Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/473 E. 2022/513 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T…. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-2 Kararın Kaldırılarak
Yeniden Hüküm Kurulmasına)

ESAS NO : 2021/473
KARAR NO : 2022/513

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ… 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2019
NUMARASI : 2016/223 Esas – 2019/852 Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
İHBAR OLUNAN :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/05/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin davada mahkemece karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkili tarafından …Barajı ve … Projesi kapsamında Mülga Elektrik Piyasasında iletim ve dağıtım sistemlerine bağlantı ve sistem kullanımı hakkında tebliğin 6. maddesine göre …’ın uhdesinde olan iletim yatırımı gerçekleştirildiğini, davalı tarafından, müvekkiline yapılan ve 31.525.365,44 TL harcanan iletim yatırımının geçici kabulünün yapıldığını, davalı yanca Danıştay 13. Dairesinin 31/03/2015 tarih ve 2010/2546 Esas, 2015/1256 Karar sayılı kararıyla iptal edilen 26/04/2010 tarih ve 2536 Sayılı “…” kararı çerçevesinde geri ödemenin hesaplandığı ve müvekkiline 25.772.395,58 TL tutarın aylık bedeller halinde ödendiğini , halen de ödenmeye devam edildiği, ancak davalı tarafından geri ödenmeye esas alınan kurul kararına dayanılarak yapılan eksik ödemenin hukuki dayanağının kalmadığını, bu durumda arada oluşan geri ödemeye esas gerçekleeşen yatırım tutarı farkı için Danıştay kararı çerçevesinde değerlendirilerek hesap edilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin davalı yanca geçici kabul yapılan tarihten itibaren işleyecek gecikme zammı ile birliket davalıdan tahsilini istemiş, 14.05.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerini 3.992.620,37 TL’ye çıkartarak, 3.992.620,37 TL’nin geçici kabulün yapıldığı 17.10.2014 ve 20.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; dava konusu sözleşmenin idari bir sözleşme olup idari yargı yolunun görevli olduğunu ve davanın görev yönünden reddi gerektiğini, müvekili tarafından, Danıtay kararı doğrultusunda yeni bir “Geri ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Metodolojisi” hazırlanarak “…”nın onayına sunulduğunu, söz konusu metodoloji “…” tarafından onaylandığında, tüm geri ödeme hesaplarının tekrar yapılarak davacıya ve diğer şirketlere bildirileceğini, yeni metodoloji onay aşamasında olduğundan davacının iş bu davayı açmasına gerek bulunmadığını savunarak, davanın “…”ya ihbarının talep etmiş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “öncelikli olarak davacının alacak kalemi yönünden sözleşmedeki birim fiyatların mı yoksa davalı kurum tarafından düzenlenen ve “…” tarafından onaylanan metodolojinin mi uygulanacağı konusunun açıklığa kavuşturulması gerekmiştir. Tacir olan davacı akdedilen sözleşmenin 23.maddesi ile anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin taraflar yönünden bağlayıcı olduğunu açıkça kabul etmiştir. 6446 sayılı yasanın 8/5. ve Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliği’nin 20/3.maddesine göre davalı kurumun müştereken veya münferiden yapılacak iletim tesisine ilişkin geri ödemeye esas yatırım tutarının … tarafından hazırlanıp kurul tarafından onaylanan metodolojiye göre hesaplanacağı belirtilmiştir. Anılan yasa maddeleri uyarınca Danıştay 13. Dairesi’nin kesinleşen 2010/2546 esas-2015/1256 karar sayılı ilamı ile “…”nın “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisinin” kabul edilmesine ilişkin 26.04.2010 tarih ve 2536 sayılı kararının iptalinden sonra 26.11.2016 tarihli resmi gazetede 6446 sayılı yasanın 8/5 ve yönetmeliğin 20. maddesi uyarınca yayımlanan “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisinin” sözleşmenin 23.maddesi uyarınca davacıyı da bağladığı kabul edilmiştir. Nitekim anılı metodolojinin geçici 1.maddesinde açıkça metodolojinin taraflar arasındaki sözleşmeyi de kapsadığı açıkça düzenlenmiştir.
Bu kabulden hareketle mahkememize ibraz edilen 13.09.2019 tarihli bilirkişi heyet ek raporundan 26.11.2016 tarihli resmi gazetede yayımlanan metodolojiye göre davacının dava konusu elektrik iletim hattı tesisi işinin bedeli olarak 26.896.634,84 TL, fiber tesisi işinin bedeli için ise 1.147.725,73 TL alacaklı olduğu, bu suretle 26.11.2016 tarihli yeni metodoloji uyarınca davacıya ödenecek nihai tesis bedeli toplamının 28.044.360,57 TL olduğu, dava tarihinden önce yapılan 2.572.239,60 TL mahsuplaşma sonrasında davacının dava tarihi itibariyle alacağının 25.472.120,97 TL olduğu, dava tarihinden sonra mahsuplaşma neticesinde davacıya ödenen bedeller neticesi 31.01.2019 tarihi itibariyle davacı alacağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Böylelikle, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 23. maddesi uyarınca 26.11.2016 tarihli metodoloji hükümlerine göre davacı alacağının belirlenmesi gerektiği, dava tarihi itibariyle davacının 25.472.120,97 TL alacaklı olmasına rağmen 31.01.2019 tarihi itibariyle davacı alacağının mahsuplaşma yoluyla tamamen ödendiği” gerekçesi ile, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ancak davalının haksız davranışı ile davanın açılmasına sebebiyet verdiği nazara alınarak, ıslah edilen 3.992.620,37 TL üzerinden davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davadaki talebin sözleşmenin 23. maddesi hükmü çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davalı … tarafından 26/11/2011 tarih ve 6593-20 sayılı kurul kararına istinaden yapılan hesaplamanın Danıştay kararlarına ve 16/11/2011 tarihli kurul kararına aykırı olduğunu, davalı …’ın davacı şirketin iletim yatırımının geri ödenmesine yönelik hesaplamasında iletim yatırımı gerçekleştirilen bölge gözetilerek, aynı koşullarda yapılan ihalenin emsal alınarak hesaplama yapılması gerekmesine rağmen, … kararlarına aykırı hesaplama yapıldığını, iletim yatırımı geri ödemesinin eksik hesaplandığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkemenin davalının haksız davranışı ile dava açılmasına sebebiyet verdiğini ifade ettiğini ancak, buna ilişkin somut bir gerekçe göstermediğini, yasal mevzuat gereği davalının kendi kendine bir metodoloji düzenleyerek uygulama imkanı olmadığını, davacının hazırladığı metodolojinin “…” tarafından onaylanmasını beklemekten başka bir hareket tarzının olmadığını, mahkemenin davalı aleyhine yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti belirlemeyeceğini, davalı lehine yargılama harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın konusu kalmadığı mahkemece belirtildiğinden bir vekalet ücretine hükmedilecek ise bu vekalet ücretinin de maktu olmasının gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesine ilişkin alacak istemine ilişkindir. Davacı yüklenici davalı iş sahibidir. Mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan bağlantı anlaşması başlıklı 10/09/2014 tarihli sözleşme ile, davacı davalı şirkete çeşitli bölgelerde iletim yatırımı yapmayı taahhüt etmiştir. Davacı sözleşme gereği iletim yatırımları yaptığını ancak, davalının eksik ödeme yaptığını iddia ederek, dava dilekçesi ile 10.000,00 TL’nin, ıslah dilekçe ile de 3.992.620,37 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı ise, Danıştay 13. Dairesinin hesaplama metodolojisi ile ilgili … kararını iptal ettiğini, Danıştay kararı doğrultusunda yeni bir metodoloji hazırlayıp, … onayına sunduklarını, yeni metodolojinin onay aşamasında olması sebebi ile, davacıya ödeme yapamadıklarını, onay aşamasının tamamlanmasına müteakip davacıya ve davacı ile aynı durumda bulunan firmalara ödemeler yapacaklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yargılama aşamasında elektrik mühendisi ve eser sözleşmeleri konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulan heyetten alınan bilirkişi raporunda; 26/11/2016 tarihinde resmi gazetede yayınlanan metodoloji hükümleri dikkate alındığında, … tesisi işinin bedelinin 26.896.634,84 TL, fiber tesisi işinin bedeli 1.147.725,73 TL, davacıya ödenmesi gereken toplam bedelin ise 28.044.360,57 TL olduğu hesap edilmiştir. Davalı şirket 31/01/2019 tarihi itibari ile, davacının hak ettiği 28.044.360,57 TL’nin tamamını ödemiş durumdadır. Bu tarih itibari ile davacının bir alacağı kalmamıştır. Mahkemece davanın konusu kalmadığı gerekçesi ile, karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmasında Dairemizce bir isabetsizlik görülmemiştir. Dava konusuz kaldığında yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretine dava tarihi itibari ile tarafların haklılık durumu belirlenerek hükmedilmesi gereklidir. 6446 sayılı yasanın 8/5 ve elektrik piyasası bağlantı yönetmeliğinin 20/3 maddelerinde, geri ödemeye esas yatırım tutarının … tarafından hazırlanacak ve … tarafından onaylanacak metodolojiye göre hesaplanacağı öngörülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 23. maddesinde ise, anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin taraflar yönünden bağlayıcı olduğu düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar davacı şirketin davalıdan dava tarihi itibari ile, iletim yatırımı sebebi ile alacakları bulunmakta ise de, sözleşmenin 23. maddesi hükmüne göre, sözleşme tarihinden sonraki mevzuat değişiklikleri taraflar yönünden bağlayıcı olduğundan ve ödeme ile ilgili metodoloji Danıştay 13. Dairesi tarafından iptal edildiğinden, … tarafından yeni metodoloji onaylanmadan davalı şirketin davacıya bir ödeme yapma imkanı bulunmamaktadır. Zira ortada ödeme yapılmasında esas alınabilecek bir “geri ödemeye esas yatırım tutarı metodolojisi” bulunmamaktadır. Bu bağlamda, davalı dava açılmasına sebebiyet vermiş değildir. Davalının yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması hukuken mümkün değildir. Dairemizce bu husus dikkate alınarak, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/223 Esas, 2019/852 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Davanın esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
5-Alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 68.184,78-TL (170,78 TL peşin harç + 68.014,00 TL ıslah harcı toplamı) harçtan mahsubu ile bakiye 68.104,08 TL harcın kararın kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Dairemizce verilen karar mahiyeti dikkate alınarak, taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Artan gider ve delil avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
10-Davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
12-Davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
13-Davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 37,90 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 200,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …