Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/372 E. 2022/408 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-2 Kararın Kaldırılarak
Yeniden Hüküm Kurulmasına)
.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2021
NUMARAS…..
ASIL DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
BİRLEŞEN DAVA KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/04/2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan asıl ve birleşen davalar eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
İDDİA :
Asıl davada davacı vekili; taraflar arasında mühendislik işleri için sözleşme imzalandığını, sözleşme için sürenin 50 gün olarak tespit edildiğini, ancak kurum ile yapılan yazışmalardaki sürelerin belirlenen süreye dahil edilmeyeceğini, idarenin ilave talepleri nedeniyle sürenin uzadığını, davalının sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, ayrıca davalı tarafından gecikme cezası tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin davalıdan alacağı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, gecikme cezasının iptali ile, 38.940,00 TL’nin teslim tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Asıl davada davalı vekili; müvekkilinin bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu ve özel hukuk hükümlerine tabi olduğunu, bu nedenle uyuşmazlığın ticari dava olduğunu, davacının da tacir olduğunu ve Ankara Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek, görev itirazında bulunmuş, davacının aktif dava ehliyetinin de bulunmadığını savunarak, esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
… :
Birleşen davada davacı vekili; müvekkil … … Genel Müdürlüğü tarafından … hizmet binası mimarlık mühendislik hizmetleri işi doğrudan temin yöntemiyle davalı şirkete ihale edilip taraflar arasında sözleşmenin kurulduğunu, sözleşme ile işin tamamlanma süresinin 50 gün olarak belirlenmiş olup bu süre ilave olarak verilen 11 gün ile 61 güne çıkarıldığını, bu sürede işin bitirilip teslim edilmediğini, 10/03/2017 tarihi itibari ile projelerin davalıda kalma süresinin 115 gün olduğu tespit edilerek davalıya 10 gün içinde projelerin teslimi aksi halde sözleşmenin feshi için gerekli işlemlerin başlatılacağının bildirildiğini, bildirilen sürede projelerin teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini bildirerek fesih nedeniyle 9.900,00 TL gecikme cezası ve 62,37 TL fesih damga vergisi olmak üzere toplam 9.962,37 TL’nin temerrüt tarihi olan 08/04/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesinde belirlenen avans faizi oranlarında işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Birleşen davada davalı şirket vekili; açılan davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, müvekkil tarafından davacı aleyhine Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2017/217 esas sayılı davanın açılmış olup bağlantılı davaların birleştirilmesi gerektiğini, davacının işin müvekkil şirkette kalma süresinin hesabında hatalı olduğunu, işin sözleşmede belirtilen ve sonradan ilave edilen süre birlikte dikkate alındığında süresi içinde teslim edildiğini, iş karşılığı bedelin ödenmediğini, feshin haksız olduğunu savunarak, öncelikle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, davanın Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/217 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini aksi kanaat durumunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; “Asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede; Taraflar arasında 25.05.2016 tarihli sözleşme uyarınca, … … Hizmetleri işinin, Kütahya’nın … İlçesi’nin 4 km kuzeyindeki … Bölgesinde yapılacak 2 katlı ve inşaat alanı 1000 m2 düşünülen hizmet binasının mimari, inşaat, mekanik ve elektrik ön, kesin ve uygulama projeleri ile yapı yaklaşık maliyetleri hesaplaması işinin yüklenici olarak davacı tarafça üstlenildiği, davalının işveren konumunda olduğu, davalı tarafça 10.03.2017 tarihli yazı ile sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekilince dava dilekçesi ile öncelikle davalı tarafça gerçekleştirilen fesih işleminin iptali talep edilmiş ise de; feshedilmiş eser sözleşmesinde, fesih işleminin iptali yolu ile ihya edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin bu talebine hukuki değer atfetmek olanaklı görülmemiştir.
Taraflar arasında sözleşme hükümleri nazara alındığında, 22.07.2017 tarihinde davacı tarafça sunulan Projelerden sonra, davalı tarafça 03.03.2017 tarihli yazı ile düzeltme yapılmasının istendiği, sözleşme eki niteliğindeki Mimarlı ve Mühendislik Genel Şartnamesi 6.3 maddesi uyarınca, davacı tarafa 10 gün süre verilmesi gerekirken, bu süre dolmadan 6 gün sonunda sözleşmenin feshi ihbarında bulunulduğu, buna göre fesih işleminin taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve eki şartname hükümlerine uygun olarak yapılmadığı, fesih işlemin haksız olduğu” gerekçesi ile asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bununla birlikte bilirkişi raporlarında da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşmenin götürü bedelli sözleşme olup, 33.000.00 TL tutarlı olduğu, işin %95 oranında tamamlanmış olduğu, kabule engel olabilecek nitelikte bir eksikliği bulunmadığı, işin tamamlanma oranı dikkate alındığında davacının sözleşme nedeni alacağının 36.993,00 TL olarak hesaplandığı belirlenmiş olmakla, asıl davada bu tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Gecikme cezası bakımından yapılan değerlendirmede ise; bilirkişi raporlarında ifade edildiği üzere, sözleşmenin feshinin haklı olmadığı anlaşılmakla birlikte davaya konu işin süresinde de teslim edilmediği, 80 günlük gecikme söz konusu olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 11.4 hükmü uyarınca gecikme cezasının tutarının 9.900,00 TL ile sınırlı olduğu, bu belirlemeye göre davacının asıl dava dosyasında davalıya karşı ileri sürdüğü gecikme cezası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine dair talebinin reddi, birleşen dava dosyasında ise gecikme cezasının tahsiline dair alacak talebinin kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır.
Birleşen dava dosyasında, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği bu nedenle 62,37 TL tutarlı fesih damga vergisinden davalı-karşı davacının sorumlu olduğu ileri sürülmüş ise de; mahkememizce asıl dava dosyasında yapılan değerlendirmede, sözleşmenin fesih işleminin haksız olduğu kanaatine varıldığı” gerekçesi ile birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl dosya davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; asıl davada mahkemenin avans faizine hükmetmesi gerekirken, yasal faize hükmetmesinin doğru olmadığını, mahkemenin gecikme cezasının iptaline yönelik talebi reddetmesinin de doğru olmadığını, davacıdan kaynaklanan bir gecikme bulunmadığını, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, davacının işi süresinde tam ve eksiksiz olarak tamamladığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davadaki reddedilen kısımlar yönünden de davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Asıl dosya davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yüklenicinin eseri süresinde teslim edemediğini, idarenin sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını, yüklenicinin sözleşme feshedilinceye kadar gecikmeye ilişkin sürelere bir itiraz etmediğini, fesihte idarenin bir kusurunun bulunmadığını, fesih haklı olduğundan idarenin damga vergisi alacağının da doğduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve asıl davanın tümden reddine, birleşen davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Asıl dava davacısı yüklenici, asıl dava davalısı ise iş sahibidir. Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 25/05/2016 tarihli sözleşme ile asıl dosya davacısı hizmet binası mimari, inşaat mekanik, elektrik ve uygulama projeleri çizimi işini üstlenmiştir. Davacı yüklenici asıl davada, işi eksiksiz bir şekilde yapıp teslim ettiğini, ancak davalının iş bedelini ödemediğini, haksız olarak sözleşmeyi feshedip gecikme cezası kestiğini, iddia ederek, fesih işleminin iptaline, gecikme cezası yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, iş bedeli nedeni ile 38.940,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir. Birleştirilen davada iş sahibi, işin süresi içinde tamamlanamadığını, iddia ederek 9.962,37 TL gecikme cezasının davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece her iki davanın da kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme götürü bedelli olup, 33.000,00 TL+ KDV üzerinden düzenlenmiştir. Mahkemenin davalı tarafından yapılan fesih işleminin haksız olduğu ile ilgili görüşünde bir yanlışlık görülmemiştir. Yine mahkemece alınan uzman bilirkişi raporu ile yüklenicinin işin % 95 ini tamamladığı, hak ettiği iş bedelinin 36.993,00 TL olduğu belirlenmiştir. Bilirkişilerin hesap tarzı Yargıtay kapatılan 15. Hukuk Dairesi’nin götürü bedelli sözleşmelerde iş bedelinin hesabı ile ilgili emsal içtihatlarına uygundur. Dairemizce yerel mahkemenin iş bedeli ile ilgili alacak tespitinde de bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle, asıl davada davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Asıl davada davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; davacı iş bedeli talebinin yanında sözleşmenin feshi işleminin iptalini ve davalının kestiği gecikme cezası yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Eser sözleşmesinin tek taraflı olarak feshi mümkündür. Bu itibarla, fesih işleminin iptaline karar verilmesi hukuken mümkün değildir. Mahkemenin bu konu ile ilgili saptamaları da Dairemizce yerinde bulunmuştur. Davacının bir diğer talebi söz konusu gecikme cezası yönünden borçlu olmadığının tespitine yöneliktir. Mahkemece bu talep de reddedilmiştir. Sözleşmenin 8. maddesine göre, işin süresi işe başlama tarihinden itibaren 50 gündür. Yüklenicinin orjinal teslim çalışmalarını işverene sunduğu tarih ise işin bitim tarihidir. Sözleşmenin 11. maddesinde ise “yüklenici işi süresinde yapmadığı taktirde gecikilen her takvim günü için götürü bedeli 5/1000’i oranında gecikme cezası kesilir. Gecikme 10 günü aşarsa işveren ayrıca bir protesto çekmeye gerek kalmaksızın işi feshederek, hesabı genel hükümlere göre tasfiye etme hakkına sahiptir.” Düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından davacı yüklenicinin zemin etüt raporu ile ilgili uyarıları sonucunda davalı idarenin zemin etüt raporunu yenilediği, bunun için 60 günlük sürenin harcandığı, Davalı iş sahibinin ise, davacıya sadece 11 günlük ek süre verdiği, bu ek sürenin de davacıya 4 ay sonra bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu husus sözleşmenin feshinde yüklenicinin bir kusuru olmadığını, iş sahibinden kaynaklanan nedenler ile işin zamanında bitirilemediğini göstermektedir. Sözleşmenin feshinde kusur iş sahibinindir. Gecikme cezası uygulanması da doğru değildir. Diğer yandan, sözleşmede öngörülen gecikme cezası ifaya ekli ceza mahiyetinde olup, sözleşmeyi fesheden tarafın bu cezayı istemesi hukuken mümkün değildir. Mahkemece gecikme cezası yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, bu talebin reddedilmesi doğru olmamıştır. Birleştirilen davada iş sahibi gecikme cezası talep etmiş, mahkemece talep kısmen kabul edilerek, 9.900,00 TL’nin yükleniciden tahsiline karar verilmiştir. Mahkemenin birleştirilen davayı yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde reddetmesi gerekirken, kabul yönünde hüküm kurması da doğru olmamıştır. Dairemizce bu hususlar dikkate alınarak, yerel mahkeme kararı kaldırılarak, asıl dava yönünden sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine, gecikme cezası yönünden davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine, iş bedeli alacağı talebinin kısmen kabulü ile 36.993,00 TL davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, iş bedeli ile ilgili fazlaya ilişkin talebin reddine; birleştirilen davadaki gecikme cezası talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce asıl dosya davacısı vekilinin asıl dosya ve birleştirilen dosya ile ilgili istinaf itirazının kabulüne, birleştirilen dosya davacısının asıl dosya ve birleştirilen dosyaya yönelik tüm istinaf itirazlarının reddi cihetine gidilerek, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dosya davalısı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, asıl dosya davacısı vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/79 Esas, 2021/204 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Asıl davada;
a-Davalının fesih işleminin haksız olduğunun tespiti ile, davalı tarafça kesilen gecikme cezası yönünden davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitine,
b-Davacının alacak talebine ilişkin davanın kısmen kabulü ile, 36.993,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
c-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.526,90 TL karar ve ilam harcından peşin ve tamamlama yoluyla davacıdan alınan 1.341,27 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.185,72 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
d- Davacı tarafından yapılan 1.372,67 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e- Davacının asıl davada yaptığı, posta ve müzekkere gideri, bilirkişi ücreti 3.641,30 TL yargılama giderinin davanın kabul – red oranına göre belirlenen 3.423,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına
f- Davalı tarafça asıl dosya için yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
g-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.548,95 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
h-Davalı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesi gereğince belirlenen 1.947,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
ı-HMK’nın 333.maddesi gereğince yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
4-Birleştirilen davada;
a-Ankara 9. ATM’nin 2017/481 Esas sayılı davasının REDDİNE,
b-Davacı tarafça peşin yatırılan 170,14 TL peşin harçtan, davacıdan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,44 TL’nin davacıya iadesine,
c-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu dosya davalısına verilmesine,
d-Davacının birleşen davada yaptığı, 31,40 TL başvurma harcı, posta ve müzekkere gideri, bilirkişi ücreti 877,80 TL olmak üzere toplam 909,20 TL yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
e-Birleşen davada dosya davalısı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
f-HMK’nın 333.maddesi gereğince yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
5-Asıl dosya davacısı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
6-Asıl dosya davacısı tarafından ödenen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 41,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 203,60 TL’nin asıl dosya davalısından alınarak, asıl dosya davacısına verilmesine,
7-Asıl dosya davalısından, asıl dosyadaki istinaf itirazı yönünden alınması gereken 2.526,90 TL istinaf nispi karar harcı peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
8-Birleşen dosyada dosya davacısından alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL’ni mahsubu ile bakiye 21,30 TL’nin birleşen dosya davacısından alınarak, hazineye irat kaydına,
9-Birleştirilen dosya davacısı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 21/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….