildirildiği ve süre uzatım talebinin bu gerekçelerle reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı süre uzatım talebinin reddine karar verilmiş olmasının sözleşme ve şartname hükümlerine aykırı olduğunu belirterek süre uzatım talebinin reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, tarafların sözleşme hürriyeti çerçevesinde kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamak şartıyla sözleşme koşullarını kararlaştırabilecekleri, değiştirebilecekleri, bu sebeple davalı idarenin, sözleşme hürriyeti çerçevesinde davacı yüklenicinin süre uzatım talebini reddedebileceği, bu red kararının iptalinin istenemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Süre uzatımına ilişkin talep, bir eda davası değil, tespit hükmü niteliğindedir. Bir sözleşme ilişkisinde, belirtilen teslim tarihinin geçmesinden sonra sözleşmenin borç yüklenen tarafı temerrüde düşecek ve karşı taraf bunun sonucunda ya akdin feshini, ya ifa ve gecikmeden doğan zararını ya da ifadan vazgeçip ifa yerini tutan zararını talep edecektir. Böyle bir davanın açılması halinde zaten mahkemece yüklenicinin oluşan duruma göre süre uzatımına hak kazanıp kazanmadığı toplanacak delillere göre değerlendirilerek, yüklenici süre uzatımına hak kazınmış ise açılan davaya etkisine göre davalar reddedilecektir. Böyle bir eda davası açılmamış ve açılması halinde o davada savunma olarak ileri sürülebilecek iken bu davanın açılmasında davacının korunmaya değer hiçbir hakkı ve hukuki yararı mevcut değildir. Öte yandan, davacı bu hükümlere dayanarak akdin feshini talep edecek ise, yine açılan davada bu hususlar delil olarak ileri sürülebilecektir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre tapuda pay devrini içerdiği için tapu devri karşılığı yapılacak inşaat sözleşmelerinin kural olarak tek taraflı irade beyanı ile feshi mümkün bulunmamaktadır. Ancak nakit bedel karşılığı eser sözleşmelerinin ise tek taraflı irade beyanı ile feshi mümkündür. Bu sebeple nakit bedel karşılığı eser sözleşmelerinin feshi halinde de yapılan fesih işleminin iptalinin talep edilmesinde aynı sebeplerle hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu nedenlerle incelenecek konular eda davasında takdir olunacak hususlardandır. Eda davası açma imkanı varken tesbit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve doktrince de kabul edilmektedir. O halde süre uzatım talebi isteminin reddine ilişkin kurum işleminin iptali ile davacıya süre uzatımı verilmesi istemini içeren eldeki davanın eda davası açılmamış olması sebebiyle reddi gereklidir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 31/03/2003 tarihli 2002/5663 Esas – 2003/1640 Karar sayılı kararı)
Mahkemece de aynı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması sebebiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu dairemizce haklı görülmediğinden davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2021 tarihli…..Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı …… vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2 – İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması sebebiyle alınması gerekli 59,30 TL istinaf maktu karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden yatırılmasına yer olmadığına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 19/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
…..