Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/523 E. 2022/569 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2021
NUMARAS……

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/06/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalı ……. talebi üzerine…..İçin davacı tarafça yapılan teklifin davalı tarafça şifahen kabul edildiğini, şifahi olarak yapılan görüşmeler üzerine davacının ilki 204 m3 ve İkincisi 251 m3 hacimli olmak üzere iki adet prizmatik galvaniz modüler su deposunu davalı şirkete teslim etme taahhüdünde bulunduğunu, taahhüdünü yerine getirdiğini, ancak ödeme alamadığını, teklif mektubunda belirtilen depoların davacı şirket tarafından davalı kurumun belirttiği … … temiz su arıtma tesislerine montajının yapılarak faaliyete geçirildiğini, bu depoların davalı kurumca bir yılı aşkın süredir kullanılıyor olmasına rağmen, davalı kurum tarafından davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/10 D. İş dosyası ile yapılan işin tespit ettirildiğini, davalı kurum adına fatura düzenlendiğini, davalının faturaya itiraz ettiğini, bunun üzerine davalı hakkında Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2018/14232 sayılı dosyasıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının 19/12/2018 tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
SAVUNMA :
Davalı vekili; bahse konu iş ile ilgili olarak, davalı nezdinde bir bilgi ve belge bulunmadığını, davacının dilekçesinde işin kendisinden şifahen talep edildiği iddiasını kabul etmediklerini, İdarenin yasal mevzuat çerçevesinde iş ve işlem yaptığını, basiretli bir tacirin kamu kurumu ile yapacağı işlerin mevzuat çerçevesinde belirli bir usul ve prosedüre tabi olacağını bilmesi gerektiğini, davacının usulsüz ve kanuna aykırı olarak birinin yap demesiyle işi yapmış ise bunun sonuçlarına kendisinin katlanmak zorunda olduğunu, ayrıca davacının iş bedelini neye göre belirleyerek icra takibi başlatığının taraflarınca anlaşılamadığını, bir kamu kuruluşu olan idarenin yapacağı işlerde yapım, hizmet, mal alımı vs. ne olursa olsun kanuni düzenlemeleri dikkate almak zorunluluğunun olduğunu, ihale yasası gereği işlemlerin tamamlanması gerekli olurların alınması ve teknik usul ve prosedürün takip edilmesi gerektiğini, davacının iddialarının hiçbir yasal dayanağınım olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Davacı sözlü sözleşmenin varlığını iddia etmekte ise de davalının 2560 sayılı yasa ile kurulan kamu kuruluşu olduğu, İhale Kanunu ile İhale Sözleşmeleri Kanunu’na göre yasal prosedür yürütülerek alım-satım ve yapım sözleşmelerinin imzalanması gerektiiğ, dava konusu işin ihale mevzuatına uygun ihale süreci ve sözleşme imzalanmaksızın yaptırıldığı, dolayısıyla usulüne uygun yapılmış bir sözleşme bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay’ın yerleşik içtihat ve uygulamalarında, usule uygun prosedür sürdürülerek sözleşme yapılmaksızın iş ve imalât yapılması ve bunun iş sahibi yararına olması halinde bedelinin 6098 sayılı TBK’nın 526 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca ve yapıldığı yıl piyasa rayiçleri ile istenebileceği kabul edilmektedir (Y.15.H.D., 2006/3356 esas- 2006/3950 karar, aynı daire 2020/1299 esas- 2021/59 karar) .
Mahkememizce bu doğrultuda bilirkişi raporu aldırılmış, davacının sözleşme olmaksızın gerçekleştirdiği iş ve imalatların neler olduğu, davalı iş sahibi yararına olup olmadığı, davalı yararına ise yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayiçleri ile bedeli konusunda inceleme yapılarak rapor tanzim ettirilmiş, is konusu su depolarının davalı kullanımında olduğu ve bu bağlamda davalı yararına kabul edilmesi gerektiği, tibar olunan bilirkişi raporu ışığında işin teslim tarihi itibariyle değeri tesbit ettirilerek vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca davalıdan tahsil olanağı bulunduğu, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiği ve alacağın likit olmadığı” gerekçesi ile, Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2018/14232 esas sayılı dosyasında davalının 425.980,00 TL yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının davanın dayanağını 15/06/2018 tarihli bir teklif mektubuna dayandırdığını, söz konusu teklifte davalı idare yetkililerinin herhangi bir imza ve onayının olmadığını, idarenin söz konusu iş ile ilgili olarak bir ihale açmadığını, bir sözleşme de yapmadığını, davacıya ödeme yapılmasının mümkün olmadığını, talebin vekaletsiz iş görme hükümlerine göre değerlendirilmesinin de hatalı olduğunu, vekaletsiz iş görmenin söz konusu olduğu durumlarda da iş bedelinin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerektiğini, hükme esas alınan raporda bu şekilde bir hesaplamanın olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalının sözlü talebi üzerine davalıya iki adet su deposu inşa ettiğini, iş bedelinin ödenmemesi üzerine icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı ise kayıtlarında takip ve dava konusu olan işle ilgili olarak bir bilgi ve belge olmadığını, davalının Kamu İhale Kanunu’na tabi bir kuruluş olduğunu ihale açıp sözleşme düzenlemeden bir iş yaptırmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığı, ancak davacının inşa ettiği su depolarının davalı tarafça kullanıldığı, vekaletsiz işgörme hükümlerine göre davacının yaptığı iş bedelini davalıdan isteyebileceği, işin yapıldığı 2018 yılı mahalli rayiçlere göre iş bedelinin bilirkişi heyetince 425.980,00 TL olarak hesaplandığı, takip konusu miktarın da aynı miktar olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
TBK.’nun 470.maddesinde “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” denilmektedir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise iş sahibine düşer.
Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. Karşı tarafça akdî ilişkinin varlığının inkâr edilmesi halinde, HMK’nın 200. Maddesi çerçevesinde inceleme yapılması gerekir. Bu madde uyarınca bir hakkın doğumu düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri iki bin beş yüz Türk lirasını geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. Ayrıca davalının açık muvafakati veya HMK 202. maddesi uyarınca yazılı delil başlangıcının bulunması halinde tanıkla ispat mümkündür. Yazılı sözleşme bulunmamakla birlikte, sözleşmenin varlığını ortaya koyan, karşı tarafın ya da onun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan, sözleşme ilişkisinin kurulduğuna delalet edecek teslim belgesi, fatura, tutanak veya başka bir iş nedeniyle yapıldığı kanıtlanamayan ödeme belgelerinin bulunması halinde, sözleşme ilişkisinin ispatı mümkündür. Yazılı delil niteliğinde olmayan ancak kesin delil niteliğindeki ticari defterler, ikrar veya yemin delilleri ile de sözleşme ilişkisi ispatlanabilir. Tüm bu delillerle de sözleşme ilişkisi ispatlanmış değilse HMK 200. maddedeki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. Açık muvafakat olmazsa tanıkla sözleşme ilişkisi ispatlanamaz. Bunun da istisnası olan HMK 202. maddeye göre senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. HMK 222. maddeye göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
6098 Sayılı TBK.nun 526.maddesinde düzenlenen “Vekâleti olmaksızın başkasının hesabına işgören, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür.” hükmü bulunmaktadır.
Vekâletsiz iş görme genel olarak bir kimsenin sözleşme veya hukuken yükümlü olmadığı hâlde başka bir kimsenin hukuk ve menfaat alanına müdahale ederek iş görmesinden doğan hukuki ilişkiyi ifade etmektedir. Vekâletin bulunmaması, görülen işin bir vekâlet ilişkisine veya başka bir sözleşmesel ilişkiye ya da benzer bir yükümlülüğe dayalı olmadan yapılması anlamına gelmektedir. Görülen işin başkasına ait olması gerektiği de açıktır. Ancak bazı durumlarda görülen işte vekâletsiz iş görenin de menfaati olabilir. Bu durumda ortak yarar söz konusu olur ki; ortak yararın bulunduğu durumlarda iş göreninin menfaati iş sahibinin menfaatine göre daha üstün değilse işin başkasına aidiyeti unsuru var sayılır. Vekâletsiz iş görme nedeniyle taraflar arasında kurulan ilişki bir sözleşme ilişkisi olmamakla beraber iş gören ile iş sahibi arasında kanuni bir borç ilişkisi doğmaktadır. Vekâletsiz iş görme, yasal düzenleme uyarınca gerçek (caiz olan) vekaletsiz iş görme ve gerçek olmayan vekaletsiz iş görme olmak üzere ikili bir ayrıma tabidir.
TBK’nın 526. maddesine göre, bir kimsenin vekâleti olmaksızın iş sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak veya onun hukuka ve ahlaka aykırı yasaklaması olmadan gördüğü iş, gerçek vekâletsiz iş görmedir. Gerçek vekâletsiz iş görmede, iş gören iş sahibinin menfaatine ve yararına iş görme iradesi ile hareket etmektedir. TBK’nın 530. maddesinde ise iş görenin başkasının işini kendi menfaatine görmesi suretiyle oluşan gerçek olmayan vekâletsiz iş görme düzenlenmiştir. Bu hükme göre göre iş sahibi, kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, iş görmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir; ancak zenginleştiği ölçüde, iş görenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür. Görüleceği üzere gerçek olmayan vekâletsiz iş görmede, iş görende başkasının işini görme iradesi bulunmamaktadır. İş gören başkasının hukuk alanına girerek bir iş görmekte ise de bu işi kendi işi olarak kendi menfaatine yapmaktadır. Kanundaki bu hükme göre iş sahibi, kendi menfaatine yapılmamış olsa bile gerçek olmayan vekaletsiz işgörmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir.
Somut olay yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirildiğinde; davacı eser sözleşmesinin varlığı konusunda yazılı bir belge sunamamıştır. Davacının akdi ilişkinin varlığı hususunda sunduğu tek belge olan teklif formu altında davalı tarafça atılmış bir imza yahut yapılmış bir işlem yoktur. Yazılı delil başlangıcı söz konusu değildir. Davalı tanık dinlenmesine açıkça muvafakat etmiş değildir. Bu nedenlerle tanık delili ile eser sözleşmesinin varlığı ispatlanamaz. Diğer yandan davalı iş sahibi …, Kamu İhale Kanunu’na tabidir. Kamu İhale Kanunu’na tabi yerlerde ne şekilde sözleşme yapılacağı anılan yasada düzenlenmiş olup, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’na uygun resmi bir sözleşme ilişkisi davacı tarafından kanıtlanamamıştır. Yargılama aşamasında mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalı ticari defterlerinde dava konusu işle ilgili bir kaydın bulunmadığı belirtilmiş, ancak davacı ticari defterleri incelenmemiştir. Mahkemece öncelikle işin yapıldığı iddia edilen 2018 yılına ait davacı defterleri bilirkişi heyetine incelettirilmeli, dava ve takip dayanağı faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, form …. belgesi ile vergi dairesi müdürlüğüne bildirilip bildirilmediği, irdelenmeli, söz konusu su depolarının yapıldığı arazinin kime ait olduğu, tapu sicil müdürlüğünden sorulmalı, söz konusu su depoları için Belediye Başkanlığında bir kayıt ve belge bulunup bulunmadığı, yapıların imara uygun olup olmadığı, kaçak yapı durumunda bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, kaçak veya imara aykırı yapılar söz konusu ise yüklenicinin bir iş bedeli talep edip edemeyeceği konu ile ilgili Yargıtay içtihatları doğrultusunda değerlendirilmeli, davacının “gerçek vekaletsiz iş görme” hükümlerine göre bir alacak talep edip edemeyeceği yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde irdelenmeli, vekaletsiz iş görme nedeniyle alacak talep edilebileceğinin kabul edilmesi halinde, bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre her iki depo için de ayrıntılı bir hesaplama yaptırılmak suretiyle, iş bedeli belirlenmelidir. Eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/85 Esas, 2021/335 nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İcranın geri bırakılması kararı alınabilmesi için yatırılan teminatın İİK. 36/5 maddesi uyarınca davalıya iadesine,
7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
……