Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/401 E. 2021/703 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-a-6 Maddesi Uyarınca Kararın
Kaldırılarak Mahkemesine Gönderilmesi)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/06/2018
NUMARASI :…

ASIL DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Alacak
KARŞI DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesine Dayalı Tazminat
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/07/2021

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl dava eser sözleşmesine dayalı alacak, karşı dava eser sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkin davada mahkemece davanın asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı – karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Davacı vekili; davalının 04/03/2014 tarihli sipariş formu üzerine, davacı ile davalı arasında 04/03/2014 tarihli satış sözleşmesi aktedildiğini, bu sözleşmeye istinaden davacı tarafından toplam değeri 17.905,62 TL olan 1.963 adet 17*24 cm spiralli özel defter ile 130 Adet 17*24 sprialli özel defter’ imal edilerek 14/04/2014 tarihli …. sayılı sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edildiğini, davalının haklı bir gerekçe göstermeksizin 30/04/2014 tarih ve … seri numaralı iade faturası ekinde malları davacıya iade ettiğini, söz konusu malların teknik formda yer alan talep doğrultusunda sözleşmeye uygun olarak imal edildiğini, davalının ihtirazi kayıt sunmadan malı teslim aldığını, 4.350,00 TL peşinat bedelinin 11/03/2014 tarihinde davacıya havale edildiğini, kalan bedelinin ise ödenmediğini, davalı vekili tarafından Beyoğlu 35. Noterliğinin 15/04/2015 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile malların iade edilip, yatırılan 4.350,00 TL’nin faizi ile iadesinin talep edildiğinin, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, iadenin haklı sebebe dayanmadığını, davalının malların yanlış basılmış ve üretim hatalı olması iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalının temerrüde düşmesine rağmen edimini yerine getirmekten kaçındığını, sözleşme çerçevesinde 17.905,62 TL’den 4.350,00 TL lik peşinat ile ürünlerin hurda bedeli olan 255,62 TL düşüldükten sonra kalan 13.300,00 TL’nin teslim tarihi 15/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesine dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili; İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacı tarafından üretilen / teslim edilen malların ayıplı olması nedeniyle iade edildiğini, mallar iade edilmesine karşın davalının ödediği 4.350,00 TL peşinatın iade edilmediğini, davacının malları yanlış bastığını üretim hatalı olduğunu, bu konuda 30/04/2014 tarihli …. nolu iade faturası düzenlenerek malların iade edildiğini, malların tamamının ayıplı olduğunu savunarak, davacı talebinin reddine; davalı tarafından ödenen 4.350,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan malların ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, iade sonrasında davacının malın değeri isteme hakkının olup olmadığı, davalı/ karşı davacının ödediği peşinatı talep hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı davalının ayıp ihbarının süresinde yapmadığını iddia etmektedir. TBK 223 madde gözden geçirme ve satıcıya bildirme başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre ; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
Dava konusu uyuşmazlıkta dava konusu mallar 14/04/2014 tarihinde davalıya teslim edilmiş, koliler halindeki malların incelenmesi zaman aldığından davalı tarafından davacıya malların incelendiği bildirilmiş, bilahare 21/04/2014 tarihli sevk irsaliyesi ile mallar davacıya iade edilmiş; 22/04/2014 tarihinde de davacı tarafından malların ulaştığı bildirilmiş 30/04/2014 tarihli iade faturası düzenlenmiş ve Beyoğlu 35. Noterliğinin 15/04/2015 tarihli …. yevmiye nolu ihtarnamesi ile malları yanlış basılmış ve üretim hatalı olması nedeniyle davacıya ödenen 4.350,00 TL’nin faizi hesaplanarak iadesi davacıdan talep edilmiştir. Malların teslim edildiği tarihten itibaren davalı ürünlerde sorun olduğunu davalıya bildirmiş ve incelemek için malların tamamını inceleyeceklerini belirtmiş akabinde malların ayıplı olduğu kanaatine vararak 21/04/2014 tarihinde malları davacı tarafa iade etmiştir. Bu haliyle davalının ayıp ihbarının usulüne uygun ve yaşamın olağan akışına uygun sürede yapıldığı anlaşılmıştır. Alıcı malların ayıplı olduğunu bildirerek TBK 227 maddesi uyarınca malları iade edip sözleşmeden döndüğünü bildirmiş ve ödediği peşinatın iadesini talep etmiştir. Davacı malların tarafına teslim edildiği 22/04/2014 tarihinden itibaren 18/05/2015 tarihine kadar suskun kalmış, bu tarihte mahkememize dava açarak malların hurda bedeli ve yatırılan peşinat düşüldükten sonra kalan kısmın ödenmesini talep etmiştir. Her ne kadar davacı talebi doğrultusunda uhdesindeki mallar üzerinde keşif yapılmış ise de, davalı taraf malların aynı mallar olup olmadığının bilinemeyeceğini, bu mallar üzerinde keşif yapılmasına muvafakatları olmadığını bildirmiş, davacı vekili bunun ekonomik olmayacağını bu şekilde delil üretmek için ayıpsız üretim yapılmasının yaşamın olağan akışına aykırı olacağını savunmakla birlikte, oluşan şüphenin giderilemediği malzemenin çokluğu nedeniyle mahallinde yapılan keşifteki incelemenin yeterli olmadığı gibi bu raporda da ayıplı malların bulunduğu ancak sektör risk sınırları içinde kaldığının bildirildiği anlaşılmakla bu bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Dosya içine davalı tarafından ibraz edilen ve ayıplı olduğu bildirilen mallar üzerinde yapılan incelemede ise söz konusu malların sayfa montajının ters yaparak teknik fon ve satış sözleşmesine aykırı imal yaptığı davacının mallar iade edildikten sonra herhangi bir itirazda bulunmadığı, bu haliyle ayıplı malları iadesini kabul etmiş ve iadeye itiraz etmemiş olduğu, aradan geçen zaman içinde davacının herhangi bir tespit de yaptırmadığı, bu haliyle davacının malların ayıplı olmadığını ispatlayamadığı aksine davalının dosyaya ibraz ettiği defter içeriklerinden satılan malların ayıplı olduğunu anlaşıldığı” gerekçesi ile davacının davasının reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı – karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; TTK. 23. maddesi uyarınca açık ayıpların 2 gün içerisinde bildirilmesinin gerektiğini, davalının bu süre içerisinde bir ayıp ihbarında bulunmadığını, davacının gönderdiği mallar teslim edilirken, davalının bir ihtirazi kayıt da koymadığını, davacının ürettiği defterlerde ayıp olmadığı hususunun birinci bilirkişi heyeti raporu ile sabit olduğunu, ikinci bilirkişi heyeti raporunda belirtilen ayıpların üretilen defterlerde mevcut olduğu kabul edilse dahi; bu hususun davalının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasına sebebiyet vermeyeceğini, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davacının defterleri iade almasının malların ayıplı olduğunu kabul ettiği manasına gelemeyeceğini, mahkemenin karşı davaya işlettiği faizin başlangıç tarihinin de hatalı tespit edildiğini, karşı davanın 07/07/2015 tarihinde açıldığını oysa mahkemenin asıl davanın açıldığı 18/05/2015 tarihinden itibaren faize hükmettiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava eser sözleşmesine dayalı alacak, karşı dava eser sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece asıl davanın reddine karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacı karşı davalı vekilince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Ayıp, eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir. İlk bakışta görülebilen veya basit muayene ile anlaşılabilen neviden olan ayıplar açık ayıp; ilk bakışta görünemeyen veya basit muayene ile hemen anlaşılamayan, sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilmektedir. Eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda ayıplı imalât halinde açık ayıplarda 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesinde iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin doğal akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, 477. maddenin 1. fıkrasında eserin açıkça veya örtülü kabulünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluluktan kurtulacağı, gizli ayıplarda da aynı maddenin son fıkrasında eserdeki ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde iş sahibinin gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse eseri kabul etmiş sayılacağı hükmü getirilmiştir.
Ayıp halinde iş sahibinin hakları TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir.
1-Somut uyuşmazlık yapılan tüm bu genel açıklamalar çerçevesinde değerlendirildiğinde; davacı yüklenici taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davalıya spiralli özel defterler üretip teslim ettiğini, davalının iş bedelinin bir kısmını ödemediğini iddia ederek alacak talep ederken, davalı davacının ürettiği defterlerde baskı hataları bulunduğunu savunarak davanın reddini istemekte, karşı dava olarak da yaptığı 4.350,00 TL’lik peşinat ödemesinin iadesini istemektedir. Mahkemece ikinci bilirkişi heyeti doğrultusunda davacının ürettiği defterlerde baskı hatasından kaynaklanan açık ayıp bulunduğu, davalının bu defterleri kullanamayacağı düşüncesi ile davalının sözleşmeden dönme hakkı şartlarının oluştuğu gerekçesiyle, asıl davadaki bakiye iş bedeli talebinin reddine; karşı davadaki peşin ödemenin iadesi talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu defterler davalıya 14/04/2014 tarihinde teslim edilmiş olup, davalı 21/04/2014 tarihinde ayıp ihbarında bulunmuştur. Defterlerin bir kısmında baskı hatasının bulunduğu bilirkişi raporu ile sabittir. Defterlerde mevcut baskı hatası açık ayıp mahiyetinde olup, anlaşmaya konu defter adedi gözetildiğinde, 7 gün sonra yapılan ayıp ihbarının TBK 474 maddesinde öngörülen süre içinde olduğu kabul edilmelidir. Davalı vekilinin TTK 23 maddesi 2 gün içinde ayıp ihbarının yapılması gerektiği yönündeki iddiası, tacirler arasındaki ticari satışlarda geçerli olup eser sözleşmelerinde bu süre uygulanamaz. Somut olayda davalı süresi içinde ayıp ihbarında bulunmuştur.
Davalı tarafın ayıp nedeniyle TBK 475 maddesi çerçevesinde kullanabileceği seçimlik hak hususu incelendiğinde; davacının imal ettiği ajandaların bir kısmında baskı hatalarının bulunduğu, bilirkişi raporu ile ve dosya içerisine sunulan ajandaların yapılan fiziki muayeneleri ile sabittir. Ayıplı ürünlerin davalı iş sahibi tarafından kullanılabilmesinin mümkün olmadığı yönündeki mahkeme kabulünde de bir isabetsizlik yoktur. Ancak dosya içerisindeki belgelerden üretilen tüm ajandalarda baskı hatası bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla uyuşmazlığın hakkaniyete uygun bir şekilde çözümlenebilmesi için imal edilen ajandaların ne kadarında baskı hatası bulunduğu tespit edilerek, baskı hatası bulunmayan ajandaların davalı iş sahibine teslimi ve bu kısmın bedeli hesaplanmak suretiyle asıl dava ve karşı davadaki taleplerin değerlendirilmesi gereklidir. Mahkemece yapılması gereken davacı yükleniciden imal edilen tüm ajandaların sunulmasını istemek, bunların sunulması halinde matbaacı bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, ayıplı olmayan ajandaların halen kullanılabilir durumda olup olmadığını tespit etmek, bunlar kullanılabilin durumda muhafaza edilebilmiş ise, baskı hatası bulunan ajandaların miktar yahut oranını belirlemek ve toplam ajanda sayısı ve iş bedeli ile bu miktar yahut oranı karşılaştırarak, davacının hak ettiği iş bedelini hesaplamak ve asıl davadaki bakiye iş bedeli talebi ile karşı davadaki peşinat iadesi talebini bu çerçevede değerlendirmektir. Davacı yüklenicinin ürettiği ajandaları sunamaması ihtimalinde ise, aşağıdaki bentte yapılan açıklama da gözetilerek önceki karar doğrultusunda uyuşmazlığı çözümlemektir.
2- Mahkeme kabulüne göre de; karşı davadaki faiz başlangıç tarihinin karşı dava tarihi değil, asıl dava tarihi yazılarak belirlenmesi de doğru olmamıştır. Davalı taraf ihtarname çekerek peşinat ödemesinin iadesini istemiş olduğundan mahkemece ihtarnamenin tebliğ mazbatası getirilip, davacının temerrüde düşüp düşmediği araştırılmalı ve davalı karşı davacının faiz talebi bu çerçevede incelenmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı – karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı – karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin….Karar nolu kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip, karara bağlanmak üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı – karşı davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ve istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı – karşı davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/07/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Üye …
E-imzalıdır

Katip …
E-imzalıdır