Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/46 E. 2022/444 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(Başvuru Kabul/Gönderme/HMK m. 353/1-a.4,6)
DOSYA NO : 2021/46 Esas
KARAR NO : 2022/444

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2020
NUMARASI : 2016/864 Esas-2020/579 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/05/2022

Taraflar arasında görülen İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; Davalı ile aralarında varılan anlaşmalar uyarınca davacıya ait aynı otelde iki ayrı iş yaptıklarını, işlerin eksiksiz olarak teslim edilmesine rağmen iş bedelinin bir kısmının ödenmediğini, bu alacaklarının tahsili için başlattıkları icra takibinin itiraz üzerine durdurulduğunu belirtip, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; Davacının teklifi üzerine örnek odaların yapımı konusunda anlaşıldığını, yapılan işlerde işçilik düzgün olmadığı gibi hataları başka firmaya tamir ettirdiklerini, yapılan iş bedeli 74.000,00 TL olup, bu miktar kadar ödeme yaptıkları için davacıya borçları olmadığını belirtip, davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davacı ile davalı arasında fiyatı önceden belirlenmemiş eser sözleşmesine konu ilişki nedeni ile davacı tarafından davalıya ait otelde oda yapım işinin yerine getirildiği, tesbit raporu ve tüm dosya kapsamına göre yapılan işlerde kısmi eksiklerin bulunduğu, iş bedeli konusunda anlaşma olmadığı için davacı tarafından işin yapıldığı 2015 yılı piyasa fiyatlarına göre yapılan hesaplama sonucu davacının yaptığı işi bedelinin 23/07/2020 tarihli raporda belirtildiği gibi KDV dahil 137.688,45 TL olduğu, eksiklik ve ayıplı işlerin giderilmesi amacı ile iş bedelinden takdiren % 10 oranında kesinti yapılması gerektiği, bu durumda kalan imalat bedelinin 123.919,61 TL olması gerektiği, davalı ödemesi olan 74.000,00 TL alacaktan mahsup edildiğinde davacının davalıdan tahsili gereken alacağının 49.919,61 TL olması gerektiği halde, kısa kararda maddi hata sonucu miktarın 48.919,69 TL olarak geçmiş olması nedeni ile kısa karara uygun gerekçe hazırlanması gerektiğine ilişkin ilke gereği 48.919,69 TL davacı alacağına yönelik davalı itirazının haklı nedene dayanmadığı için iptali gerektiği, ihtar 26.07.2015 tarihinde tebliğ edilip verilen ödeme süresinin tamamlanması üzerine 29/07/2013 tarihinde temerrütün gerçekleştiği, icra takibinin başlatıldığı 13/08/2015 tarihine kadar ( 48.919,69 TL X 10.50 X 12/365/100 = 168,87 TL) 168,87 TL işlemiş faiz talep edilmesinin mümkün olduğu, alacağın eser sözleşmesinden kaynaklanması ve miktarın ancak bilirkişi incelemesi sonucu belirlenmesi mümkün olduğu için davacının inkar tazminatı ile, fazla miktar yönünden icra takibinin kötü niyetli olarak yapıldığı kanıtlanamadığı için davalının kötü niyet tazminatı isteme koşullarının oluşmadığı kabul edilip aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yapılan işlerin Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/283 D.iş dosyasında tespit edildiğini, davalı tarafın süresi içinde eksik iş ve ayıplı iş ihbarında bulunmadığını, işi başkasına yaptırdığına dair delil sunmadığını, %10 oranındaki eksik-ayıplı iş kesintisinin haksız olduğunu, uyuşmazlığın 8 oda ve kral daireleri imalatlarına ilişkin olduğunu, imalatın tamamı üzerinden indirim yapılamayacağını, 6 adet odanın eksiksiz olarak yapıldığını, 8 oda ve kral dairesinde ufak tefek tadilatların gerektiğini, %10 indirim oranının fazla olduğunu, %10’luk tutarın teminat olarak tutulmasını kabul etmelerinin indirimi kabul etmeleri anlamına gelmeyeceğini, hakediş ve metraj tablolarının itiraza uğramadığını, faturalar üzerinden karar verilmesi gerektiğini, maddi gerçeğe en uygun raporun 14/05/2019 tarihli rapor olduğunu, alacağın likit olduğunu, takip öncesi ihtar ile davalıyı temerrüde düşürdüklerini, hükme esas alınan raporda 49.949,61 TL hesaplanmasına rağmen 48.919,69 TL’ye hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözleşme ilişkisinin mevcut olmadığını, davacının verdiği teklif üzerine maliyetine örnek odalar yapılması konusunda anlaştıklarını, 74.000,00 TL ödeme yaptıklarını, bilirkişi raporuyla ayıpların tespit edildiğini, davacının da yanlış ve hatalı işleri kabul ettiğini, davacının ayıpları gidermeden işi bıraktığını, %10 teminat kesintisini kabul ettiğini, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, kesintinin %15 oranında yapılması gerektiğini, ilk raporda üçlü heyetten alınan rapor yerine tek inşaat mühendisinden alınan son raporun dikkate alındığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine ve müvekkil lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Eser Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan istinaf başvuru sebepleri yönünden, kararın içeriğine göre bu aşamada değerlendirme yapılmamıştır.
1- 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa kararla gerekçeli kararın çelişki bulunması temyiz incelemesinde bozma nedenidir. Gerekçeli kararda çelişkinin varlığını ortaya koyacak nitelikte yapılan açıklamalar ile çelişkinin giderilmiş olduğundan söz edilemez (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2020/2998 Esas, 2021/2894 Karar).
Somut olayda, 11 numaralı karar celsesinde iptaline karar verilen itiraz konusu asıl alacak 48.919,69 TL olarak gösterilmiş iken gerekçeli kararda bu miktarın 49.919,61 TL olması gerektiğinin tespit edilerek çelişki yaratılması doğru görülmemiştir.
2- Davacı alacaklının icra takibine yapılan itirazın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren İcra ve İflas Kanunu’nun 67/1 maddesi uyarınca bir yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasını açması gerekir. İtirazın iptali davalarında davanın, yasada öngörülen hak düşürücü nitelikteki sürede açılması bir dava şartı niteliğindedir ve re’sen nazara alınır. İtirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre, borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar.
Celse esnasında veya kalemde, soruşturmaya, davaya ya da takibe ait evrakın, taraflara, ilgili üçüncü kişilere, katılana veya vekillerine tutanağa geçirilmek suretiyle veya imza karşılığında, tebliğ konusu belirtilerek tevdii, tebliğ hükmündedir. Bu durumda ayrıca tebliğ mazbatası düzenlenmesi gerekmez ve masraf da alınmaz (Tebligat Kanunu m. 36).
Somut olayda Ankara 19. İcra Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14/08/2015 tarihli tutanakta bulunan imzanın davacı vekiline ait olduğunun tespiti halinde Tebligat Kanunu’nun 36. Maddesi kapsamında geçerli bir tebligat olup olmadığı ve kabule göre davanın süresinde açılıp açılmadığı tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Dava, eser sözleşmesinden doğan iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptâli davasıdır. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Sözleşmenin kurulması için yazılı şekil şartı bulunmamaktadır. TBK’nın 481. Maddesine göre; eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşamamışlarsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına (içerisinde yüklenici kârı ve KDV bulunduğundan ayrıca eklenmeksizin) göre belirlenmesi gerekmektedir (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2019/1265 Esas, 2019/3659 Karar).
Ayıp ihbarı yapılması hukuki bir işlem değil, “hukuki işlem benzeri bir fiil” olması nedeniyle süresi içerisinde ayıp ihbarının yapıldığının, tanık da dahil olmak üzere her türlü delille kanıtlanması mümkündür (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2018/1965 Esas, 2018/2595 Karar). Ayıp giderim bedelinin ayıbın ortaya çıktığı tarihe ayıpların giderilmesi için gereken makul süre eklenmek suretiyle bulunacak tarihe göre belirlenmesi gerekir. Ayıp bedeli olarak talep edilebilecek miktar mahalli piyasa rayicine göre ve mahalli piyasa fiyatlarına KDV ve yüklenici kârı dahil olduğundan piyasa rayicine göre belirlenecek miktara KDV ve yüklenici kârı eklenmeksizin tespit edilmesi gerekir. (Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesi, 2019/1698 Esas, 2020/120 Karar; 2017/2471 Esas, 2018/1540 Karar).
Somut olayda davacı tarafından imalattaki ayıplar karşılığı iş bedelinden % 10 kesinti yapılmasının kabul edilmiş olması nedeniyle ayıp ihbarının da süresinde yapıldığının kabulü gerekir.
O halde Mahkemece; kabule göre yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı tarafından yapılan iş bedelinin hesaplanması; bu bedelden imalattaki ayıp giderim bedelinin hesaplanarak davacı tarafça kabul edilen % 10 kesintiyi aşması halinde bu bedelin, aksi takdirde % 10 kesinti bedelinin düşülmesi suretiyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 26/10/2020 ve 2016/864 Esas-2020/579 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.4,6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca karşılanan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 10/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Üye …
✍e-imzalıdır

Katip …
✍e-imzalıdır