Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/514 E. 2023/42 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2021/514 – Karar No:2023/42
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında Kararın Kaldırılarak Yeniden Hüküm Kurulması/ HMK 353/1-b.2)
ESAS NO : 2021/514
KARAR NO : 2023/42
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2021
NUMARASI : 2019/151 E-2021/282 K

DAVACI : … -…
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/01/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili tarafından yapılan icra takibine yetki ve borca itiraz edildiğini, yetki itirazının yerinde olmadığını taraflar arasındaki sözleşmenin 5 maddesinde Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını bu nedenle icra müdürlüğünün yetkisine itirazının haksız olduğunu, esasa ilişkin itirazlar yönünden ise; müvekkilinin Kapı imalat işi yaptığını ve davalının yapmış olduğu inşaat projeleri için çelik kapı, yangın kapısı ve alarm sistemleri gibi malzemelerin temini ve kurulumu hususunda tarafların anlaştıklarını ve 27/04/2017 tarihli sözleşmenin imzalandığını, iş bedelinin 407.100 TL olarak belirlendiğini, müvekkilinin yetkilisinin anlaşma yapıldıktan sonraki süreçte davalı şirketin inşaat sahasına sık sık giderek, şantiyenin iş yapmaya uygunluğunu denetlendiğini, iş sahasının sözleşmeye konu ürünlerin teslim ve montajına uygun olmadığının tespit ediliğini, davalının taaahüt ettiği inşaatı tamamlayamadığından yaptığı küçük ödemelerin dahi bir çok defa geçikme yarattığını, buna rağmen müvekkilinin karşı tarafa kolaylıklar sağladığını, davalının inşaatı tamamlayamadığından müvekkilinin sözleşmeye konu malzemelerin bir kısmının montajını gerçekleştirebildiğini, montaj ve teslimi gerçekleştirilen kısmın 75 adet çelik kapıi 41 adet acil çıkış kapısı, 1 adet iç kapı, 2 alarm sistemi olduğunu teslimi yapılan işler bedelinin 134.549,97 TL olduğunu ve cari hesaba işlendiğini, davalının yapılan işler karşılığı yapılan ödemenin 21.500,00 TL olduğunu, bakiye borcun ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2018/11919 E. sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, İcra dairesinin yetkisiz olduğunu, borçlunun ikametgahı mahkemesi olan Şanlıurfa İcra dairesinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu esas yönden ise, her ne kadar davacı tarafından 113.049,97 TL alacak icraya konu edilmiş ve buna gerekçe olarak da taraflar arasındaki protokol gösterilmiş ise de, davacının bu protokole uymadığını, zira protokol ile müvekkilinin inşaatına gelecek olan tüm ürünler konusunda yapıldığını, ancak ürünlerin tam olarak müvekkili şirkete gelmediğini ve işlerin tamamlanmadığını, sözleşmenin de bartır usulü yapılan bir sözleşme olup, işlerin tamamının eksiksiz yapılması halinde verilecek dairelere ilişkin olduğunu, davacı tarafın bu protokole uymadığını, sözleşme şartlarını yerine getirmediğini, davacı tarafından müvekkili şirkete ait inşaatın sadece 75 adet çelik kapı, 42 adet acil çıkış kapısı ve 2 adet alarm sistemini ve örnek daireler için 8 adet iç kapı teslim ettiğini, bunların montajı dahi yapılmamakla birlikte her birinin birim fiyatının da farklı olduğunu, buna ilişkin davacının fiyat listesinin de ellerinde mevcut olduğunu, ayrıca davacının yapması gereken montajların müvekkili tarafından yaptırıldığını buna ilişkinde elinde 5840 TL bedelli dekontların mevcut olduğunu, bu bedelinde alacaktan düşülmesi gerektiğini, Ayrıca müvekkilinin karşı tarafa yapmış olduğu ödemeninde davacının beyan ettiği 21.500,00 TL den fazla olduğunu, söz konusu ödemeler haricinde, davacının talebi doğrultusunda yeğeni … hesabına 2000,00 TL 15/08/2018 tarihinde … Bankası aracılığı ile göndeirldiğini, yine sözleşme gereğince ürünlerinin nakliyesi de davacı tarafa ait olmasına rağmen müvekkilinin davacının yerine 1.400,00 TL nakliye ücreti ödediğini bu miktarında davacının ödeme beyanları içerisinde yer almadığını, bu şekilde müvekkilinin yapmış olduğu ödeme miktarının 24.900 TL olduğunu ve bu miktara 5.840,00 TL montaj bedeli de ilave ediliğinde 30.740 TL olduğunu, ayrıca müvekkilinin borcuna karşılık 31/08/2018 tarihinde 55.000 TL bedele karşılık … Marka kardeşine ait aracı borçlarına mahsup edilmek üzere davacıya devrettiğini, bu miktarından borcundan mahsup edilmediğini, bu nedenle icra takibnde talep edilen 113.049,47 TL yi kabul etmediklerini, belirterek davanın reddi ile %20 den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında sözleşme kapsamında 75 adet çelik kapı, 41 adet acil çıkış kapısı, 2 adet alarm sistemi ve örnek daireler için 8 adet iç kapının teslim edildiğine ilişkin herhangi bir uyuşmazlığın olmadığının her iki tarafın beyanları, alınan bilirkişi raporları ve dosyaya sunulan uzman görüşleri ile sabit olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlık yönünden ise; tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde ayrı ayrı talimat mahkemeleri aracılığıyla aldırılan bilirkişi raporları ve davacı tarafça sunulan uzman görüşleri arasındaki mevcut çelişkilerin giderilmesi ve taraf itirazlarının karşılanması amacıyla SMMM bilirkişi ve sözleşmeler konusunda uzman nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden alınan gerekçeli bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere, davacının taraflar arasındaki sözleşme uyarınca toplam icra takibine konu edilen 134.549,97 TL’lik faturanın düzenlendiği, faturalar karşılığında davalının 22.900,00 TL ödeme yaptığı ve bu ödemelere ilişkin belgelerin mevcut olduğu, faturalardan 51.799,98 TL tutarlı faturanın kapalı fatura olarak düzenlendiği, yine davalı tarafın davalının öz ağabeyi tarafından 55.000,00 TL bedelle araç satışının davacının alacağına karşılık yapıldığına dair herhangi bir belgenin bulunmadığı, her ne kadar bilirkişi heyeti tarafından davalı vekilinin iddia ettiği üzere 2.000,00 TL ve 5.480,00 TL’lik ödemelere ilişkin dekontların tespit edilmediği ve incelenemediği belirtilmişse de; bahse konu makbuzların cevap dilekçesi ekinde olmasına rağmen, makbuzlardaki ödemelerin ve borca karşılık devredildiği iddia edilen araç satımının davacı tarafa davaya konu sözleşme uyarınca yapıldığının makbuz içeriklerinden anlaşılamadığı ve bu nedenle ödemeye esas kabul edilmediği, ancak 11/05/2017 tarih ve 14163 numaralı 51.799,98 TL’lik kapalı olarak düzenlenen faturanın ticari teamüller gereği ödenmiş olduğu, davacının 59.850,00 TL’yi aşan dava miktarı yönünden itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve davalı takibe haksız olarak itiraz etmiş olduğundan itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının 11/05/2017 tarihli faturanın kapalı olup, ödendiğini belirtmediğini, dilekçesi aşaması bittikten sonra 15/10/2019 tarihli dilekçe ile faturanın ödendiğini ileri sürdüğünü, muvafakatları olmadığı halde, bu beyanın dikkate alındığını, dilekçe aşamasında davalının 30.740 TL ödeme yaptığını belirttiğini, faturanın ödeme belgesinin bulunmadığını, ödemelerin banka yolu ile yapılacağının sözleşmede kararlaştırıldığını, sadece konum olarak alt tarafa vurulan kaşe nedeniyle ödeme yaptığını ileri sürmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 22.900,00 TL miktarında ödemenin belgelendirildiğini, bunun dışında küçük miktarların banka yoluyla havale edilmesi dikkate alındığında daha büyük bedelli miktarın elden ödendiğinin kabulünün inandırıcı olmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraf defterlerine göre, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, 20/05/2017 tarihli 51.799,98 TL faturanın tahsil edildiğini, 10/07/2018 tarihli 82.750,00 TL faturanın ortakları ile hesabıyla ödendiği kaydı olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, son raporun hukuka aykırı olduğunu, takip dayanağı olan belgelerden başka belgeye dayanılamayacağını, taraflar arasındaki yazışmaların dikkate alınmadığını, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.
2-Mahkemece, davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişiden alınan raporda özetle; davacı defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış onaylarının zamanında yaptırılmış olduğu, takip ve dava konusu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olup, bunlardan 11/05/2017 tarih 51.799,98 TL değerindeki faturanın bedelinin nakit olarak tahsil edildiğine dair kayıt olduğu, diğer 10/07/2018 tarih 82.750,00 TL değerindeki fatura bedelinin ise, ortaklar hesabı ile ödendiğine dair kayıt mevcut olduğu, fatura bedellerinin sözleşmeye uygun bedelde düzenlendiği, davacının davalıdan her hangi bir borç ya da alacak kaydının bulunmadığı hususları tespit edilmiştir.
Alınan bu bilirkişi raporundan sonra davacı tarafça dosya kapsamına sunulan “yeminli mali müşavirlik özel amaçlı alacak tespit raporu” başlıklı raporda özetle; davalı şirketin iyi niyetli olmadığı, 22.900,00 TL dışında ödeme yapmadığı, kalan borcunun 111.649,97 TL olduğu belirtilmiştir.
Uzman görüşü olarak dosyaya sunulan ve yukarıda açıklanan rapordan sonra mahkemece alınan 22/02/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; dosya içinde bulunan bilirkişi raporları ve davacıya ait mahsup fişlerinin incelenmesinde icra takibine konu edilen toplam 134.549,97 TL’lik faturanın davalı şirket defterlerinde ortaklar tarafından ödendiği, davacı şirketin defterlerinde ise, önce nakit ve ortaklar tarafından tahsil edildiği şeklinde kayıt edildiği, daha sonra ödemeye ilişkin kayıtların 10/01/2019 tarih ve 4 nolu fiş ile düzeltildiği, aynı tarih ve 5 nolu fiş ile davalın yan tarafından yapılan ödemelerin toplam 22.900,00 TL olduğu şeklinde düzeltme kaydı yapıldığı ve 20/01/2019 tarihi itibariyle davacının davalıdan 111.649,97 TL alacaklı olduğunun görüldüğü belirtilmiştir.
Bu açıklamalar karşısında; davacının ticari defterlerinde, takip tarihi olan 18/10/2018 tarihi itibariyle, takip ve dava konusu faturaların ödendiğinin ve davalının davacıya borçlu bulunmadığının kayıtlı olduğu, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında da bu hususun belirlendiği, bu durumda; davacının davalıdan takip konusu faturalardan dolayı alacağının bulunmadığı tespit edildiğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken sonradan yapılan düzeltmenin sonuca etkisi olamayacağı hususunun gözden kaçırılması usul, yasa ve hukuka aykırı olmuştur.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; davanın reddine ve davacının takip tarihi itibariyle kendi ticari defterlerindeki kayıtlara göre; davalıdan alacaklı bulunmadığının tespit edilmesi karşısında davacının takip başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından, davalı lehine İİK’nın 67/2 maddesi gereğince alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2021 tarih ve 2019/151 E. 2021/282 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Davanın REDDİNE,
Yasal koşulları oluşmakla İİK’nın 67/2 maddesi gereğince, dava konusu alacak miktarı üzerinden % 20 oranında hesaplanan 22.609,99 TL kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Alınması gereken 179,90 TL karar ilam harcının peşin yatırılan 1.930,62 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 1.750,72 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 17.957,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, ilk derece yargılamasında taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf İncelemesi yönünden;
9-Davacıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 885,00 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 705,10 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve yatırılan istinaf başvuru harcının kendi üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından yatırılan 1.023,00 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
12-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Davalı tarafından istinaf başvurusu sırasında yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır