Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/498 E. 2022/952 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.6)
DOSYA NO : 2021/498 Esas
KARAR NO : 2022/952

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/05/2021
NUMARASI : 2018/807 Esas-2021/509 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; davalı alacaklı tarafından taraflarca imzalı 14.12.2016 tarihli sözleşme ve 28.03.2017 tarihli duşakabin imalat teklifine aykırı olarak 197492 nolu 01.08.2018 tarihli 105.108,47 TL bedelli fatura ile müvekkili aleyhine Eskişehir 8.İcra Müdürlüğünün 2018/7506 E sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını akabinde müvekkiline tebliğ edilmeyen ödeme emrine istinaden müvekkiline ait otelde haciz işlemi yapıldığını, müvekkilinin ödeme gücü olmasına rağmen davalı taraftan tahsil kabiliyeti bulunmadığından bu borç bedelini ödemediğini, davalı tarafın henüz işleri tamamlamasına rağmen taraflarca imzalı sözleşme ve iş teklifine aykırı olarak müvekkiline 105.108,47 TL bedelli fatura keserek gönderdiğini, taraflarca imzalı sözleşme ve iş teklifine aykırı bu fatura içeriğinin hukuken kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, müvekkilinin Eskişehir 8.İcra Müdürlüğü’nün 2018/7506 E sayılı dosyasına dayanak faturaya ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığından müvekkilinin Eskişehir 8.İcra Müdürlüğü’nün 2018/7506 E sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespit edilmesine, haksız ve kötüniyetli davalı taraftan %20 tazminatın tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın süresinde açılmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalının basiretli bir tacir olduğunu, davalının 15.03.2017 yılında işlerinin tamamını eksiksiz ve tam olarak teslim aldığını, müvekkilinin alacağını talep ettiğinde ise faturayı kesmesi için bilgi vereceklerini, birkaç ay içerisinde açacaklarını açınca bakiyeyi ödeyeceklerini söyleyerek 1,5 yıl boyunca oyaladığını, davalının alacağını ödemeyeceğini anlayan müvekkilinin işlerin bedelini fatura ettiğini ve icra takibine geçtiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; Eskişehir 8. İcra Dairesi’nin 2018/7506 İcra sayılı dosyasında davalı tarafından davacı aleyhine 26.108,47 TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığı, takibe konu faturaya ilişkin herhangi bir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davacının işbu davayı açtığı, davaya ilişkin tüm delillerin toplandığı ve deliller üzerinde bilirkişiler tarafından inceleme yapıldığı, 11/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerine göre avans olarak 82.500,00 TL ödeme yaparak 82.500,00 TL alacaklı göründüğü, davalı ticari defterlerine göre davalının davacıdan alacaklı görünmediği, sözleşmeler ve yapılan ödemelere göre yapılan işin toplamının 94.000,00 TL olduğu, yapılan ödemelerin de 82.500,00 TL olduğu ve davalının davacıdan 11.500,00 TL alacaklı olduğu, Eskişehir 8.İcra Müdürlüğü’nün 2018/7506 esas sayılı dosyasında takibe konu fatura nedeniyle davacının davalıya kalan borcunun 11.500,00 TL olduğunu, şayet davacı tarafından 12.09.2018 tarihinde icra takip dosyasına 23.087,11 TL ödeme yapılmış ise, davacının yaptığı 11.587,11 TL tutarındaki fazla ödemenin davalı tarafından davacıya iade edilmesi gerektiği; mali müşavir bilirkişinin 20/02/2020 tarihli raporunda davalının takip tarihi itibariyle 26.108,47 TL alacağı olduğu, davacının davalıya borçsuzluğunun söz konusu olmadığı, davacının davalıdan ödediği bedelin istirdadını talep edemeyeceği, 19/04/2019 tarihli inşaat bilirkişi raporunda davalı tarafından yapılan işlerin davacının şantiye şefine eksiksiz ve kusursuz olarak teslim edilmiş olduğu, 19/04/2019 ve 19/11/2020 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi raporlarında dava konusu işte yapılan imalatlardaki kusurların açık ayıp niteliğinde olduğu ilk muayenede fark edilebileceğinin bildirildiği, TTK’nun 23. Maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcının iki gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değil ise malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbar etmekle yükümlü olduğu, diğer durumlarda TBK’nun 223. maddesinin 2. fıkrasının uygulanmasının gerektiği, dava konusu imalatlar yapıldıktan yaklaşık 1,5 yıl sonra ayıp ihbarı gönderildiği, bu nedenle malın ayıplı olduğunun iki gün içerisinde ihbar edilmesinin gerektiği belirtilerek davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafın işleri tamamlamadan sözleşme ve teklife aykırı olarak fatura kestiğini, davacının bu faturayı alır almaz itiraz ettiğini, toplam iş bedelinin 84.000,00 TL olduğunu, 79.000,00 TL’nin banka aracılığıyla ödendiğini, bakiye 5.000,00 TL’nin iş bitiminde ödeneceğini, davalı tarafından imal edilen duşakabin camları arasında boşluk bulunduğunu, alüminyum doğramalarda da ayıp bulunduğunu, …’nın şantiye şefleri olmadığını, tekliften önce teslim olamayacağını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin ana borcu, eseri eksiksiz ve ayıpsız tamamlayıp teslim etmek; iş sahibinin ana borcu da, bedeli ödemektir. Dolayısıyla, eseri eksiksiz ve ayıpsız ikmâl edip teslim ettiğini yüklenici; bedeli ödediğini de iş sahibi kanıtlamak zorundadır. Teslim borcunun da, teslimin bir hukuki fiil olması nedeniyle tanık dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanması mümkündür (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2013/5159 Esas, 2014/3800 Karar).
2- Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 40. maddesi 1. fıkrasında, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçlarının doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağı hükmü getirilmiştir. Buna göre yetkili temsilci tarafından yapılan hukuki muamelede doğan alacak ve borçlardan, temsil olunan sorumlu olacaktır. Taraf adına hukuki muamelede bulunan kimse yetkili değilse, imzalayan şahsın şahsen sorumluluğu söz konusu olur ise de temsil edildiği taraf sorumlu tutulamayacaktır. Ancak aynı Yasa’nın 46. maddesinde bir kimsenin yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir işlem yapması halinde, bu işlemin ancak onandığı takdirde temsil olunanı bağlayacağı kabul edilmiştir. Bu madde uyarınca bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına bir hukuki işlem yapmış ise temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde, baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2020/2387 Esas, 2021/558 Karar).
3- Taraflar arasındaki ilişki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisidir. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi, 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu,TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp ve gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Eksik iş ise sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işlerin bedeli, teslim tarihine bu işlerin ikmâl edilebileceği sürenin ilavesiyle bulunan tarihteki rayiç bedellerle talep edilebilir. Eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek yoktur. Eksik işler yönünden TBK 474-478. maddelerindeki hükümler uygulanmaz.
TBK 472/son maddesinde eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek bir durum ortaya çıkarsa yüklenicinin iş sahibine bu durumu hemen bildirmek zorunda olduğu aksi takdirde bunun sonuçlarından sorumlu olcağı kabul edilmiştir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2021/4013 Esas, 2022/2265 Karar).
4- Dosya kapsamına göre, yukarıdaki değerlendirmelere aykırı olarak somut olayda uygulama imkanı bulunmayan TTK’nın 23. ve TBK’nın 223. maddelerine göre değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
O halde Mahkemece yapılacak işlem, davalı vekilince dosyaya sunulan “iş teslim tutanağında” yer alan teslim tarihinin elle eklenmiş ve paraflanmamış olması dikkate alınarak tarih konusunda ispat yükünün davalı tarafa ait olduğunun kabulü ile buna göre değerlendirme yapılması, tutanağın geneli bakımından ise davacı taraf, tutanakta imzası bulunan …’nın temsil yetkisini kabul etmediğinden TBK’nın 46. Maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak davacı tarafın ticari sicil kayıtlarının getirtilmesi, …’nın SGK kayıtlarının getirtilmesi, davacı tarafın ticari kayıtlarının …’nın imzasına dayalı başka işlemler yapılıp yapılmadığı hususunda tespit bakımından yeniden incelenmesi, varsa … tarafından söz konusu otel inşaatı kapsamında imzalanan başka belgeler varsa birlikte değerlendirilerek temsil yetkisinin tartışılması; ayıbın türü, niteliği, niceliği, iş sahibinin seçimlik hakları ve ayıp ihbarının eser sözleşmesi hükümlerine göre makul sürede yapılıp yapılmadığının denetime elverişli şekilde bilirkişi raporu ile tespiti ile Mahkemece tartışılması; bu şekilde ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 20/05/2021 tarih ve 2018/807 Esas-2021/509 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır