Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/379 E. 2023/260 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/379 – 2023/260
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/379 Esas
KARAR NO : 2023/260 (İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Kararın Kaldırılarak Gönderilmesi HMK 353/1- a-6)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2021
NUMARASI : 2019/751 Esas-2021/37 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali

KARAR TARİHİ : 01/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 25/12/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirkete ait çeşitli makinelerin bakım, onarım vs. servis ve satış hizmetleri karşılığında alacağı olan bedelin ödenmemesi üzerine Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/15128 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, yapılan icra takibine davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak 27/12/2018 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu, faturaların varlığına rağmen alacağın zamanında ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmesi nedeniyle davalı şirket aleyhine itirazın iptali davasının açıldığını beyanla, davanın kabulüne davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının %20 oranında müvekkiline icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT;
Davalı vekili tarafından davaya cevap dilekçesinde özetle; Belirli dönemleri kapsayan ve devam eden ticari ilişkilerde cari işlem akışının incelenmesi alacak/borç miktarlarının tespit edilmesi ve varsa bakiye miktarının tespiti yoluna gidilmesinin gerektiğini, davacının iddiasının aksine faturanın ve bunun karşı tarafa tebliğ edildiğine ilişkin hususların tek başına bir ticari ilişkinin kanıtı olmadığını, ortada bir ticari ilişki olduğunun tespit edilmesi için fatura konusu malın ya da hizmetin usulüne uygun olarak karşı tarafın uhdesine geçirilmiş olmasının gerektiğini, bu durumun ise tüm ticari kayıtların ayrıntılı olarak incelenmesi ve bu konuya hakim taraf tanıklarının dinlenmesi yoluyla subut bulacağını, davacının karşılıklı olarak yapıldığını belirttiği anlaşma neticesinde işin eksiksiz bir biçimde ve usulüne uygun olarak yerine getirildiğini yazılı delillerle ispatlamasının gerektiğini, salt fatura tanziminin, malın teslim edildiğini veya hizmetin yerine getirildiğini ortaya koymayacağını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2021 tarih 2019/751 Esas 2021/37 Karar sayılı kararında özetle; Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/15128 sayılı dosyası aslı, tarafların BA-BS formları getirtilerek dosya kapsamına alınmıştır.
Davaya konu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/15128 sayılı dosyasının incelenmesinde; takip alacaklısının davacı, takip borçlusunun davalı, takibin 10.657,76-TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 25/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 27/12/2018 tarihinde takibe itiraz edildiği, itirazın davacıya tebliğ edildiğine ilişkin evrak bulunmamakla süresi içerisinde 25/12/2019 tarihinde iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraflar arasındaki ihtilafın; davacı tarafından davalıya makine bakım onarım servis ve satış hizmeti verilip verilmediği ve buna dayalı olarak takibe konu faturalar ve hesap ekstresine dayalı olarak davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı noktasında toplanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapılıp yapılmadığının dolayısı ile delil niteliğine haiz olup olmadığının tespiti, davaya konu faturanın/faturaların tarafların ticari defterlerine kayıtlı olup olmadığının kayıtlı ise kayıt tarihinin tespiti, faturaya/faturalara istinaden tarafların ticari defterlerinde ödeme kaydının olup olmadığının varsa ödeme miktarı ve ödeme tarihinin bildirilmesi var ise dayanak belgenin ibrazı, tarafların ticari defterleri arasında farklılık var ise farklılık arz eden kayıtların tespiti ve dayanaklarının ibrazı maksadıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu 10/12/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının 24/12/2018 tarihinde davalı aleyhine Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2018/15128 Esas sayılı dosyası kapsamında başlattığı icra takibinde 10.657,76-TL alacaklı olduğu, davacının talebi doğrultusunda davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilecekse hesaplanan tutarın 2.131,55-TL olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olarak hazırlanan bilirkişi raporu denetime elverişli olması nedeni ile kabul edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; davacı tarafından Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/15128 Esas sayılı dosyasından 16/06/2017 ve 18/10/2017 tarihli faturalara dayalı olarak 10.657,76-TL alacaklı olduğundan bahisle takip başlatılmış olup, mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde söz konusu faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmış olup, davalı tarafından söz konusu faturaların ticari defterlerine kaydedilmiş olmasının söz konusu hizmetin alındığına delil teşkil etmekle söz konusu faturaların ödendiğine dair taraf ticari defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı, davalı tarafından da söz konusu bedelin ödendiğine dair herhangi bir belge sunulmadığından davacının davalı yandan 10.657,76-TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden aynı şartlarda devamına, alacak likit olduğundan 10.657,76-TL alacak üzerinden davacı lehine %20 inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne Ankara 22. İcra Dairesinin 2018/15128 Esas sayılı dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynı şartlarla devamına, davalı tarafından yapılan ödemelerin infazda dikkate alınmasına ve 10.657,76TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak olan %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekilinin 12/03/2021 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı borçluya yapmış oldukları ödemelerin mahkeme tarafından incelenmediğini, takip tarihinin 24.12.2018 olduğunu, dava tarihinin 25.12.2019 olduğunu, davacı tarafa icra takibinden sonra davadan önce yapılan ödemenin 01.02.2019 tarihinde 4.750,00 TL, davadan sonra yapılan ödemenin 11.05.2020 tarihinde 15.000,00 TL ödeme olarak yapıldığını, bu ödemelerin cari hesaba ilişkin olarak yapıldığını, 29.12.2020 tarihinde uyap üzerinden sundukları rapora karşı beyan dilekçelerinde bu ödemelerin mahkemeye bildirildiğini ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre; borçlu ve alacaklının bildirimine göre, madde 101″birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhâl itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır.” yönündeki kanun maddesine göre ve yine madde 102’de “kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” denildiğini, ilgili kanun hükümlerine göre bu ödemelerin dikkate alınmasını talep ettiklerini, ancak mahkemenin bu ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınması şeklinde hüküm kurduğunu, bu hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, takipten sonra davadan önce yapılan ödeme olan 4.750,00 TL yönünden davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ve bu miktar düşürüldükten sonra kalan miktar üzerinden itirazın iptaline, icra inkar tazminatına, vekalet ücretine, yargılama harç ve giderine hükmedilmesi gerektiğini, bu miktarın düşümü yapılmadan takip tarihi itibariyle belirlenen alacak miktarı üzerinden itirazın iptaline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin yapılan bu ödemelerin ikisinin de infaz aşamasında değerlendirilmesi yönünde hüküm kurduğunu, davadan önce yapılan ödemenin infaz aşamasında değerlendirilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçesinde ödemeye ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını belirttiğini ve hüküm kısmında da ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınacağının yazıldığını, bu şekilde mahkeme gerekçesi ve hüküm kısmının birbiri ile çeliştiğini, bu anlamda usul ve yasaya aykırı olan kararın kaldırılarak istinaf başvurularının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, davada, 24/12/2018 tarihli 10.657,76 TL bedelli faturaya dayanılarak yapılan toplam 10.657,76 TL alacağın tahsili istemiyle başlatılan ilâmsız icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptâli ile takibin devamı ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsili istenmiş; mahkemece davanın kabulüne, davalının takibe yönelik itirazının iptâli ile takibin aynı şartlarla devamına, dava değeri üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı, davalı borçlu vekili tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre sair istinaf sebeplerinde dairemizce isabet görülmemiştir.
Ancak, icra takibinden sonra ve davanın açılmasından önce, davalı şirket tarafından davacıya 01/02/2019 tarihinde 4.570,00TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı alacaklı, bu ödemenin takip ve dava konusu faturaya ilişkin olmadığını savunmamıştır. 6098 sayılı TBK’nın 100, 101, 102. maddelerinde, kısmî ödemede ve birden çok borçta mahsubun ne şekilde ve hangi sıra ile yapılacağı düzenlenmiş olup, 102. madde hükmüne göre, ödemesi yapılan borcun hangi borca ait olduğuna dair borçlu ya da alacaklı tarafından kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı, düzenlenen makbuzda bu yönde açıklık bulunmadığı, birden çok borcun da muaccel olduğu durumlarda ödemenin borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğunun kabulü gerekecektir. Bu madde hükmüne göre mahkemece, davalı borçlu tarafından 01/02/2019 tarihinde yapılan 4.750,00 TL’lik ödemenin takip ve dava konusu borç için yapıldığının kabulü gerekmektedir. Öte yandan itirazın iptâli davaları, itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla açılan davalar olduğundan davadaki haklılık durumu takip tarihi itibariyle belirlenir. Bu nedenle itirazın iptâli davası açıldıktan sonra borçlu tarafından yapılan ödemeler verilecek kararda dikkate alınmaz. Ancak infazda tereddüt hasıl olmaması için dava açıldıktan sonra yapılan ödemelerin tarih ve miktarları mahkemece tespit edilerek bu ödemelerin yargılama sonucu verilecek kararın infazı sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınacağı kararda belirtilir.
Yani, dosya kapsamına göre davalı işsahibince icra takip tarihinden sonra ve itirazın iptâli davasının açılmasından önce davalı tarafından davacıya 01/02/2019 tarihinde 4.750,00 TL ödeme yapıldığı, itirazın iptâli davası açılmasından sonra da bir kısım ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu husus hiç incelenip araştırılmadığı gibi davadan önce yapılan ödemeler için 6098 sayılı TBK’nın 100. maddesi hükmünce borçlu, faiz ve giderleri ödemede gecikmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olup bu madde hükmüne göre hesaplama yapılarak ödenen kısımla sınırlı olarak dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığının araştırılmaması ve davadan sonra yapılan ödemelerin alacağın hangi bölümünden mahsubu gerektiği konusunda TBK 100/1. madde hükmü gözetilmemesi de hatalı olmuştur.
Bu durumda ilk derece mahkemesince asıl alacak miktarında ihtilâf olmadığı, davalının itirazlarının takip sırasında ve davadan önce yapılan ödeme ile davadan sonra yapılan ödemelere ilişkin olduğu anlaşılmakla takip tarihinden sonra ancak dava açılmadan önce yapılan kısmi ödemelerin TBK 100. maddesi gözetilerek öncelikle ödeme tarihine kadar işlemiş faiz ve icra masraflarından kalanı da asıl alacaktan mahsup edilmek sureti ile davacının icra takip tarih itibari ile isteyebileceği alacak miktarı hakkında gerekçeli ve denetime elverişli şekilde mali müşavir bilirkişiden rapor alınıp, davalının dava tarihinden sonra yaptığı ödemeler ve miktarları araştırılıp bu ödemelerin tarih ve miktarları gösterilerek TBK 100. maddesi gereğince bu ödemelerin icra müdürlüğünce infaz aşamasında nazara alınmasına karar verilmesi, yerine yanlış değerlendirme sonucu takipten sonra ancak dava açılmadan önce yapılan ödemeler yönünden bu şekilde bir değerlendirme yapılmadan, takipten sonra davalı tarafça yapılan tüm ödemelerin infaz sırasında dikkate alınmasına dair karar verilmiş olması doğru görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay kapatılan 15.Hkuk Dairesinin 2020/1600 Esas, 2020/3087 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun, esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2021 tarihli ve 2019/751 Esas 2021/37 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde yeniden inceleme ve araştırma yapılarak esasa ilişkin bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın mahiyeti gereği istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, davalı tarafından yatırılan 182,01 TL istinaf nisbi karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
5- Davalı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 01/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır