Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi 2021/269 E. 2023/199 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/269 Esas
KARAR NO : 2023/199
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : 2017/175 Esas-2020/246 Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/03/2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 07/03/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 28/04/2014 tarihli sözleşme uyarınca 498.420,00 TL bedelli sözleşmenin 5. Maddesinde sözleşmenin bedel ücretinin KDV’si sözleşme ekinde KDV istisna şartları gereğince KDV tahsil edilmeyecektir, şeklinde (KDV tahsil edilmeden 498.420,00 TL bedelli) iş karşılığında davalıların Adıyaman Arıtma Tesisi ve Kollektör projesi İnşaatına Ait Arıtma tesisin yapıların ve Pompa İstasyonunun almış olduğu ihale kapsamında bulunan Arıtma tesisinin Yapıların ve Pompa İstasyonun İnce İşlerinin Yapı Sistemlerinin Yapımı işini yüklendiğini, davalıların sözleşmenin 5.1. maddesi uyarınca 498.420,00 TL ödemesi gerekirken 423.198,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin ise bu hususu kabul ederek işe başladığını ve sözleşme yükümlüklerini eksiksiz olarak yerine getirerek sözleşme konusu olan Arıtma Tesisinin Yapıların ve Pompa İstasyonun İnce İşlerinin Yapı Sistemlerinin yapımını tamamladığını, müvekkili şirketin 02/02/2016 tarihinde fatura keşide ettiğini ve davalılara faturayı gönderdiğini, davalıların son ödemesi gereken faturayı ödeme yapmadıklarından ötürü , sözleşme uyarınca KDV istisna dışında tutulup KDV tahsil edilmeyecektir şeklindeki kararlaştırma nedeni ile toplam 75.222.85 TL olan bedel üzerinden bu alacağa ilişkin olarak Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2016/18940 sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalıların söz konusu icra dosyası üzerinden taraflarına gönderilen ödeme emrine ilişkin olarak borca itiraz ettiklerini, itirazdan sonra dosyayı sürüncemede bırakmak ve ödemeyi sürüncemede bırakmak amacıyla Ankara 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/944 Esas sayılı dava dosyası ile dava açtıklarını, bu davanın ise 28/02/2017 tarihinde reddedildiğini beyanla davalıların borca yaptıkları itirazların kaldırılarak takibin devamına, kötü niyetle yapılmış itiraz sebebi ile davalılar aleyhine müştereken ve müteselsilen %20 oran üzerinden hesaplanacak olan icra inkar tazminatına, karar verilmesini, faize, masrafa ve müştereken ve müteselsilen yargılama giderleri, vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, 02.02.2016 tarih ve 75.222,85 TL’lik fatura bedelinin ödenmediği iddiası ile icra takibi başlattığını, icra takibine itirazları üzerine ise işbu itirazın iptali davasını açtığını, müvekkili şirketin ortağı olduğu iş ortaklığının, davacı şirketin yapmış olduğu imalatların ve kesmiş olduğu faturaların karşılığını fazlası ile ödediğini, iş ortaklığının, davacı şirkete nakit ve çek olarak ödemeler yaptığı gibi davacı şirket adına çalışanlarının SGK primlerini ödediğini, davacı şirket adına ve onun talebi doğrultusnda işçilerine ödemeler yaptığını ve ayrıca davacı şirketin borçlarından kaynaklı iş ortaklığına gelen haciz ihbarnameri doğrultusunda icra dosyalarına ödemeler yaptığını, davacı şirkete nakit ve çek olarak yapılan ödemeler ve SGK prim ödemeleri dışında; *18.02.2016 tarihinde davacının sıvacısı olan …’a 2.000,00 TL, 18.02.2016 tarihinde davacının alacaklısı olan …’a 9.000,00 TL, 18.02.2016 tarihinde davacının şantiye şefi olan …’a 9.000,00 TL, 17.06.2016 tarihinde gelen 89/1 haciz ihbarnamesine istinaden Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2015/24956 sayılı dosyasına 14.362,50 TL 17.06.2016 tarihinde gelen 89/1 haciz ihbarnamesine istinaden Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2015/24954 sayılı dosyasına 30.278,50 TL, 17.06.2016 tarihinde gelen 89/1 haciz ihbarnamesine istinaden Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2946 sayılı dosyasına 22.262,00 TL 27.07.2016 tarihinde gelen 89/1 haciz ihbarnamesine istinaden Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2015/24954 sayılı dosyasına 370,00 TL 27.07.2016 tarihinde gelen 89/1 haciz ihbarnamesine istinaden Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2015/2946 sayılı dosyasına 8.989,69 TL 27.06.2016 tarihinde gelen 89/1 haciz ihbarnamesine istinaden Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2015/24956 sayılı dosyasına 874,26 TL ödendiğini, davacı şirket ile iş ortaklığı arasında bir sözleşme ve cari hesap ilişkisi mevcut olup salt 02.02.2016 tarih ve 75.222,85 TL faturaya dayanılarak alacaklı olunduğu iddiasının doğru olmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin bir bütün olarak değerlendirilip alacak/borç ilişkisinin ortaya çıkartılması gerektiğini, yapılan ödemeler ile davacı adına üçüncü kişilere yapılan ödemeler ve davacı şirket personellerinin ödenen SSK primleri ve sözleşme gereği yansıtılması gereken giderler birlikte değerlendirildiğinde davacı şirketin müvekkili iş ortaklığına borçlu kaldığını, işin henüz kesin kabulü yapılmadığı gibi davacı şirketin sözleşme gereği olan tüm vecibelerini de yerine getirmediğini beyanla davacı şirketin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddi gerektiğini, tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davacı şirketin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddi ile açık bir şekilde kötü niyetli olan davacı yanın %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2020 tarih 2017/175 Esas 2020/246 Karar sayılı kararında özetle; Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili için davacı tarafından davalılar aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı defterlerinin incelenmesi için Akhisar Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı, talimat yolu ile mali müşavir bilirkişiden alınan 18/09/2018 tarihli raporda özetle, davacı firmanın, kanuni defter kayıtlarına göre 02/02/2016 tarih ve A003122 seri numaralı fatura nedeniyle davalı firmalardan 75.222,86-TL alacaklı bulunduğu, davacı ….Şti.firmasına ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin tam ve birbirleriyle uyumlu kayıtlar içeren kanuni defterler olması nedeniyle koşulların sağlandığı, 75.222,80-TL asıl alacak + 3.653,97-TL faiz olmak üzere toplam 78.876,77-TL alacaklı bulunduğu şeklinde kanaat bildirmiştir.
Mahkememizce davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişiden alınan raporundan özetle, ” davalı iş ortaklığı … Şii’nin sunulan hesap bilgilerinin doğruluğu ile defter ve belgelere uygunluğu ile ortaklığa ait 2014, 2015 ve 2016 yılı, Yevmiye, Kebir ve envanter Defterlerinin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ilgili madde hükümleri gereği açılış tasdiklerinin bulunduğu; yevmiye defterlerinde ayrıca yıl sonu noter kapanış tasdik ve usulüne uygun olarak süresinde yaptırıldığı, diğer kebir defterinde kapanış onaylarının zorunlu olmadığından aranmayacağı, defter kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve birbirini teyit ettiği, davacı ….Şti’ nin mahkemeye ibraz ettiği (dava dosyası ekinde mevcut) 2016 yılı yevmiye ve kebir defterlerinin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ilgili madde hükümleri gereği açılış tasdiklerinin bulunduğu; yevmiye defterlerinde ayrıca yıl sonu noter kapanış tasdik ve usulüne uygun olarak süresinde yaptırıldığı, kebir defterinde kapanış onaylarının zorunlu olmadığından aranmayacağı, defter kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve birbirini teyit ettiği, davada harca esas asıl alacak değeri 92.000,00 TL olduğu, davacı 2016 yılı defter kayıtlarında; 02.02.2016 tarih ve … seri numaralı fatura nedeniyle takip tarihi itibariyle davalı iş ortaklığından 75.222,86 TL alacak kaydının bulunduğu, davalı iş ortaklığının 2014, 2015 ve 2016 yılı defter kayıtlarında; davacı tarafından davalı iş ortaklığı adına düzenlenen 02.02.2016 tarih ve … seri numaralı faturanın 75.213,86 TL (9 TL farkla) da yer aldığı, 2016 yılında SGK, icra dosyaları ve şahıslara banka vasıtasıyla davacı adına yapılan toplam 103.251,31 TL’lik ödemelerin davalı iş ortaklığı kayıtlarında yer aldığı, toplam 103.251,31 TL tutarındaki bu ödemeler dikkate alındığında; davacının davalı iş ortaklığından alacak bakiye kaydının 17.08.2016 günlü takip tarihinde 1.178,43,TL olduğu, davacının %20 oranında icra inkâr tazminatı davalı iş ortaklığının kötü niyet tazminat istemlerinin takdirinin mahkemeye ait olduğu, ” şeklinde kanaat bildirmiştir.
Aynı bilirkişiden alınan ek raporunda özetle, ” 18/07/2019 tarih ve 7 nolu celseye ait duruşma tutanağının 1. maddesiyle belirtilen “Bilirkişi raporunda davalının davacı adına yapmış olduğu ödemeler düşüldükten sonra bakiye alacak olarak 1.178,43 TL alacak bulunduğu belirtilmiş ise de, rapordaki hesaplamaya göre bu miktar bakiye alacağın bulunamaması gerektiği nazara alınarak hesapta maddi hata mı yapıldığı yoksa başka bir hesaplamaya göre mi bakiye alacak belirlendiği” hususuyla ilgili olarak açıklama ve değerlendirmeleri aşağıdaki gibidir. Davacı tarafından davalı iş ortaklığı adına düzenlenen 02.02.2016 tarih ve … seri numaralı faturanın hem davacı ve hem de davalı iş ortaklığı kayıtlarında 75.213,86 TL da yer aldığı, davacı 2016 yılı defter kayıtlarında; 02.02.2016 tarih ve … seri numaralı fatura nedeniyle davalı ortaklıktan 75.222,86 TL alacak kaydının bulunduğu, davalı tarafından yapılmış herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığı, davalının 2016 yılı defter kayıtlarına göre; davalı defter kayıtlarındaki davacı adına açılmış bulunan… nolu hesabın 2015 yılından devreden bakiye tutarı olan 28.037,45 TL ile davacı tarafından düzenlenen 75.213,86 TL tutarlı fatura toplamı olan (28.037,45 + 75.213,86 =) 103.251,31 TL tutarında alacak toplamı, 2016 yılında SGK İcra ve Şahıslara banka vasıtasıyla davacı adına yapılan toplam 101.472,88 TL ödemelerin mahsup edilmesiyle davalı iş ortaklığının davacıya olan borcunu gösteren (alacak bakiyesi) kaydın (103.251,31 – 101.472,88=) 1.778,43,TL olduğu, (kök raporumuzda bir maddi hata olarak 1.178,43,TL olarak yazıldığı) cari hesaptan yapılan bu ödemelerin davalı iş ortaklığı kayıtlarında yer aldığı, davacı adına davalı iş ortaklığı tarafından yapılan bu ödemelerin taraflar arasında düzenlenen 28.04.2014 tarihli sözleşmenin 8. maddesinde hüküm altına alındığı, mahkemenin takdirinin bu sözleşme hükmü de dikkate alınmak suretiyle davalı ortaklık tarafından davacı adına yapılan bu ödemelerin davacıya olan borç toplamından indirilebileceği yönünde olması durumunda 17.08.2016 günlü takip tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının 1.778,43,TL olacağı, mahkemenin takdirinin davalı ortaklık tarafından davacı adına yapılan bu ödemelerin davacıya olan borç toplamından indirilemeyeceği yönünde olması durumunda 17.08.2016 günlü takip tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının 75.222,86 TL olacağı, ” şeklinde görüş beyan etmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu “Madde 67 – (Değişik madde: 18/02/1965 – 538/37 md.) (Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./15. md.) takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.” hükümlerini haizdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.05.2019 tarih ve 2017/19-823 Esas, 2019/553 E. Sayılı kararında “faturayı alan kişi 8 gün içinde faturaya itiraz etmezse, faturanın dayandığı temel borç ilişkisinin bulunmadığının faturayı alan kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. Ancak, faturayı alan kişi, öngörülen süre içinde faturaya ve bununla birlikte temel borç ilişkisine de itiraz ederse, genel hükümler çerçevesinde ispat yükü faturayı düzenleyen tacire ait olacaktır.
Davacı tarafından hakediş alacağı ile ilgili itirazın iptali davası açılmışsa da davalı tarafından davacı adına bir kısım ödemelerin yapıldığı, bu itibarla davacının takipteki miktardan daha az bir alacağı bulunduğunu, dosyaya sunduğu belgelerle ispatlamıştır.
Yapılan yargılama neticesinde davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 1.178,43.TL alacaklı bulunduğu bilirkişi raporları ile ortaya konulmuştur. Bilirkişi raporları açık ve ayrıntılı olup, hükme esas alınarak karar verildiği görülmüştür.
Bu sebeplerle davanın kısmen kabulü ile Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2016/18940 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 1.178,43TL üzerinden aynı şartlar ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 16.02.2021
tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçelerindeki taleplerini aynen tekrar ettiklerini, mahkemenin 18/07/2019 tarih ve 7 nolu celseye ait duruşma tutanağının 1. maddesiyle belirtilen “Bilirkişi raporunda davalının davacı adına yapmış olduğu ödemeler düşüldükten sonra bakiye alacak olarak 1.178,43 TL alacak bulunduğu belirtilmiş ise de, rapordaki hesaplamaya göre bu miktar bakiye alacağın bulunamaması gerektiği nazara alınarak hesapta maddi hata mı yapıldığı yoksa başka bir hesaplamaya göre mi bakiye alacak belirlendiği” hususuyla ilgili olarak,
Davacı tarafından davalı iş ortaklığı adına düzenlenen 02.02.2016 tarih ve … seri numaralı faturanın hem davacı ve hem de davalı iş ortaklığı kayıtlarında 75.213,86 TL da yer aldığını, davacı 2016 yılı defter kayıtlarında; 02.02.2016 tarih ve … seri numaralı fatura nedeniyle davalı ortaklıktan 75.222,86 TL alacak kaydının bulunduğunu, davalı tarafından yapılmış herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığını, davalının 2016 yılı defter kayıtlarına göre; davalı defter kayıtlarındaki davacı adına açılmış bulunan… nolu hesabın 2015 yılından devreden bakiye tutarı olan 28.037,45 TL ile davacı tarafından düzenlenen 75.213,86 TL tutarlı fatura toplamı olan (28.037,45 + 75.213,86 =) 103.251,31 TL tutarında alacak toplamı, 2016 yılında SGK, icra ve şahıslara banka vasıtasıyla davacı adına yapılan toplam 101.472,88 TL ödemelerin mahsup edilmesiyle davalı iş ortaklığının davacıya olan borcunu gösteren (alacak bakiyesi) kaydın (103.251,31 – 101.472,88=) 1.778,43,TL olduğu, (kök raporumuzda bir maddi hata olarak 1.178,43,TL olarak yazıldığı),
cari hesaptan yapılan bu ödemelerin davalı iş ortaklığı kayıtlarında yer aldığını, davacı adına davalı iş ortaklığı tarafından yapılan bu ödemelerin taraflar arasında düzenlenen 28.04.2014 tarihli sözleşmenin 8. maddesinde hüküm altına alındığını, mahkemenin takdirinin bu sözleşme hükmü de dikkate alınmak suretiyle davalı ortaklık tarafından davacı adına yapılan bu ödemelerin davacıya olan borç toplamından indirilebileceği yönünde olması durumunda 17.08.2016 günlü takip tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının 1.778,43,TL olacağını, mahkemenin takdirinin davalı ortaklık tarafından davacı adına yapılan bu ödemelerin davacıya olan borç toplamından indirilemeyeceği yönünde olması durumunda 17.08.2016 günlü takip tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının 75.222,86 TL olacağını, belirten bir rapor tanzim edildiğini,
Müvekkili ile taraflar arasında ticari ilişki olduğunu ve davalıların iddia ettiği kalem kalem ödemeler de her ne kadar mahkeme ve bilirkişilerce dikkate alınmışsa da belirtilen ödemelerin 75.222,86 TL’lik dışında ki ödemeler için olduğunu, dosya kapsamına bakıldığı zaman ve bilirkişi tarafından en son sunulmuş olan raporda davacı 2016 yılı defter kayıtlarında; 02.02.2016 tarih ve … seri numaralı fatura nedeniyle davalı ortaklıktan 75.222,86 TL alacak kaydının bulunduğunu, davalı tarafından yapılmış herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığı şeklinde raporda belirtildiğini, icra dosyası ve SGK ödemelerinin yapıldığı iddia edilerek ödeme yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, iddia ettikleri ve dava konusu olan hususun faturada ödenmeyen meblağ olduğunu, müvekkilinin de elinde iş yaptığına dair fatura bulunduğunu, bu faturanın ödendiğine dair bir delil bulunmadığı gibi ticari defter kayıtlarında da ödeme yapıldığına dair hususun olmadığını, sadece davalı tarafın şahıslara ve SGK ya ödeme yaptığına ilişkin beyanlarının söz konusu olduğunu, son bilirkişi raporunun da fatura ile ilgili bir ödemenin olmadığı yönünde olduğunu, dosya kapsamına bakıldığı zaman ve ek bilirkişi raporu da incelendiği zaman faturanın ödendiğine dair somut bir delil bulunmadığının anlaşılacağını, bu sebeple istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda;
Dava; taraflar arasındaki 28/04/2014 tarihli sözleşme kapsamında davacı taşeronun sözleşme kapsamındaki tüm edimlerini yerine getirdiği ancak iş bedelinden kalan ve fatura karşılığı olan 75.222,85TL alacağının davalı yüklenici ortaklık tarafından ödenmemesi sebebi ile bu alacağın tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine davalı ortaklığın yaptığı itirazın iptali ile takibin devamı ve %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekili davaya cevabında; Sözleşme ilişkisini kabul ettiklerini bu sözleşme çerçevesinde taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu yine bu kapsamda davacı taşerona çek ve senetlerle yapılan ödemeler olduğu gibi davacı adına SGK’ya, üçüncü şahıslara ve icra dosyalarına yapılan ödemeler de bulunduğunu bu ödemelerinin mahsubu sonucunda davacının da müvekkili davalı ortaklıktan herhangi bir alacağının kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece taraf ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifeti ile yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi rapor ve ek raporu ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında davacının takibe konu ettiği 75.22,80TL’lik fatura alacağının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, 2015 yılından devreden bakiye tutar olan 28.037,45TL’nin eklenmesi ile davacının davalıdan toplam 103.251,31 TL tutarında alacaklı olduğu ve davalı ticari defterleri ile dayanak belgelerine göre davalı ortaklığın davacıya çek ve senet marifeti ile yaptığı ödemeler ile SGK’ya, icra dosyalarına ve üçüncü şahıslara yapılan toplam 101.472,88TL’lik ödemelerin mahsubu sonucunda davacının davalı ortaklıktan takip tarihi itibari ile 1.778,43TL alacaklı olduğu ve taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesine göre davalı ortaklık tarafından davacı taşeron adına yapılan bu ödemelerin davacıya olan borçtan mahsubu gerektiği, bilirkişi kök ve ek raporunun hüküm vermeye yeterli olduğu kabul edilmek sureti ile davanın kısmen kabulüne , davalı ortaklığın Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2016/18940 Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline ve takibin 1.178,43 TL üzerinden aynı şartlar ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilinin yukarıda belirtilen gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2020 tarihli 2017/175 Esas 2020/246 Karar sayılı kararı usul ve yasa hükümlerine uygun olduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan davacıdan alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile kalan 120,60 TL harç bedelinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5 – Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/02/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır