Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/53 E. 2021/1256 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2018
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/01/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; ihalesi …. sayılı… viyadüklerin yapım işine ilişkin sözleşmenin taraflar arasında 20/02/2014 tarihinde 289.833,710 TL bedel üzerinden imzalandığını, Ankara 41 Noterliğinin 20/02/2014 tarih ve ….. yevmiye nosu ile onaylanıp aynı tarihte sözleşmenin yürürlüğe girdiğini, davalı idarenin 07/03/2014 tarihinde yaptığı yer teslimini müteakip müvekkili şirketin işin yapımına başladığını, uluslararası literatürde kısaca …. olarak adlandırılan ve Türkçe’de “hareketli iskele sistemi” olarak ifade edilen son teknolojilerden biri olan yeni ve modern bir sistemi davalı idareye önerdiğini, davalı idarenin müvekkili tarafından önerilen tabliye yapım sistemini onayladığını, müvekkili şirketin de bu metodu uygulamaya başladığını, davalı idarece bu metodun uygulanması neticesinde inşaatın bünyesine giren demir, manşon, art germe halatı ve çimento miktarında tasarruf ve imalat eksilişi sağladığını ileri sürerek, müvekkili şirketin 7 nolu hak edişinden yapılan işler sayfasında hesaplanan 4.637.272,43-TL ile sözleşme uyarınca bu tutara uygulanması gereken 625.261,73 TL fiyat farkından oluşan toplam 5.262.534,16-TL tutarında bir meblağı keserek müvekkiline ödemediğini, müvekkili şirketin bundan sonraki hak edişlerinden davalı idarenin bir kesinti yapmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkili şirketin 7 nolu hak edişinden haksız ve mesnetsiz yapılan 5.262.534,16 TL tutarındaki hakediş kesintisinden doğan alacağın ticari avans faizi ile birlekte davalıdan tahsiline karar erilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; Sayıştay’ın anahtar teslimi götürü bedel sözleşmelerde iş eksilişinin söz konusu olması durumunda iş eksilişinin nasıl yapılması gerektiğini ayrıntılı olarak gösterdiğini, idare tarafından yapılan işlemlerin sözleşmeye, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa, …kararlarına uygun olarak tesis edildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “davalı kurumun aştığı ihaleyi kazanan davacı ile davalı arasında dava konusu olan demiryolu viyadüklerinin yapım işi sözleşmesi imzalandığı, işe başlandıktan sonra davacı şirket tarafından sözleşme ve ekinde öngörülen tabliye yapım sisteminden daha güvenlikli ve kontrol edilebilir olduğunu iddia ettiği farklı bir sistemin davalı idareye önerildiği, davalı idare tarafından bu sistemin kabul edilerek onaylandığı ve davacı tarafından bu sistem uygulanarak sözleşme konusu işin yapıldığı, 7. Hak edişte davalı idarenin yeni sistem ile yapılan işten dolayı maliyet azalışı olduğu gerekçesi ile kesinti yaptığı, davacının bu kesintinin sözleşme ve mevzuata aykırı olduğu iddiası ile hak ediş kesintisinin haksız ve mesnetsiz olduğunun tespiti ve faizi ile birlikte tahsili talebi ile derdest davanın açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında tanzim edilen sözleşme ve ekleri, 4734 ve 4735 sayılı kanunlar ile TBK’nun 480. Maddesi ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında tanzim edilen sözleşmeye göre işin götürü bedelle yapımının kararlaştırıldığı, yapım aşamasında sözleşme ve teknik şartnamesinde öngörülen imalat metodunun daha güvenilir, depreme karşı daha az etkilenir ve yapım kontrolunun daha sağlıklı yapılmasını sağlayacak nitelikte olduğu belirlenen Hareketli İskele Sistemi ile değiştirilmesinin davacının teklifi ve davalının onayı ile değiştirildiği, yapılan bu değişiklikten dolayı sözleşmede belirtilen işte herhangi bir eksiliş olmaksızın bazı malzemelerin kullanımında azalış olduğu, değişikliğin mahiyetinin TBK’nun 480. Maddenin son bendinde düzenlenen “eser, öngörülenden az emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile iş sahibi, belirlenen bedelin tamamını ödemekle yükümlüdür.” hükmü kapsamında kaldığı, bu nedenle davalının dava konusu sistem değişikliğinden dolayı maliyet azalışı olduğu” gerekçesi ile, davacının hak edişinden kesinti yapması haksız olduğundan, yapılan kesintinin davacı davalıyı daha önce temerrüde düşürdüğünü ispatlayamadığından dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, her ne kadar davacı dava dilekçesinde hakediş kesintisinin haksız ve mesnetsiz olduğunun tespitini de talep etmiş ise de eda davası aynı zamanda tespit talebini de içerdiği ve mahkememizce eda davası yönünden verilen kabul kararı aynı zamanda tespit talebini de karşıladığından ayrıca yapılan kesintinin haksız olduğunun tespitine dair bir hüküm tesis edilmemiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı idarenin düzenlediği revize uygulama projeleri, sözleşme eki uygulama projeleri ve bu projelere ilişkin mahal listelerinden farklılık taşıdığını, metrajlarda azalma olduğunu, bu hususun iş eksilişi mahiyetinde bulunduğunu, iş eksilişi olması halinde 4735 sayılı yasanın 4. maddesine göre; iş bedelinden bir kesinti yapılamayacağı şeklinde yorum yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, proje değişikliği sonucu yapımından vazgeçilen imalatlara ilişkin bedelin sözleşme bedelinden düşülmesi gerektiğini, anahtar teslim götürü bedel sözleşmelerde pursantaj oranı belli imalat kalemlerinde artma veya eksilme olması durumunda yeni imalat miktarlarının pursantaj oranlarının hesaplanarak yükleniciye ödenecek tutarın belirlenmesi gerektiğini, mahkemenin verdiği karar ile davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu, 7. hakedişten itibaren tedbiren kesilen % 10 kesintilerin tamamı aynı miktarda teminat verilmesi karşılığında 17. hakedişten itibaren yükleniciye iade edildiğini, bu nedenle de bilirkişilerce hesaplama hatası yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, tam olarak iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir.
Taraflar arasında imzalanan 20/02/2014 tarihli sözleşme ile davacı Ankara- Sivas yüksek hızlı tren projesinin Kayaş – Kırıkkale arasındaki viyadüklerin yapım işini üstlenmiştir. Sözleşme ve eki belgeler çerçevesinde davacı işi “Dengeli Konsol Metodu” ile yapmayı taahhüt etmiştir. Davacı şartnamenin 6. maddesine dayanarak işi “Hareketli İskele Sistemi” ile yapmayı davalıya teklif etmiş, davalının bu teklifi kabul etmesi üzerine bu metotla işi ifa etmeye başlamıştır. Davalı idare davacının uyguladığı yöntem nedeniyle iş eksilişi meydana geldiğini ileri sürerek, 7 numaralı hakedişten itibaren davacı hakedişlerinden kesintiler yapmaya başlamıştır. Davacı bu kesintilerin doğru olmadığını belirterek alacak talep ederken, davalı yapılan işlemlerin usulüne uygun olduğunu savunmaktadır.
1- Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 39. maddesine göre, yüklenici hakedişe itirazlarını maddede gösterildiği şekilde bildirmediği takdirde geçici hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Kesin hakedişler yönünden ise, şartnamenin 40/10. maddesinin yollaması ile 39. maddesine göre yüklenicinin kesin hakedişe itirazı olduğu takdirde, karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri, idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu “idareye verilen … tarihli dilekçemde yazılı ihtirazi kayıtla” cümlesini yazarak imzalaması gereklidir. Eğer yüklenicinin, hakediş raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hakedişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok on gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek zorundadır. Yüklenici, itirazlarını bu şekilde bildirmediği takdirde hakedişi ya da hakedişleri olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Kesin hakedişe yüklenici tarafından yukarıda açıklanan usullere uygun şekilde itiraz edilmemesi veya hiç itirazda bulunulmaması, “hakkın düşmesi” sonucunu doğurur. Yargıtay kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin 2019/2711 Esas sayılı bir kararında da belirtildiği üzere. Yapım İşleri Genel Şartnamesindeki düzenlemeler, HMK’nın 193. maddesine göre delil sözleşmesi niteliğinde olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmelidir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmede YİGŞ sözleşmenin ekleri arasında sayılmıştır. Bu nedenle mahkemece öncelikle yüklenicinin hakedişlere usulüne uygun bir itirazının bulunup bulunmadığı hususunun irdelenmesi gereklidir.
2- Davalı idare davacı hakedişlerinden yapılan söz konusu %10 oranındaki kesintilerin 17. hakedişten itibaren davacıdan alınan teminat mektupları karşılığında davacıya iade edildiğini belirtmektedir. Mahkemece bu savunma üzerinde durulup, uyuşmazlığa etkisi değerlendirilmemiştir. Davalının bu savunması doğrultusunda, davalının davacıya iadesini yaptığı kesintiler olup olmadığı var ise miktarları araştırılarak, dava tarihinden önce yapılan ödemelerin saptanması halinde, bu kısım yönünden davacının dava açmakta hukuki yararının olamayacağı nazara alınmalı, davalının dava tarihinden sonra ödemesini yaptığı hakediş kesintileri bulunduğunun belirlenmesi halinde ise, bu miktarlar yönünden davacı talebinin bir konusunun kalmayacağı hususu gözetilmeli ve yargılama harç ve giderleri de bu durum dikkate alınarak tespit edilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/689 Esas, 2018/884 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….