Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/451 E. 2021/746 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2018
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/07/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait arazi üzerine elektrik kuyusu açıp montaj yaptığını, buna ilişkin 30/05/2015 tarih 12.351,63 TL bedelli, 09/06/2015 tarihli 59.450,75 TL bedelli, 29/11/2014 tarih 22.260,58 TL bedelli üç adet fatura düzenlendiğini, davalının borcunu ödemediğini, davalı aleyhine Konya 7.İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, 15/01/2016 tarihli dilekçesiyle ödeme emri ve borca davalının itiraz ettiğini, takibin durduğunu, itirazın iptalini takibin devamına borçlu davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin borçluya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; fatura borcunun kaynağının müvekkilinin eşine ait arazi üzerine arazi sulama elektrik kuyu sondaj kurum bedeli olduğunu, davacı ile davalı müvekkili ve eşinin fatura konusu taahhütleri yerine getirilmesi için davacı ile şifahen anlaştıklarını, işin yapılması halinde faturaların ödeneceğini belirttiklerini buna istinaden müvekkilinin çek verdiğini, fatura konusu toplam meblağın 94.062,96 TL olduğunu, icra takibinin 80.000 TL olduğunu, müvekkilinin senet ve elden nakit olarak toplam 22.260,58 TL ödediğini, müvekkilinin kalan bakiye için 15/12/2015 tarih ve …. seri nolu 40.000 TL, 25/12/2015 tarih …. seri nolu 40.000 TL bedelli toplam 80.000 TL çek keşide ettiğini davacının vade tarihine ve bu güne kadar faturada belirtilen işçilik ve eserlerin hiçbirini yerine getirmediğini, sadece 29/11/2014 tarihli fatura karşılığı işçilik ve eser yapıldığını bunun karşılığı olan müvekkilleri tarafından ödendiğini, ödemelerin elden, nakit ve senetle gerçekleştirildiğini, haksız hukuktan uzak mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini icra takibinin iptaline karar verilmesini, takibin %20 den az olmamak kaydı ile karşı tarafın kötüniyet tazminatına çarptırılmasını, ücreti vekalet ile yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “tespit edilen ihtilafların çözümlenmesi için tacir olan iki tarafın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak raporlar alınmış, alınan raporlarda davacı defterlerine göre davalıyla aralarındaki alım satım akdi ile ilgili düzenlenen ve takibe konu edilen 3 adet faturadan dolayı davacının davalıya toplam 94.062,96 TL satış yaptığı, bu satış bedelinden davalının 22.260,58 TL meblağlı fatura bedelinin ödendiğini bizzat davacı kayıtlarında mevcut olduğu, ayrıca davalı tarafından davacıya 2 adet toplam 80.000,00 TL değerinde çek verildiği, çeklerin tahsil edilmediği, davalı defterlerinin incelenmesinde de; takibe konu edilen her 3 faturanın kayıtlı olduğu 29/12/2014 tarihli fatura bedeli 22.260,58 TL ‘nin nakden davacı tarafa ödendiğinin usulüne uygun tutulmuş açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış defterlerden anlaşıldığı, bu nedenle her iki tarafında kabulünde olduğu üzere 3 fatura bedeline karşılık sadece 22.260,58 TL ödeme yapıldığı, davalı tarafın toplam 94.062,96 TL’den ödenen fatura bedeli çıkarıldıktan sonra 71.802,38 TL alacağı bulunduğu, bu bedelin ödenmediğinin de davalı tarafça açıkça kabul edildiği nazara alındığında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 71.802,38 TL alacağı bulunmasına rağmen geçerli bir sebep olmadan takibe itiraz edildiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf davacının 6 adet kuyu çakılması işlemini gerçekleştirmesi gerekirken sadece yapılan keşif sonucunda da belirlendiği üzere l adet kuyunun çalışır vaziyette çakıldığını davacının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yapılan işin ayıplı olduğunu ileri sürmüş ise de, tarafların sıfatı nazara alındığında davalı tarafça usulüne uygun olarak T.T.K.’nun 23/1-c maddesi gereğince ayıp ihbarında bulunmadığı, esasen fatura bedellerinin kuyu açılması işleminde kullanılması gereken emtiadan oluştuğu, bu emtianın davalı tarafa teslim edildiğinin de bizzat davalı defterlerine davacı tarafça düzenlenen faturaların işlenmiş olmasıyla ispatlanmış olduğu, davalı tarafın aldığı malların bedelini ödemekle borcundan kurtulma imkanı olduğu bu konuda sadece 22.260,58 TL ödeme yapıldığı ve başkaca ödeme yapılmadığı açıkça davalı tarafça kabul edildiğinden icra takibine yapılan itirazın hukuka aykırı olduğu, iptali gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, taraflar arasındaki kuyu yapılması işlemi ile ilgili ayıp iddialarının araştırılmasının yargılamayı gerektirmesi ve takibe konu edilen belgelerin mahiyeti nazara alındığında davacının icra inkar tazminatı, davalının da haksız icra yapıldığına ilişkin tazminat taleplerinin şartlarının mevcut olmadığı” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemenin icra inkar tazminatına hükmetmemesinin yanlış olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının, davalıya 2 adet kuyu açtığını ve bunun bedelinin de ödendiğini, davacının 6 adet kuyu açmadığını, mahkemenin kabul etiği 4 adet kuyunun davalının arazisine açılmadığını, davacının yaptığı işleri de eksik ve hatalı yaptığını, mahkemenin tanık dinleme talebini reddetmesinin de yanlış olduğunu, tanık delili ile maddi vakıaya ilişkin savunmalarının ispat hakkının ellerinden alındığını, fatura ve çeklerin davalı defterine kaydedilmesinin borcun doğumuna delil teşkil etmeyeceğini, faturalara itiraz edilmemesinin başlı başına faturada belirtilen işin yapıldığını göstermeyeceğini, ihtilafa konu faturaların açık fatura olup bir teslim tesellüm kaydını da içermediğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İtirazın iptâli davasında İİK’nın 67/II. maddesi uyarınca davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için davacı alacaklının davalı borçlu hakkında usulüne uygun icra takibi yapması, borçlunun takibe haksız olarak itiraz etmesi ve alacağın likit (hesaplanabilir) olması gerekmektedir.
1-Mahkemece yapılan yargılama sürecinde icra takip dosyası getirtilmiş, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar da toplandıktan sonra uzman bilirkişilerden rapor ve ek raporlar alınmış ve davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Bu haliyle dava, konusu itibariyle yargılamayı gerektirir nitelikte olup, davalı takibe itirazında kısmen de olsa haklıdır. Bu durumda likid bir alacağın varlığından söz edilemez. Davacı yararına icra inkâr tazminatı tayini için gerekli yasal koşullar oluşmamıştır. Bu nedenle, davacı tarafın istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı tarafın istinaf itirazları incelendiğinde; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın …. Karar sayılı bir kararında da belirtildiği üzere, faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Süresi içinde itiraz edilmeyerek kesinleşen ve ticari defterlere de işlenen faturadaki alacakla illgili olarak sonradan iade faturası düzenlenmesi, borçtan kurtulmayı sağlayan ve alacağı tartışmalı hale getiren geçerli bir araç değildir. İtiraz süresi geçtikten sonra, iade faturası kesilmesi alacağın varlığını ortadan kaldıran bir sonuç doğurmayacaktır. Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp sözleşmenin ifası safhasıyla ilgili olduğundan, faturanın sözleşmeyi değiştirir nitelikte olmaması ve sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmeye aykırı düzenlenmiş faturaya itiraz edilmemesi aleyhe sonuç doğurmaz. Ancak fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş ise, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu iş sahibi kabul etmiş sayılacağından ticari defterlere itibar edilerek iş bedeli miktarı belirlenir. Ticari defterlerin kesin delil olması da bu sonucu gerektirir. Zira, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. Fatura karşı tarafça ticari defterlerine kayıt edilmiş ise burada delil olan fatura değil ticari defterlerdir. Ticari defterler uyumlu olmadığı için lehe delil değeri bulunmasa dahi, karşı çıkılan faturanın ticari deftere kayıt edilmiş olması halinde ticari defter aleyhe delil oluşturacaktır. Dava ve takip konusu faturalar davalı ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Davalı iş sahibi faturalarda yazılı miktarlar kadar davacı yüklenicinin iş yaptığını kabul etmiş durumdadır. Bu nedenle davalı istinaf itirazları da yerinde bulunmamış, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı taraftan alınması gereken 4.904,82 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.190,30 + 35,90 TL olmak üzere toplam 1.225,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.679,52 TL harcın davalıdan tahsili ile hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 24,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının ilgilisi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır