Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/477 E. 2021/1100 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İSTİNAF KARARI

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2021
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Alacak ( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) İstemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki 30/03/2013 tarihinde sözleşme ile 1 adet dik milli, 900’lük kırıcı, 1 adet 1000×17.000 bant konveyörü, 1 adet 1000×18.000 bant konveyörü, 800’lük 15.000 bant konveyörünün 24/04/2013 tarihinde teslimi konusunda anlaştıklarını, günlük 500 TL gecikme cezası kararlaştırıldığını, sözleşmede yazılı makine ve aksamlarının bedelinin 160.000 TL+KDV olarak belirlendiğini, müvekkilinin sözleşme bedelinin bir miktarını peşin, bir kısmını ise çek ve senetlerle ödediğini, en son … Bankası … Şubesine ait … nolu 30/11/2013 tarihli 11.000 TL çek kaldığını, 24/04/2013 tarihinde teslim edilmesi gereken makine ve aksamlarının 09/06/2013 tarihinde teslim edildiğini, 14/06/2013 tarihinde kurulum için davalı şirketin eleman gönderdiğini fakat kurulum yapılamadığını, bu gün itibariyle halen kurulumun yapılmadığını, ödenen makine bedeli, makinelerin zamanında teslim edilmediğinden dolayı yoksun kalınan karın, günlük 500 TL gecikme cezasının ödemesi için davalıya … Noterliğinden ihtar da çekildiğini belirterek, ödenen paraların iadesi, günlük gecikme cezası ve yoksun kalınan kar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 20.000 TL’nin teslim tarihi olan 24/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; tarafların 30.03.2013 tarihinde akdettikleri sözleşme konusu makinelerin yapımı bittikten sonra davacının sözleşmede kararlaştırılan 28.800,00TL’lik KDV’yi ödemediğini, makinelerin kurulum amacıyla … ilçesine gönderilmek üzere kiralanan tıra yüklenmiş iken Müvekkilinin verilen çekleri araştırdığında çekleri keşide eden şirketin, keşide ettiği çekleri ödemeyen bir şirket olduğunu fark ettiğinden müvekkilinin makineleri Kayseri’den geri çevirdiğini ve …’e çeklerin karşılıksız çıktığını söylediğini, bu şekilde müvekkilinin ifa yükümlülüğünün ortadan kalktığını, peşinat olarak gönderilen çeklerin karşılığının çıkmadığını, Müvekkilinden kurulum için talep edilen personelin gönderildiğini, Sözleşmenin 3. Maddesi gereği eleman masraflarının davacı alıcı şirkete ait olmasına rağmen bu yükümlülüğün yerine getirilmediğini, makinelerin kurulumundan sonra kurulum yerinde elektrik olmaması sebebi ile dönmek isteyen personelin tehditle bekletildiğini, iki gün süresinde elektrik gelmemesi üzerine … ve … …’ın kaçarak terminale ve oradan Ankara’ya ulaştığını, 10 gün sonra tekrar personel talep edildiğini, …’nın gönderildiğini, yapılacak işin evvelden kurulmuş makinaların çalıştırılmasından ibaret olmasına rağmen personelin bir hafta boyunca alıkonulduğunu, kendi işi dışındaki işlerinde tehditle yaptırıldığını, haberleşmenin engellendiğini, daha önceden davacı yanca yanlış çalıştırarak bozulan makinanın …. …. tarafından çalıştırılıp teslim edildiğini ve işleyişinin oradaki çalışanlara anlatıldığını, tehditle iradesi ifsat edilerek tutanak imzalatıldığını, davacı iddialarında yer alan 14.06.2013 tarihli olduğu iddia edilmesine rağmen tarih ihtiva etmeyen ve müvekkilinin kurulumu yapmadığının yazdığı tutanağın gerçek dışı olduğunu, uyarılara uyulmadığından makinenin tekrar arızalandığını, … …’ın arızanın giderilerek çalışmasını davacı şirket yetkililerine anlatıldığını, Makinenin yeniden yanlış kullanımı sonucu …’ın gönderildiğini, ancak kötü ve usulsüz kullanım sonucu makinenin tamir kabul etmez bir hal aldığını, davacının yeni makine verilmemesi halinde 2 kişiyi öldüreceğini söylemesi üzerine müvekkilinin yeni makine teslim etmek zorunda kaldığını, davacı şirketin yaklaşık bir buçuk ay sonra makinenin rotorunu dağıtıp makineyi bozduğunu, hakaret ve tehditlerle iadesini talep ettiğini, iadenin kabul edilmemesi üzerine davacının huzurdaki iş bu davayı açtığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; tarafların kabulünde olan 30/03/2013 tarihli sözleşmede Makine gurubunun teslim süresinin 24.04.2013 olarak kararlaştırılmasına rağmen, 05.06.2013 tarihinde davacı şirket yetkilisine malzeme olarak teslim edildiği, davacı şirket yanı sıra davalı şirket personeli …’nın imzasının bulunduğu tarihsiz Tutanak ile 09.06.2013 tarihinde davacı şirkete teslim edilen makinanın 14.06.2013 tarihinde davacı şirketçe kurulumunun yapıldığı, 05.07.2013 tarihinde davalı şirket çalışanı …’nın gönderildiğinin satıcı … …Ltd. Şti. tarafından kurulumun gerçekleştirilmediğinin tutanak altına alındığı, … ….. sonrasında … …’ın da davacı şirkete giderek montaj / bakım onarım hizmeti verdiği, Makinenin yeniden arızalanması üzerine de … …’ın ve ardından yaşanan arıza içinde …’ın davacı şirkete giderek onarım konusunda hizmet verdiğinin anlaşıldığı, Makine kurulumu aşamasında davacı şirketin üzerine düşen tüm edimi yerine getirdiğine ve makinenin kurulumu için gerekli şartları hazır hale getirdiğine ve buna rağmen davalı imalatçı yanca kurulumun yapılmadığına ispata elverişli bir belgenin davacı tarafından sunulmadığı, davalı imalatçı tarafından da makine gurubunun 24.04.2013 tarihinde montajı tamamlanmış bir şekilde teslime hazır hale getirildiğine ilişkin savunmasını ispata elverişli bir belgenin sunulmadığı, dava konusu makinenin yapısı, tipi ve kullanım amacı da göz önüne alındığında imalatçı firma tarafından kurulum ve tanıtımı yapılmaksızın davacı şirketçe kurulum ve çalıştırma işlemine maruz bırakılması sonucu, makinede baş gösterecek arızalardan, olumsuz çalıştırma koşullarından davalı şirketin sorumlu ve kusurlu tutulamayacağı, ikinci keşif sırasında bilirkişi heyetince belirlenen ayıpların imalattan mı kullanım hatasından mı kaynaklandığının kesin olarak belirlenmediği, sözleşme konusu makine sisteminin 46 gün geç teslim edildiği, geç teslim nedeniyle davacı tarafın davalı taraftan 23.000,00TL cezai şart alacağı talep etmekte haklı olduğu, bilirkişi heyeti ek raporunda geç teslim nedeniyle 589.950,00TL davacı tarafın kar kaybına uğradığı bildirilmiş ise de, bir önceki yılın aynı dönemine denk gelen 46 günlük süreç kıyaslanarak bir üretim kaybının söz konusu olup olmadığı, 2013 yılı için işçilik giderleri, işe giriş yapan / işten ayrılan personel bilgisi, dava konusu süreçte alınan bir işin geri çevrilerek bir ceza ödemesi yapılıp yapılmadığı gibi yoksun kalınan kâr kaybını olup olmadığını belirleyecek somut belgelere dayalı hesap yapılmadığından bilirkişi kurulu ek raporuna itibar edilmemiş, davacı tarafça sunulan belgelerle kanıtlanamadığından davacı tarafın yoksun kalınan kar kaybı talebinin yerinde olmadığı, sözleşmede makine gurubunun bedelinin 160.000 TL+KDV olarak belirlendiğini, davacı tarafından davalı tarafa sözleşme bedeli olarak 65.000,00 TL değerinde makine ve 123.000 TL olmak üzere toplam 188.000,00TL ödeme yapıldığı, davacının fazla ödemesinin bulunmaması nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- Taraflar arasında imzalanan 30/03/2013 tarihli sözleşmede, eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup, iş bedeli toplam 160.000,00 TL + KDV olarak kararlaştırılmıştır. Buna göre taraflar arasında iş bedelinin 6098 sayılı TBK 480. maddesinde düzenlenen götürü bedel olarak kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Kural olarak götürü bedelli eser sözleşmelerinde, iş bedelinin tamamı veya bir kısmı ödenmemiş ise, yüklenici işi kararlaştırılan götürü bedelle yapmak zorunda olduğundan yüklenicinin hakettiği imalât bedelinin, fiziki oran yöntemi ile başka bir ifadeyle yüklenicinin sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği imalâtların eksik ve ayıpları da dikkate alınarak işin tamamına göre fiziki oranının tespit edilip, bulunacak bu oranın götürü iş bedeline uygulanması suretiyle saptanması ve bulunacak bu rakamdan kanıtlanan ödemeler düşülerek hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir. Bu şekilde belirlenen iş bedeli yapılan ödemelerden az ise, iş sahibi fazla ödediği bedelin iadesini; fazla ise yüklenici ödenmeyen iş bedeli alacağının tahsilini isteyebilir. Sözleşme dışı iş kalemlerine ilişkin istemlerde ise, yapıldıkları yıl mahalli piyasa rayiç bedellerine göre hesaplama yapılarak iş bedelinin bulunması gerekir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2020/2407 Esas, 2020/3033 Karar)
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir.
Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 2016/5887 Esas, 2018/1691 Karar)
Menfi zarar, sözleşmenin ifasının talep edilmesi halinde istenemez.
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. (Örnek: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.07.2006 tarihli, 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı ilâmı).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir (TBK m. 97)
Bu açıklamalar kapsamında çelişkili, denetime elverişli bulunmayan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
2- Davacı vekilince, davalı tarafın 23/01/2019 tarihli ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Mahkemece somut olayda, ıslaha karşı zamanaşımı itirazı hakkında süresinde olup olmadığı; ıslah konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- O halde Mahkemece yapılacak işlem; HMK 266 ve devamı maddelerine göre oluşturulacak bilirkişi heyetinden denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli, tarafların iddia ve itirazlarını karşılar bilirkişi raporu alınarak; gerekirse davacının iadesini talep ettiği paranın hangi seçimlik hakka dayalı olarak istendiği konusunda açıklama da yaptırılarak zarar taleplerinin niteliğinin belirlenmesi; TBK’nın 97. Maddesi kapsamında davacının teslim tarihi itibariyle ödemesi gereken iş bedelini ödeyip ödemediğinin ve bu durumun davalı tarafın temerrüt durumuna ve gecikme cezasına etkisinin tartışılması; sözleşme hükümlerine göre montaj masrafının davacıya ait olması karşısında sonuca etkisinin tartışılması; sözleşme kapsamında birden fazla makinenin bulunması karşısında bilirkişi raporunda değerlendirme yapılırken hangi makine yönünden ne şekilde değerlendirme yapıldığının karışıklığa mahal vermeyecek şekilde gösterilmesi; bu şekilde zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 28/01/2021 Tarih ve… sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4- Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran taraflara iadesine,
5-Taraflarca ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….