Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/319 E. 2022/830 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31. HUKUK DAİRESİ
(İnceleme Aşamasında / Duruşmasız)
(HMK. 353/1-b-1 Maddesi Uyarınca Başvurunun Esastan Reddine)
ESAS NO : 2021/319
KARAR NO : 2022/830

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İSTİNAF KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
NUMARASI : 2017/667 E 2019/390 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözlemesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ : 04/10/2022

Dava Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş, verilen bu karara süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 03/10/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket ile 2008 yılında, … adresindeki taşınmazının servis avlusunun kazısı, kırma taş dolgusu, kanalizasyon hattı kazısı ve dolgusu, ana binaya bağlantısı işlerinin yapımı için anlaştığını, davalının iş karşılığı …seri no’lu fatura düzenlediğini, yargılama neticesinde 27.547,10TL tahsil ettiğini, davalının yaptığı işlerde sonradan derin çatlaklar ve çökmeler meydana geldiğini, Ankara 1. SHM’ nin 2017/34 D.lş sayılı dosyası ile yapılan keşifle bilirkişi tarafından hasarın 2017 yılı fiyatları ile KDV dahil 49.560,00TL’na giderilebileceğinin tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 49.560,00TL zararın, dava tarihinden itibaren işletilecek değişken oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı Vekili Davaya Cevabında; müvekkilinin, davacıya ait iş yerinde sadece hafriyat yaptığını, hafriyat malzemesini taşıdığını ve 100 kamyon kadar kırma taşla geri doldurduğunu, herhangi bir sıkıştırma yapmadığını, sıkıştırma işinin müvekkiline ait olmadığını, zaten sıkıştırma işini hafriyatçıların yapmadığını, buna uygun makinesinin de bulunmadığını, başka bir ifade ile hafriyatı dışarıya taşıdığını ve dışarıdan malzeme getirip serdiğini, yapılan işin hiçbir teknik özelliğinin olmadığını, projesiz yapıldığını, hafriyat işindeki veya dolgudaki ayıbın beton dökülmeden önce kontrol edilmesi durumunda tespit edilebileceğini, demir döşenmesi ve beton dökülmesi işini müvekkilinin yapmadığını belirterek, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarih 2017/667 Esas ve 2019/390 Karar numaralı kararında özetle; Mahkemce Ankara 27. İcra Dairesi’nin 2009/291 Esas sayılı dosyası aslı, Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/34 D.İş sayılı dosyası aslı ve Ankara 4 . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/235 Esas sayılı dosyası aslı getirtilerek dosya içerisine alındığı, tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra işin yapıldığı yerde mahkemece keşif yapıldığı, keşif sonrası düzenlenen 07/12/2018 tarihli rapora göre, dava konusu imalatın, Ankara 4. ATM’ nin kesinleşen kararı uyarınca davalı şirket tarafından yapıldığı, imalatın gizli ayıplı olduğu, dolgunun fen ve sanat kaidelerine uygun yapılmaması sebebiyle zamanla oturma yaptığı ve sahanın ortalama 60cm çöktüğü, gizli ayıbın tamiri için KDV dahil 33.170,00TL masraf yapılması gerektiği, dolayısıyla bu tutar kadar talebin yerinde olduğunun rapor edildiği, söz konusu rapora taraflarca itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişi kurulundan 15/04/2019 tarihli ek raporun aldırıldığı, söz konusu ek rapora göre, kök raporda belirtilen görüşlerinde değişiklik olmadığını, davalı tarafından sıkıştırma işleminin yapılmamış olduğu kabul edilse dahi TBK 472/3 maddesi uyarınca genel ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiğine dair bir kayıt bulunmaması karşısında, davalının ayıptan sorumlu olacağı hususun mahkeme takdirinde olduğunun rapor edildiğinin görüldüğü, mahkememizce yapılan yargılama sonunda, tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra işin yapıldığı yerde keşif yapıldığı, keşif sonrası düzenlenen 07/12/2018 tarihli rapora göre, dava konusu imalatın, Ankara 4. ATM’ nin kesinleşen kararı uyarınca davalı şirket tarafından yapıldığı, imalatın gizli ayıplı olduğu, dolgunun fen ve sanat kaidelerine uygun yapılmaması sebebiyle zamanla oturma yaptığı ve sahanın ortalama 60cm çöktüğü, gizli ayıbın tamiri için KDV dahil 33.170,00TL masraf yapılması gerektiği, dolayısıyla bu tutar kadar talebin yerinde olduğunun rapor edildiği, söz konusu rapora taraflarca itiraz edilmesi üzerine aynı bilirkişi kurulundan 15/04/2019 tarihli ek raporun aldırıldığı, söz konusu ek rapora göre, kök raporda belirtilen görüşlerinde değişiklik olmadığını, davalı tarafından sıkıştırma işleminin yapılmamış olduğu kabul edilse dahi TBK 472/3 maddesi uyarınca genel ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiğine dair bir kayıt bulunmaması karşısında, davalının ayıptan sorumlu olacağı hususunun mahkeme takdirinde olduğunun rapor edildiği, söz konusu rapor ve ek raporda sıkıştırma işleminin davalının yükümlülükleri arasında olduğu yönünde tespit yapıldığı, bu tespitin mahkemece kabul edildiği, bu tespit doğrultusunda hazırlanan rapor ve ek raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlandığı ve denetime elverişli olduğu, bu nedenle mahkememizce kabul gördüğü, tüm sebeplerle davacının davasının bilirkişi raporu doğrultusunda 33.170,00-T olmasından dolayı kısmen kabulüne, 33.170,00 TL alacağın 03/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili 24/06/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin …adresinde bulunan binasının servis avlusu sahası kazı yapılması, saha betonu alt kırma taş dolgu yapılması ve kanalizasyon hattı (malzeme hariç) kazı ve dolgu işleri davalı yan tarafından yapıldığını, davalı imalatlarında bulunan gizli ayıp nedeniyle kanalizasyon hat ve güzergahında çökme ve çatlama meydana geldiğini, taraflarınca Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/37 D.İş sayılı dosyasında ayıba ilişkin hususların tespiti istendiğini, anılan raporda, beton zemin altında yapılması gereken dolgu ve sıkıştırmalar usulüne uygun yapılmadığından derin yarıklar oluştuğu, çöken 400 m2lik alanda betonun kırılması, kırılan betonun sahadan uzaklaştırılması, beton altına kırma taşı ve çakıl ile dolgu yapılması, hasır demir döşemesi, ortalama 25 cm kalınlıkta C30 beton dökülmesi anılan işlemlerin 2017 yılı rayiçleri ile 49.560,00 TL tutacağı hususları tespit edildiğini, davalı yanın da …numaralı faturaya konu alacağını tahsil edemediğinden bahisle Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2009/291 E. Sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlattığını, taraflarınca takibe itiraz edilmesi sonucu Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde itirazın iptali davası açıldığını, davalının itirazın iptali davasına konu ettiği 18.11.2008 Tarihli …Sayılı faturasında; servis avlusundaki kazı bedeli, kanalizasyon kazı bedeli, malzeme indirme bedeli, kanal dolgu ve rögar yapımı, kepçe çalışma bedeli kalemlerinin yer aldığını, anılan itirazın iptali davasında davanın kısmen kabulüne karar verilerek 27.547,10 TL bakımından itiraz iptal edildiğini, anılan kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, taraflarınca davalı tarafından yapılan imalatların ayıplı olduğundan bahisle oluşan zararın giderilmesini taleple işbu davanın açıldığını ve 400 m2 beton kırımı, kırımı yapılan beton hafriyatının nakledilmesi, 400 m2 beton altı kırmataş çakıl dolgu yapılması (nakliye dahil), beton içi hasır çelik dökülmesi 400 m2 C30 saha betonu dökülmesi ve işçilik giderleri toplamı 49.560. 00 TLnin tahsilinin talep edildiğini, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/667 E. Ve 2019/390 K. Sayılı 30.04.2019 tarihli kararında davanın kısmen kabulü ile 33.170,00 TLnin 03.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verildiğini, davalının taraflar arasında eser sözleşmesi olmadığını, sıkıştırma işleminin taraflarınca yapılmadığını bu nedenle de genel ihbar yükümlülüklerinin olmadığını bu nedenlerle de Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/667 E. Ve 2019/390 K. Sayılı 30.04.2019 tarihli kararının kaldırılmasını talep ettiklerini öncelikle Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/667 E. Ve 2019/390 K. Sayılı 30.04.2019 tarihli kararına esas alınan bilirkişi raporunda ve kararın gerekçesinde isabetli olarak belirlendiği üzere davalı yanın ayıba ilişkin imalatları yaptığının kesin hükümle ispatlanmış bulunduğunu, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/235 E. Ve 2015/338 K. sayılı kararında davalı yanın işbu davada yapmadığını iddia ettiği imalatları yaptığını, bu nedenle taraflarının borçlu olduğu hususuna hükmedildiğini, anılan kararın Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2015/4009 E. Ve 2015/6296 K. Sayılı ilamı ile onandığını, kaldı ki bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere, davalı yanın geri dolgu ve sıkıştırma işlemleri birbirinin bütünleyicisi olup davalının iddialarının teknik açıdan izahatinin mümkün olmadığını, yerel mahkeme kararında davalının kabul anlamına gelmemekle beraber, davalının sıkıştırma işlemi yapmasa dahi genel ihbar yükümlülüğü bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak kısmen kabul yönündeki yerel mahkeme kararının aşağıda izah edilecek olan nedenlerle kaldırılmasını talep ettiklerini, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitler her ne kadar isabetli olsa da çökme yaşanan alanın 216 m2 olduğu sonucuna varılmış olmasının hatalı olduğunu, zira müvekkili şirketin profesyonel nakliye hizmeti sunmakta olup, sahada oluşan çökmeler nedeniyle saha alanının tamamiyle kullanılamaz hale geldiğini, taraflarınca Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/34 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda sahada derin yarıklar oluştuğu ve bu halde kullanılamayacağı hususunun tespit edildiğini, anılan nedenlerle davalı yanın ayıplı imalatlarının tüm sahaya sirayet edip etmediği, tüm sahanın kullanılmaz hale gelip gelmediği hususu araştırılmadan hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu sahanın durumu göz önünde bulundurularak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının yargılama giderlerine ilişkin kısmında taraflarınca tespit için yapılan masrafın 664,60 TL olduğu kabul edilmişse de dosyaya sunmuş oldukları masraf makbuzlarından da açıkça görüleceği üzere toplam masrafın 807,60 TL olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet veren davalı yanın bu tutarın tamamından sorumlu tutulmasının gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 11/06/2019 havale tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin bir kaç tane iş makinası ve bir kaç tane kamyonunun mevcut olduğunu, bu tanperli kamyonları ve iş makinası ile diğer başkaları gibi belirli alanlarda iş beklemekte iken davacının nakliyat şirketi yapacağı kanalın hafriyatının (toprağının alınması) yapılması ve sonradan da yani iş sahibi tarafından kanal borularının döşenmesinden yani büz diye tabir edilen beton borularının (piyasadan iş sahibi tarafından temin edilen) iş sahibinin işçileri tarafından döşenmesinden sonra çıkan toprakla doldurulması işi için anlaşmaya vardıklarını, hafriyatçının yüklendiği işi yaparken her hangi bir eser meydana getirmediğini, burada da sadece denilen yeri, denilen seviyeye kadar kazdığını, diğer sıhhi tesisat veya kanal döşeme işlerini işin sahibi tarafından yapıldıktan sonra da tesisatın, boruların döşenmesinden sonra) yine iş sahibinin veya yetkililerinin veya dışarıdan bulduğu teknik adamların talimatı ile açılan kanalıda müvekkilinin iş makinası ile ( kepçe vasıtası ile) doldurduğunu ve kepçe vasıtası ile toprağın düzeltildiğini, bu toprağın üzerini de iş sahibinin kendisi ve sulama ve silindir ile sıkıştırma ve betonlama işlerinin kendisi tarafından ( iş sahibi tarafından ) yapıldığını, sadece toprağı kazma ve doldurma işini üslendiğini, bu şekilde yapılan işlerde eğer üzerine ağır malzeme konulacaksa, üzerinden araçlar geçecekse tonajlarına göre öncelikle bu tip dolguların üzerinin beton ile kaplanacaksa kesinlikle silindirle sıkıştırılması gerektiğini, iş sahibinin burada bir merkez binası yaptırdığını, içine büz döşeyeceklerini, yükseklik ve genişliğinin ne olacağının söylediklerini, bunu yaptıkları yeni binaya uydurmak için harfiyat yaptıklarını, arkasından da kendilerinin bina inşaatında çalışan veya çalışmaya devam eden ışçılerı ıle ekıplerı ıle kanalı bına kotlarına uydurarak döşediklerini, bilirkişinin, binanın ınşaatının devam ettıgını düşünmeden, Bu binanın kanalizasyonunun müvekkili tarafından yapılmadıgını düşünmeden sadece kazı yapıp, toprak doldurma işi yaptıgını düşünmeden, diğer boruların döşenmesi işini İş sahibi tarafından yapıldığını duşunmeden, toprağın sulanması, silindirle sıkıştırılması, büzlerin, doşenmesı işlerinin (Âsıl teknik kısmı) iş sahibi tarafından yapıldığı düşünülmeden müvekkilinin eser yapmadığını duşunmeden bilirkişinin hukuka uygun olmayan yetersiz raporuna itibar edilerek karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, | eserin emek sonucu ortaya konulan ürün ve yapıt olduğunu, müvekkilinin her hangı bir Ürün meydana getirmediğini ve yapıt yapmadığını, bu büzlerin geçtiği yerden kaç ton tır geçeceği veya Kamyon geçeceğini kendilerinin bilmediğini, bununla birlikte.- döşenen beton kalınlığının en az 60 cm olduğunu, ayrıca Betonun alanının 300-400 m2 den’ fazla olduğunu, Ayrıca Burada tır veya diğer araçların parkı olarak mı kullanıldığının mevcut duruma göre ortaya çıkarılması gerektiğini, Her hangi bir şartname olmadığını, Plan, Proje olmadığını, bu tip işler için Sulama, Sıkıştırma, Silindirleme ve Betonlama işlerini Kendilerinin yaptıklarını, alanda park yapılacağını, 40-50 toluk tırların park edeceğini, iş sahibinin sulama yapmadığını, sıkıştırma yapmadan beton döktüğünü, hem de uzerınde 40-50 tonluk araçları park ettiğini düşünmeden ne yaptığını müvekkilinin bilmediğini, sadece denileni yaptığını, Tbk.nın 470.maddesine göre müvekkilinin eser meydana getirmeyi üstlendiğini, TBK.nun 472.maddeye göre malze’meyı de muvekkılinin temin etmediğini, TBK.nun 478.Maddesine göre bu bir ürün olsa dahi yani eser olsa dahi zamanaşımının dolduğunu, görülmekte olan iş bu dava dosyasından alınan 15.04.2019 tarihli eksik ve hukuka uygun olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının aradaki anlaşmaya ve işin gerçek tekniğine uygun olmadığını, bilirkişi raporunun sonuç kısmında, somut olaya ve hukuka uygun olmayan şekilde, “Davalı tarafından sıkıştırma işlemi yapılmamış olduğunun kabulü halinde dahi, TBK m. 472/3. maddesi uyarınca “genel ihbar yükümlülüğünün” yerine getirildiğine dair bir kayıt bulunmaması karşısında, davalının ayıptan sorumlu olacağı…” tespitinin yapıldığını, TBK 470. maddelerinin eser sözleşmesine ilişkin hükümler olduğunu, dava konusu somut olayın eser sözleşmesinden değil, hizmet ilişkisinden kaynaklandığını, TBK m. 470’te belirlendiği üzere: “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” denildiğini, Eser sözleşmeleri, bu tanım uyarınca, bir eser meydana get;irmenin taahhüt edilmesi unsurunu ihtiva etmesi gerektiğini, ancak somut olayda, böyle bir eser meydana getirmenin taahhüt edilmediğini, Eser sözleşmesinin unsurlarının mevcut olmadığını, Ortada bir eser sözleşmesi olmadığını, müvekkilinin hafriyat işlerini yaptığını, sadece, işverenin talimatı doğrultusunda, işve’renin” belirttiği yeri doldurur, boşaltır, çukur açar, işverenin istediği seviyeye getirir şekilde çalıştığını, yer zeminlerinin sağlamlığı veya statiği ile hiçbir ilgisi veya uzmanlığı olmadığını, bu işlerin tümünün hesaplamayı, projeyi, araştırmayı, etüdü gerektirdiğini, Müvekkilinin, davacı ile aralarındaki hizmet ilişkisi kapsamında da herhangi bir ihbar yükümlüğü olmadığını, Kanunda böyle bir yükümlülüğün öngörülmediğini, ticari teamüllere göre iddia edilen işlerin müvekkilinden beklenemeyeceğini, işin icabı gereği müvekkilinin kendi başına olayın özelliklerine göre karar vermesinin ve işi halletmesinin beklenemeyeceğini hizmet sözleşmelerinde, işçinin böyle bir yükümlülüğü, sorumluluğu olmadığını, burada zemin etüdü yaptırılacaksa, gerekli mühendisler, uzmanlar etüdü yapacak ve kendi inşaat projelerinde burayı ne amaçla kullanacaklarsa, ona göre dolgu malzemelerini kendileri seçecek ve üzerine beton kalınlığını ve beton sınıfını buna göre belirleyip müvekkiline bu yönde talimat vereceklerini, davacının kendi sorumluluğunda olduğunu, toprağın üzerine betonu toprağgı sıkıştırmadan atmışsa sorumluluğun iş sahibininin_kendisine ait olduğunu, bunun, işin teknik gerçeği olduğunu, burada suçu hafriyatçıya atmanın işin teknığine de aradaki hukuki ilişkiye de aykırı olduğunu, İşin tekniğine göre sorumluluğu betonu döken yani kanalın uzerini betonla kapatan kişiye ait olduğunu, bu hususlar tartışılmadan verilen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355.maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava, taraflar arasında düzenlendiği anlaşılan ve konusu davalı şirketin …adresinde bulunan binasının servis avlusunun kazısı, kırma taş dolgusu, kanalizasyon hattı kazısı ve dolgusu, ana binaya bağlantısı işleri olan eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi bu işlerin yapılmasının ardından taşınmazda derin çatlaklar ve çökmeler meydana geldiğini, meydana gelen zararların mahkeme aracılığıyla tespit ettirildiğini, ayıplı eser meydana getiren davalı yüklenicinin bu zarardan sorumlu olduğunu belirterek, uğradığı 49.560,00 TL zarar tutarının davalıdan avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili davaya cevabında; öncelikle zamanaşımı definde bulunmuş, esas yönünden ise, müvekkilinin sadece hafriyat işini yaptığını, sıkıştırma işlerinden sorumluluğu bulunmadığını, yine meydana gelen zararların demir döşenmesi ve beton dökülmesi işlemindeki ayıplardan kaynaklandığından, müvekkili hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, inşaat mühendisi ve hukukçu bilirkişilerden mahalinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi rapor ve ek raporu ile tespit dosyasındaki bilirkişi raporu ve taraflar arasında iş bedeli alacağı yönünden yapılan yargılamaya ilişkin olarak Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/235 Esas sayılı dosyasındaki kesinleşen maddi olgulara göre, davalının davaya konu imalatları yaptığı, 2017 yılında ortaya çıkan gizli ayıplı imalatlar sebebiyle 818 BK’nın 125.maddesi uyarınca zamanaşının 10 yıl olduğu ve bu süresinin teslim ile işlemeye başladığı, tespit ve dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, ayıplı imalatlardan kaynaklı zarar tutarının 33.170,00 TL olduğu kabul edilmek suretiyle, davanın kısmen kabulüne ve 33.170,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekillerinde yukarıdaki gerekçelerle istinaf yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, anlaşılmakla taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarihli 2017/667 Esas-2019/390 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan taraf vekillerinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2 – Davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 2.265,84 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 567,00 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 1.698,84 TL nisbi istinaf karar ve ilam harç bedelinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 36,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4 – Taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücretine yer olmadığına,
6 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza