Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/411 E. 2021/1197 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

…. (İnceleme aşamasında/Duruşmasız)
(Kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine
gönderilmesi/HMK m.353/1-a.6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ … 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2021
NUMARASI …
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/12/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 05/08/2013 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında …… inşaatı bünyesindeki laminat parke montajı, kapron ve süpürgelik temini ve montajı işine ilişkin taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusu işin müvekkili şirket tarafından sözleşmeye uygun olarak ifa edildiğini ve tamamlanan işler karşılığında 13/08/2012 tarih …. sıra no’lu 10.509,89 TL bedelli ve 25/12/2012 tarih, … sıra no’lu 112.284,49 TL bedelli 2 adet fatura düzenlendiğini, davalı borçlu şirketin fatura içeriklerine itiraz etmediğini ve kısmi ödemelerde bulunduğunu ancak fatura bedelinin 14.300,00 TL’lik tutarını ödemekten imtina ettiğini, işbu alacağın tahsili amacı ile davalı borçlu şirket aleyhine Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün…. Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, işbu takibe davalı borçlunun 14/02/2013 tarihinde itiraz etmesi ile takibin durduğunu, itirazın kötü niyetli olarak yapıldığını, açıklanan nedenlerle takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 19/09/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili firmadan bir alacağı bulunmadığını, müvekkili ile firma arasında Van İli, …. yapı çevre düzenlenmesi inşaatı işinde 368 adet konut ve 11 adet görevli dairesinin laminat, parke, kapron ve süpürgelik temini ve montajı işinin yapılması konusunda 23/07/2012 tarihli sözleşme imzalandığını, davacının iki hak edişinin bulunmakta olduğunu, hak edişlerinin her ikisinden de taşeron namına sözleşme gereği yaptırılan işçilik kesintileri yemek, içme suyu vb gibi kesintiler, şantiye giderlerine katılım payı ve all risk katılım payı adları altında zorunlu kesintilerin yapıldığını, 20.916,48 TL ve 2.481,50 TL olmak üzere bu kesintilerin fatura edilerek karşı tarafa tebliğ edildiğini, davacının işi eksik yapması nedeniyle müvekkili firmanın eksik işleri sözleşmenin ilgili maddesi gereğince …-… Ltd.Şti.’ye tamamlattırdığını, bu hususun hak ediş ekindeki tutanaklar ile sabit olduğunu, tutanakların davacı tarafça ihtirazi kayıtsız imzalandığını, davacının dava dilekçesinde sadece düzenledikleri faturaları esas aldığını, ancak davacıdan yapılan zorunlu kesintiler bulunduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2021 tarih … Karar numaralı kararında özetle; davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi amacı ile dosya re’sen seçilen mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş olup, dosya kapsamına alınan 11/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalının incelenen 2012 – 2013 yıllarına ait defterlerinin TTK’nun ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulduğu, defterlerin delil niteliği taşıdığı, davaya konu (13.08.2012 tarih …. sıra no’lu 10.509,89 TL bedelli ve 25/12/2012 tarih, … sıra no’lu 112.284,49 TL bedelli 2 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, 31/12/2013 tarihi itibariyle davacının 4.631,40 TL alacak bakiyesinin mevcut olduğu, davacı defter kayıtları incelenemediğinden talebin kısmen yerinde olduğu sonucuna varıldığı bildirilmiştir.
Davacı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi amacı ile ….. talimat yazılmış olup, dosya kapsamına alınan 12/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin dosyaya sunulan sözleşme kapsamında yürütüldüğü, dava ve takip konusu faturaların davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerinde gözüken alacak bakiyesinin icra takip tutarından fazla olduğu, diğer bir ifadeyle davacının talep ettiği 14.300,00 TL tutarındaki alacağın defterlerinde gözüktüğü, taraf defterleri arasındaki bakiye farkının davalı tarafından düzenlenen faturadan kaynaklandığı, davalının düzenlediği faturanın tebliği ve cari hesaptan düşülüp düşülemeyeceği konusu hukuki mesele olduğu için takdirin mahkemeye ait olduğu, icra takip talebinde takip tarihine kadar faiz talebi bulunmadığı, takip tarihinden sonrası için faiz talep edildiği, takip tarihi itibariyle faiz talebi bulunmadığı için faiz hesabı yapılmadığı, davacı ticari defterlerinin başlangıç ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, defterlerin usulüne ve yasaya uygun tutulduğu, davacı defterlerinin kendi iddialarını desteklediği ve davacı lehine delil teşkil edeceği bildirilmiştir.

Dosya kapsamına alınan nitelikli hesap bilirkişisine ait 05/10/2020 tarihli raporunda özetle; hem davalı hem davacı ticari defterlerinde yer alan kayıtlara göre; davalının 4.631,40-TL borcu olduğu kesin olmakla birlikte, davalı tarafından düzenlenen 02/01/2013 tarih …. no’lu 20.916,48 TL bedelli faturada yer alan işçilik kesintisi, yemek bedeli, şantiye giderlerine katılım payı ve … destek primlerine dair kesintiler yönünden; … Kesintisi açısından, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3. maddesinin L bendinde “ İşverence yaptırılan … …, 3. şahıs mali mesuliyet poliçeleri işveren tarafından ödenecek ve taşeronun sözleşme bedeli oranında taşeron hakkedişlerinden kesilecektir” maddesi ve davacının bu hususta bir itirazı bulunmadığından dolayı 20,69-TL’lik kesintinin sözleşmeye uygun olduğu, şantiye giderlerine katılım payı açısından, taraflar arasında imzalanan sözleşmede yemek ve elektrik, su, güvenlik vb gibi şantiye giderleri açısından taşeronun bu hizmetlerden faydalanması hak edişinden kesileceğine dair maddelerin bulunduğu, 4.206,91-TL yemek bedeli, şantiye giderlerine katılım payı açısından, davacı tarafından hak edişte işbu kalemlere itiraz edildiği bununla birlikte dosya içeriğinde işbu kalemlerden faydalanılıp faydalanılmadığına dair herhangi bir bilgi belge bulunmadığından takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, taşeron namına yaptırılan işçilikler açısından, davalı taraf, davacının işi eksik yaptığını iddia ederek eksik işleri …. Şti.’ye tamamlattırdığını beyan etmiş, 1 no’lu hak edişte yer alan tutanakta …. Şti’ye yaptırılan işler için 7.388,16 TL işçilik bedeli belirlenmiş ve davacı tarafından kaşe+imza edilen iş bu tutanak neticesinde 1 no’lu hak ediş tutanağına iş bu bedel “işçilik kesintisi’’ olarak yansıtıldığını, 2 no’lu hak edişte ise davacı tarafından 13.837,21 TL’lik işçilik kesintisine itiraz edilmiş olup, dosya içeriğinde 1 no’lu hakedişteki gibi bir kesinti tutanağı ve/veya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 473. Maddesi uyarınca davalı tarafından eksik işlerin davacı nam ve hesabına üçüncü kişiye yaptırılacağına dair bir ihtar yer almayıp takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı alacaklının davalı şirket aleyhine 13/08/2012, 25/12/2012 tarihli faturalar dayanak gösterilerek 14.300,00 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 12/02/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun yasal süre içerisinde 14/02/2013 tarihinde borca ve ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Yargılama sırasında, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2014 tarih, …sayılı ilamı ile davalı şirketin iflas erteleme talebinin reddi ile iflasına karar verildiği görülmekle, davaya kayıt kabul davası olarak devam edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesine dayalı davacı taşeron şirketin bakiye alacağı bulunup bulunmadığı, taşeron firmanın edimlerini gereği gibi yerine getirip getirmediği, davalı müflis şirket tarafından yapılan kesintilerin sözleşmeye uygun olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce her iki tarafın ticari defterleri ile hak ediş belgelerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılmış olup, davalı ticari defterlerine göre davacı şirketin 4.631,40 TL tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı şirket tarafından davacının hak edişlerinde 20.916,48 TL tutarında kesinti yapıldığı görülmüştür. Davalı şirket tarafından taşeron namına yaptırılan işçilik kalemi yönünden, hak edişler ekinde düzenlenen ve davacı taşeron firmanın kaşe ve imzasını taşıyan tutanaklar ile işbu kalem yönünden yapılan kesintinin belirtildiği, bu suretle davacı taşeron firmanın onayının alındığı gibi taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3/B, 3/E maddelerinde, “…işveren tek taraflı gördüğü lüzum üzerine ilgili taşeron sözleşmesinde tarafına verilmiş olan imalatların tamamını veya bir kısmını işin herhangi bir safhasında bölerek, diğer bir taşerona verme hakkına sahiptir. Her türlü imalat ve taşeronluk faaliyetini içeren bu tasnifi blok bazında yapabileceği gibi bölüm veya alan bazında da yapabilir,” şeklinde düzenlendiği de gözönüne alınarak, davalı yanın taşeron namına yaptırılan işçilik adı altında yapılan kesintinin sözleşmeye uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Diğer taraftan … kesintisi ve şantiye giderlerine katılım payı adı altında yapılan kesintilere ilişkin taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3/L, 19/5 maddelerinde yer verildiği görülmekle, işbu kesintilerin de taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye uygun olduğu kanaatine varıldığından, davalı tarafça yapılan kesintiler neticesinde, davacının bakiye kalan 4.631,40 TL alacağının iflas masasına 4. sıra olarak kayıt ve kabulüne ve davanın kısmen kabulü ile davacının 4.631,40 TL alacağının Ankara 21. İcra-İflas Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı dosyasındaki müflis davalı … … A.Ş’nin iflas masasına 4.sıra olarak kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 22/04/2021 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı ile akdetmiş olduğu sözleşme gereğince davalı iş sahibine yüklendiği işleri yaparak teslim ettiğini, bu işler karşılığı düzenlenen faturaların davalı tarafından kabul edilerek ticari defterlere işlendiğinin ticari defter kayıtları ile tespit edildiğini, bu tespit ile birlikte müvekkilinin davalının da kabul ederek ticari defterlerine işlediği faturalara konu alacağının ispat ettiğini, davalı yanın müvekkilinden alacaklı olduğunu iddia ederek bu alacakları için fatura kestiğini ve bu fatura konusu alacaklarını müvekkilinin hak edişlerinden mahsup ettiğini ileri sürdüğünü, ne var ki bu faturaların müvekkili tarafından ticari defterlere işlenmediğini, zira müvekkilinin bu faturaları kabul etmediğini ve yasal süresi içerisinde davalı yana iade ettiğini, müvekkili tarafından kabul edilmeyerek iade edilen faturalara konu işin davalı tarafından ispat edilmesi gerekirken mahkemece, taraflar arasındaki taşeron sözleşmesine göre davalı iş sahibince müvekkili aleyhine fatura düzenlenebileceğine dair hükümlere istinaden, davalının fatura konusu ettiği işi yapıp yapmadığı araştırılmaksızın bu işlerin yapıldığı kabul edilerek bu kesintilerin mahsubu ile hatalı hüküm kurulduğunu, davalı yanın, müvekkiline gönderdiği kesintilere ilişkin 02/01/2013 tarihli 20.916,46 TL bedelli faturanın müvekkili tarafından kabul edilmeyerek bir gün sonra iadeli taahhütlü posta ile davalı yana geri gönderildiğini ve bu faturanın davalı şirket çalışanının imzası ile 21/02/2013 tarihinde teslim alındığını, teslim alındı şerhinin dosyaya ibraz edildiğini, mahkemenin, taraflar arasında imza edilen sözleşmenin 3/L, 3/B ve 3/E maddelerini yorumlayarak davalı iş sahibinin müvekkiline fatura düzenleyebileceğine hükmettiğini, oysa ki davalının, sözleşmedeki kabuller gereğince, iş sebebiyle yapılan masraf ve giderleri taşeron müvekkiline yansıtabileceğine dair düzenlemelerin, müvekkiline kestiği her faturanın sorgusuz sualsiz kabul edileceği manasına gelmediğini, bu faturanın itiraza uğradığının tartışmasız olduğu olayda, mahkemece fatura ile müvekkiline bedeli yansıtılmak istenen … …, üçüncü şahıs mali mesuliyet poliçelerinin davalı işveren tarafından yapılıp yapılmadığının, taşeron namına iş yaptırılıp yaptırılmadığının, karşılanan bir yemek ücreti olup olmadığının, bunlar için ne kadar bir bedel ödendiğinin ve fatura ile müvekkiline yansıtılan bedelin sözleşmeye göre doğru hesaplanıp hesaplanmadığının incelenmesi gerektiğini, davalının, müvekkiline verdiği işlerden bir kısmını …-… Ltd.Şti’ye tamamlattırdığını iddia ettiğini ve bu işler için müvekkilinin hak edişinden 7.388,16 TL işçilik kesintisi yaptığını, oysa ki müvekkili tarafından eksik veya kusurlu yapılmış bir işin bulunmadığını, bu konuda davalının müvekkiline gönderdiği bir ihtarın da bulunmadığını, TBK’nın 473.maddesinde işin üçüncü kişiye tamamlatılabilmesi için makul bir süre verilerek ihtar şartı getirildiğini, davalının ihtar şartını yerine getirmediğinin 05/10/2010 tarihli raporda da belirtildiğini, bu bakımdan davalının, müvekkilinin eksik ve kusurlu bir imalatı olduğunu ve bu eksik ve ayıplı işlerin dava dışı … Ltd.Şti’ne tamamlattırıldığını ispat edemediğini, bütün bunlara rağmen mahkemenin müvekkili davacının eksik veya kusurlu bir ifası olduğunun ve bu işlerin üçüncü kişilere yaptırıldığının, bu işler için müvekkiline yansıtılan bedellerin ne kadar olduğunun ispat edilmesini beklemeden ve müvekkilinin dosyada mübrez ihtirazi kayıt düşülmüş hak edişlerine, iade ettiğini ispat ettiği faturayı göz ardı ederek davalının alacak talebini ve yaptığı mahsubu peşinen kabul etmesinin açıkça hatalı olduğunu, davalı yanın da müvekkili gibi alacağını ispat ile mükellef iken müvekkilinin ispat edilen alacağına karşılık, davalının ispat edemediği itiraz edilen alacağının kabul edilmesinin ve müvekkili alacağından mahsup edilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
Bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile davanın kısmen reddedilen kısmı yönünden kararın kaldırılmasına ve davalarının tamamının kabulüne karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili 07/05/2021 havale tarihli davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; öncelikle istinaf başvurusu süresinde yapılmamış ise bu başvurunun süre yönünden reddine karar verilmesini,
Taraflar tacir olduğundan ihtilafın aralarında düzenlenen sözleşmeye göre çözümlenmesi gerektiğini, mahkemece de buna göre inceleme ve değerlendirme yapılarak karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, taraflar arasında düzenlenen 1 nolu hak edişte sözleşmenin yukarıda yazılan maddelerine göre yapılan kesintilerin davacı tarafça herhangi bir itiraz öne sürülmeden kabul edildiğini, buna rağmen 2 nolu hak edişte davacı tarafın sözleşme hükümlerine ve basiretli tacir olmanın gereklerine aykırı şekilde yapılması gereken kesintilere herhangi bir somut gerekçe öne sürmeden ihtirazi kayıt koyduğunu, bu sebeple bu ihtirazi kaydın herhangi bir hüküm ifade etmeyeceğinin açık olduğunu,
Bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasındaki, konusu, …İnşaatı İşi bünyesindeki 368 adet konut ve 11 adet görevli dairesinin laminat parke montajı, kapron ve süpürgelik temini ve montajı işi olan, eser sözleşmesi mahiyetindeki taşeronluk sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağına karşılık düzenlenen fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Davacı davasında, sözleşme ile yükümlendiği edimleri eksiksiz ve ayıpsız olarak tamamlayarak davalıya teslim ettiğini, bu konuda düzenlenen 13/08/2012 tarihli 10.509,89 TL bedelli ve 25/12/2012 tarihli 112.284,49 TL bedelli iki adet fatura düzenlendiğini, davalı şirketin fatura bedellerine itiraz etmeyerek ticari defterlerine kaydettiğini ve fatura bedellerine karşılık kısmî ödemelerde bulunduğunu ancak bu fatura bedellerinden 14.300,00 TL’lik kısmının ödenmediğini, bakiye iş bedeli alacağının tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini iddia ederek davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve %20 oranında inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde, 23/07/2012 tarihli taşeronluk sözleşmesi uyarınca sözleşme ilişkisi kabul edilmiş ancak iş sebebiyle iki adet hak ediş düzenlendiğini, hak edişlerin her ikisinden de taşeron namına sözleşme gereği yaptırılan işçilik giderlerine ilişkin kesintilerin, yemek, içme suyu, şantiye giderlerine katılım payı ve … katılım payı adları altında zorunlu kesintiler yapıldığını, kesintilere ilişkin düzenlenen 20.916,48 TL ve 2.481,50 TL’lik faturaların karşı tarafa tebliğ edildiğini, yine davacının işi eksik yapması nedeniyle müvekkili tarafından bu işlerin …-… Ltd.Şti’ye tamamlattırıldığını, bu hususların hak ediş ekindeki tutanaklar ile sabit olduğunu, tutanakların davacı tarafça ihtirazi kayıtsız imzalandığını, yine 1 nolu hak edişin davacı tarafından ihtirazsız imzalanmışken 2 nolu hak edişe davacı tarafından kesintilerin aynı olmasına rağmen haksız yere itiraz edildiğini, davacının sadece kendi düzenlediği faturaları esas aldığını, ancak davacı hak edişlerinden yapılan zorunlu kesintiler bulunduğunu, bu nedenlerle davacının davalı müvekkilinden alacağı kalmadığını belirterek davanın reddine ve %20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraf ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine ilişkin bilirkişi raporuna istinaden, her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, davalı ticari defterlerine göre davacı şirketin 4.631,40 TL tutarında alacaklı olduğunun anlaşıldığı, davalı şirket tarafından davacının hak edişlerinden yapılan kesintilerin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre yapılabileceği, bu sebeple davalı tarafından davacı hak edişlerinden işçilik giderleri, yemek giderleri, … kesintisi, şantiye giderleri katılım payı adı altında yapılan kesintilerin taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3/L, 3/B, 3/E ve 19/5. maddelerine uygun olduğu, eksik işler sebebiyle dava dışı …’ye yaptırılan işler için düzenlenen fatura bedelinin de mahsubu gerektiği, bu kesintilerin mahsubu sonucunda davacı taşeronun takip tarihi itibariyle davalı yükleniciden 4.631,40 TL alacaklı olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne ve davacının 4.631,40 TL alacağının Ankara 21. İcra İflas Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasındaki müflis davalı … … A.Ş’nin iflas masasına 4.sıra olarak kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin eki sayılan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ne göre yüklenicinin (somut olayda davacı taşeronun) sözleşme kapsamında yaptığı imalâtlarla ilgili olarak talepte bulunabilmesi için söz konusu şartnamenin 40 ve 41. maddelerine göre hakediş raporunun “idareye verilen … dilekçemde yazılı ihtirazi kayıtla” cümlesini yazarak imzalaması gerekir. Yüklenicinin itirazını bu şekilde bildirmediği takdirde hak edişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan genel kurallara göre mahkemece hükme esas alınan rapor belirtilen konularda yeterli incelemeyi içermediğinden mahkemece gerekirse yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak kesin hesabın çıkarılması sırasında ara hak edişlere giren imalât kalemleri ve kesintiler yönünden bu hak edişlere itirazın bulunup bulunmadığının incelenip itiraz yok ise davalı yüklenicinin davacı hak edişlerinden yaptığı kesintiler yönünden bu ara hak edişlerin davacı taşeron yönünden kesinleştiği dikkate alınarak sözleşme kapsamına göre davacının takip tarihi itibariyle bakiye hak ediş alacağı konusunda denetime açık inceleme yaptırılarak rapor alınması, usulüne uygun itiraza uğrayan hak edişlerin bulunduğunun kabulü halinde hak edişler davacı taşeron yönünden kesinleşmeyeceğinden davalı yüklenici tarafından davacı taşeronun hak edişlerinden yapılan kesintilere ilişkin davalı yüklenicinin dosyaya sunduğu bilgi ve belgeler değerlendirilerek bu kesintilere ilişkin ödemelerin gerçekten davalı yüklenici tarafından yapılıp yapılmadığının tespitinden sonra yapılmış ödemeler var ise bu ödemelerin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacı hak ediş alacağından mahsubunun mümkün olup olmadığı değerlendirilerek davacının takip tarihi itibariyle alacağının var olup olmadığı ve miktarı tespit edilmelidir. Mahkemece bu şekilde uzman bilirkişi kuruluna çıkartılacak kesin hesaba göre dava hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. ( Yargıtay 15.H.D. 2019/1067 Esas-2019/4217 Karar sayılı ilâmı)
Yine taraflar arasında geçerli bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulması durumunda işi üstlenen yüklenicinin işe hiç başlamadığı ya da işi terk ederek yarım bıraktığı iş sahibi tarafından yasal delillerle kanıtlanmadıkça sözleşmeye uygun olarak gerçekleştirilen imalatın bu işi üstlenmiş olan yüklenici tarafından yapılmış kabul edilmesi gerektiği, Yargıtay Kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin ve 6. Hukuk Dairesi’nin uygulamalarında karine olarak kabul edilmektedir. Dosya kapsamı ve mahkemenin bu yöndeki kabulü ile taraflar arasında 23/07/2012 tarihli yazılı bir eser sözleşmesi ilişkinin kurulduğu ve akdin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme feshedilmediği gibi iş sahibinin, yüklenicinin işi bırakıp gittiğine dair bir tutanağı veya yaptırdığı delil tespiti de bulunmamaktadır.
Mahkemece, davalı yüklenicinin, eksik bırakılan işleri dava dışı …’ye tamamlattığı kabul edilerek bu kişi tarafından düzenlenen fatura bedelleri davacı hak ediş alacağından mahsup edilerek karar verilmiştir. Sözleşme feshedilmediği sürece sözleşme kapsamındaki işlerin yukarıda belirtilen hususlara göre karine olarak davacı taşeron tarafından yapıldığının kabulü gerektiğinden ve somut olayda davalı yüklenicinin davacı taşeronun işi bırakıp gittiğine dair tutanağı veya yaptırdığı delil tespiti de bulunmadığı ve bu durumda davalı yüklenicinin işi başkasına tamamlattırdığına dair ispat yükünü yerine getiremediği anlaşıldığı halde eksik bırakılan işlerin üçüncü kişiye tamamlattırıldığına dair davalının dosyaya sunduğu faturaların mahkemece esas alınarak davacı hak ediş alacağından mahsup edilmiş olması da doğru olmamıştır. (Yargıtay Kapatılan 15.H.D. 2018/3311 Esas-2019/5118 Karar sayılı ilâmı)
Kural olarak, İİK’nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflas ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Diğer anlatımla, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğüne (İflas Dairesine) aittir.
Somut olayda, müflis davalının iflas tasfiyesinin adi tasfiye yolu ile yapıldığı anlaşılmıştır. Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK’nın m.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, nasıl iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmiyorsa, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir.
İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir. (md. 194).
İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1)
İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan (görülmekte olan) ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, (davacı olarak) müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı (davalı olarak) açılmış olan davalardır. Mesela alacak, taşınır mal veya taşınmaz mal davaları gibi.
Yukarıda görüldüğü gibi, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili itirazın kaldırılması, icra takibinin iptal ve taliki, itirazın incelenmesi ve icranın geri bırakılması talepleri de düşer. Yani, bu talepler, 194. madde hükmüne tabi değildir. İcra mahkemesi, artık bu talepler hakkında inceleme yapıp karar veremez.
Buna karşılık, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşen icra takipleri (md. 193/1 ve 3) ile ilgili hukuk davaları, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez; bu davalar, iflâsın açılması ile sadece durur. Buna göre, itirazın iptali davası, borçlunun iflâsı ile durur (md. 194). Buna göre itirazın iptali davası (md. 67), borçtan kurtulma davası (md. 69), menfi tespit davası veya istirdat davası (md. 72) borçlunun iflâsı ile sadece durur; fakat, iflâs kararının kesinleşmesi ile düşmez. Bilâkis, bu davalara da, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam edilir. (md. 194)
Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir:
Müflisin davacı olduğu davalarda, iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir.
Müflisin davalı olduğu davalara gelince: İflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı (çekişmeli) alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplanması verir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra (müflis yerine) davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Yargıtay 19. HD’nin 25.11.1999 tarih ve 7032 E, 7129 K; 11. HD’nin 22.08.2007 tarih ve 2005/13761 E, 2007/624 K; 02.11.2007 tarih ve 8826 E, 11712 K. 23. Hukuk Dairesinin 02.12.2013 tarih ve 6042 E., 7639 K. sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemece asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırılması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına kararı verilmesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya, alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
Bu durumda, İİK’nın 195/1. maddesinin “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü uyarınca mahkemece, asıl davada iflas tarihine kadar alacak ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekir. İİK’nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.
Mahkemece de, iflasına karar verilen davalı borçlu yönünden iflas idaresi oluştuğuna ve İİK’nın 226. maddesine göre adi tasfiyede iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresi olduğuna göre, iflas idaresine tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre iflas idare memurları vekili huzuru ile davaya kayıt kabul davası olarak bakılması doğru ise de; dava kayıt kabul davasına dönüştüğünden yukarıda belirtilen İİK’nın 195/1. maddesinin “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü uyarınca mahkemece, davada iflas tarihine kadar alacak ve fer’ileri ile takip masrafları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, belirlenen tutarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken iflas tarihi itibariyle asıl alacağa işlemiş faiz tutarı ile takip giderleri eklenmeden asıl alacak tutarı olarak kabul edilen 4.631,40 TL’nin iflas masasına kaydına karar verilmiş olması da usul ve yasa hükümlerine aykırı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülerek esasa ilişkin yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı … Şirketi vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2- Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2021 tarihli …. Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3 – Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4 – İstinaf başvurusunun kabul edilmiş olması sebebiyle istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına ve davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….