Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/452 E. 2021/738 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a.3-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2021
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/07/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkilinin asansör imal ve montaj işi ile uğraştığını, davalı ile aralarındaki yapılan sözleşme gereğince davalı kooperatifin … bulunan A-B-C bloklarına müvekkili tarafından asansörün yapılması, 20.000,00 TL nakit ödeme ve bir daire verilmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin işi tamamlayarak teslim ettiğini, bu durumun yerinde yapılacak keşif ile tespit edilebileceğini, kooperatifçe ödemenin 20.000,00 TL’sinin 15.000,00 TL’sini 3 taksitte ödediğini, ancak bahse konu dairenin devrini gerçekleştirmediğini, yapılan ödemelerin kooperatif kayıtlarında yer aldığını, binalarla ilgili sorunlar giderildiğinde verilecek sözü verilen asansör bedeli dairenin devrinin ise gerçekleştirilmediğini, bu nedenle 257.550,00 TL bedelli faturanın düzenlenerek ödeme yapılmaması üzerine Ankara 20.İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında takip yapıldığını ve ancak davalının takibe itiraz ettiğini, arabuluculuk işlemlerinden sonuç alınamadığını belirterek, davalının itirazının iptaline takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; davacı ile yetkili bulunduğu kooperatifin hiç bir şekilde yazılı veya sözlü bir asansör imali hususunda anlaşma yapmadığını, daire verilmesiyle ilgili bir söz vermediğini, kendi müteahhitlerinin … isimli taşeron firma olup bu taşeronun işi kapsamında asansörlerin de kurulumu ve yapımı işinin 11/08/2013 tarihli sözleşme ile kararlaştırıldığını, davacı yanın dava dışı taşeron hakkında aynı faturaya dayalı olarak Konya 7.İcra Dairesinin…. sayılı dosyada takip yaptığını, bu durumun 1.haciz ihbarnamesi ile öğrenildiğini, Ankara 20.İcra Müdürlüğünün dayanak faturasının bir hafta önce düzenlenerek derhal takip yapılmasının davacı beyanları ile bağdaşmadığını, davacıyla yalnızca asansör kabinlerinin yapımı konusunda anlaşma yapıldığını ve bu kapsamda 2014 ve 2015 yılında taksitli ödemeler ile konunun kapatıldığını, HMK’nun 200.maddesi gereğince bu şekilde bir sözleşmenin sözlü yapılamayacağını bildirerek öncelikle ikinci kez takip yapılmış olmasından dolayı derdestlik itirazında bulunduklarını, kooperatife yönelik davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini, dava konusu alacağın senetle ispat zorunluluğu bulunduğunu savunarak, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini ve davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “davacı yanın iddiasının yanlar arasında sözlü bir anlaşma yapılarak mahallinde keşif icrası ile tespiti yapılması istenilen imalat ve işlerin gereği gibi yerine getirildiği, davalı koop bir sözleşme sunmuş ise de bu sözleşmenin müvekkilimin yaptığı işler ile ilgisi bulunmadığı, müvekkilinin işi sözlü olarak aldığı ve tamamladığı şeklinde olup, davalı koop. yetkilisinin anılan tüm işlerin taşeronları … isimli müteahhit tarafından üstlenildiği, bu taşeronun hem kendilerini hem de davacı yanı aldattığı, işini de tamamlamadan işi bozulduğundan bahisle bırakıp gittiği, işlerin kalan bölümünün davacı tarafa yaptırılmış ise de bilgilerinin bulunmadığını, davacı tarafla kooperatif olarak yazılı veya sözlü bir anlaşma yapmadıklarını, ürünler kendi imalatları olabileceğini, bedel istenilecek ise muhattabın taşeron olan … bulunduğunu açıkladığı görülmüştür.
Davacı yanın asansör ve bir kısım ürünlerin firmalarına ait bulunduğu şeklindeki iddiaların davalı tarafça da aksinin savunulmadığı ve davacı ürünlerinin kooperatifte kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı yanın halen kooperatifte bulunan asansör ve imalatların mahallinde keşif ve tespitinin yapılmasına gerek görülmemiştir.
Uyuşmazlık yanlar arasında bir kooperatif dairesinin de peşin ödeme dışında imalatlar tamamlandığında davacı yana verileceğine dair yapıldığı iddia edilen sözleşmenin ispatı noktasında olup davalı yan bu durumu inkar etmektedir.
Bir sözleşme sunarak müteahhit …’nun asansörlerin de bulunduğu İş’in bu yüklenici tarafından imal ve montajının üstlenildiği ve sözleşmede davacı yanın bir dahlinin bulunmadığı görülmektedir.
Gayrimenkul satış vaadi içeren sözleşmelerin yazılı biçimde yapılması zorunlu olup davalı yanın bir başka yükleniciye ait sözleşme sunmuş olması ve bartır usulü anlaşmanın varlığını davacı yanın yazılı deliller ile kanıtlaması gerekmektedir.
Mahkememizce, aynı bedel için yüklenici … yöneltilmiş bir takibin varlığı da nazara alındığında başkaca bir inceleme ve araştırmaya gerek kalmaksızın kısmen veya tamamen imal edilmiş olduğu inkar edilmeyen iş’ten kaynaklı alacağın sözleşmenin varlığı kanıtlanamadığından muhatabının davalı kooperatif olmadığı anlaşıldığı” gerekçesi ile davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı kooperatifin cevap dilekçesinde davacı ile aralarında asansör kabinlerinin daha geniş olması amacıyla görüşme yapıldığını, bu görüşmeler neticesinde davacıya 15.000,00 TL ödediklerini ifade ettiğini, bu hususun taraflar arasında bir ticari ilişki bulunduğunu ortaya koyduğunu, dava dışı …’nun asansör yapımına ilişkin yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediğinden davalı kooperatifin davacı ile 3 adet asansör yapımı konusunda anlaştığını, asansörlerin seri numarası incelendiğinde ve yerinde keşif yapıldığında davacının davalıya asansör yaptığı hususunun açık ve net olarak tespit edilebileceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekmektedir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun’un 1. maddesinde ise kooperatifin tanımı yapılmış, madde de kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır.
TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır.
Dava, TTK’nın yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 11/06/2019 tarihinde açılmış olup davalı kooperatif tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak mümkün değildir. Bu durumda, davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olmayıp davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle, mahkemece işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden reddine karar verilip, talep halinde Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekirken, görevli mahkemenin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde işin esasının incelenip, karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
Davalı Kooperatif vekili cevap dilekçesinde davacı ile asansör kabinlerinin yapımı konusunda sözlü olarak anlaştıklarını belirtmektedir. Bu nedenle davalı kooperatife husumet düşecektir. Davacı taleplerinin esas yönünden incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3- HMK’nın 33. maddesi uyarınca resen gözetilmesi ve uygulanması gereken sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 237. maddesinde ” Taşınmaz satımının geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” denilmiştir. TMK’nın 706. maddesinde de; aynen “.(1)..Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.” (2) Ölüme bağlı tasarruflar ve mal rejimi sözleşmeleri, kendilerine özgü şekillere tabidir.” düzenlemesi ile tapulu taşınmazlarının devrinin ne şekilde yapılacağı açıklanmıştır. Öte yandan, Tapu Kanunu’nun 26. maddesinde de, görevli yerin “tapu sicil muhafızları veya tapu sicil memurları” olduğu açıklanmıştır. Diğer taraftan noterlerin tapulu taşınmazların satışına ilişkin satım akti düzenlemesi mümkün olmayıp, sadece “gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi” yapabilirler. Noterlik Kanunu’nun 60. maddesinin 3. bendi gereğince bunun dışında yapılan her türlü sözleşme geçersizdir. Geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar ancak verdiklerini geri alabilirler. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin…Karar sayılı kararı.) Eser sözleşmelerinde işin yapılıp teslim edildiğini yüklenici; iş bedelinin ödendiğini ise iş sahibi ispat etmek zorundadır
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; mahkemece tarafların delilleri toplandıktan sonra TBK’nın 481. maddesi gereğince işin yapıldığı yer ve zamandaki serbest piyasa rayiçleri ile davacının, hak ettiği iş bedeli makine mühendisi bilirkişiye hesaplattırılmak suretiyle iş bedelinin tespiti, yapılan ödemelerin mahsubu ile sonucuna uygun karar verilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Karar nolu kararının HMK’nın 353/1-a.3-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a.3-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır