Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/50 E. 2022/1204 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/50 – 2022/1204
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/50 Esas
KARAR NO : 2022/1204 (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın Kaldırılarak Gönderilmesi HMK 353- a-6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2020
NUMARASI : 2018/188 Esas-2020/580 Karar

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/01/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali İstemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 12/03/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı ile dava dışı …arasında düzenlenen … işi kapsamında davacının, yangın kapıları ve montaj işi alt yüklenici olarak davalıdan aldığını, bu sözleşme kapsamında oluşan cari hesap ilişkisinde müvekkili davacının davalıdan cari hesap alacağının bulunduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine davalı hakkında icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalının borca itirazının yersiz ve dayanaksız olduğunu, ticari ilişki kapsamında düzenlenen bir kısım faturaların ödendiğini, bakiye ve takibe konu edilen kısmın ise ödenmediğini belirterek davalının hakkında yapılan Ankara 31. İcra Dairesinin 2017/22974 esas sayılı dosyasında yaptığı haksız itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, cevaba cevap dilekçesinde dava dilekçesindeki açıklamalarını ve taleplerini tekrarla takibe konu faturanın sözleşmenin feshedilmesine rağmen fesih öncesinde davalıya teslim edilen ve iade olunmayan malzeme bedeli olduğunu açıklamış, aşamalarda taleplerini tekrarlamıştır.
YANIT:
Davalı vekili tarafından davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı ile dava dışı …arasında imzalanan … Konteynerleri işi ile ilgili olarak … Konteynerleri İçin davacı ile Yangın Kapıları ve Montaj İşçiliği Sözleşmesi imzalandığını, davacının alt yüklenici olduğunu, davacı şirketin sözleşme kapsamındaki edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, yapılan işlere ilişkin ise ayıp ihbarında bulunulduğunu, akabinde davalı tarafından sözleşmenin feshedildiğinin ve işin davacı şirket nam ve hesabına üçüncü kişilere yaptırılacağının ihtar edildiğini ve bu şekilde işin tamamlandığını, üçüncü kişilere yaptırılan işlere ilişkin olarak düzenlenen yansıtma faturalarının davacıya gönderildiğini, ancak davacı tarafından bu faturaların taraflarına iade edildiğini, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde bilakis davalının davacıdan alacaklı olduğunu, davalının davacıya borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiş, aşamalarda taleplerini tekrarlamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin15/12/2020 tarih 2018/188 Esas 2020/580 Karar sayılı kararında özetler; Ankara 31. İcra Dairesinin 2017/22974 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı hakkında cari hesap ekstresi olduğu belirtilen belge eklenmek suretiyle “cari hesap alacağı” açıklaması ile 125.976,80 TL alacağın ödenmesi için takip başlatıldığı, 7 örnek ödeme emrinin borçluya 21/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin 25/12/2017 tarihli dilekçesi ile borca, işlemiş faize ve diğer tüm ferilerine itiraz ettiği ve itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, itiraza ilişkin dilekçenin alacaklıya tebliğ edildiğine ilişkin dosya kapsamında herhangi bir belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından dosya kapsamına dava dışı … Şirketi ile imzalanan … Konteyner Sözleşmesi sunulmuştur.
6100 sayılı HMK’nin 219 – 222. maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nin 64 – 83. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına gerek görülmüş, taraflara ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri veya bulunduğu yer ile ilgilisini bildirmeleri hususunda verilen süre içerisinde taraf vekilleri tarafından beyanda bulunulmuştur.
Bilirkişiler … tarafından tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapmak suretiyle düzenlenen dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacının edimlerini tam olarak yerine getirmediği, noksan ve kusurlu işlerin bulunduğu ve davalının cevaba cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu fatura nedeniyle herhangi bir alacağının bulunmadığının tespit edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, taraflar arasında davalı ile dava dışı şirket arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacının alt yüklenici olduğu … Konteynerleri İçin Yangın Kapıları ve Montaj İşçiliği Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 3. maddesinde sözleşmenin konusunun, 5. maddesinde iş bedelinin, 6. maddesinde ise ödemelerin yapılış şeklinin belirlendiği, davalı tarafından sözleşme konusu işin sözleşmeye uygun yapılmadığı belirtilerek sözleşmenin feshedildiği ve sözleşme konusu işin üçüncü kişilere davacı nam ve hesabına yaptırılacağının ihtar edildiği, akabinde işin üçüncü kişilere yaptırılması sonrasında düzenlenen yansıtma faturalarının davalıya gönderildiği ve ödenmesinin talep edildiği, aşamalarda şirket yetkilileri veya görevlileri arasında bir kısım mail yazışmalarının olduğu, davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye ilişkin tüm dönemleri kapsar şekilde ticari defter ve kayıtların sunulmadığı, davalı tarafından tüm dönemleri kapsayan ticari defter ve kayıtların sunulduğu, davacıya ait sunulan ticari kayıtlara göre davacının, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre ise davalının alacaklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, taraflar arasındaki yazışmalar, sözleşmenin davalı tarafından feshi ve davacının sözleşme kapsamındaki yapması gereken işlerin üçüncü kişiye davacı nam ve hesabına yaptırılmış olması ile sunulan ticari kayıtlar birlikte değerlendirildiğinde davacının gerek cevaba cevap dilekçesi içerisinde belirtmiş olduğu fatura, gerekse taraflar arasında oluşan cari hesap ilişkisi kapsamında herhangi bir alacağının bulunmadığı, ispat yükü kendisinde bulunan davacının cari hesap ilişkisini ve akabinde düzenlemiş olduğu faturaya ilişkin alacağını ispata yarar şekilde ticari defterlerini sunmamış olması nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu hususunu dosya kapsamına göre ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 15/02/2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde Özetle; süreç içinde müvekkili firma tarafından hazır oldukça malzemelerin davalının iş sahasına indirildiğini, yine 29.06.2017 tarihinde 125.976,80 TL lik “157 adet panik bar set çift kanat 3 nokta pasl.” malzemenin davalının iş sahasına indirilerek teslim edilidiğini, (bu teslime ilişkin belgelerin taraflarınca dosyaya sunulduğunu) ancak davalı tarafça sözleşmenin feshedildiği gerekçesiyle işin devamına izin verilmediğini, fakat malzemelerin davalının uhdesinde kaldığını, davalının malzemeleri iade etmediğini, davalı yana bu hususta düzenlenen 01.07.2017 tarihli 125.976,80 TL’lik fatura bedelini de davalının ödemediğini, müvekkilinin söz konusu fatura bedeline ilişkin malları davalıya teslim ettiğine ilişkin sevk irsaliyeleri ve ambar tesellüm fişlerinin dilekçe eklerinde yerel mahkeme dosyasına ibraz edildiğini, davalı tarafından faturanın ödenmemesi ve uhdesinde kalan malların iadesinin de yapılamaması üzerine de müvekkili tarafından işbu davaya konu icra takibinin başlatıldığını, mahkemenin yukarıda esas numarası yazılı dosya kapsamında yapmış olduğu yargılama neticesinde, işbu davaya konu icra dosyası ile ilgili olarak davalının, müvekkili şirkete borçlu olmadığına karar vererek davalarını reddettiğini, ancak verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, yargılamanın, basit yargılama usulüne göre yapılacak olması, dosyanın detaylı incelenmesini veya borcun kaynağının mahkemece araştırılmasını engelleyen bir husus olmadığını, mahkemece bu hususun yalnış değerlendirilerek, cevaba cevap dilekçeleri ile aşamalardaki beyanlarını irdelememesinin kararı usul ve yasaya aykırı hale getirdiğini, taraflarınca dosyaya sunulan dava dilekçesi, cevaba cevap ve icra dosya içeriği mahkemece bilirkişilerce de mahkemece de tam olarak anlaşılmadığı gibi yeteri kadar da incelenmediğini, bunun gerekçesi olarak yargılamanın basit usulde yapılmasını gösterdiğini, halbuki bu durumun, aşamalarda sunulan aydınlatıcı dilekçe içeriklerinin hiçbir surette dikkate alınmamasını gerektirecek veya borcun kaynağının mahkemece araştırılmasını engelleyecek bir durum olmadığını, hukuk yargılamasında esas olan somut uyuşmazlığın hak ve nesafet kuralları içerisinde vicdanları tatmin edecek şekilde çözülmesi gerektiğini, dolayısıyla mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, mahkemece karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun son derece yanlış ve hatalı değerlendirmeler içerdiğini, müvekkilinin icra dosyasına konu ettiği bedelin neden kaynaklandığı, dolayısıyla davanın esas konusunun hiçbir surette irdelenmediğini, aşamalarda da belirttikleri üzere müvekkilince başlatılan icra takibinin dayanağı, davalı tarafın da, cevap dilekçesindeki beyanları ile ikrar ettiği üzere, uhdesinde kalan, müvekkili firma tarafından kendilerine teslim edilen ve sözleşmeyi feshettiğini iddia etmesine rağmen müvekkiline iade edilmeyen malzeme bedelleri olduğunu, davanın temelini oluşturan bu unsur incelenmesi gerekirken bambaşka hususların irdelenmesi raporun amacından sapmasına neden olduğunu, bu doğrultuda amacını ihtiva etmeyen raporun dayanak teşkil edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, öte yandan davalının ayıp ve fesih iddialarının da doğruyu yansıtmadığını, bilirkişilerce sadece davalı yan tarafından dosyaya sunulan belgeler irdelendiği ve rapor hazırlandığını, davalı tarafından dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde, hiçbirisinin sözleşmeyi feshe götürecek nitelikte bir ayıbın varlığını göstermediğini, yine mail içerikleri incelendiğinde ayıp ihbarı niteliğinde olmadığının anlaşıldığını, kaldı ki, müvekkili firmaya gönderilmiş ihbar niteliği taşıyan herhangi bir belge olmadığını, feshe ilişkin müvekkiline tebliğ edilmiş bir ihtarname de bulunmadığını, davalının dilekçe ekinde sunduğu tebligat parçasında da tebligatın usulüne uygun yapılmadığının anlaşıldığını, ayrıca o tarihte işyerinin o adresten taşındığını zaten dikkat edilirse tebligat parçasına ilk önce adreste bulunamama nedeniyle tebligat yapılamadığına dair kaşe basıldığı, daha sonra üzerine iptal yazılarak posta memuru tarafından yan tarafa imzadan imtina kaşesi basılarak tebligatın muhtara bırakıldığını, böyle bir tebligatın usule aykırı olduğunu, kimin imzadan imtina ettiğinin dahi belli olmadığını, müvekkili firmanın o tarihte o adresten taşındığını, ticaret sicilde adres değişikliğinin tescil edildiğini, dolayısıyla müvekkili firmaya ulaşan bir sözleşme feshi iradesi bulunmadığını, davalının fesih iddiasına rağmen müvekkilinden mal almaya devam etmesinin de aslında davalının işin devamına ilişkin niyetini ortaya koyduğunu, somut veri ile kanıtlanan bu durumun da mahkemece dikkate alınmamasının düşündürücü olduğunu, davalı her ne kadar sözleşmeyi feshettiğini ileri sürmekte ve müvekkilinin 22.06.2017 tarihli ihtarname keşide ettiğini ifade etmekte ise de sözleşmeyi feshettiğini iddia ettiği tarihten sonra da müvekkilinden iş ve malzeme teslim almaya devam ettiğini, müvekkili tarafından 29.06.2017 tarihinde davalının iş sahasına dava konusu faturaya konu malzemelerin teslim edildiğini ve davalı yanca teslim alındığını, bu hususun dahi değerlendirildiğinde, davalının sözleşme feshi iddiasının gerçekçi olmadığının net bir şekilde ortaya çıkacağını, ancak sayın bilirkişiler ve mahkemece bu iddialarının hiç değerlendirilmediğini, sözleşmenin imzalandığı tarihteki bedeli, aradan geçen süre ve yapılan işler ile davalı tarafından işin üçüncü kişiye yaptırılıp ödendiği iddia olunan fatura bedelinin hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde çelişkili olduğunu, bu durumun da dikkate alınmadığını, davalı sözleşmeyi feshettiğini ve işi başka firmaya yaptırdığını iddia ettiğini, bu iddianın mahkemece kabul edildiğini, ancak bu kabul ile birlikte müvekkilinin tüm emek ve mesaisinin yok sayıldığını, müvekkilinin davalıya, azımsanmayacak derecede iş yaptığı ve faturaları mevcut olduğunu, davalı, cevap dilekçesi ekinde sayın mahkemeye sunduğu belgelere göre dava dışı firmaya 463.000,00 TL ödeme yaptığını, oysa müvekkili ile imzaladığı sözleşme bedelinin de 439.680-,00 TL’ olduğunu, yani davalının, müvekkili firmadan teslim aldığı malzeme ve iş bedellerini yok saydığını, davalının müvekkili firma tarafından yapılan tüm işleri yok saymakta ve sanki yeniden yaptırılmış gibi beyanlarda bulunduğunu, işin konusu süreli bir sözleşme (ihale) olduğu düşünüldüğünde de ve davalı tarafından gönderildiği iddia edilen maillerde sürekli olarak sürenin azaldığına değinildiği dikkate alındığında, müvekkilince yapılan işin tümden yok sayılması ve işin sil baştan başka bir firmaya yaptırılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sözleşmenin feshedildiği iddia edilen tarihten sonra da müvekkiline davalı tarafından işle ilgili bir çok mail atıldığının bilirkişi raporunda yer almadığını, bu durumda davalının müvekkiline işi yaptırdığı ve sözleşmeyi feshetmediğinin de açık olduğunu, ayrıca sunulan belgeler ve mailler incelendiğinde, davalının fesih iradesinin olmadığı, fesih iradesinin bilirkişilerce ve sonrasında da yerel mahkemece zorlama yorum yoluyla oluşturulduğun açık olduğunu belirterek istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasına ve yargılama sonucunda davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava; taraflar arasındaki 23/03/2017 tarihli konusu ;” … Konteynırları İçin Yangın Kapıları ve Montaj İşçiliği” olan taşeronluk sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının ödenmesi için davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali ve takibin devamı, davalının takibe konu alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesi isteğine ilişkindir.
Davalı vekili davaya cevabında, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini kabul etmiş, ancak davacı taşeronun sözleşme kapsamında edimlerini ayıplı olarak ifa ettiğini, davacıya ayıp ihbarında bulunarak 22/06/2017 tarihinde noterlik marifetiyle gönderdikleri ihtarname ile sözleşmeyi feshettiklerini ve sözleşme konusu işi, davacının nam ve hesabına üçüncü kişileri yaptırdıklarını, üçüncü kişilere yaptıkları iş bedeli ödemelerine ilişkin olarak düzenledikleri yansıtma faturalarını davacı tarafa gönderdiklerini, ancak davacı tarafın bu faturaları iade ettiğini, üçüncü kişilere ödenen iş bedelleri sebebiyle davacının müvekkilinden alacağının bulunmadığını, bilakis davacının müvekkili davalıya borçlu bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda serbest muhasebeci mali müşavir ve inşaat mühendisi bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulunun düzenlemiş olduğu rapora istinaden davacının ticari defterlerini eksiksiz olarak dosyaya sunmadığı, davalının ise defterlerini eksiksiz olarak sunduğu, davalı ticari defterlerine göre davalının sözleşmeyi feshettiği ve davacı tarafından yapılması gereken işleri üçüncü kişilere yaptırdığı, bu sebeple davalının davacıdan alacaklı olduğu, davacının davalıdan alacaklı olduğunu ispatlayamadığı kabul edilerek davanın reddine dair karar verilmiş bu karara karşı davacı vekilinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili aşamalardaki beyanlarında ve istinaf dilekçesinde, müvekkili davacının, davalının iş sahasına 125.000,00 TL lik fatura karşılığı mal indirdiğini, bu malların davalıya teslim edildiğine dair teslim ve ambar fişleri bulunduğunu, ancak davalının, işi başkasına yaptırdığı söyleyerek malzeme bedellerini ödemediğini, malzeme bedeli karşılığı düzenlenen bu fatura bedelinin davalı ticari defterlerinde de kayıtlı olduğunu, buna rağmen mahkemece sözleşmenin feshedildiği ve kalan işlerin başkasına yaptırıldığı kabul edilerek davalının, malzeme bedeli faturasından dolayı sorumlu tutulmadığını, bu yönüyle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde tarafların akdî ilişkinin varlığı konusunda mutabık kalıp bedelde anlaşamamaları ya da bedelin yaklaşık olarak belirlenmiş olması halinde 6098 sayılı TBK’nın 481. maddesi hükmünce iş bedelinin, yapıldığı yer ve zamandaki mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanması gerekir. Mahalli piyasa rayiçlerinin içerisinde KDV ve yüklenici kârı bulunacağından bunlar hesaplanacak miktara ayrıca eklenemeyecektir.
Taraflar arasındaki götürü bedelli olduğu anlaşılan eser sözleşmesinin davalı iş sahibince, işlerin yarım bırakıldığı gerekçesiyle feshedildiği ve eksik bırakılan işlerin dava dışı kişilere tamamlatılması sebebiyle üçüncü kişilere yapılan ödemeler sebebiyle karşı alacakları bulunduğu belirtilerek davacının iş bedeli alacağının ödenmediği anlaşılmaktadır
Somut olayda davalı vekili cevap dilekçesinde ve aşamalarda açıkça sözleşmenin müvekkili tarafından feshedilmiş olduğunu bildirdiğinden taraflar arasındaki sözleşme fesih ile son bulmuştur. Eksik ve ayıplı imalatın giderilme bedeli ise sözleşmenin ifasına yönelik istem olup, birbiriyle çelişen iki seçimlik haktır. Zira iki seçimlik hakkın sonuçları da ayrı ayrı yasada düzenlenmiştir. Fesih halinde BK’nın 108.maddesi uyarınca menfi zararlar istenebilir. İfada ise gecikmeden kaynaklanan müspet zarar istenebilir. Davalı iş sahibi kısaca bedeli ödenmeyen imalatın tamamlanma giderini isteyemez. O halde eldeki davada davalının sözleşmeden dönmüş olması sebebiyle eksik ve ayıplı işler için ödediği bedeli talep edemeyeceğinin kabulü gerektiğinden davalının üçüncü kişilere yaptığını söylediği ödemelerin davacı alacağından mahsubu ile sonuca varılması doğru görülmemiştir. (Yagıtay Kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin 2012/3843 Esas-2013/3419 Karar sayılı ilâmı).
Yine eser sözleşmesinde bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez. Belirtilen maddede ayrıca KDV eklenecek düzenlemesi bulunduğu taktirde KDV’nin de ayrıca iş bedeline eklenmesi gerekir. Götürü bedelli işlerde, yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin saptanması ya da iş sahibinin ödemesinin fazla olup olmadığının belirlenmesi için gerçekleştirilen imalâtın eksik ve kusurlar da dikkate alınarak tüm işe oranının tespiti, bulunacak bu oranın toplam iş bedeline uygulanarak hak edilen bedelin saptanması gerekir. Mahkemece hükme esas alınan raporda ise yapılan işin götürü bedele oranlanmadığı, taraf ticari defterleri üzerindeki incelemeler ile sonuca gidildiği, yine davacı tarafından malzeme bedeline ilişkin olarak düzenlenen faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise bu faturaya karşılık davalı tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı konusundaki belge ve deliller değerlendirilmeden tek başına davacının incelemeye esas olacak şekilde ticari defterlerini eksiksiz olarak dosyaya sunmadığı kabulü ile gerektiğinde davalı aleyhine olabilecek davalı ticari defterlerindeki kayıtlar lehe değerlendirilerek sonuca varılmış olmasına rağmen mahkemece bu rapora itibar edilerek hüküm kurulmuş olması dairemizce dosya kapsamına ve usul ve yasa hükümlerine aykırı görülmüştür. (Yargıtay Kapatılan 15.H.D.’nin 2019/815 Esas-2019/4872 Karar ve 2019/2630 Esas-2020/308 Karar sayılı ilâmları).
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, yeni oluşturulacak uzman bilirkişi kurulundan tarafların önceki rapora yaptıkları itirazların da değerlendirilmesi suretiyle yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerin de gözetilmesi suretiyle feshedilen sözleşme sebebiyle davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedeli alacağının belirlenerek bu bedelden ihtilafsız olan davalı iş sahibinin ödemelerinin mahsubu ile takip tarihi itibariyle davacı yüklenicinin davalı iş sahibinden talep edebileceği iş bedeli alacağı konusunda rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar vermek olmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülerek esasa ilişkin yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-.Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/12/2020 tarihli ve 2018/188 Esas 2020/580 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın mahiyeti gereği istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf maktu karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5- Davacı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
Üye

Üye

Katip